Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
Değiştim, değiştin, değişti
Abdülhamit Kırmızı
BİR si­ya­set ada­mı­nın gö­rüş­le­rin­de, dü­şün­ce­le­rin­de ya da ha­yat tar­zın­da de­ği­şim ema­re­le­ri gös­ter­me­si ka­mu­oyun­da iki fark­lı şe­kil­de al­gı­la­nır: Si­ya­set­çi­nin ta­raf­tar­la­rı böy­le bir de­ği­şim­den mem­nun ol­maz­ken, mu­ha­lif­le­ri her de­ği­şi­min ken­di­le­ri­ne yak­laş­mak ol­du­ğu­nu var­sa­yan nar­sist bir ya­nıl­sa­may­la se­vi­nir­ler. Baş­ba­kan’ın yıl­lar için­de bir­kaç de­fa “de­ğiş­tim” de­dik­ten son­ra ge­çen­ler­de “de­ğiş­me­dim, de­ğiş­me­ye­ce­ğim” de­me­si, Tür­ki­ye’de bu iki fark­lı al­gı­la­ma­ya da­ir va­zıh ör­nek­ler sağ­la­dı.
İn­sa­nın ve top­lu­mun de­ğiş­me­me­si müm­kün ola­ma­ya­ca­ğı­na gö­re, de­ğiş­mek­le il­gi­li po­le­mik­le­rin kö­tü ni­yet­li si­ya­sal kay­gı­lar­dan kay­nak­lan­dı­ğı açık­tır. Çün­kü Tür­ki­ye’de bi­lin­me­si is­te­nen ve is­ten­me­yen de­ği­şim­ler var­dır. Da­ha­sı ay­nı de­ği­şi­min bel­li bir ke­sim ta­ra­fın­dan bi­lin­me­si, fa­kat ço­ğun­luk ta­ra­fın­dan bi­lin­me­me­si ge­re­kir. Er­do­ğan’ın “de­ğiş­tim” de­me­si mu­ha­lif­le­ri­nin al­gı­la­ma­sı­nı de­ğiş­tir­me­ye­ce­ği­ne gö­re, ta­raf­tar­larınca bi­lin­me­si is­te­nen bir du­rum­dur: “Ba­kı­nız, ada­mı­nız de­ğiş­ti, ya siz de de­ği­şin ya da bu ada­ma oy ver­me­yin” iki­le­mi su­nul­mak­ta­dır. 
De­ği­şim po­le­mi­ği­ni yö­net­mek us­ta si­ya­set­çi işi­dir. As­lın­da Baş­ba­kan’ın “de­ğiş­tim” mo­dun­dan “de­ğiş­me­dim, de­ğiş­me­ye­ce­ğim” mo­du­na geç­me­si, bel­ki se­çim­le­rin yak­laş­ma­sın­dan kay­nak­la­nan bir tak­tik de­ği­şik­li­ği­dir: Par­ti­zan­la­ra, ya­ni inanç ve kim­lik kay­gı­la­rıy­la Er­do­ğan’ı des­tek­le­yip oy­la­rı ve du­ala­rıy­la Baş­ba­kan ya­pan­la­ra “dört se­ne ön­ce ney­sem oyum” de­nil­mek is­ten­miş­tir. Çün­kü de­ği­şim si­ya­sal po­zis­yo­na gö­re yar­gı­la­nan bir ol­gu­dur.
 
Te­rö­rist­ba­şı Öca­lan ve PKK De­ğiş­ti
Bi­lin­me­si is­ten­me­yen bir baş­ka de­ği­şim, İm­ra­lı sü­re­cin­de Öca­lan’ın gö­rüş­le­rin­de ve PKK’da ya­şan­dı. Bu de­ği­şi­mi te­rö­rist­ba­şı­nın ba­zı cüm­le­le­ri iyi bir şe­kil­de özet­li­yor. Bi­lin­di­ği gi­bi, Öca­lan’ın ak­tü­el gö­rüş­le­ri avu­kat­la­rıy­la her bu­luş­ma­sın­dan son­ra ken­di­si­ne ya­kın ya­yın or­gan­la­rın­da yan­kı bu­lu­yor. Hat­ta bun­lar­dan ba­zı­la­rı ma­ka­le for­ma­tı­na dö­nüş­tü­rü­lüp ya­yım­la­nı­yor. 21 Ha­zi­ran 2006 ta­ri­hin­de Öz­gür Gün­dem’de Kürt­le­rin mil­li­yet­çi­lik­le ala­ka­sı ola­maz baş­lı­ğıy­la tek­rar neş­re­di­len 3 Ekim 2003 ta­rih­li böy­le bir ya­zı­da Öca­lan, “Bel­ki ken­di­mi­zi 2000’ler­den ön­ce mil­li­yet­çi eği­lim­ler­den tam arın­dı­ra­ma­dık. An­cak ken­di­mi­zi şim­di her ba­kım­dan dö­nüş­tür­müş bu­lu­nu­yo­ruz” di­ye­rek ye­ni açı­lım­lar­la ör­gü­tün “ay­rı­lık­çı­lı­ğa ve şid­de­te düş­me­den de­mok­ra­tik çö­zü­me uyum sağ­la­dı”ğı­nı id­di­a edi­yor. Bu ya­zı­ya gö­re Öca­lan, “yal­nız Kürt so­ru­nu­nun çö­zü­mü­nü de­ğil, Tür­ki­ye’nin eko­no­mik ve si­ya­sî is­tik­ra­rı­nı is­ti­yor; tek dü­şün­dü­ğü Tür­ki­ye’nin bir­li­ği ve bü­tün­lü­ğü­dür; Kürt so­ru­nu­nun çö­zü­mü­nü bu bir­li­ğin ve bü­tün­lü­ğün güç­len­me­si için is­te­mek­te­dir.” Ya­zı­nın de­va­mın­da Öca­lan Kürt so­ru­nu­na ba­kış­ta İs­lam­cı, Os­man­lı­cı ve Ni­zam-ı Âlem­ci söy­lem­le­re yak­la­şan ifa­de­ler kul­la­nı­yor:
 
“Türk Kürt’le güç ka­za­nır. Ta­rih­te hep böy­le ol­muş­tur. Al­pars­lan, Kürt­ler­le iş­bir­li­ği ya­pa­rak Ana­do­lu’ya açıl­mış­tır. Os­man­lı Kürt­ler­le iş­bir­li­ği ya­pıp Do­ğu’ya sır­tı­nı da­ya­ya­rak Or­ta­ Do­ğu’nun gü­cü ha­li­ne gel­miş­tir. Kürt­ler­le bu it­ti­fak Os­man­lı’nın Bal­kan­la­ra ha­kim ol­ma­sı­nı sağ­la­mış­tır. M. Ke­mal Kürt­ler­le Kur­tu­luş Sa­va­şı’n­da bir­lik sağ­la­ya­rak ye­ni Tür­ki­ye’yi kur­muş­tur. Kürt-Türk iliş­ki di­ya­lek­ti­ği­nin so­nuç­la­rı bun­lar­dır. Bu­gün ge­li­şe­cek Türk-Kürt it­ti­fa­kı Tür­ki­ye’nin ger­çek stra­te­ji­si ola­cak, iki hal­ka da es­ki­sin­den kat be kat faz­la ka­zan­dı­ra­cak­tır. An­lam­sız Türk mil­li­yet­çi­li­ği ve Kürt düş­man­lı­ğıy­la bu ger­çek­ler siz­ler­den sak­lan­mak­ta­dır.”
 
Çok ben­zer cüm­le­ler­le te­rö­rist­ba­şı ta­ra­fın­dan ye­ni­den di­le ge­ti­ri­len ay­nı gö­rüş­ler 24 Ha­zi­ran 2006’da da ay­nı ga­ze­te­de ya­yım­lan­dı. Ko­nu­yu ya­kın­dan ta­kip eden­ler, “ay­rı­lık­çı ör­güt”ün ar­tık ay­rı­lık­çı ol­ma­dı­ğı­nı çok iyi bil­dik­le­rin­den, me­se­la Öz­gür Gün­dem’in İs­pan­ya’da­ki Ka­ta­lon­ya’nın özerk­li­ği ile il­gi­li ger­çek­le­şen hal­koy­la­ma­sı­nın so­nuç­la­rı­nı sa­de­ce bir iç say­fa ha­be­ri ola­rak du­yur­ma­sı­na şa­şır­ma­dı­lar.
 
Ül­kü­cü­ler de De­ğiş­ti
Es­ki­den Kürt­çü ke­sim­de özerk­lik­le il­gi­li en kü­çük ha­ber­ler bi­le man­şet­ten ve­ri­lir­ken, ül­kü­cü­ler bu ge­liş­me­le­ri gör­mez­den ge­lir­di. Bu­gün, tam ter­si­ne, mil­li­yet­çi Ye­ni­çağ ga­ze­te­si­nin Ka­ta­lon­ya ha­be­ri­ni man­şet­ten ko­ca pun­to­lar­la İs­pan­ya bö­lün­dü ola­rak yan­sıt­ma­sı, Müm­ta­zer Tür­kö­ne’nin bir kon­fe­rans­ta “Tür­ki­ye’yi Kürt­ler de­ğil Türk­çü­ler bö­le­cek” de­me­si­ni hak­lı çı­kar­tır gi­bi ol­du. Ye­ni­çağ ga­ze­te­si Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı ko­or­di­na­tör­lü­ğün­de, 26 kal­kın­ma böl­ge­sin­de ge­liş­miş­lik ve ge­lir fark­lı­lık­la­rı, fi­nans­man ye­ter­siz­li­ği ve ni­te­lik­li ele­man sı­kın­tı­sı­nın aşıl­ma­sı­na kat­kı yap­mak ve ye­rel po­tan­si­yel­le­ri ha­re­ke­te ge­çir­mek üze­re böl­ge­sel kal­kın­ma ajans­la­rı ku­rul­ma­sı­nı bi­le bö­lün­me­ye gö­tü­re­cek bir ic­ra­at ola­rak yan­sı­ta­bil­di. Böl­ge­sel tas­nif­ler te­le­viz­yon­lar­da­ki ha­va du­ru­mu ra­por­la­rın­da ve il­köğ­re­tim coğ­raf­ya ki­tap­la­rı­mız­da bi­le kul­la­nı­lır­ken, bu­nu Sevr pa­ra­no­ya­sı­nın bir uzan­tı­sı­na dö­nüş­tür­me ref­lek­si cid­di bir ruh­sal bo­zuk­luk be­lir­ti­si­dir. Böy­le gi­der­se, ha­va du­ru­mu ra­por­la­rı­nın böl­ge ay­rı­mı yap­ma­dan ve­ril­me­si­ni is­te­ye­cek mil­li­yet­çi ta­lep­ler tü­re­ye­cek.
 
Kürt Ha­re­ke­ti Tek Yum­ruk De­ğil
PKK’da­ki de­ği­şim, ör­gü­te dı­şa­rı­dan ba­kan göz­lem­ci­ler ta­ra­fın­dan hoş kar­şı­la­nır­ken, ör­güt­te li­de­ri sor­gu­la­ya­cak ka­pa­si­te­de olan­lar ta­ra­fın­dan ve en azın­dan şa­hin­ler ta­ra­fın­dan eleş­ti­ri­li­yor. PKK’da, da­ha ön­ce Öca­lan’ın yön­tem­le­rin­den ra­hat­sız­lık du­yan­la­rın ay­rıl­ma kay­gı­la­rı­nın tam ter­si se­bep­ler­den do­la­yı es­ki çiz­gi­yi de­vam et­tir­mek is­te­yen­le­rin ka­zan kal­dır­ma­sı muh­te­mel­dir. Bu­na kar­şın, ta­bii ki, gö­rüş­ler­de­ki yu­mu­şa­ma­dan do­la­yı es­ki küs­kün­le­rin ye­ni­den ka­tıl­ma ih­ti­mal­le­ri de var­dır.  
Kürt ha­re­ke­ti za­ten al­gı­lan­dı­ğı ka­dar ho­mo­jen ve so­run­suz de­ğil­dir. HPG-on­li­ne say­fa­sın­da­ki ya­zı­la­ra ba­kıl­dı­ğın­da, Kürt ha­re­ke­ti için­de­ki si­lah­lı ka­na­dın da “Kürt de­mok­ra­tik ku­rum­la­rı­nın pa­sif du­ru­şu”nu eleş­tir­di­ği gö­rü­lür. Ay­nı say­fa­da PKK kar­şı­tı Kürt­çü ör­güt­le­ri eleş­ti­ren sal­dır­gan ya­zı­lar da var­dır.
Bun­lar­dan bi­ri­nin se­si olan Yol der­gi­sin­de üç ya­zı tam da bu ko­nu­ya de­ğin­miş: Fik­ret Kı­zıl­tan, DE­HAP’ın Ba­tı’da al­dı­ğı oy­la­rın dü­şük­lü­ğü­ne ba­ka­rak, Kürt ha­re­ke­ti­nin Do­ğu’da­ki ve Ba­tı’da­ki Kürt nü­fu­su­na iliş­kin, gün­de­lik ha­yat­la­rın­da­ki çe­liş­ki­le­re nü­fuz ede­bi­len fark­lı po­li­ti­ka­lar ge­liş­tir­me­si ge­rek­ti­ği­ni yaz­mış. Türk sos­ya­list Me­lih Ate­şer, Şem­din­li’ye iki oto­büs­le gi­den 100 sos­ya­lis­tin yol hi­kâ­ye­si­ni an­lat­tı­ğı ya­zı­sın­da Apo’ya bağ­lı­lı­ğı­nı di­le ge­ti­ren Kürt hal­kı­nı an­la­ma­ya ça­lı­şı­yor: “Böy­le­si­ne öz­deş­leş­me­nin yan et­ki­le­ri var ta­bi­i, ama ulu­sal bir­li­ği sağ­la­ma­da et­ki­si tar­tı­şıl­maz gö­rü­nü­yor… He­nüz mü­ca­de­le onu aşa­cak bir ön­der­li­ği ya­ra­ta­cak se­vi­ye ka­zan­ma­dı.” Ay­nı ya­zı­da “DTP yö­ne­ti­mi­ne aşi­ret ya­pı­la­rı ara­sın­da­ki güç den­ge­le­ri­nin yan­sı­dı­ğı­nı, böy­le­si bir iç ik­ti­dar kav­ga­sın­da yer yer ta­ban­la yö­ne­tim ara­sın­da ça­tış­ma­lar ya­şan­dı­ğı­nı”, ya­za­rın Kürt ha­re­ke­ti­nin DTP ile “dü­ze­ni­çi­leş­ti­ril­me” po­li­ti­ka­la­rın­dan ra­hat­sız ol­du­ğu­nu öğ­re­ni­yo­ruz. M. Si­nan, “Türk ve Kürt halk­la­rı­nın or­tak çö­züm pa­ke­ti” ge­liş­ti­ri­le­mez­se, Bar­za­ni­ci­li­ğin ve ABD’ye kur­ta­rı­cı gö­züy­le ba­kan­la­rın et­ki­si­nin ar­ta­ca­ğı­nı, “di­ğer tüm tar­tış­ma­la­rı ra­fa kal­dı­ra­cak bir halk­lar bo­ğaz­laş­ma­sı se­nar­yo­su­nu iz­le­mek zo­run­da ka­la­ca­ğı”mı­zı yaz­dı. Bar­za­ni fak­tö­rü ger­çek­ten de ha­re­ket için­de ay­rı bir bö­len et­ki­si­ne sa­hip. Irak Kür­dis­ta­nı Böl­ge­sel Hü­kü­me­ti’nin 7 Ara­lık 2005’te Meh­med Uzun’a Kürt di­li ve ede­bi­ya­tı­na kat­kı­la­rı için “Onur Ödü­lü” ver­me­si­ni, Bar­za­ni’nin böl­ge­ye yö­ne­lik ak­tif kül­tür po­li­ti­ka­sı­na ör­nek ola­rak zik­ret­mek ye­ter­li ola­cak­tır.
 
Dev­let De­ğiş­mek İs­te­mi­yor
Na­ci Kut­lay’ın Kürt ha­re­ke­ti­ni öze­leş­ti­ri­ye tâ­bi tu­tan Dev­let de­ğiş­mek is­te­mi­yor baş­lık­lı ya­zı­sı (Öz­gür Gün­dem, 8 Mart 2006) de­ği­şim rüz­gâr­la­rı­nın bo­yu­tu hak­kın­da fi­kir ve­re­cek ni­te­lik­te:
“Kürt­le­rin… yir­mi-otuz yıl ön­ce­si­nin is­tem ve bek­len­ti­le­ri yok… Et­kin­li­ği sı­nır­lı ay­dın ve ör­güt­le­rin fe­de­ra­tif bir ya­pı ve hat­ta ba­ğım­sız­lık ta­lep­le­ri, Kürt­ler ara­sın­da çok yan­kı bul­mu­yor… Es­ki Mark­sist ve Le­ni­nist mo­del yan­daş­lı­ğı gi­de­rek güç kay­bet­ti. Da­ha de­mok­rat ve li­be­ral gö­rüş sa­hip­le­ri­ne dö­nüş­tü ço­ğu es­ki dev­rim­ci­ler. AB’ye ka­tıl­ma­sı­na ça­lı­şı­lan Tür­ki­ye’de böy­le­ce çok şey­le­rin de­ği­şe­ce­ği bek­len­ti­si var. Tür­ki­ye, bu bek­len­ti­le­re ya­nıt ola­cak de­ği­şim­le­re he­nüz ka­pa­lı. Kürt­le­rin sos­yal, kül­tü­rel, eko­no­mik ve si­ya­sî ya­şa­ma ka­tıl­ma­la­rı ko­nu­sun­da, dev­le­tin ka­tı bir tu­tu­mu var. De­ğiş­mek is­te­mi­yor san­ki. Oy­sa böy­le­si bir eği­lim Kürt­le­ri de çok et­ki­le­ye­cek ve ina­nı­yo­rum, aşı­rı Türk mil­li­yet­çi­le­ri­nin dı­şın­da­ki Türk mil­li­yet­çi­li­ği akıl­cı bir çiz­gi­yi ge­liş­tir­me ola­na­ğı bu­la­cak­tır… Kürt­ler­de de de­ği­şim ve çö­züm­cü an­la­yış­lar hız­la iv­me ka­za­na­bi­lir.”
Türk si­ya­sal ha­ya­tın­da de­ğiş­mek is­te­me­yen tek ak­tör dev­let­tir. ‘Dev­let’ten ka­sıt onu vü­cu­da ge­ti­ren, ama sa­hi­bi ve mu­ha­fı­zı ol­du­ğu­nu id­di­a eden bü­rok­ra­tik oli­gar­şi ve onun si­vil des­tek­çi­le­ri­dir: Di­ğer ak­tör­ler onun is­te­di­ği de­ği­şi­mi ger­çek­leş­tir­me­li, onun mi’yar ol­du­ğu bir si­ya­sal or­ta­ma ken­di­ni ayar­la­ma­lı­dır. Bu ne­den­le, bo­ya­lı hiç­bir ga­ze­te­ci dev­let par­ti­si CHP’nin baş­ka­nı De­niz Bay­kal’ın ne­den de­ğiş­me­ye ça­lış­tı­ğı­nı, sağ­cı­laş­ma ih­ti­ya­cı duy­du­ğu­nu sor­maz; sor­sa da bu­nu bir ka­bir sua­li ha­li­ne ge­tir­mez, gü­le oy­na­ya so­rar.    
Dev­le­tin sta­tü­ko­cu güç­le­ri, ka­rar al­ma me­ka­niz­ma­la­rın­da­ki ağır­lık­la­rı­nı ko­ru­mak için PKK’nın es­ki ha­li­ne muh­taç­tır­lar. PKK ne ka­dar de­ği­şir­se de­ğiş­sin, de­ğiş­ti­ği­nin res­mi kit­le­le­re ulaş­ma­ya­cak. Tıp­kı AK Par­ti’nin Er­ba­kan mer­kez­li si­ya­set ge­le­ne­ğin­den kop­tu­ğu, o es­ki göm­lek­le­ri­ni çı­kar­dı­ğı yö­nün­de ıs­rar eden se­si­nin du­yul­ma­ma­sı gi­bi.

Paylaş Tavsiye Et