ELVEDA
Şaşırdınız!
Hayat sürprizlerle doludur. Her sabah bir çiçek açar, her akşam bir çiçek solar. Cemil Meriç’in dergileri çiçeklere benzetmesi bundandı. “Bizde dergilerin garip bir kaderi var; çoğu bir mevsim yaşar, çiçekler gibi” diyordu.
Çiçekler bir mevsimle gider, başka bir mevsimle de gelirler. Birinci Anlayış Mevsimi tam yedi yıl sürdü. İkincisinin kırk yıl sürmesini dileyelim. Kırk, yani çook! Batı’da ömrü birkaç yüzyılı aşan dergiler var.
Anlayış, 5M nazariyesiyle gün ışığına çıkmıştı: Mukadder, Muhtemel, Mevcut, Muhayyel ve Mümkün. İlahî düzende her şey mukadder olsa da, beşerî düzlem açık uçluydu. İnsanlar çaba ve dualarıyla birçok şeyi değiştirebilirdi. Bununla beraber, bazı şeylerin gerçekleşmesi, başka bazı şeylerin gerçekleşmesine nispetle daha Muhtemel’di. Anlayış’lı insanlar “bilineceği” bilebilirdi.
Muhtemel’i öngöremeyenler, Mevcut’un mahkûmu olurdu. Varolan düzeni kutsar, hiçbir “iyi ve güzel” alternatife kafa yormazdı. Buna canı sıkılan veya vicdanı başkaldıranlar ise Muhayyel’e kanat açardı. Süt ve bal ülkesine. Oysa Mümkün’e kafa yormalıydık. Mümkün, Mevcut’tan daha soylu, Muhayyel’den daha muhteşemdi…
Aradan 7 yıl geçti. Bilinebileceği ne kadar bildik? Bunu en iyi Anlayış’lı okur değerlendirecektir. Mevcut’un mahkûmu olmamak adına bazen Muhayyel’e doğru kanat çırptık; bazen de Mümkün’ün sınırlarını yokladık.
Ve şimdi(lik) “elveda” diyoruz. Dünya hayatı da böyle değil mi? Sayısız projeler dolaşır zihninizde; fakat bir gün pat diye el etek çekersiniz dünyadan. Galiba itfaiye gibi teyakkuzda olmalı insan: Yangın her an, her yerde çıkabilir. İnsanın kendisi bir “yangın yeri” değil mi zaten?
Anlayış kapanmıyor, “bir süre için” geri çekiliyor. Maddi sebepler de dâhil olmak üzere, hareketimizi zorlaştıran saikler var. Bir nevi ribat ihtiyacı içindeyiz. Bir çınar gölgesinde bir süre nefeslendikten sonra, inşallah yeni bir mevsimle çıkageliriz.
Sevgi, saygı ve dua ile…
Paylaş
Tavsiye Et