Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2003) > Dosya > Soğuk savaş sonrası Kafkasya
Dosya
Soğuk savaş sonrası Kafkasya
TARİH boyunca Rusya’ya karşı verilen en ciddi direnişin merkezi Kafkasya bölgesi oldu. Soğuk Savaş sonrasında da bu geleneği devam ettiren Kafkasya bölgesinde, güneyde Ermenistan dışında Gürcistan ve Azerbaycan da Bağımsız Devletler Topluluğu’na girme konusunda uzun süre direnmek suretiyle Rusya’dan bağımsız politikalar takip ederken, kuzeyde Rusya’ya karşı Çeçenistan’la müşahhaslaşan bir askeri direniş söz konusu oldu. 1997 yılında Gürcistan ve Azerbaycan’ın öncülüğünde oluşturulan GUAM (Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan, Moldova) BDT içinde adeta batı yanlısı politikalardan yana olan ülkelerin temsilciliğini yaparak, BDT’nin fiili olarak bölünmesine neden oldu. Orta Asya’da yer alan Özbekistan’ın 1998 yılında katılmasıyla birliğin adı GUUAM (Gürcistan, Ukrayna, Özbekistan, Azerbaycan, Moldova) olarak değiştirildi ve Orta Asya ayağı da tamamlanmış oldu. Bununla birlikte bugün GUUAM’ın BDT içinde Rusya’ya karşı güçlü bir muhalefet olarak ortaya çıktığını söylemek zordur. Zira Putin iktidara gelir gelmez GUUAM içinde yer alan ülkeleri tek tek ziyaret ederek çeşitli askeri ve ekonomik anlaşmalar imzaladı.
GUUAM içinde yer alan devletleri bir araya getiren en önemli unsur, topraklarında Rusya’nın arka bahçesi olarak gördükleri ayrılıkçı azınlıkları barındırıyor olmalarıdır. Gürcistan’da Abhazlar ve Güney Osetyalılar, Karabağ’da Ermeniler, Moldova’da Transdniestriyanlar ve Ukrayna’nın Kırım bölgesindeki Ruslar Rusya’nın desteğini arkalarına aldılar. Gürcistan’da Rusya’nın Abhazlara ve Güney Osetyalılara verdiği destek bu grupların yaşadığı bölgelere vize uygulamasını kaldırmaya kadar gitti. Ayrıca Amerika ve Gürcistan arasında yapılan askeri işbirliğine Rusya’nın verdiği cevap Abhazya ve Güney Osetya’daki yönetimleri yeniden silahlandırmak oldu. Rusya’nın Abhazya ile tek taraflı olarak açtığı demiryolu bağlantısı ve Abhazya ve Güney Osetya’da yaşayanlara verdiği Rusya vatandaşlığı hakkı, bu bölgelerle Rusya arasında fiili bir birleşmenin yaşandığı anlamına geliyor.
Ermenistan ve Azerbaycan arasında 1992 yılında başlayan Dağlık Karabağ savaşının sonunda Ermenistan Rusya’nın sağladığı destekle Azerbaycan topraklarının %20’sini işgal etti. İşgal altındaki topraklar Dağlık Karabağ ve çevresini içeriyor. Azerbaycan’ın kuvvet kullanarak sorunu çözmesi ihtimaline karşılık Ermenistan Rusya ile sıkı bir askeri işbirliği içerisine girdi. Bu da onu GUUAM’ın hiçbir imkanından yararlanamamak bedeliyle karşı karşıya bıraktı. Azerbaycan’la yaptığı savaştan galip taraf olarak çıkmasına rağmen Ermenistan’ın siyasi ve ekonomik durumu Azerbaycan’ınkinden daha iyi değil. Azerbaycan bugün sahip olduğu petrol kaynakları ve demografik büyüklüğü ile Hazar bölgesinin ekonomik ve siyasi gücü olma özelliğini taşıyor. Hazar petrolünün dünyaya taşınması projelerinde Ermenistan’ı dışarıda tutmak isteyen Azerbaycan, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ile de Gürcistan ve Türkiye’yle iyi ilişkiler geliştirmenin öneminin farkına vardığını gösterdi. Ayrıca Azerbaycan Kafkasya’nın istikrarı açısından Gürcistan’la her zaman ittifak halinde olmanın gerekliliğinin de farkındadır. Zira Rusya Çeçenistan sorununu bahane ederek Gürcistan’ı baskı altında tuttuğu kadar, Azerbaycan’ı da aynı sebepten zorlamaktadır. 18 Eylül 2002’de temel atma töreni yapılan Bakü-Ceyhan petrol boru hattının yeniden gündemde olduğu günlerde Rusya, Azerbaycan’ı topraklarında Çeçen savaşçılar bulundurmakla suçlayarak baskı altına almaya çalıştı. Gerekçesi ise I. Çeçen savaşı sırasında pek çok Çeçen mültecinin Azerbaycan’a göç etmesiydi.
Etnik ve linguistik açıdan son derece karmaşık bir yapıya sahip olan Kafkasya coğrafyasına Soğuk Savaş sonrasında müdahil olma gücünü elinde tutan iki küresel aktörden biri Rusya Federasyonu, diğeri ise ABD’dir. Her ne kadar ABD, Soğuk Savaşın bitiminin ilk yıllarında bölgede doğrudan yer almamışsa da, 1990’lı yılların ortalarından itibaren bölgedeki çıkarlarını ön plana getirmeye başladı. ABD’nin de müdahil olmasıyla birlikte Kafkasya’daki bloklar daha net bir şekilde ortaya çıktı. Küresel düzlemde ABD tarafından temsil edilen bloğun bölgedeki birinci aktörü Türkiye iken, Rusya-İran ittifakı ikinci bloğun eksenini oluşturdu. Moskova-Tahran bloğu, Erivan’ı da içine alacak şekilde yapılandı. Bu mihver Türkiye’yi, ABD’nin Kafkasya ve Orta Asya’daki uzantısı olarak tanımlıyor. Türkiye Kafkasya’da batı yanlısı Gürcistan ve Azerbaycan ile güçlü ilişkilere sahip. Kuzeyinde önemli oranda Azeri Şii nüfusa sahip İran’ın Azerbaycan’la yaşadığı sorunlar nedeniyle Ermenistan, İran’ın doğal müttefiki haline gelirken, Rusya da son on yıl içerisinde ekonomik ve güvenliğe değin nedenlerle Kafkasya’da ve Orta Asya’da Amerikan varlığını istemeyen İran’la sıkı ilişkiler geliştirdi. 11 Eylül sonrasında Amerika’nın Orta Asya’da peş peşe askeri üsler edinmesinin ardından Gürcistan’a askeri yardımı ve teknik personel yardımını artırması, Gürcistan’ın bölgede önemli bir aktör haline getirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Amerika’nın 11 Eylül sonrası Orta Asya’da elde ettiği üslere ses çıkarmayan Rusya, Gürcistan konusunda pasif durmamakta kararlı görünüyor. Rusya’nın Pankisi geçidindeki Çeçen savaşçıları bahane ederek Gürcistan’a baskı yapması ve Gürcistan’da Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Cevahati bölgesinde Rus askeri üssünü korumaya çalışması, 11 Eylül sonrası Amerika ile yaptığı geçici ittifakı sorguladığı anlamına geliyor.

Paylaş Tavsiye Et