Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Kapak
CHP’nin kriz sevdası
Murat Yılmaz
22 TEM­MUZ 2007 se­çim­le­ri, de­mok­ra­si­ye yö­ne­lik as­ke­rî-bü­rok­ra­tik bir mü­da­ha­le­nin göl­ge­si al­tın­da ya­pı­lı­yor. So­nuç­la­ra gö­re bu göl­ge­nin or­ta­dan kalk­ma­sı ve­ya ko­yu­laş­ma­sı ih­ti­mal dâ­hi­lin­de. CHP, bu se­çim­le­re ana mu­ha­le­fet par­ti­si ol­ma­nın öte­sin­de, de­mok­ra­si­ye yö­ne­lik mü­da­ha­le­nin ana ak­tör­le­rin­den bi­ri ola­rak gi­ri­yor. Pe­ki, ne­den böy­le? CHP ne­den kriz po­li­ti­ka­sın­da ıs­rar edi­yor?
CHP, as­ker-si­vil bü­rok­ra­si­nin ve ona ek­lem­len­miş züm­re­le­rin par­ti­si ol­du­ğu için nor­mal bir re­jim­de, bü­rok­ra­si­nin gü­cü­nün aza­la­ca­ğı­nı bil­di­ğin­den dai­mî bir kriz ha­li­ni on­to­lo­jik ola­rak is­te­mek­te­dir. Bu dai­mî kriz ha­li­nin, bü­rok­ra­si­nin sis­tem için­de­ki ağır­lı­ğı­nı art­tır­ma­sı ve re­ji­min be­ka kor­ku­su­nu uyan­dır­ma­sı bek­len­mek­te­dir. Böy­le­ce se­çim­ler­de ço­ğun­lu­ğu el­de ede­me­ye­ce­ği ke­sin olan CHP, re­jim için­de­ki hi­ye­rar­şi­de bü­rok­ra­si­nin ko­nu­mu­nu yük­sel­te­rek, muk­te­dir ol­ma po­zis­yo­nu­na yük­sel­me­yi amaç­la­mak­ta­dır. CHP’nin ku­ru­lu­şun­dan he­men son­ra, prog­ram ye­ri­ne be­yan et­ti­ği “Do­kuz Um­de”den bi­ri­nin me­mur­la­rın ko­run­ma­sı­na da­ir ol­ma­sı bu ba­kım­dan fev­ka­la­de dik­kat çe­ki­ci­dir.
CHP’nin kriz po­li­ti­ka­sın­da­ki ıs­ra­rı­nın ikin­ci te­mel se­be­bi, Ge­nel Baş­ka­nı De­niz Bay­kal’ın si­ya­set yap­ma ve ba­şa­rı­lı ol­ma yo­lu­nun kriz ve ger­gin­lik po­li­ti­ka­sı­na da­yan­ma­sı­dır. Bay­kal 1980 ön­ce­si CHP’sin­de, son­ra SHP’de hi­zip ba­şı ola­rak de­vam­lı mu­ha­le­fet et­miş­tir. Çı­kar­dı­ğı kriz­ler­le ku­rul­tay­lar­da mağ­lup ol­sa da, ra­kip­le­ri­ni yıl­dır­ma po­li­ti­ka­sı iz­le­miş; so­nuç­ta da ba­şa­rı­lı ol­muş­tur. Bay­kal, CHP Ge­nel Baş­ka­nı ol­duk­tan son­ra da bu kriz an­la­yı­şı­nı ül­ke si­ya­se­ti­ne ta­şı­ya­rak, ra­kip par­ti­le­ri ve seç­men­le­ri yıl­dı­ra­rak ik­ti­da­rı tes­lim al­mak is­te­mek­te­dir.
CHP’nin kriz po­li­ti­ka­sı­nın ar­dın­da­ki üçün­cü te­mel se­bep ise, par­ti içi mu­ha­lif­le­ri ve par­ti dı­şın­da ye­ni bir sol par­ti ya­rat­ma­ya ça­lı­şan­la­rı, dış teh­dit­le kor­ku­ta­rak CHP şem­si­ye­si al­tın­da top­lan­ma­ya mec­bur et­mek­tir. CHP bu amaç­la la­ik­lik ek­se­nin­de bir ku­tup­laş­ma­yı özel­lik­le ar­zu et­mek­te­dir. Çün­kü par­ti içi ve dı­şın­da­ki sol çev­re­ler­de, la­ik­lik her şe­yin önün­de gel­mek­te­dir. CHP ve Bay­kal da bu has­sa­si­ye­ti çok iyi kul­lan­mak­ta­dır.
CHP’nin bu kriz po­li­ti­ka­sı, bir sü­re­dir top­lum­da­ki des­te­ği­ni kay­be­di­yor. Ön­ce­le­ri dev­let­çi­lik ve kriz­ler­le bü­yü­me­yi is­te­yen bü­yük bur­ju­va­zi, AB şem­si­ye­si et­ra­fın­da li­be­ra­liz­me da­ha ya­kın bir çiz­gi­ye gel­di. İk­ti­sa­di ve si­ya­si li­be­ra­lizm ise ola­ğa­nüs­tü hal­ler­den ve kriz­ler­den hoş­lan­ma­yan ka­rak­te­riy­le bü­rok­ra­tik çev­re­le­ri za­yıf­lat­ma­yı amaç­lar. Bu yüz­den de CHP’nin 1970’ler­den iti­ba­ren top­lum­sal ta­ba­nı­nı oluş­tu­ran koa­lis­yo­nu­nun gi­de­rek da­ğıl­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. CHP ar­tık de­ği­şim ve re­form is­te­yen dev­let için­de­ki bü­rok­ra­si­den de uzak­la­şı­yor, de­ği­şim ve re­form is­te­me­yen bü­rok­ra­si­ye hap­so­lu­yor. Bu iti­bar­la CHP’nin ve Bay­kal’ın kriz po­li­ti­ka­sı­nın ar­tık son dem­le­ri­ni ya­şa­dı­ğı­nı söy­le­mek müm­kün.
 
CHP’nin Aç­ma­zı
CHP ken­di­si­ni ile­ri­ci, dev­rim­ci ola­rak tak­dim eder­ken; ra­ki­bi olan AK Par­ti’yi de “ge­ri­ci”, hat­ta “kar­şı dev­rim­ci” ola­rak it­ham edi­yor. AK Par­ti’den ön­ce Te­rak­ki­per­ver Cum­hu­ri­yet Fır­ka­sı, Ser­best Cum­hu­ri­yet Fır­ka­sı, DP, AP, ANAP, DYP de ay­nı şe­kil­de suç­lan­mış­tı. CHP “Cum­hu­ri­yet el­den gi­di­yor” di­ye kar­şı­sın­da­ki par­ti­le­ri suç­la­sa da, seç­me­nin ço­ğun­lu­ğu dai­ma CHP’nin kar­şı­sın­da­ki par­ti ve­ya par­ti­le­ri ter­cih et­miş­tir. Bu ço­ğun­luk, CHP de­mok­ra­si dı­şı yön­tem­le­re kar­şı net bir ta­vır ta­kı­na­ma­dı­ğı öl­çü­de art­mış­tır. 27 Ma­yıs 1960 as­ke­rî dar­be­si­ne kar­şı çık­mak bir ya­na dar­be­yi teş­vik ve tah­rik eden CHP’nin oy­la­rı dar­be­den son­ra azal­mış­tır. 28 Şu­bat 1997 as­ke­rî mü­da­ha­le­si­ne kar­şı ta­vır al­ma­yan CHP ve DSP’nin oy top­lam­la­rı da düş­me eği­li­mi­ne gir­miş­tir. Bu eği­li­min ha­len de­vam et­ti­ği, yak­la­şan se­çim­ler do­la­yı­sıy­la ar­tan ka­muo­yu an­ket­le­rin­de or­ta­ya çı­kı­yor.
AK Par­ti’nin oy­la­rın­da 3 Ka­sım 2002’ye gö­re azal­ma de­ğil, art­ma ol­ma­sı kar­şı­sın­da şaş­kın­lı­ğa dü­şen CHP’nin hal­kın bu ter­ci­hi­ni açık­la­ma­ya ça­lı­şır­ken içi­ne düş­tü­ğü du­rum iç­ler acı­sı. Ken­di­si de ka­muo­yu an­ket­le­ri ya­pan CHP Mil­let­ve­ki­li Bü­lent Tan­la, AK Par­ti’nin oy­la­rı­nın bek­le­dik­le­ri­nin ter­si­ne ar­tı­yor ol­ma­sı kar­şı­sın­da bir ra­por ha­zır­la­mış. Bu­na gö­re AK Par­ti yok­sul­la­ra yar­dım et­mek su­re­tiy­le seç­men­le­rin ken­di­si­ne oy ver­me­si­ni te­min edi­yor­muş. Bu du­ru­mu “sa­da­ka kar­şı­lı­ğın­da sa­da­kat kül­tü­rü ya­rat­ma” ola­rak ta­nım­la­yan CHP’nin sos­yal de­mok­rat id­di­asıy­la Sos­ya­list En­ter­nas­yo­na­l’e üye ol­ma­sı mem­le­ke­ti­mi­ze has ga­ra­bet­ler­den­dir. “Yok­sul­luk var” de­dik­ten son­ra, bir si­ya­si par­ti­yi “yok­sul­la­ra yö­ne­lik yar­dım kam­pan­ya­sı yü­rü­tü­yor” di­ye suç­la­mak an­la­şı­lır gi­bi de­ğil. Üs­te­lik hal­kı bir par­ti­ye oy ve­ri­yor di­ye, “sa­da­ka kar­şı­lı­ğın­da sa­da­ka­ti­ni sa­tı­yor” ma­na­sı­na ge­len bir şe­kil­de tah­kir et­mek “de­mok­ra­si oyu­nu­nun ku­ral­la­rı”nı bil­me­mek de­mek­tir. CHP, esa­sen hal­ka gü­ven­me­yen as­ker-si­vil bü­rok­ra­si­nin ide­olo­ji­si­ni ve si­ya­si ör­gü­tü­nü tem­sil et­mek­te­dir. Bu yüz­den de ka­muo­yu an­ket­le­ri­ni ve hat­ta se­çim so­nuç­la­rı­nı cid­di­ye al­ma­mak­ta­dır. Çün­kü hal­kın ter­cih­le­ri­nin doğ­ru­lu­ğu­na ina­na­rak tah­lil yap­mak ye­ri­ne, hal­kı suç­la­mak­ta­dır.
 
Aç­ma­zın Köken­le­ri
Sol­da me­se­le­nin Ece­vit ve­ya Bay­kal gi­bi bir şa­hıs ve li­der me­se­le­si ol­ma­dı­ğı ar­tık net bir şe­kil­de an­la­şı­lı­yor. Me­se­le, li­der­le­ri aşan CHP zih­ni­ye­ti, ide­olo­ji­si, ta­ri­hi ve kad­ro­sun­dan kay­nak­la­nı­yor. Ece­vit ve Bay­kal da­ha 1970’ler­de CHP’nin bu me­se­le­le­ri­ni ken­di­le­ri tah­lil ve teş­his edi­yor­lar­dı. 1970’le­rin CHP’si­ne “Öz­gür İn­san”ı öne­ren ay­nı isim­li der­gi­nin Tem­muz 1972 ta­rih­li nüs­ha­sın­da si­ya­set bi­li­mi do­çen­ti De­niz Bay­kal “Bü­rok­ra­tik Dev­rim­ci­li­ğin Çık­ma­zı” ad­lı ya­zı­sın­da, CHP’nin bu­gün­kü çık­ma­zı­nın kö­ke­ni­ni de or­ta­ya ko­yu­yor:
“Ye­ni Tür­ki­ye’yi bi­çim­len­di­ren­ler, yü­rü­ten­ler hep baş­ka­la­rı. İle­ri­ci ay­dın­lar da ba­şa­rı­sız de­ne­me­le­rin on­la­rı ge­tir­di­ği nok­ta­da teh­li­ke­li bir ka­ram­sar­lı­ğın ve umut­suz­lu­ğun eşi­ğin­de. Ya­nıl­tı­cı top­lum­sal çö­züm­le­me­le­rin ve so­nuç ver­me­yen, umut kı­rı­cı si­ya­sal gi­ri­şim­le­rin te­me­lin­de ço­ğu za­man, ger­çek­lik de­ğe­ri­ni yi­tir­miş kav­ram­lar­la dü­şün­me ya da ey­lem yap­ma yan­lı­şı var­dır. Bu açı­dan göz­den ge­çi­ril­me­si ge­re­ken ilk nok­ta, zih­ni­miz­de­ki Tür­ki­ye tab­lo­su ile ger­çek Tür­ki­ye ara­sın­da­ki iliş­ki­dir. Aca­ba, dev­rim­ci dü­şün­ce­nin Tür­ki­ye var­sa­yı­mı ile gü­nü­mü­zün Tür­ki­ye ger­çe­ği bir­bi­ri­ni tu­tu­yor mu? Bü­rok­ra­tik dev­rim­ci dü­şün­ce­ye yön ve­ren Tür­ki­ye an­la­yı­şı, bu­gün­den çok l930’la­rın Tür­ki­ye ger­çe­ğin­den esin­len­miş­tir.”
Bay­kal 1970’le­rin Tür­ki­ye’sin­de de­mok­ra­si­yi haz­me­de­me­yen sol­cu ay­dın­la­rı eleş­ti­rir­ken, bu­gün ay­nı yan­lı­şa ken­di­si düş­mek­te­dir. Bay­kal ve CHP, Tür­ki­ye’nin ger­çek­le­rin­den kop­muş­lar­dır. Bu ko­puş, CHP’yi yal­nız­laş­tır­mak­ta ve kü­çült­mek­te­dir.
Bay­kal, Si­ya­sal Ka­tıl­ma: Bir Dav­ra­nış İn­ce­le­me­si adıy­la ya­yım­la­nan ça­lış­ma­sın­da yi­ne ge­nel oya kar­şı çı­kan bü­rok­ra­tik dev­rim­ci­le­re kar­şı, de­mok­ra­si­yi ve ge­nel oyu sa­vu­na­cak­tır:
“Bu­na kar­şı­lık az ge­liş­miş ül­ke­ler­de çok par­ti sis­te­mi­ne da­ya­nan ge­nel oy da­ha dev­rim­ci bir ni­te­lik ta­şı­mak­ta­dır. Bu yol­la si­ya­sal ha­ya­ta ka­tı­lan ge­niş halk kit­le­le­ri, bir ön­ce­ki dev­re­nin, feo­dal ya da bü­rok­ra­tik güç­le­ri­nin hâ­ki­mi­ye­ti­ne da­ya­nan top­lum­sal den­ge­si­ni sars­mak­ta­dır­lar. Ger­çi...ye­ni şart­lar al­tın­da ayak­ta kal­ma­nın yol­la­rı­nı ara­mak­ta­dır­lar. Fa­kat önem­li bir de­ğiş­me ol­muş­tur. Halk küt­le­le­ri­nin mu­ka­bil ağır­lı­ğı­nı dik­ka­te al­mak zo­run­da­dır­lar.”
1970’ler­de böy­le dü­şü­nen ve ya­zan bir si­ya­set­çi­nin bu­gün or­du­yu si­ya­se­te mü­da­ha­le et­me­ye ça­ğır­ma­sı na­sıl açık­la­na­bi­lir? Bay­kal’ın suç­la­mak için se­ve­rek kul­lan­dı­ğı ta­kiy­ye ile mi? Yok­sa CHP’nin de­mok­ra­si­den uzak­laş­tı­rı­cı, dö­nüş­tür­me ka­bi­li­ye­tiy­le mi? CHP’de 1960’lar­dan iti­ba­ren kur­tu­la­ma­dı­ğı bir has­ta­lık ye­ni­den nük­se­di­yor. Ba­kın bu has­ta­lık­la mü­ca­de­le eden Bü­lent Ece­vit, Öz­gür İn­san der­gi­si­nin Ni­san 1973 ta­rih­li sa­yı­sın­da “Or­du ve Si­ya­set” ad­lı ya­zı­sın­da bu du­ru­mu na­sıl de­ğer­len­di­ri­yor:
“Si­ya­set­te en az or­du­nun mü­da­ha­le­ci­li­ği ka­dar, ba­zı güç­süz si­ya­set adam­la­rı­nın ve­ya si­ya­set he­ves­li­le­ri­nin or­du­ya da­ya­na­rak si­ya­set yap­ma ça­ba­la­rı da sa­kın­ca­lı­dır. Böy­le kim­se­ler par­ti­le­rin yö­ne­tim mev­ki­le­rin­de yer alı­yor­lar­sa et­ki­li ve teh­li­ke­li ola­bi­lir­ler. Var­lık­la­rı­nı de­mok­ra­si­ye bağ­lı gö­ren par­ti­ler, bu eği­lim­de­ki kim­se­le­ri iç­le­rin­de, he­le et­ki­li ola­bi­le­cek mev­ki­ler­de ba­rın­dır­mak­tan ka­çın­ma­lı­dır. Par­ti­ler, ik­ti­dar­da da mu­ha­le­fet­te de ol­sa­lar, ka­mu­oyun­da aşı­rı gü­ven­siz­lik, te­dir­gin­lik uyan­dı­rı­cı bir si­ya­sal or­tam oluş­ma­sı­na mey­dan ver­mek­ten sa­kın­ma­lı­dır­lar.”
CHP bu­gün tam da Ece­vit’in ve Bay­kal’ın eleş­tir­di­ği şey­le­ri ya­pı­yor. Bu du­ru­mun ge­tir­di­ği mar­ji­nal­leş­me­yi ise mer­kez sa­ğa açıl­ma ve bu isim­le­ri lis­te­sin­den aday gös­te­re­rek aş­ma­ya ça­lı­şı­yor. Bu­na rağ­men tek ba­şı­na açık ara fark­la AK Par­ti’nin al­tın­da oy ala­ca­ğı bel­li olan CHP, dev­let ve mer­kez si­ya­se­ti­nin bir baş­ka ara­cı olan MHP ile koa­lis­yon kur­ma­ya ha­zır ol­du­ğu­nu, se­çim be­yan­na­me­le­ri­ne de yan­sı­yan mil­li­yet­çi po­li­ti­ka­sıy­la or­ta­ya ko­yu­yor. CHP’nin se­çim­ler­den son­ra ik­ti­dar ola­ma­ma­sı ve­ya MHP ile koa­lis­yon kur­ma­sı ha­lin­de şim­di sus­muş olan ger­çek­ten sos­yal de­mok­rat mu­ha­le­fe­tin se­si­nin gi­de­rek yük­se­le­ce­ği­ni ön­gö­re­bi­li­riz.

Paylaş Tavsiye Et