Avrupa ekonomisi büyüme ve enflasyon açmazında
Uzun süredir cansız büyüme oranlarıyla can sıkan Avrupa ekonomisi, 2006’nın ikinci çeyreğindeki performansıyla umut verdi. 25 üyeli Avrupa Birliği’nin ekonomisi, Nisan-Haziran arasını kapsayan üç aylık periyotta, 2005’in aynı dönemine göre %2,6 oranında büyüdü. Bu büyüme özellikle ihracat, tüketici talebi ve özel yatırımlardaki artışlar sayesinde gerçekleşti. Avro para birimini kullanan 12 ülkenin oluşturduğu avro bölgesindeki büyüme oranı ise, aynı dönemler arasında son 6 yılın en yüksek düzeyine çıkarak %2,4 olarak gerçekleşti. Öte yandan, avro bölgesinde büyüme ve enerji fiyatlarındaki artışın etkisiyle enflasyon tehdidi artıyor. Avrupa Merkez Bankası, Temmuz’da %2,4 olarak açıklanan yıllık enflasyon rakamlarını %2’ye çekmekte kararlı. Banka bu nedenle faiz oranlarını çeyrek puan daha artırarak %3’e yükseltti. Ancak Banka’nın hedefine ulaşabilmesi için, yeni yeni filizlenen büyümeden de bir parça ödün vermesi gerekiyor.
Konut sektöründe “lale devri” sona eriyor
Son beş yılda dünya ekonomisindeki en dikkat çekici unsurlardan biri konut sektöründe yaşanan geniş tabanlı ve etkileyici büyüme oldu. Konut fiyatlarındaki artış ve sektördeki canlanma, özellikle, Anglosakson olarak tabir edilebilecek ABD, İngiltere ve Avustralya gibi gelişmiş ülkelerde tüketim talebi ve ekonomik büyümeye çok ciddi bir destek sağladı. Son on yılda reel konut fiyatlarının düştüğü Japonya ve Almanya gibi OECD ülkelerinde ise, büyüme ve tüketim harcamaları diğerlerine göre oldukça zayıf kaldı. Konut sektöründe yaşanan canlanmada gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının, tarihin en düşük seviyelerine çekilmesi etkili olmuştu. Ancak, küresel faiz artırımlarıyla birlikte sektördeki canlılığın da sona ermeye başladığına dair işaretler çoğalıyor. Özellikle ABD’de konut sektörü ekonomideki yavaşlamaya öncülük ediyor. Uzmanlar ülkedeki konut sektörünün bu yıl %9 ila %12 oranında daralacağını tahmin ediyorlar.
Marka değerini en çok Google artırdı
Businessweek dergisi ve bir danışmanlık şirketi olan Interbrand tarafından yapılan dünyanın en değerli 100 markası araştırmasının sonuçları açıklandı. Buna göre, 2006’da Coca-Cola 67 milyar dolarlık marka değeriyle ilk sırayı korudu. Coca-Cola’yı Microsoft ve IBM izlerken, son bir yılda en büyük çıkışı internetin vazgeçilmez sitesi Google yaptı. 8 yıl önce bir garajda iki arkadaş tarafından kurulan Google’ın marka değeri son bir yılda %46 artarken, firma sıralamada 24’üncülüğe yükseldi. Google’dan sonra en iyi çıkışı, Starbucks ve bir internet mağazası olan eBay yaptı. 2006’da en çok kaybeden firmalar ise, üçü de ABD’li olan içki firması Gap (%22), otomobil üreticisi Ford ve elektronik eşya üreticisi Kodak oldu. Listeye giren firmaların ülkelere göre dağılımında ise ABD açık ara önde bulunuyor. İlk 100 firmanın 51’ini ABD’li şirketler oluştururken, ikinci sırada 9 firma ile Almanya, üçüncü sırada ise 8’er firma ile Japonya ve Fransa yer aldı. Listede İngiltere ve İsviçre’nin 5’er, İtalya’nın 4, Hollanda ve Güney Kore’nin ise 3’er firması bulunuyor.
Londra dünyanın en pahalı kenti
Dünya üzerindeki 71 metropolün hayat pahalılığı, ücretler, satın alma gücü ve çalışma saatleri açısından karşılaştırıldığı bir çalışma, Londra’nın 2006’da dünyanın en pahalı şehri olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre, hayat pahalılığında Londra’yı New York, Oslo, Tokyo ve Zürich takip ediyor. Geçtiğimiz sene 28’inci sırada olan İstanbul ise, sıralamada 35’inciliğe geriledi. Sıralamanın en altında Buenos Aires, Mumbai ve Kuala Lumpur yer alıyor. Satın alma gücü sıralamasında ise Zürich, Cenevre, Dublin ve Los Angeles ilk sıralarda yer alıyor. Satın alma gücünün bir başka kıyaslaması da insanların bir kilo pirinç alabilmek için ortalama ne kadar çalışması gerektiğine göre yapılıyor. Örneğin Zürich, Londra veya Sydney’de bir kilo pirinç almak için sadece 5 dakika çalışmak yeterli olurken; Delhi, İstanbul ve Cakarta’da bu süre 36 dakikaya kadar çıkıyor. Araştırma, Asyalı işçilerin Batı Avrupalılara göre yılda 50 gün daha fazla çalıştığını da ortaya koyuyor.
İnternet ticareti hızla büyüyor
İnternetin hayatımızdaki yeri giderek artarken, insanlar masalarının başından kalkmadan alışveriş yapmanın rahatlığına da alışmaya başladı. Araştırma şirketi Mintel’in bir raporuna göre, geçtiğimiz yıl Avrupa’da internetten yapılan satışların miktarı, bir önceki yıla göre %51 gibi yüksek bir oranda artarak 40,2 milyar avroya yükseldi. Bu rakam henüz Avrupa perakende sektörünün yıllık cirosunun %2’sine tekabül etse de Mentel, sektörün önümüzdeki 5 yıllık dönemde hızla büyüyeceğini tahmin ediyor. 2010 yılında sektörün işlem hacminin 115 milyar avroya, perakende sektörü içerisindeki payının ise %5’e yükselmesi bekleniyor. Ayrıca, 2005’te Avrupa’da internetten en çok alışverişi 9,79 milyar avroyla İngilizlerin yaptığı, onları 9,71 milyar avro ile Almanların takip ettiği belirlendi.
Asya ve Latin Amerika dev şirketleriyle geliyor
Son yıllarda ekonomik büyüme ve yatırımlarda Batılı ülkeleri geride bırakıp sermayedarlar için cazibe merkezi haline gelen gelişmekte olan ülkeler, artık dev şirketleriyle de Batı’ya rakip olmaya başladı. Bugün dünyanın en büyük 200 şirketi arasında gelişmekte olan ülkelerden 16 dev firma yer alıyor. Rusya’nın Gazprom’u piyasa değeri en yüksek şirketler sıralamasında Microsoft’u geçerek 3. sıraya yerleşirken; Çin’in China Mobile’ı İngiliz GSM devi Vodafone’a fark atmış durumda. Brezilya, Çin, Rusya, Hindistan ve Hong Kong menşeli 16 şirketin toplam içerisindeki payı ise %9’a ulaştı. Bu oran 10 yıl önce sadece %3 seviyesindeydi.
Tavsiye Et
Türkiye mini krizi atlattı
Türkiye piyasaları, Mayıs ve Haziran ayında yaşanan dalgalanmanın ardından daha rahat nefes almaya başladı. YTL dolar ve avro karşısında yeniden güç toplarken, borsa endeksi de bu kez, düşe kalka da olsa, tekrar yükselişe geçti. Dalgalanma sonrasında sert tepki vererek faizleri 4 puan artıran Merkez Bankası, piyasaların sakinleşmesi ve orta vadeli enflasyon görünümündeki kısmî iyileşmeyi sebep göstererek faizleri %17,25’de bıraktı. Ünlü İngiliz gazetesi Financial Times da Türkiye’nin mini krizi atlattığını, Mayıs ve Haziran’da güvenli limanlara yol alan yabancı yatırımcıların geri dönmeye başladığını yazdı. Vincent Boland imzalı makalede, enflasyondaki artışın yatırımcılar için tedirginlik yaratan bir konu olduğu da vurgulandı. Boland’ın yabancı yatırımcılara hitap eden şu cümlesinden ise, asıl dersi Türkiye’nin çıkarması gerekiyor: “Son dalgalanmalar yatırımcılara, iç koşullar ne kadar iyileşirse iyileşsin, Türkiye’deki piyasa dengelerinin dış faktörlere bağlı olduğunu bir kez daha hatırlattı.”
İşsizlik azaldı ama problemler devam ediyor
Son 4 yılda ekonomide kesintisiz devam eden büyümeye rağmen, hâlâ bir hayli yüksek seyreden işsizlik oranında ilk defa bu yılın ikinci çeyreğinde belirgin bir düşüş kaydedildi. Nisan, Mayıs, Haziran aylarını kapsayan 2006’nın ikinci çeyreğinde işsizlik oranı %8,8’e geriledi. Bu rakam, kriz yılı olan 2001’in üçüncü çeyreğinden bu yana görülen en düşük işsizlik oranına tekabül ediyor. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde ise işsizlik oranı %9,2 seviyesindeydi. İkinci çeyrekte işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 79 bin kişi azalarak 2 milyon 215 bin kişiye düşerken, toplam istihdam edilenler 22 milyon 860 bin kişi oldu. Tarım dışı sektörde ise istihdam geçen yılın aynı dönemine göre 917 bin kişi arttı. Ne var ki, Türkiye’nin işgücündeki yapısal problemler olduğu gibi devam ediyor. Bunların en önemlilerinden biri olan genç nüfustaki işsizlik tedirgin edici boyutlarda bulunuyor. Ankara Ticaret Odası’nın hazırladığı bir rapora göre, Türkiye’de 15-24 yaş grubundaki 12,2 milyon gençten 4,7 milyonu ne okula gidiyor, ne de çalışıyor.
İkinci 500’de tablo parlak değil
İstanbul Sanayi Odası (İSO), İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2005 Yılı Raporu’nu açıkladı. İSO’nun ikinci 500 büyük listesinde ilk sırayı geçtiğimiz yıl 69,4 milyonluk üretimden net satış hâsılasıyla Ve-Ge Hassas Kâğıt aldı. Ve-Ge, 2004 yılında listenin 217’nci sırasında yer alıyordu. Ve-Ge’yi 68,7 milyon YTL ile Beldeyama Motorlu Vasıtalar Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve 68,6 milyon YTL ile Teknik Alüminyum Sanayi A.Ş. izledi. Rapora göre, 2005’te ikinci 500’ün toplam net hâsılası 22 milyar dolara ulaşırken, bu şirketlerin GSMH’ye yaptığı katkı %1’de kaldı. İlk 500 şirketin GSMH’ye yaptığı katkı ise daha önce %13 olarak açıklanmıştı. 2005 yılında ikinci 500 büyük sanayi kuruluşunun üretimden satışları sabit fiyatlarla %1,9 oranında artarken, ilk 500’de ise bu artış %2,2 oldu. Raporu açıklayan İSO Başkanı Tanıl Küçük, 2005’in ikinci 500 için ilk 500’e göre daha olumsuz geçtiğini dile getirdi. Tanıl, “Toplam borçların payı arttı, satış kârlılığı küçüldü, kârlılık ve kaynak yaratmadaki sıkıntı derinleşti” dedi.
İş dünyasında beklentiler bozulmadı
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD)’nin her altı ayda bir iş dünyası temsilcileriyle gerçekleştirdiği Konjonktür Değerlendirme Anketi’nin sonuçları açıklandı. Anket sonuçlarında, ekonomide son birkaç ayda yaşanan ve daha çok para piyasalarını etkileyen dalgalanmanın üretim hedeflerine olumsuz yansımadığı ve beklentilerin bozulmadığı görülüyor. Ankete katılan işadamları, şirketlerinin üretim, satış ve kârlılık hedeflerinde ciddi bir değişme olmadığını dile getirdiler. İş dünyası, dalgalanma sonrası enflasyon hedefinin tutmayacağını, ancak enflasyonun %9-10 aralığında gerçekleşeceğini öngörüyor. Reel sektör temsilcileri kurda yaşanan düzeltmenin de dış ticaret dengesine olumlu yansımasını ve cari açığı azaltmasını bekliyor. Kurun 1,55 seviyesinde istikrara kavuşmasının olumlu olacağını belirten işadamları, kurda değerlenmenin aleyhlerine olduğunu da vurguluyorlar.
Dünya Bankası: Türkiye’de yolsuzluk azaldı
Dünya Bankası’nın yolsuzluk düzeylerini izleyen raporlar serisinin üçüncüsü “Geçiş Sürecinde Yolsuzlukla Mücadele 3 - Kim Başarılı ve Neden?” yayımlandı. 2002-2005 dönemini kapsayan bu rapora göre, gerek Türkiye’de gerekse Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgelerinde yolsuzlukla mücadele konusunda önemli ilerleme kaydedildi. Kamu ihalelerinin iyileştirilmesinde ise, bütün ülkelerde rüşvet ve yolsuzluk konularına oranla daha az bir gelişme kaydedildi. Türkiye, iş ortamında ve kamu alanında yaptığı reformlarla yolsuzlukla mücadelede ilerleme ve rüşvet olaylarının azalması gibi kritik konularda, karşılaştırma yapılan diğer ülkelerin önünde yer aldı. Ayrıca mahkemelerdeki yolsuzluk olaylarında diğer ülkelerde iyileşme görülmezken, Türkiye bir “istisna” oluşturdu ve bu konuda iyileşme sağladı.
GSM pazarı hızlı büyüyor
1994’te 80 bin abone ile başlayan cep telefonu pazarı 11 yılda 550 kat büyüdü ve 2005’te abone sayısı 44 milyona ulaştı. Telekomünikasyon Kurumu (TK)’nun açıkladığı, GSM pazarı verilerine göre, abone sayısının hızla büyümeye devam ederek 2011 yılında 54,5 milyona ulaşması bekleniyor. Ancak, Avrupa’da cep telefonu abonelerinin nüfusa oranı %80’ler seviyesindeyken, ülkemizde bu oran henüz %60’larda. Ayrıca, TK raporunda, abone sayısındaki hızlı artışa rağmen, pazardan elde edilen gelirlerin beklenen düzeyde olmadığı dile getiriliyor. Son 6 yıllık dönemde abone sayısı 10 kat artarken, GSM gelirleri sadece 3,9 kat arttı. Dolayısıyla, kullanıcı başına elde edilen gelirler önemli miktarda düştü. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, Türkiye’de cep telefonu kullanıcılarından alınan yüksek vergiler.
Tavsiye Et