Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (August 2003) > Panorama
Panorama
Bush’a tepkiler devam ediyor
Irak Savaşı öncesi, İngiltere ve İspanya dışında destekçisi olmayan ABD, savaş sonrasındaki uygulamalarıyla da birçok ülkeden tepki almaya devam ediyor. İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin Irak Savaşı sonrası farklı ülkelerde ABD ve politikalarına bakışı değerlendirmek üzere yaptığı kamuoyu araştırmaları, bu politikalara olan tepkiyi gözler önüne sermekte. 11 ülkede yapılan araştırmada, katılımcıların %57’si ABD Başkanı Bush’a bakış açılarının olumsuz ya da çok olumsuz olduğunu söylerken, bu oran Rusya’da %81, Fransa’da ise %63 olarak saptandı. Dünya barışı açısından ABD ile El-Kaide arasında hangisinin daha büyük tehdit olduğu karşılaştırması, dünya halkları tarafından ABD’nin El-Kaide’den daha tehlikeli bulunduğunu ortaya koydu. Ürdün’de katılımcıların %71’i, Endonezya’da ise %66’sı bu soruya ABD yanıtını verdi. ABD halkının %70’i ise, Amerikan askerlerinin savaş sırasında masum insanları korumak için harcadığı çabanın yeterli olmadığı görüşünde. Irak Savaşı’nın, ABD’nin, güç dengesi açısından Orta Doğu’ya yerleşme çabasının bir ürünü olduğu artık herkesçe kabul edilen bir gerçek durumunda. ABD’nin kitle imha silahları olduğu bahanesiyle daha hangi Orta Doğu ülkesine saldıracağı bilinmese de, ABD Başkanı’nın Hitler’le aynı kategoriye girmede hızla ilerlediği görülüyor.

Tavsiye Et
Gelişme liginde küme düştük
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından 2001 yılı verileri göz önüne alınarak hazırlanan “İnsani Gelişme Raporu’na” göre; Türkiye insani gelişmişlik sıralamasında bir önceki yıla göre 11 basamak birden düşerek 96. sıraya geriledi. 175 ülkenin değerlendirildiği raporda Türkiye “orta düzeyde kalkınmış ülkeler” kategorisinde bulunuyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizliği net bir şekilde gözler önüne seren rapora göre; Türkiye nüfusunun en zengin %10’u GSMH’nin %30,7’sini elinde tutarken, nüfusun en yoksul %10’u GSMH’nin sadece %2,3’ne sahip. Raporun üzerinde durduğu bir diğer önemli nokta ise 1998-2001 yılları arasında savunma, eğitim ve sağlık harcamalarına ayrılan toplam miktarın borç ödemelerine ayrılan miktarın altında kalması. OECD ve AB üye ülkeleri arasında son sırada bulunan Türkiye’nin bu halinin düzeltilmesi için hükümetlere önemli görevler düşüyor. 

Tavsiye Et
Hem ziyaret hem ticaret
Saddam rejiminin yıkılmasının ardından lağvedilen Irak ordusunun yerine düşünülen yeni orduyu kurma işini Vinnell adlı bir ABD şirketi aldı. Vietnam Savaşı sonrasında kurulan şirket ABD ordusuna ait bir çok işi üstlenmişti. Uzun yıllardır Suudi Arabistan Kraliyet Muhafızları’na eğitim veren ve 1979’daki Kabe Ayaklanması’nı bastıran şirket şimdi de Irak ordusunu eğitecek. ABD Savunma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre şirket bu işten bir yıl için 48 milyon dolar alacak. Eğitimlerin Suudi Arabistan’da olduğu gibi yıllarca süreceği göz önüne alınırsa, faturanın ne denli kabarık olacağını tahmin etmek güç olmasa gerek. Tabi fatura sadece bununla sınırlı değil. Henüz kesinleşmemekle birlikte bir başka ABD firmasının (Dyncorp) Irak’ın polis, yargı ve cezaevi sistemini düzenleyeceği iddia ediliyor.

Tavsiye Et
Kışlada sevinç var
TSK’nın modernleştirilmesi ve profesyonelleştirilmesi kapsamında zorunlu askerlik süresinin kısaltılmasını öngören kanun teklifi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylandı. Er ve erbaşların zorunlu askerlik süresinin 18 aydan 15 aya, kısa dönem askerlik süresinin ise 8 aydan 6 aya indirilmesini içeren teklif 22 Haziran’da Genelkurmay Başkanlığı’nca hükümete sunulmuştu. Teklifi kısa sürede onaylayan Bakanlar Kurulu, hazırladığı kararnameyi Cumhurbaşkanı’na göndermişti.
Kararname, 15 Temmuz tarihinden itibaren geçerli olacak. Bu tarihte halen askerlik görevini sürdüren askerler de durumdan yararlanabilecek. Değişiklikle birlikte 550 bini bulan asker sayısı 450 bine inecek. Böylece asker sayısı yaklaşık olarak %17-20 oranında azalacak. Küçülme ile birlikte sağlanan tasarrufun yıllık 50-60 trilyon TL civarında olması tahmin ediliyor.
AB ülkelerinin hemen hepsinde zorunlu askerlik süresi çok kısa. Bu ülkelerde askerlik bir meslek olduğundan zorunlu askerlik süresi 1 gün ile 1 ay arasında değişiyor. Askerlik süresi sadece Yunanistan ve Almanya’da 1 yılı buluyor. Bu açıdan baktığımızda AB tartışmalarının had safhaya vardığı şu günlerde böyle bir kararın alınması müzakerelere hazırlanan Türkiye için olumlu bir adım olarak nitelendirilebilir.

Tavsiye Et
ABD’nin Guantanamo cehennemi
ABD’nin “terörle mücadele” adı altında uyguladığı politikalar dünya güvenliğini sağlamadığı gibi, daha da kötüleştiriyor. 28 Mayıs 2003 tarihli Uluslararası Af Örgütü’nün raporuna göre, Guantanamo kampında hiçbir haklı sebep olmadan tutulan 600’den fazla insana yapılan uygulamalar, insan hakları mevzuatının açık bir şekilde ihlal edilmesi anlamına geliyor. 17 Haziran 2003 tarihinde New York Times gazetesinde çıkan haberde de, kampın şartlarının çok kötü olduğu ve esirlerin intihar girişiminde bulundukları bildirildi. Kampta bir süre esir tutulduktan sonra serbest bırakılan 32 Afganlı ve 3 Pakistanlıyı kaynak gösteren gazete, Guantanamo kampında esirlerin bulunduğu hücrelerin 2x2,5 metreyi geçmediği ve haftada sadece bir dakikalık duş zamanı verildiğini yazdı. Bir Afganlı esirin bildirdiğine göre duş zamanı konusunda yaptıkları boykot sonrası duş süresi sadece 5 dakikaya uzatılmış. Kampın en zor yanlarından birisi de haftada sadece bir kez 2x2,5 metrelik hücrelerde, 10 dakikalık egzersiz yapma imkanının veriliyor olması. ABD’nin, El-Kaide üyeleri oldukları gerekçesiyle Küba’da oluşturduğu Guantanamo üssü, müttefiki İngiltere’nin bile tepkisine yol açtı. Kampta esirlere avukat tutma hakkının tanınmaması ve esirlerin savaş esiri statüsünde görülmemesi üzerine, İngiltere Dışişleri Bakan Yardımcısı Mike O’Brien Guantanamo üssündeki esirlere uluslararası kuralların uygulanması gerektiğini söyledi.

Tavsiye Et
Kısırdöngü haritası
Yol Haritasının onaylandığı 4 Haziran barış görüşmelerinin hemen ardından başlayan ve yaklaşık 30 kişinin ölümüne sebep olan şiddet olaylarını bir sessizlik döneminin izlemiş olması, barış umutlarını yeşertti. Fakat bu sessizlik kısa sürdü. İsrail Başbakanlığı’ndan bir yetkili, Filistin Hükümeti’ne, tüm Filistinli grupları yok edebilecek seviyeye gelmesi için üç hafta mühlet verildiğini; bu süre zarfında ise Filistinli gruplara karşı herhangi bir girişimde bulunulmayacağını, ancak saldırı durumunda karşılık verileceğini açıkladı. Buna karşılık Filistin yönetimi, İsrail karşıtı Filistinli grupların dağıtılmasının ülkeyi iç savaşa sürükleyeceği gerekçesi ile bu isteği reddetti. Filistinli gruplardan Hamas, İslami Cihad ve el-Fetih’in üç aylık ateşkes kararı aldığını bildirdiği sırada İsrail askerlerinin El-Halil’de bir üst düzey Hamas yetkilisini öldürdüğü haberi Orta Doğu’yu yeniden karıştırdı. Şaron’un da savunduğu bu olaydan sonra açıklama yapan Hamas askeri sözcüsü “Filistinli kanı aktığı müddetçe İsrailli kanının da akacağını” ifade etti. Filistinli örgütlerin üç aylık ateşkes kararını açıklamasının hemen ardından İsrail’in saldırısı barış sürecini suya düşürdü.
İsrail’e yönelik geçici ve şartlı ateşkes ilan eden Filistinli gruplardan biri olan İslami Cihad’ın, İsrail yerleşim bölgesine yapılan intihar saldırısını üstlenmesi bölgedeki barış hesaplarını bir kez daha suya düşürürken, Filistin yönetimindeki iç karışıklıklar da Başbakan Mahmud Abbas’ı istifa noktasına getirdi.
Filistin ve İsrail arasındaki ‘barış-savaş gel-giti’ sürüyor ve anlaşılan o ki bunun ne zaman ve nasıl sonlanacağını şimdilik kimse bilmiyor.

Tavsiye Et
İsrail’de gizli hapishaneler
İsrail’in, uluslararası kurallara aykırı olarak elinde bulundurduğu nükleer ve biyolojik silahlar yanında, hukuk dışı bir takım gizli hapishanelere de sahip olduğu ortaya çıktı.
Olay, HaMoked adlı insan hakları kuruluşunun Filistin’de kayıp olan iki tutuklu hakkında İsrail yetkililerine başvurması ile ortaya çıktı. İsrail İç İstihbarat Örgütü Şin Bet’in, gözaltına alınan Filistinlileri gizli bir hapishanede haftalarca tuttuğu belirlendi. Hapishanelerde Filistinlileri, gözleri bağlı bir şekilde duvarları siyah hücrelerde tutuldukları ve nerede oldukları konusunda kendilerine bilgi verilmediği ortaya çıktı.
İsrail Genel Savcısı, gizli hapishanenin varlığını kabul etmekle birlikte ulusal güvenliği tehlikeye sokacağı gerekçesi ile hapishanenin yerini kesin olarak bildirmedi.
Normal şartlarda ordu ve gizli ajanlar tarafından tutuklanan Filistinlilerin adları kayıt altına alınıyor. Fakat gizli hapishanelerde tutulanların adları hiçbir listede olmadığı için fiilen kayıp durumuna düşüyorlar. Gizli hapishanelerin kullanımı, Cenevre Sözleşmesi’nin 4. maddesine ve İsrail yasalarına aykırı.

Tavsiye Et
Gırnata’da cami coşkusu
Tam beş asır sonra Endülüs’te bir cami ibadete açıldı. 300 bin nüfuslu Gırnata’da yaşayan yaklaşık 15 bin Müslüman, caminin ibadete açılışını coşkuyla kutladı.
Endülüs Emevi Devleti’nin simgesi durumundaki El-Hamra Sarayı yakınında yapılan caminin tasarısına 22 yıl önce başlandı. Maliyetinin yarısının Birleşik Arap Emirlikleri’nce karşılandığı Ulu Cami, yaklaşık 13 trilyon TL’ye mal oldu. Bu cami Gırnata’da 511 yıl sonra açılan ilk cami olması bakımından oldukça önemli görülüyor.
Müslümanlar, 711 yılında Güney İspanya’nın fethi ile ilk olarak Avrupa kıtasına girdi ve İslam kültür ve medeniyetinin Avrupa kıtasına yayılmasına sebep oldu. Müslümanların sekiz asırlık hakimiyetinden sonra toprakların Hıristiyan hakimiyetine geçmesi ile Müslümanlar büyük bir katliama maruz kaldı. Ulu Cami’nin açılışına kadar Müslümanlar, iki küçük camide ibadetlerini yerine getirmeye çalışıyordu.
Açılış törenine katılanlar arasında bulunan Gırnata Belediye Başkan Vekili Sebastian Perez, caminin açılması ile birlikte şehirdeki hoşgörü havasının daha da gelişeceğini söyledi.

Tavsiye Et
Süleymaniye Baskını’na ABD ‘üzüldü’!
Irak’ın Süleymaniye kentinde görevli olarak bulunan 3’ü subay, 8’i astsubay 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun, 4 Temmuz 2003 günü 100 kadar Amerikan askerince gözaltına alınarak Kerkük’e götürülmesi Türkiye-ABD ilişkilerinin gerginleşmesine sebep oldu. Ülke gündemini uzun bir süre meşgul eden olay üzerine açıklama yapan Başbakan Tayyip Erdoğan, çok çirkin bir olayla karşı karşıya olunduğunu ve tasvip edilebilen, olumlu bakılabilecek bir olay olmadığını söyledi. Üst düzey yetkililerin Amerikan yönetimi ile uzun süren görüşmelerinin ardından Türk askerleri 57 saat sonra serbest bırakıldı, fakat askerlerin serbest bırakılması ile sorunlar çözülmedi. Amerikalı yetkililerin, tutuklanmanın neden gerçekleştiği sorusuna ikna edici bir cevap vermemesi iki ülke arasındaki ilişkileri gerginleştirdi. Türk askerlerinin gözaltına alınması konusunun Ankara’da Türk ve ABD’li askeri yetkililerce oluşturulacak bir komisyon tarafından araştırılması kararı üzerine, 9-14 Temmuz tarihleri arasında yapılan çalışmalar sonundaki açıklamada her iki ülkenin müttefik olduğuna dikkat çekilerek, “Türkiye ve ABD, bu toplantı sonucunda Irak’ta aralarında daha iyi bir eşgüdüm ve işbirliği sağlanmasını kararlaştırmışlardır ve gelecekte bu gibi olayların tekerrürünün önlenmesi için her türlü tedbiri almakta görüş birliğine varmışlardır” açıklamasına yer verildi. Olay sonunda ABD yetkilileri, özür yerine ‘üzüntülerini’ ifade ettiler.
Olayın ilginç bir tarafı da Türk-ABD Ortak Komisyonu’nun üzerinde uzlaşmaya vardığı metnin Genelkurmay tarafından açıklanmasına ABD’den tepki gelmesiydi. Komisyonun ABD tarafına başkanlık eden ABD’nin Avrupa Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Korgeneral John Sylvester, Washington’un onayı beklenmeden açıklamanın yapıldığını ifade ederek itiraz etti.

Tavsiye Et
‘Çoluk-Çocuk’ Cola Turka içiyor
Ülker Grubunun gazlı içecekler sektörüne sunduğu yeni ürünü Cola Turka, tadından çok, eğlenceli reklam filmiyle adından söz ettirdi. Ülker Tüketici Grubu Başkanı Taner Karamollaoğlu tüketicilerin talepleri üzerine böyle bir ürünü çıkardıklarını söyledi. Türk damak tadı ve anlayışına göre geliştirdikleri ürünün oluşturulması için bir yıla yakın bir süre çalışıldığını ve gazlı içecek pazarının %65’ine uluslararası iki markanın sahip olduğu Türkiye’de %25’lik bir pazar payı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.
Cola Turka’nın tanıtım çekimleri Amerika’da yapıldı. Serdar Erener’in başkanı olduğu reklamevi tarafından Sinan Çetin’in yönetmenliğinde hazırlanan ve 64 Amerikalı oyuncunun rol aldığı reklam filminde, Cola Turka içen Amerikalıların, Türklere özgü davranış biçimlerine nasıl girdiği, eğlenceli görüntülerle aktarılıyor. Hollywood komedilerinin ünlü yıldızı Chevy Chase’in başrol aldığı filmin söz ve bestesini Nil Karaibrahimgil hazırladı. Seslendirmesini ise Kubat’ın yaptığı ‘Cola Turka’ reklam filmi bir anda Türkiye’nin gündemine oturmayı başardı. Erener’in ifadesi ile ‘pozitif milliyetçilik’ temalarının yer aldığı reklam, içerisinde geçen “New York’ta bir morning, bendensin, çoluk çocuk” kelimeleri ile oldukça ilgi gördü.
Cola Turka’nın raflarda yer almaya başlaması ile gazlı içecek piyasasındaki rekabet hız kazandı. Rakip firmalar, promosyon veya fiyat kırarak yeni ürüne karşı tavırlarını belirliyor.

Tavsiye Et