Said Filistin’in namusuydu, Filistin’in vicdanı. “Ölmek istemiyorum, çünkü çok düşmanım var,” diyordu. Kişisel düşmanları değildi bunlar, Filistin’in düşmanlarıydı, insanlığın düşmanları.
1967 Arap-İsrail savaşına kadar Columbia Üniversitesi’nde edebiyat okutmakla meşgul titiz bir hoca. Kudüs’te doğmuş, Mısır ve Lübnan’da büyümüş. Aile bireyleri 1948’de Filistin’den atılmış, Ürdün ve Lübnan’da yaşamaya mecbur olmuşlar. ABD’de okuduğu 12 yıl boyunca (1951-63) her tatilde Orta Doğu’ya koşmuş. “Ailem oradaydı ve en çok orada kendimi evimde hissediyordum.” 1967 Savaşı her şeyi kökten değiştirmiş. Duygusal bakımdan Filistin’e ne ölçüde bağlı olduğu sınanacaktır artık.
“Benim neslim 19’uncu yüzyıl sonlarında gelişen Nahda (Arap kültürünün yeniden doğuşu) hareketinin temsil ettiği Arap milliyetçiliğinin eseriydi. Bu hareket 1917 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı yapılan büyük Arap isyanında zirveye çıkmıştı. Bizi isyana teşvik eden İngiliz ve Fransızların bize bağımsızlık vadettikleri bir uğrakta, ihanete uğradık. Bu iki büyük sömürgeci güç Arap dünyasını kendi aralarında nüfuz bölgelerine ayırarak manda veya eyaletler halinde yönettiler. Üstüne üstlük, 1917 Balfour Bildirisi Filistin’i yurt olarak Siyonistlere vaat ediyordu.”
Şarkıyatçılık (Orientalism), Avrupa merkezci düşünce ve siyasetin temeline konulan dinamit. Sosyal bilimleri SÖ-SS (Said’den Önce/ Said’den Sonra) diye tasnif etsek, yeridir. Bir elinde kalem, bir elinde kılıç. İntifada’ya atıfla, sapan da diyebiliriz. Fakat siyaseti asla popülist fırsatçılık değil. Orta Doğu’daki İslamcı hareketlerin çoğunun temelde Blanquist olduğunu söylüyor. “Siyasî bir programları yok. ‘İslam tek çözümdür’den başka bir şey bilmiyorlar. Kendilerine çok yakın Osmanlı deneyiminden bile haberleri yok. Orada çeşitli ‘millet’lerin bir arada yaşatıldığını görüyoruz. Bugünün tek önemli meselesi, modernliğin anlamı meselesidir ve Müslüman siyasî hareketlerin buna verdikleri bir cevap yoktur. Kafayı büyük ölçüde kişisel düzenlemelere takmışlar. Kılık kıyafet nasıl olacak, kadınlar ne giyecek, vesaire…”
Said öldü. Düşünce ve siyaseti asıl şimdi yaşatılmalı, eleştirileri namusluca göğüslenmeli. Filistin ve dünya vicdansız kalmamalı.
Tavsiye Et