Panorama
YÖK Yasası Meclis’te kabul edildi
YÖK yasa tasarısı, uzun tartışmaların ardından Meclis’te, CHP’lilerin katılmadığı oylamada kabul edilerek Cumhurbaşkanı’na gönderildi. Yasayla Yüksek Öğretim Kurumu yeniden yapılandırılırken, üniversiteye girişte meslek liselerinin katsayılarındaki eşitsizlik de ortadan kaldırılıyor. Böylece hükümet, Haziran ayındaki ÖSS’den önce İmam Hatip Lisesi mezunlarının yıllardır süren mağduriyetini ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Yine Yasa çerçevesinde, YÖK’teki üye sayısı 22’den 16’ya indirilirken, YÖK’ün, “Rektörün önerisi üzerine veya doğrudan öğretim elemanlarının kurumla ilişkisini kesme” yetkisine son veriliyor. Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte YÖK Genel Kurulu ile Yürütme Kurulu başkan ve üyelerinin görevleri de sona erecek. Ancak, son Anayasa değişikliyle YÖK’ten Genelkurmay temsilcisinin çıkartılmasına rağmen, YÖK Yasası’nda bu temsilcinin korunması bazı hukukçulara göre, Cumhurbaşkanı için yasayı veto gerekçesi oluşturabilir.
YÖK yasasına en büyük tepki CHP, rektörler ve askerlerden geldi. Bazı rektörler ve öğretim üyeleri Anıtkabir’de sessiz protesto yürüyüşü düzenlediler. Üniversitelerin bağımsızlığına gölge düşüren YÖK’ün yeniden yapılandırılmasına en fazla destek vermesi beklenen grup olan öğretim üyelerinin bu tepkisini anlamlandırmak ise çok güç.
Tavsiye Et
AB büyüyor mu, genişliyor mu?
1949 yılında temelleri atılan Avrupa Birliği, küresel güç olma yolunda hızla ilerliyor. 1973, 1985 ve 1995 yıllarında genişleyerek üye sayısını 15’e çıkaran AB, geçtiğimiz Mayıs başında 10 yeni ülkenin katılımıyla 25 üyeli dev bir güç haline geldi. Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Letonya, Estonya, Malta ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin resmen katılımıyla 450 milyon nüfusa ve 20 resmî dile sahip olan AB, doğu istikametinde 1000 kilometre genişleyerek Rusya ve Ukrayna’ya dayandı. Kıta Avrupası’nda yer alıp, yeni genişleme sınırları dışında kalan Romanya ve Bulgaristan, AB’ye girmek için 2007 yılını bekliyor. Üyelik müzakerelerinin başlayıp başlamayacağı yıl sonunda belli olacak Türkiye ise sırada. AB’ye üye ülkelerin liderleri tarafından, Türkiye’nin üyeliğinin onaylanması yönünde temenniler dile getiriliyor. Kopenhag Kriterleri’ni yerine getirmek amacıyla 10 yeni kanunu meclisten geçiren Türk hükümeti ise, hem yeni yasaların çıkarılması, hem de çıkarılan yasaların uygulanması yönünde büyük çaba harcayarak, Aralık ayında yapılacak üyelik müzakerelerine hazırlanıyor.
Genişlemeye yeni katılan ülkelerin, AB’nin ekonomisi ve güvenliğine büyüme yönünde katkı sağlayıp sağlamayacağını ise önümüzdeki günler gösterecek.
Tavsiye Et
Türk-Yunan ilişkilerine bir ivme daha
Son dört yıl içerisinde Türkiye’yle Yunanistan arasında çok önemli gelişmeler yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Mayıs ayı başında Başbakan Erdoğan, komşumuz Yunanistan’a tarihî bir ziyaret gerçekleştirerek, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da pekiştirdi. 17 yıl sonra ilk kez bir Türk Başbakanı Yunanistan’a, 57 yıl sonra ise Batı Trakya’ya bir ziyaret gerçekleştirmiş oldu. Ziyaret sırasında Yunan Başbakanı Karamanlis’in, Türkiye’ye stratejik ortaklık teklifini Erdoğan olumlu karşılarken, her iki lider sorunların çözümü için ortak irade beyanında bulundular. Başbakan, ziyaretinin son gününde Gümülcine’ye geçerek Batı Trakya’nın Türk temsilcileriyle görüştü. Bölge halkı tarafından sevinç gösterileriyle karşılanan Erdoğan, onlardan Türk kimliklerini kaybetmeden Yunanistan’ın geleceği için çalışmalarını istedi.
Söz konusu ziyaret, iyi niyet ve dostluk gösterisinden öte, her iki ülke arasındaki ilişkilere ivme kazandıracak bir gelişme olarak nitelendiriliyor.
Tavsiye Et
İktisat Kongresi’nde İMF tartışıldı
İlk defa, 17 Şubat 1923 tarihinde, kurulacak cumhuriyetin ekonomi politikalarını belirlemek üzere toplanan İzmir İktisat Kongresi’nin 4’üncüsü Mayıs ayında gerçekleştirildi. Kongreye devletin zirvesinin yanı sıra İMF Başkanvekili Anne Krueger ve OECD Genel Sekreteri Donald Johnston da katıldı.
İktisat Kongresi, Başbakan Erdoğan ve CHP Lideri Deniz Baykal arasında geçen sert tartışmalara sahne oldu. Hükümeti İMF’nin ekonomi politikalarına mahkum olmakla suçlayan Baykal, program çerçevesindeki %6,5’lik faiz dışı fazla hedefinin Türkiye için çok ağır bir yük olduğu dile getirdi. Erdoğan, Baykal’ın suçlamaları karşısında, Türkiye’nin yüksek miktardaki borcundan dolayı İMF’yle işbirliği yapmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi ve FDF’nin düşürülmesi için İMF’yle görüşüleceğini sözlerine ekledi.
Tavsiye Et
Rus yanlısı Kadirov öldürüldü
Çeçenistan’ın Rus yanlısı Devlet Başkanı Ahmet Kadirov, bombalı suikast sonucu öldürüldü. 2000 yılında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından Çeçenistan’ın Geçici Devlet Başkanlığı’na getirilen Kadirov, 9 Mayıs günü Çeçenistan’ın başkenti Grozni’de, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin yıldönümü törenlerinin yapıldığı stadyuma düzenlenen bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Patlama sırasında, Çeçenistan Meclis Başkanı’nın da aralarında bulunduğu 14 kişi ölürken, 63 kişi de yaralandı. Göreve getirildiğinden bu yana altı kez suikasta maruz kalan Kadirov, Birinci Çeçenistan Savaşı’nda bağımsızlık yanlısı Dudayev güçleri yanında savaştı. 1999 yılında Basayev’e bağlı Çeçen güçlerin Dağıstan’a girmesine karşı çıkan ve Rusya Federasyonu’na karşı savaşmayı reddeden Kadirov, Aslan Mashadov tarafından Çeçen halkının düşmanı olarak ilan edilmişti. Geçen yılki ‘şaibeli’ başkanlık seçimini büyük farkla kazanan Kadirov, Moskova’da bulunan düşmanları tarafından, geniş yetkilere rağmen bir şey yapamamakla suçlanıyordu.
Tavsiye Et
Türk Dış Politikasında yeni ufuklar
Türkiye’nin dış politikasına yeni açılımlar kazandırmak amacıyla İstanbul’da düzenlenen panel, ülkemizin seçkin bürokrat ve aydınlarını bir araya getirdi. Boğaziçi Yöneticiler Vakfı tarafından Dedeman Oteli’nde düzenlenen ‘Türk Dış Politikasında Yeni Ufuklar’ adlı programın açılış konuşmasını Dışişleri Bakanı Abdullah Gül yaptı. Vakfın Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Candan Karlıtekin’in yönetiminde ve Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Prof. Dr. Kemal Kirişçi ve Prof. Dr. Hüseyin Bağcı’nın katılımlarıyla gerçekleştirilen panele, üniversite camiasından pek çok kişi iştirak etti.
Konuşması sırasında, Türk dış politikasında nelere önem verdiklerine kısaca değinen Dışişleri Bakanı Gül, “Hükümetimizin dış politikası, uzlaşma kültürünü yaşayan ve yayan bir içerik ve dinamizme sahiptir” diyerek, dış politikanın zorlamalara değil; ikna, teşvik, öncülük ve örnek olmaya dayalı, “yumuşak güç” (soft power) kullanarak gelişmekte olduğunu anlattı. Konuşmacılardan Büyükelçi Davutoğlu ise, statik bir politika izlemek yerine, çok seçenekli, dinamik bir politikanın, Soğuk Savaş sonrasının hızla değişen koşullarına uyumda elzem olduğunu belirtti.
Tavsiye Et
Blair’den AB üyeliğine ve KKTC’ye destek
Mayıs ayında dış politikada hareketli günler yaşayan Ankara’nın en önemli konuğu İngiltere Başbakanı Tony Blair oldu. Blair Ankara’da, Cumhurbaşkanı Sezer ve Başbakan Erdoğan tarafından kabul edildi. İngiltere’den 14 yıl sonra başbakan düzeyinde gerçekleştirilen bu ilk ziyarette, Blair’in, Türkiye’nin AB üyeliğine tam destek verdiğini göstermesi Ankara’yı memnun etti. Reformların devam etmesi halinde Türkiye’nin Aralık’ta müzakere için tarih alabileceğini dile getiren Blair’den, Annan Planı’na “evet” diyerek çözümden yana tavrını açıkça ortaya koyan Kıbrıs Türk halkına da destek geldi. İngiltere Başbakanı, KKTC üzerindeki izolasyonu kırmak için Ercan Havaalanı’na uçak indireceklerinin müjdesini verdi. Ziyaret İngiltere açısından ise, İslam dünyası ile köprü oluşturma yönünde bir adım olması bakımından önem taşıyor.
Tavsiye Et
Anayasa’da ‘büyük’ değişiklik
Anayasa’da değişiklik öngören ve Meclis’te tam uzlaşma ile kabul edilen 10 maddelik paket Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. AB’ye uyum için hazırlanan bu son paket ile 1982 Anayasası’nda 9’uncu değişiklik gerçekleştirilmiş oldu.
Paketle birlikte, DGM’ler tarihe karışırken, Anayasa’dan ölüm cezası ile ilgili ibareler tamamen çıkarıldı. Ayrıca, devletin, kadın ve erkek eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olacağı hükme bağlandı. YÖK’ten askerî üyenin çıkarılması, askerî harcamalara Sayıştay denetiminin getirilmesi ve “kanunların, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen uluslararası anlaşmalarla çatışması halinde anlaşmaların esas alınacağı” Anayasa’da yer alan düzenlemeler arasında bulunuyor. Türkiye, AB üyeliği hevesiyle hayata geçirdiği bu reformları uygulamalarla da destekleyebilirse, Aralık ayında tarih alması o kadar zor görünmüyor.
Tavsiye Et
İsrail’in yeni hedefi Refah Mülteci Kampı
İsrail, Refah Mülteci Kampı’nda son yılların en büyük insanlık ayıplarından birini işliyor. İsrail ordusunun buldozerlerle evleri yıktığı, su ve elektrik şebekelerini tahrip ettiği Refah Mülteci Kampı’nda binlerce Filistinli ağır şartlar altında yaşamlarını sürdürme savaşı veriyor.
İsrail’in Refah’a düzenlediği son operasyonda, helikopterlerden ve tanklardan açılan ateş sonucu çoğu kadın ve çocuk 42 kişi hayatını kaybederken, son yıkımlarla birlikte Refah’ta 2000’in üzerinde Filistinli daha evsiz kaldı. Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre, İkinci İntifada’nın başladığı Eylül 2000’den bu yana Gazze Şeridi’nde, çoğu Refah Mülteci Kampı’nda olmak üzere İsrail’in evinden ettiği insanların sayısı 18 bine ulaştı.
7500 Yahudi yerleşimciyi Gazze Şeridi’nden çekme planları yapan İsrail yönetiminin amacının, Refah Kampı ile Mısır arasında yer alan 9 km uzunluğundaki Philadelphi tampon bölgesini genişletmek olduğu belirtiliyor. İsrail buldozerlerinin tampon bölgeye bitişik evleri yıkması bu olguyu güçlendiriyor. İsrail ordusu, bu hat boyunca 20 metre derinliğinde ve 60 metre genişliğinde çukur açılacağını da duyurdu. Böylece, İsrail, Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlileri tam bir tecride tabi tutmuş olacak.
İsrail’in son operasyonuna dünya kamuoyunun tepkisi çok sert oldu. BM Güvenlik Konseyi’nden, ABD’nin çekimser kalması sonucu ilk defa İsrail’i kınayan karar çıktı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada ise, Başkan Bush’un bu defa gelişmelerden endişe duyduğu dile getirildi. Türkiye de, İsrail’in uygulamalarını sert bir dille kınadı. Başbakan Erdoğan, gelişmelerin devlet terörü noktasına tırmandığını ifade etti.
Tavsiye Et
Irak’ta savaş günleri yeniden yaşanıyor
Bush’un, Irak’ta savaşın sona erdiğini açıklanmasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen Irak’ta durum ciddiyetini korumaya devam ediyor. Geçtiğimiz ay, Amerikan ve İngiliz askerlerinin Ebu Garib’teki Iraklı esirlere yaptığı işkenceleri gösteren fotoğraflar, dünya basınını uzunca bir süre meşgul etti. Irak, işkence skandalıyla sarsılırken şiddet alabildiğince artarak devam etti. İşgal güçleriyle Şii ve Sünni gruplar arasında çıkan çatışmalar sonucu ülkenin Bağdat, Necef, Felluce, Sadr kentleri savaş alanlarından farksız görüntülere sahne oldu. Ağlaşan kadınların ve mezar kazan erkeklerin görüntülerinin hiç eksik olmadığı Irak’ta, savaşın başlamasından bu yana 5 binden fazla sivilin öldüğü bildirildi. Bazı sivil toplum kuruluşlarının açıklamalarına göre ise, aynı rakamın en az 10 bin olduğu iddia ediliyor. Irak’ta sadece sivil halk değil, yönetimde bulunan üst düzey yetkililer de öldürülüyor. 14 Mayıs günü Irak Türkmen Cephesi üst düzey yetkililerinden Mustafa Kemal Yayçılı, şüpheli bir kaza sonucu hayatını kaybederken, yaklaşık on gün sonra yine Irak Türkmen Cephesi’nin üst düzey yetkililerinden Ahmed Necmeddin, uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. 17 Mayıs günü ise Bağdat’ta düzenlenen intihar saldırısında Irak Geçici Yönetim Konseyi Dönem Başkanı Abdülzehra Osman Muhammed hayatını kaybetti.
ABD Başkanı Bush, yaptığı basın toplantılarında “Iraklıların şimdiki yaşamıyla Saddam’ın zulmü ve yolsuzluğu arasında dünyalar kadar fark var” yönünde açıklamalar yaparak etrafındakileri söylediklerine inandırmaya çalışsa da, Irak’ta yönetimin devri takvimi yaklaştıkça ülkedeki şiddet olayları artarak devam ediyor.
Tavsiye Et