Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
Türkiye’de milliyetçiliğin yeni halleri
Abdülhamit Kırmızı
YÜZ­YIL dö­nüm­le­ri dün­ya­da bü­yük dö­nü­şüm bek­len­ti­le­ri­nin dep­reş­ti­ği za­man­lar­dır. Müs­lü­man­lar İmam Ga­za­li için “mü­ced­did-i elf-i sa­ni” di­ye­rek da­ha sa­bır­lı bir ta­rih ba­kı­şı­na sa­hip ol­duk­la­rı­nı gös­te­ri­yor gi­biy­se de, her asır­da ye­ni bir mü­ced­di­d ara­yan yay­gın bir an­la­yı­şı göz ar­dı ede­me­yiz. Be­di­üz­za­man ad­lan­dır­ma­sı bi­le bu an­la­yı­şı ye­te­rin­ce gö­rü­nür kı­lı­yor. Av­ru­pa­lı­la­rın 1890’lar­dan 1900’ün ilk yıl­la­rı­na ka­dar­ki dün­ya­yı be­tim­le­mek için kul­lan­dık­la­rı fin de siècle ta­bi­ri de, dü­şün­ce ve sa­nat­ta ra­di­kal de­ği­şim bek­len­ti­le­ri­ni za­man mer­kez­li bir ba­kış­la ifa­de eder. Bu “turn-of-the-cen­tury” ha­let-i ru­hi­ye­si, 1990’lar­dan baş­la­yıp, rem­zen bel­ki 11 Ey­lül 2001 ta­ri­hiy­le bi­ti­re­bi­le­ce­ği­miz bir dö­nem­de yo­ğun bir şe­kil­de ya­şan­dı.
So­ğuk Sa­vaş son­ra­sı­na, özel­lik­le de Av­ru­pa Top­lu­lu­ğu/Bir­li­ği sü­re­ci­nin he­ye­can ver­di­ği za­man­la­ra denk ge­len de­ği­şim bek­len­ti­le­rin­den bi­ri de mil­li­yet­çi­lik ve ulus-dev­let­le il­gi­liy­di. Bu­na gö­re dün­ya trans­nas­yo­nal bir tren­de gi­ri­yor, ulus­la­rı aşan ida­rî ve si­ya­sî ör­güt­len­me­ler ye­ni bir çağ açı­yor­du. Yu­gos­lav­ya’nın da­ğıl­ma­sı bi­le ulus-dev­let aley­hin­de, mik­ro mil­li­yet­çi­li­ğin boy gös­te­ri­si ola­rak gö­rü­lü­yor­du. Za­man bi­ze as­lın­da iki ku­tup­lu dün­ya­nın mil­li­yet­çi­lik­le­ri uy­ku­ya ya­tır­dı­ğı­nı, de­mir per­de­nin kalk­ma­sıy­la bun­la­rın tek­rar uyan­dı­ğı­nı gös­ter­di.
Kü­re­sel­leş­me ve pop kül­tür gi­bi sos­yo­lo­jik sü­reç­le­re, ulus­la­rüs­tü ve­ya böl­ge­sel­ci akım­la­ra rağ­men mil­li­yet­çi­li­ğin sağ­lı­ğı ye­rin­de; 90’lı yıl­lar­da ön­gö­rül­dü­ğü gi­bi ölüm dö­şe­ğin­de de­ğil. Ulus-dev­let yir­mi bi­rin­ci yüz­yıl­da da dim­dik ayak­ta. Kü­re­sel­leş­me ulu­sal kim­lik­le­ri aşın­dı­rı­yor bel­ki, ama mil­li­yet­çi­li­ğin bu­na tep­ki ola­rak yeni ayak­ta kal­ma­ stra­te­ji­le­ri ge­liş­tir­me­si­ne en­gel ola­mı­yor. Göç­men­le­rin uzak­tan mil­li­yet­çi­li­ği gi­bi ye­ni mil­li­yet­çi­lik şe­kil­le­ri or­ta­ya çık­tı; in­ter­net ve ucuz uçak bi­let­le­ri sa­ye­sin­de mil­li­yet­çi li­der­ler yurt­dı­şın­dan mü­ca­de­le­le­ri­ni sür­dü­re­bi­li­yor ve me­se­la, Nor­veç’te­ki Ta­mil­ler Sri Lan­ka’ya karşı mü­ca­de­le edi­yor. ABD ve Av­ru­pa’ya gö­çen­ler ulu­sal so­run­la­rı­nı da yan­la­rın­da gö­tü­rü­yor ve ül­ke­le­rin­de­kin­den da­ha ko­yu mil­li­yet­çi renk­ler gi­yi­yor.
E-ma­il/in­ter­net mil­li­yet­çi­li­ği de he­pi­mi­zin her gün e-pos­ta­la­rı­mı­zı göz­den ge­çi­rir­ken kar­şı­laş­tı­ğı baş­ka bir ye­ni tür. E-pos­ta ku­tu­mu­zu aç­tı­ğı­mız­da kim­le­rin Türk ol­ma­dı­ğı­nı ya da Sa­ba­tay­cı ol­du­ğu­nu, Bor ma­den­le­ri­nin dış güç­ler­ce na­sıl Tür­ki­ye’ye yar edil­me­di­ği­ni, GAP top­rak­la­rı­nı İs­ra­il­li­le­rin sa­tın al­dı­ğı­nı ya da ül­ke­yi kim­le­rin sat­tı­ğı­nı an­la­tan mek­tup­lar alı­yo­ruz. Pıt­rak gi­bi ço­ğa­lan in­ter­net si­te­le­ri ni­zam-ı âlem­ci­le­rin çok iyi sa­nal alem­ci ol­du­ğu­nu da gös­te­ri­yor. An­der­son’un “ha­ya­li ce­ma­at­ler”i ha­ya­let­ler gi­bi sa­nal dün­ya­da do­la­şı­yor. Mil­li­yet­çi­lik mo­bil­leş­ti; en kü­re­sel­leş­ti­ri­ci güç ola­rak gö­rü­len in­ter­net böy­le yan et­ki­ler de üret­ti.
Mic­ha­el Bil­lig’in ba­nal na­ti­ona­lism ta­nı­mı­na gö­re mil­li­yet­çi­lik gün­lük ha­ya­tı­mız­da, so­lu­du­ğu­muz ha­va­da var: Ha­va du­ru­mu ra­po­ru­muz, ulu­sal sa­ati­miz, yurt­tan ha­ber­le­ri­miz, mil­li ye­mek­le­ri­miz… Her gün ken­di­ni ye­ni­den üre­ten bir söy­le­min nes­ne­le­ri­yiz. Gün­lük ha­ya­tı­mı­za ye­di­ril­miş bu söy­lem bi­zi far­kın­da ol­ma­dan mil­li­yet­çi­leş­ti­ri­yor. Ül­ke­miz­de Hit­ler’in Kav­gam’ı ka­dar sa­tan Şu Çıl­gın Türk­ler’in ne­den ya­zıl­dı­ğı ha­tır­la­nır mı bil­mem. Cum­hu­ri­yet’in ilk ne­sil­le­ri genç­li­ğin el­den git­ti­ği­ni, ken­di­le­ri gi­bi/ka­dar ulu­sal­cı ol­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yor­du ve on­la­ra okul müf­re­da­tı dı­şın­da bir şey­ler öğ­ret­me mis­yo­nun­dan ha­re­ket­le Tur­gut Özak­man bu ki­ta­bı yaz­mış­tı. Oy­sa genç­lik zan­ne­di­len­den çok da­ha faz­la mil­li­yet­çiy­di, okul müf­re­da­tı biz­le­ri ye­te­rin­ce mil­li­yet­çi ya­pı­yor­du za­ten. Adı yet­ti ki­ta­bın çok sa­tıl­ma­sı için. Mil­li­yet­çi­lik vü­cu­du­mu­zun bir par­ça­sı ar­tık; vü­cut has­ta­lan­dı­ğın­da, sa­ra nö­bet­le­ri­ne ya­ka­lan­dı­ğın­da or­ta­lı­ğı ka­rış­tı­ran mil­li­yet­çi­lik, nor­ma­le dön­dü­ğün­de var­lı­ğı­nı unut­tu­ru­yor.
Mil­li­yet­çi­li­ğe kar­şı ulu­sal­cı­lık kav­ra­mı­nın ih­ti­yaç ha­li­ne gel­me­si de bun­dan­dır. Mil­li­yet­çi­lik ke­li­me­sin­den uta­nan­lar “ulu­sal­cı­yız” di­yor; çün­kü mil­li­yet­çi­lik ad­lan­dır­ma­sı­nın MHP ve 12 Ey­lül ön­ce­si çağ­rı­şım­la­rı ken­di­le­ri­ne hoş gel­mi­yor. Sol, Ke­ma­lizm, eko­no­mik ba­ğım­sız­lık gi­bi un­sur­la­ra yas­la­nı­yor ulu­sal­cı­lar. Mil­li­yet­çi­ler­de ise din, ge­le­nek, ta­rih, kül­tür has­sa­si­ye­ti da­ha be­lir­gin. Par­ti­nin ana ak­tör­le­ri­nin coğ­ra­fi kö­ken­le­rin­den ve ku­ru­luş ek­se­nin­den do­la­yı AKP’nin seç­men ta­ba­nın­da da bun­lar önem­li bir ye­re sa­hip. An­ket­ler­de Baş­ba­kan’ın en mil­li­yet­çi li­der çık­ma­sı­na ve Ni­san açık­la­ma­la­rı­na ba­kı­lır­sa, AKP de, yük­se­len mil­li­yet­çi dal­ga­ya hi­tap et­me zo­run­lu­lu­ğu­nu his­se­di­yor. Tür­ki­ye­li kim­li­ğin­den tek mil­let/tek bay­rak söy­le­mi­ne ka­yan Baş­ba­kan, Kı­zıl­ca­ha­mam top­lan­tı­la­rın­da “ilk kez oy kul­la­na­cak genç­le­rin MHP’ye oy ve­re­ce­ği­ni, ön­lem alın­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni”, MHP’nin rek­la­mı­nı ya­par­ca­sı­na du­yur­du. Baş­ba­kan’ın, mey­da­nı Bah­çe­li’ye, Bay­kal’a, Ağar’a bı­rak­ma­ma ça­ba­sın­da ol­du­ğu yo­rum­la­rı ya­pıl­dı. Baş­ba­kan’ın Çi­çek ve Ak­su’yu ya­nı­na ala­rak 70 Gü­ney­do­ğu­lu ve­kil­le yap­tı­ğı top­lan­tı­da ge­nel af, il­ko­kul­da Kürt­çe eği­tim, as­ke­rî ope­ras­yon­la­rın dur­du­rul­ma­sı gi­bi ta­lep­le­ri di­le ge­ti­ren ve­kil­le­ri pay­la­ma­sıy­la Kürt so­ru­nu­na ba­kı­şın­da tak­tı­ğı ye­ni göz­lü­ğün mar­ka­sı­nı gör­dük. AKP’nin Kürt so­ru­nu ko­nu­sun­da uyan­dır­dı­ğı ümit­ler o top­lan­tı­dan son­ra bit­ti.
Aşı­rı sağ söy­lem­ler mer­kez par­ti­ler ta­ra­fın­dan iç­sel­leş­ti­ri­li­yor; par­ti­ler po­pü­lizm uğ­ru­na de­mok­rat ve öz­gür­lük­çü pren­sip­le­ri­ni çiğ­ni­yor. Tür­ki­ye’de si­ya­sal ala­nın ağır­lık mer­ke­zi gi­de­rek MHP nok­ta­sın­dan öte­ye gi­di­yor. MHP mil­li­yet­çi­li­ğin bu yük­se­li­şin­de alı­şı­la­ge­len ro­lü­nü oy­na­mı­yor, ak­si­ne sığ mil­li­yet­çi çı­kış­la­rı ön­le­me­ye ve mil­li­yet­çi tep­ki­le­rin ‘çıl­gın­lık’ dü­ze­yi­ni ya­tış­tır­ma­ya ça­lı­şı­yor. Di­yar­ba­kır’da­ki 28-30 Mart olay­la­rın­dan son­ra Kürt­çü DTP’nin MHP li­de­ri­ni ola­ğa­nüs­tü sağ­du­yu­sun­dan do­la­yı teb­rik et­me­si­ni kay­det­mek ye­ter­li ola­cak­tır.
Bu­gün, Türk mil­li­yet­çi­li­ği­ni sa­hip­le­ne­gel­miş si­ya­sî ad­res ye­ri­ne, si­vil top­lum ör­güt­len­me­le­ri et­ki­si­ni ar­tı­rı­yor. Ki­mi MHP mu­ha­li­fi, ki­mi si­ya­set şeh­ve­tiy­le, ki­mi Şu Çıl­gın Türk­ler’de oku­du­ğu üç-beş sa­tır ta­ri­hin ga­zı­na ge­le­rek ör­güt­le­nen ye­ni mil­li­yet­çi­ler/ulu­sal­cı­lar pro­vo­ka­tif ey­lem­le­rin baş­rol­le­rin­de ar­tık. Ay­nı du­rum Kürt­çü ha­re­ket için de ge­çer­li. As­lın­da 1995’te­ki PKK kon­gre­sin­de alı­nan ka­rar, si­lah­la­rın sus­tu­ğu 1999-2005 yıl­la­rın­da ger­çek­leş­ti: Kürt ha­re­ke­ti “si­vil top­lum” ha­re­ke­ti gö­rü­nü­mü­ne ka­vuş­tu ve ar­tık ba­sit­çe as­ke­rî güç­le üs­te­sin­den ge­li­ne­me­ye­cek bir ulu­sal bi­linç veç­he­si ka­zan­dı.
Ekim 2005’in son haf­ta­sın­da Mil­li Gü­ven­lik Ku­ru­lu’nda uy­gun bu­lu­nan ye­ni Mil­li Gü­ven­lik Si­ya­set Bel­ge­si’nde (MGSB) aşı­rı sağ, ‘teh­dit’ kap­sa­mın­dan çı­ka­rı­la­rak ‘göz­lem al­tı­na alın­ma­sı ge­re­ken un­sur’ di­ye ta­nım­lan­mış­tı. Bu ta­nım­la­ma as­ke­ri­ye­de de söz ko­nu­su da­ma­rın güç­len­di­ği­ni gös­ter­di­ği gi­bi, bu tarz sağ ör­güt­len­me­le­re ye­şil ışık ya­kan bir dü­zen­le­me ola­rak okun­ma­lı­dır.
En sağ­da­ki ile en sol­da­ki­nin an­ti-de­mok­ra­tik, an­ti-AB ve an­ti-Kürt cep­he­sin­de bir­bi­ri­ne omuz ve­re­bil­me­si ve or­tak bir kü­me­de top­la­na­bil­me­si, Tür­ki­ye’de ide­olo­jik ay­rım­la­rı ye­ni­den ka­te­go­ri­ze et­me­mi­zi de ge­rek­ti­ren bir saf­laş­ma­ya işa­ret edi­yor. Kla­sik sağ-sol ay­rı­mı ta­ri­he, bu iki düş­man ce­na­hın men­sup­la­rı da bir­bi­ri­ne ka­rış­tı. Ye­ni­çağ ga­ze­te­si CHP ile el ele ve­re­bi­li­yor, ulu­sal sol “Kürt­ler’den alış­ve­riş yap­ma­yın” gi­bi ırk­çı bil­di­ri­ler ya­yım­la­ya­bi­li­yor.
Bu­gün Tür­ki­ye’de her tür mil­li­yet­çi­li­ğin des­tek bu­la­bil­di­ği bir or­tam var. Mil­li­yet­çi­li­ği al­tı okun en siv­ri­si ha­li­ne ge­ti­ren Cum­hu­ri­yet, yir­mi bi­rin­ci yüz­yıl vi­ra­jın­da, ku­rul­du­ğu gün­ler­den da­ha kı­rıl­gan bir top­lum­sal mu­ta­ba­kat ze­mi­nin­de yol alı­yor.

Paylaş Tavsiye Et