Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dünya Siyaset
Askerler Rumsfeld’e karşı
Ebru Afat
AMERİKAN ve İngiliz uçaklarının 20 Mart 2003 sabahı Bağdat’ı bombalaması ile başlayan Şok ve Dehşet Operasyonu’nun ABD Başkanı George Bush’un 1 Mayıs’taki açıklaması ile resmen sona ermesinin ardından üç yıl geçti. Bu süre içerisinde işgalin gerekçesi olarak öne sürülen Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu iddiasının yanlış istihbarat bilgisine dayandığı ortaya çıktı. Irak’ta güçlü ve istikrarlı bir ulusal birlik hükümetinin tam olarak faaliyete geçmesi hâlâ sağlanamazken, ülke iç savaş, terör ve işgal sarmalı içerisinde tam bir kan gölüne dönüştü.
Irak işgalini Orta Doğu’ya demokrasi getirme planının ilk adımı olarak lanse eden Bush hükümetinin bu başarısızlığı, son dönemde ABD kamuoyunda da sert eleştirilerle karşılaşmıştı. Francis Fukuyama gibi Irak Savaşı’nı destekleyen yeni-muhafazakâr aydınların nedameti ve bir önceki Bush yönetiminde yer alan Richard Perle gibi isimlerin “yanlış yaptık” itirafı tüm dünyada geniş yankı uyandırmıştı. Fakat Irak Savaşı’nda görev almış olan emekli generallerin işgalin hata olduğunu söylemeleri ve yaşanan başarısızlığın bir numaralı sorumlusu olarak gördükleri Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in istifa etmesini istemeleri, ABD’yi pek alışık olmadığı bir durumla karşı karşıya bıraktı: Asker-sivil tartışması.
Emekli generallerin Bush yönetimini hedef alan açıklamalarda bulunması aslında ilk kez karşılaşılan bir olay değil. 1997-2000 tarihlerinde Avrupa’daki NATO güçlerinin komutanlığını yapan ve 2004 seçimlerinde Demokrat Parti’den başkan aday adayı olan General Wesley Clark, Irak işgalini açıkça eleştirmişti. Genelkurmay Eski Başkanı General Eric Shinseki, Irak Savaşı’nın hemen öncesinde Kongre’de yaptığı konuşmada, işgal sonrasında Irak’ta güvenliği sağlamak için daha fazla askere ihtiyaç duyulduğunu açıklamıştı. Ancak Rumsfeld ile o dönemdeki yardımcısı Paul Wolfowitz, görev süresinin dolmasına bir ay kalan Shinseki’yi kamuoyu önünde çok sert eleştirmiş ve görüşlerini dikkate almamışlardı. 
Ancak Tümgeneral Paul Eaton’ın 19 Mart’ta The New York Times’ta yayımlanan yazısında Rumsfeld’in görevini bırakması gerektiğini belirtmesiyle başlayan ve Nisan ayı boyunca 6 emekli generalin daha medya önünde Rumsfeld’i eleştirmesine kadar giden süreç, Amerikan kamuoyunda tam bir şok etkisi yarattı. 2003’ten 2004’e kadar Irak ordusunu eğiten ve sonrasında da emekliye ayrılan Tümgeneral Paul Eaton, Times’taki yazısında Rumsfeld’i “stratejik, operasyonel ve taktik açıdan yetersiz” ve “Pentagon’u kendi egosunun, Soğuk Savaşçı dünya görüşünün ve insan gücünün yerine ikame ettiği teknolojiye duyduğu hayalci güvenin insafına bırakan” bir kişi olmakla suçladı. Eaton’ın ardından ABD Merkez Ordusu komutanlığı da yapan ve 2000’de emekli olan General Anthony Zinni, 2 Nisan’da NBC kanalındaki bir haber programına katılarak, diğer yetkililerle birlikte Savunma Bakanı’nın da Irak’ta yapılan taktiksel hatalardan dolayı hesap vermesi gerektiğini açıklayarak tartışmayı derinleştirdi.
Fakat en ağır eleştiri Genelkurmay Başkanlığı Eski Operasyon Direktörü olan ve Deniz Kuvvetleri Komutanı adayları arasında gösterilirken Rumsfeld ile ters düştüğü için 2002’nin sonlarında istifa eden Korgeneral Greg Newbold’dan geldi. Newbold Time dergisinin 17 Nisan tarihli sayısında yayımlanan, ancak derginin İnternet sitesinde 9 Nisan’da yer alan “Irak Niçin Bir Hataydı?” başlıklı yazısında sadece Rumsfeld’i eleştirmek ve “gereksiz savaş” ifadesini kullanmakla kalmıyor, aktif görevdeki ordu mensuplarını doğrudan Başkan’la görüşmeye çağırıyordu: “Asıl tehlike olan el-Kaide dururken, faaliyetleri ikincil derecede önem arz eden bir ülkenin işgal edilmesini sağlayanlara daha açık bir şekilde karşı çıkmadığım için şimdi pişmanlık duyuyorum… Kıdemli askerî liderlerin, görüşlerini açıklamaları ve Başkan’ın onları açıkça duymasını garantiye almalarının önündeki engelleri kaldırmalarının zamanı gelmiştir.”
Newbold’un Washington’u sarsan bu zehir zemberek sözlerinden sonra istifa çağrısı yapan emekli askerler listesine yeni isimler katıldı. 2004-2005 tarihlerinde Irak’taki 1. Piyade Tümeni’nin komutanlığını yapan Tümgeneral John Batiste, 12 Nisan’da CNN’de “orada ordunun onlara saygı göstermesini bekledikleri gibi kendileri de orduya saygı gösterecek bir liderliğe ihtiyacımız var” diyerek Rumsfeld’i tam cepheden hedef aldı. Sivil yöneticilerle yaşadığı anlaşmazlık sonrası 2004’te Pentagon’dan ayrılan Özel Görev Gücü Eski Direktörü Tümgeneral John Riggs, 13 Nisan’da National Public Radio’da Rumsfeld ve sivil savaş planlayıcılarının askerî öğütlere sadece gündemleri elverdiği zaman ihtiyaç duyduklarını anlattı.
2004’e kadar Irak’ta 82. Hava İndirme Tugayı komutanı olarak görev yapan Tümgeneral Charles Swannack ise 14 Nisan’da The New York Times’ta yer alan açıklamasında, ABD’nin terörle küresel savaşı sürdürmesi gerektiğini belirtirken, Irak’taki yönetim hataları ortada olan Rumsfeld’in bu savaşı yönetecek doğru kişi olduğuna inanmadığını söyledi. Deniz Kuvvetleri’nden emekli Korgeneral Paul Van Riper da 15 Nisan’da The Washington Post’ta yayımlanan açıklaması ile Savunma Bakanı’nı eleştiren meslektaşlarına hayranlık duyduğunu söyleyerek onlara destek verdi: “Kendimi onlarla aynı kamptan sayıyorum”.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurulan emekli askerler ile savunma analizcileri, Bakan ile askerî yetkililer arasındaki anlaşmazlığın, Rumsfeld’in Pentagon’un başına geldiği 2001’e kadar uzandığını ifade ediyorlar. Pentagon bürokrasisinin etkisini azaltmaya çalışan ve devasa birlikler yerine hassas silahlara dayalı hızlı operasyonları teşvik eden Rumsfeld’in bu tavrı sonucu Irak’a ilk etapta 125 bin asker gönderilmişti. Emekli generallerin ortak görüşü, direnişin varacağı boyutları tahmin edemeyen Rumsfeld ve ekibinin, aksi yönde görüş bildiren tecrübeli komutanları dinlemeyip asker sayısını az tutması yüzünden ABD’nin bugün Irak’ta batağa saplandığı şeklindedir. Yorumculara göre bu noktada Vietnam deneyimini unutmayan askerler emekli olunca kendilerini açıkça konuşmak zorunda hissetmişlerdir.
Ülke savunması ile ilgili kararlarda son sözü sivil otoritenin söylemesinin anayasa kuralı olduğu ABD’de, askerî yetkililerin, sivil yöneticilerin doğru bulmadıkları kararlarına kamuoyu önünde karşı çıkmaları ve seçimle gelmiş bir yöneticinin istifasını istemeleri Amerikan siyaseti açısından şüphesiz son derece sıra dışı bir gelişmedir. Irak Savaşı’nı desteklemeyen ve Bush yönetiminin olası bir İran müdahalesine tavır alan yorumcular tarafından devrim olarak nitelendirilen generallerin bu çıkışı, hükümet yanlısı yazarlar tarafından tehlikeli bulunarak eleştiriliyor. Bush’un tam desteğini alan Rumsfeld her ne kadar istifa etmeyeceğini söyleyerek kendinden emin bir görüntü vermeye çalışsa da, herkes bu gelişmenin asıl etkisinin Kasım’da yapılacak Kongre seçimlerinde ortaya çıkmasını bekliyor. Umalım ki 2004’te Bush’u tekrar başkan seçerek herkesi şaşkına çeviren Amerikalı seçmenler bir kez daha dünyayı hayal kırıklığına uğratmasınlar.

Paylaş Tavsiye Et