Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
Türkiye’de “yargıçlar iktidarı”
Mustafa Şentop
ANA­YA­SA Mah­ke­me­si’nin son cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­ne dâ­hil ol­ma­sıy­la bir­lik­te, Tür­ki­ye’de­ki “yar­gıç­lar ik­ti­da­rı”nın taç­lan­dı­ğı­nı söy­le­ye­bi­li­riz. Yar­gıç­lar ik­ti­da­rı sü­re­ci Tür­ki­ye’de 28 Şu­bat ope­ras­yo­nu ile bir­lik­te baş­la­tıl­mış­tır. “Post-mo­dern dar­be”, hu­ku­ki ze­mi­ni iti­ba­rıy­la bir “yar­gı mü­da­ha­le­si”dir. Yük­sek yar­gı bü­rok­ra­si­si­nin o dö­nem­de­ki tu­tu­mu­nu ha­tır­la­yan­lar, açık bir si­ya­si ik­ti­dar kul­la­nı­mı­nı gö­re­bi­le­cek­ler­dir.
Yar­gıç­lar ik­ti­da­rı, si­ya­set li­te­ra­tü­rün­de mev­cut olan bir isim­len­dir­me­dir. ABD’de 1933-1936 yıl­la­rı ara­sın­da ya­şa­nan, ya­sa­ma ve yü­rüt­me ile yük­sek yar­gı ara­sın­da­ki ik­ti­dar mü­ca­de­le­si­ni, si­ya­set bi­lim­ci­ler bu şe­kil­de isim­len­di­rir­ler. 1929’da ya­şa­dı­ğı bü­yük ik­ti­sa­di kri­zin sos­yal et­ki­le­riy­le bu­na­lan ABD’de 1933’te gö­re­ve baş­la­yan Baş­kan Ro­ose­velt, si­ya­si pro­je­si New De­al ile bu kri­zin et­ki­le­ri­ni azalt­ma­yı he­def­ler. New De­al pro­je­si­nin hu­ku­ki dü­zen­le­me ta­ra­fı, ya­sa­ma or­ga­nın­dan geç­mek­te­dir. 1935 yı­lın­da Fe­de­ral Yük­sek Mah­ke­me, bu hu­ku­ki dü­zen­le­me­le­ri Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı bu­la­rak ip­tal eder. Böy­le­ce, hem yü­rüt­me or­ga­nı­nın ba­şı olan Ro­ose­velt’in si­ya­se­ti if­las et­miş, hem de hu­ku­ki dü­zen­le­me­le­ri ka­bul eden ya­sa­ma or­ga­nı­nın ira­de­si zaa­fa uğ­ra­tıl­mış olur. Ar­dın­dan, he­men, ay­nı is­ti­ka­met­te ye­ni dü­zen­le­me­ler ya­pı­lır ve ya­sa­ma or­ga­nın­dan ge­çi­ri­le­rek yü­rür­lü­ğe ko­nu­lur. An­cak Fe­de­ral Yük­sek Mah­ke­me bu ye­ni hu­ku­ki dü­zen­le­me­le­ri de ip­tal eder. Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­lı­ğı de­net­le­yen Mah­ke­me, Ana­ya­sa’nın tek yo­rum­cu­su­nun, ken­di­si ola­bi­le­ce­ği­ni ile­ri sür­mek­te, hat­ta bir yar­gı­cın ifa­de­siy­le “Ana­ya­sa yok­tur, Fe­de­ral Yük­sek Mah­ke­me var­dır” di­ye­bil­mek­te­dir. Oy­sa ya­zı­lı hu­kuk ku­ral­la­rı­nın va­ro­luş se­be­bi, her­kes ta­ra­fın­dan bi­li­ne­bi­lir­lik ve an­la­şı­la­bi­lir­lik­tir; Mah­ke­me’nin ba­kı­şı ise bu te­mel ama­cı tah­rip et­mek­te­dir. 1936 yı­lı so­nun­da ya­pı­lan se­çim­ler as­lın­da Mah­ke­me ile ye­ni­den aday olan Ro­ose­velt ara­sın­da geç­miş­tir. Ro­ose­velt, Mah­ke­me’nin ya­pı­sı­nı de­ğiş­tir­me­yi de öne­ren bir söy­lem­le si­ya­si pro­je­si­nin halk ta­ra­fın­dan onay­lan­ma­sı­nı sağ­lar. Bun­dan son­ra­ki sü­reç, Mah­ke­me’nin ken­di ala­nı­na çe­kil­me­si, ya­sa­ma ve yü­rüt­me fonk­si­yo­nu­na ait el koy­muş ol­du­ğu yet­ki­le­ri terk et­me­siy­le so­nuç­la­nır.
Yar­gıç­lar ik­ti­da­rı ola­rak isim­len­di­ri­len bu sü­re­cin ben­zer­le­ri baş­ka ül­ke­ler­de de çe­şit­li za­man­lar­da ya­şan­mış­tır. Yar­gı, hu­kuk ku­ra­lı koy­ma­ya ve bun­la­rın uy­gu­lan­ma­sın­da yü­rüt­me gü­cü­nün ye­ri­ne geç­me­ye ça­lış­tı­ğı za­man yar­gıç­lar ik­ti­da­rı or­ta­ya çı­kar. Yar­gı doğ­ru­dan ku­ral koy­maz el­bet­te. An­cak her­ke­sin bil­di­ği hu­kuk ku­ral­la­rı­nı, her­ke­sin ka­bul et­ti­ği ve­ya ede­bi­le­ce­ği şe­kil­de ve hu­ku­ki usul­le­re ria­yet ede­rek yo­rum­la­maz­sa, ya­zı­lı hu­kuk ku­ra­lı­nı yo­rum­la ye­ni­den ih­das et­miş olur; ku­ral koy­ma­nın an­la­mı bu­dur. Dün­ya­nın çe­şit­li ül­ke­le­rin­de gö­rül­dü­ğü gi­bi, yar­gıç­lar, ba­zı ya­sa­ma ve yü­rüt­me fonk­si­yon­la­rı­nı, yi­ne ken­di yo­rum­la­rıy­la üst­len­mek­te, kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı ile olu­şan re­ji­mi yar­gı­da top­la­nan bir kuv­vet­ler bir­li­ği­ne gö­tür­mek­te­dir­ler.
Yar­gıç­lar ik­ti­da­rı de­di­ği­miz za­man, hu­ku­kun ya da yar­gı­nın de­ğil, sa­de­ce yar­gıç­la­rın üs­tün­lü­ğü­nü kas­tet­miş olu­ruz. Hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü, ka­nun­lar­la bir­lik­te, hu­kuk dü­ze­ni­nin ve ada­let ide­ali­nin oluş­tur­du­ğu ku­ral­la­rın ve kav­ram­la­rın üs­tün­lü­ğü­dür; bu­na ger­çek­ten vic­da­nen bağ­lı ol­mak­tır. Yar­gıç­lar ik­ti­da­rın­da ise, ka­nun­la­rın bel­li bir yo­ru­mu­nun da­ya­tıl­ma­sı söz ko­nu­su­dur; bu ba­zen hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü il­ke­si­ni dev­re dı­şı bı­ra­ka­cak de­re­ce­de sat­hi­le­şe­bil­mek­te­dir.
As­lın­da Tür­ki­ye’de mev­cut Ana­ya­sa ve hu­kuk dü­ze­ni özel­lik­le, yar­gıç­lar ik­ti­da­rı­nı en­gel­le­mek üze­re ya­pı­lan­dı­rıl­mış­tır. 1982 Ana­ya­sa­sı’nı ha­zır­la­yan­lar, 1961 Ana­ya­sa­sı’nda yer alan ba­zı ku­ral­la­rın yük­sek mah­ke­me­ler ta­ra­fın­dan ken­di ‘ik­ti­dar’ alan­la­rı­nı ge­niş­le­ti­ci şe­kil­de yo­rum­lan­ma­sı üze­ri­ne ted­bir ma­hi­ye­tin­de ba­zı hü­küm­ler ge­tir­miş­ler­dir.
1961 Ana­ya­sa­sı’nda Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin gö­rev­le­ri sa­yı­lır­ken ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri­nin na­sıl de­net­le­ne­ce­ği gös­te­ril­me­miş­tir. 1971 yı­lın­da (12 Mart dö­ne­min­de) ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler­le, Mah­ke­me’nin ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri­ni, sa­de­ce, “Ana­ya­sa’da gös­te­ri­len şe­kil şart­la­rı­na uy­gun”luk ba­kı­mın­dan de­net­le­ye­bi­le­ce­ği ifa­de edil­miş­tir. Bun­dan mak­sat, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin, ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri­ni içe­rik ba­kı­mın­dan de­net­le­me­si­ni en­gel­le­mek­tir. Bu dü­zen­le­me­nin hu­kuk man­tı­ğı ba­kı­mın­dan hak­lı ol­du­ğu­nu ifa­de et­mek ge­re­kir. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si “Ana­ya­sa’ya uy­gun­luk” de­ne­ti­mi yap­mak­ta­dır; an­cak de­ği­şen Ana­ya­sa’nın ken­di­si olun­ca, ne­yi ne­ye gö­re de­net­le­ye­cek­tir? Ana­ya­sa dı­şın­da bir üst norm ol­ma­lı ki, Mah­ke­me de­ne­tim ara­cı kul­la­na­bil­sin. Bu söz ko­nu­su ol­ma­yın­ca, Mah­ke­me’nin içe­rik de­ne­ti­mi yap­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Ya­sa­ma or­ga­nı, bu­ra­da uy­gun­luk kri­te­ri­nin ken­di­si­ni de­ğiş­tir­mek­te­dir.
1961 Ana­ya­sa­sı’nda ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler bir sü­re son­ra Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin önü­ne gö­tü­rül­müş­tür. Mah­ke­me, sa­de­ce şe­kil ba­kı­mın­dan uy­gun­luk de­ne­ti­mi yap­mak zo­run­da ol­du­ğu hal­de, “şe­kil şart­la­rı­na uy­gun­luk” iba­re­si­ni ken­di­si­ne gö­re yo­rum­la­ya­rak de­ne­tim ala­nı­nı ge­niş­let­miş­tir. Bu­ra­da çok ba­sit, ama hu­kuk kar­şı­sın­da sa­vu­nu­la­ma­ya­cak bir man­tık kul­lan­mış­tır. Mah­ke­me’ye gö­re, Ana­ya­sa’da yer alan “Dev­le­tin şek­li­nin Cum­hu­ri­yet ol­du­ğu hük­mü de­ğiş­ti­ri­le­mez, de­ğiş­ti­ril­me­si da­hi tek­lif edi­le­mez” mad­de­si bir şe­kil hük­mü­dür. Cum­hu­ri­yet’i ise, Ana­ya­sa’da sa­yı­lan ni­te­lik­le­riy­le bir­lik­te an­la­mak zo­run­da­yız. Şu hal­de, “Cum­hu­ri­yet, in­san hak­la­rı­na ve Ana­ya­sa’nın baş­lan­gı­cın­da be­lir­ti­len te­mel il­ke­le­re da­ya­nan mil­li, de­mok­ra­tik, la­ik ve sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti­dir.” Bu du­rum­da, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri­ni bü­tün bu kav­ram­lar çer­çe­ve­sin­de de­ğer­len­di­rip de­net­le­me im­ka­nı­na sa­hip ol­mak­ta­dır. Bu­nun adı şe­kil de­ne­ti­mi­dir. As­lın­da Mah­ke­me ba­sit bir yo­rum­la, ‘şek­lin’ çer­çe­ve­si­ni de­ğiş­tir­miş, Ana­ya­sa’da en­gel­len­di­ği hal­de ken­di­si­ne bir içe­rik de­ne­ti­mi yet­ki­si çı­kart­mış­tır. Bu yo­rum­dan ha­re­ket­le ba­zı ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri ip­tal edil­miş­tir.
Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin ken­di ken­di­ne yet­ki çı­kart­ma­sı üze­ri­ne 1982 Ana­ya­sa­sı ha­zır­la­nır­ken, şe­kil ba­kı­mın­dan de­ne­ti­min na­sıl ya­pı­la­ca­ğı da gös­te­ril­miş­tir. Şe­kil de­ne­ti­mi­nin, tek­lif ve oy­la­ma ço­ğun­lu­ğu ile ive­di­lik­le gö­rü­şü­le­me­ye­ce­ği şar­tı­na uyu­lup uyul­ma­dı­ğı ba­kı­mın­dan ya­pı­la­ca­ğı, bu üç hu­sus­la sı­nır­lı ol­du­ğu Ana­ya­sa met­ni­ne açık­ça ya­zıl­mış­tır. Böy­le­ce Mah­ke­me’nin ken­di yet­ki ala­nı­nı ge­niş­let­me­si­nin önü­ne ge­çil­me­ye ça­lı­şıl­mış­tır.
Bu­nun­la da ka­lın­ma­mış, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin ka­rar ve­rir­ken “ka­nun ko­yu­cu gi­bi ha­re­ket­le ye­ni bir uy­gu­la­ma­ya yol aça­cak bi­çim­de hü­küm te­sis ede­me­ye­ce­ği”, Ana­ya­sa met­ni­ne ko­yul­muş­tur. Unut­tu­rul­ma­ya ça­lı­şı­lan bu önem­li hü­küm, yu­ka­rı­da izah et­ti­ği­miz ta­ri­hî ge­li­şim ışı­ğın­da de­ğer­len­di­ril­me­li ve iyi an­la­şıl­ma­lı­dır. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si hu­kuk ku­ra­lı ya­pı­cı­sı de­ğil­dir; sa­de­ce ku­ral­la­rın Ana­ya­sa’ya uy­gun­lu­ğu­nu de­net­ler; ken­di­si ay­rı­ca bir hu­kuk ku­ra­lı ko­ya­maz, ya­sa­ma or­ga­nı­nın ira­de­si hi­la­fı­na bir uy­gu­la­ma­ya yol aça­cak şe­kil­de ka­rar ve­re­mez. Bu Ana­ya­sa’nın açık bir hük­mü­dür.
Bu ge­nel hü­küm­ler de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de yü­rür­lük­te­ki hu­kuk dü­ze­ni, yar­gıç­la­rın ya­sa­ma ve yü­rüt­me ala­nı­na gir­me­le­ri­ni ve hu­kuk ku­ra­lı koy­ma­la­rı­nı en­gel­le­mek için ka­fi mik­tar­da dü­zen­le­me yap­mış­tır. An­cak, bü­tün bun­la­ra rağ­men, son on se­ne­dir, özel­lik­le yük­sek mah­ke­me­le­rin, “yar­gı ka­rar­la­rı yo­luy­la oluş­muş uy­gu­la­ma­lar” şek­lin­de bir ifa­dey­le ye­ni bir hu­kuk dü­ze­ni oluş­tur­ma­ya ça­lış­tık­la­rı gö­rül­mek­te­dir. Me­se­la, ay­rı­ca de­ğer­len­dir­me­yi hak eden üni­ver­si­te­ler­de ba­şör­tü­sü ya­sa­ğı, sa­de­ce yar­gı ka­rar­la­rı­na da­yan­dı­rıl­mak­ta­dır. Hal­bu­ki yar­gı ka­rar­la­rı, sa­de­ce bir ku­ra­lın hu­ku­ka uy­gun ve­ya ay­kı­rı ol­du­ğu­nu gös­te­re­bi­lir; ol­ma­yan bir hu­kuk ku­ra­lı­nı ih­das ede­mez, yü­rür­lü­ğe ko­ya­maz.
Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­miy­le il­gi­li ola­rak Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin ver­miş ol­du­ğu ka­rar da açık­ça ye­ni bir ku­ral ko­yu­cu fonk­si­yon­dur; bir ya­sa­ma fonk­si­yo­nu­dur. Ön­ce­lik­le be­lir­til­me­si ge­re­kir ki, Ana­ya­sa’nın 148. mad­de­sin­de, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin han­gi Mec­lis iş­lem­le­ri­ni in­ce­le­ye­bi­le­ce­ği tek tek sa­yıl­mış­tır. Bun­lar, ka­nun, ka­nun hük­mün­de ka­rar­na­me ve TBMM İç­tü­zü­ğü’dür. Ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri de ni­ha­ye­tin­de bir ka­nun ma­hi­ye­tin­de ol­du­ğun­dan Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin de­ne­ti­mi­ne ta­bi­dir. Cum­hur­baş­kan­lı­ğı için Mec­lis’in yap­mış ol­du­ğu se­çim ise bir par­la­men­to ka­ra­rı­dır; 148. mad­de­de sa­yı­lan Mah­ke­me’nin de­net­le­ye­bi­le­ce­ği Mec­lis iş­lem­le­rin­den bi­ri de­ğil­dir. Bu ba­kım­dan, cum­hur­baş­ka­nı se­çi­mi­ne da­ir Mec­lis ka­ra­rı­nı Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin de­net­le­ye­bil­me­si müm­kün de­ğil­dir. An­cak, Mah­ke­me, Ana­ya­sa’da­ki bu sı­nır­la­ma­yı bir yo­rum­la aş­mak­ta­dır. Şöy­le ki; Mah­ke­me­ye gö­re, bir iş­le­min TBMM ta­ra­fın­dan ni­te­len­di­ril­me­si önem­li de­ğil­dir; Mah­ke­me, içe­ri­ği­ne ba­ka­rak ya­pı­lan iş­le­mi ken­di­si ye­ni­den ni­te­len­di­re­bi­lir. Ya­ni, TBMM’nin bir iş­lem için, ka­nun, iç­tü­zük ya da par­la­men­to ka­ra­rı şek­lin­de bir ni­te­len­dir­me yap­ma­sı önem­li de­ğil­dir; Mah­ke­me ya­pı­lan iş­le­mi ye­ni­den ni­te­len­di­rip, me­se­la par­la­men­to ka­ra­rı de­ni­len iş­le­mi bir iç­tü­zük iş­le­mi ola­rak ka­bul ede­bi­lir. Böy­le­ce, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, Ana­ya­sa ta­ra­fın­dan ken­di­si­ne çi­zi­len sı­nı­rı aş­mak­ta­dır.
Bu şe­kil­de bir yo­ru­mu TBMM’nin yap­ma­sı ha­lin­de na­sıl bir tep­ki olu­şa­ca­ğı­nı tah­min et­mek güç de­ğil­dir. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, TBMM ta­ra­fın­dan ya­pı­lan bir iş­le­min ni­te­len­di­ril­me­si­ni bağ­la­yı­cı ka­bul et­mi­yor­sa; TBMM de Mah­ke­me ta­ra­fın­dan ve­ri­len bir ka­ra­rı, Ana­ya­sa’da­ki dü­zen­le­me­ye açık­ça ay­kı­rı ol­du­ğu için “ve­ril­me­miş say­ma” yo­luy­la dik­ka­te al­ma­ya­bi­lir. An­cak böy­le bir ha­re­ket de bü­yük bir kao­sa ne­den olur.
Tür­ki­ye, ya­sa­ma ve yü­rüt­me­nin yet­ki­le­ri sı­nır­lan­dı­rı­la­rak ve üst­le­ni­le­rek bir yar­gıç­lar ik­ti­da­rı­na gö­tü­rül­mek is­ten­mek­te­dir. Böy­le bir gi­diş Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­dır. Hal­bu­ki mah­ke­me­ler mev­cu­di­yet­le­ri­ni Ana­ya­sa ve ka­nun­lar­dan al­mak­ta­dır. Ana­ya­sa ve ka­nun­la­ra, hu­kuk dü­ze­ni­ne uy­gun ha­re­ket et­mek bu yüz­den ön­ce­lik­le mah­ke­me­le­rin gö­re­vi­dir, so­rum­lu­lu­ğu­dur.

Paylaş Tavsiye Et