Türkiye’de birilerinin siyaseti bir satranç tahtası gibi gördüğüne ve gerektiğinde ona çekidüzen vermek için tahtanın karşısında bulunan rakip(ler)e karşı -aralarında işbirliği seçeneğinin de bulunduğu- çetin stratejiler geliştirdiğine kuşku yok. O birileri 2002 seçimlerinde AK Parti’siz bir koalisyon hesabı yaparken, Genç Parti’nin bu koalisyon hesabının ortasına destursuz dalıvermesi Uzan ve çevresine ne kadar da pahalıya mal oldu. Şimdi de marjinal ayrık otlarının dışarıda bırakılacağı yeni koalisyon projeleri tedavüle sokuluyor. İkinci bir Genç Parti sürprizini “şeytan kulağına kurşun” temennisiyle savuşturmayı uman hesapçılar, rüştünü ispatlamış siyasi partilerden müteşekkil bir parlamento ve o parlamentodan sakıncasız bir iktidar çıkarma peşindeler. Peki, bu nasıl olacak?
Öncelikle seçime 1 yıldan az bir zaman kala, toplum psikolojisinin ‘akredite’ siyasiler çeşnisine hazırlanması gerek. Her ne kadar istenmese de AK Parti’nin öyle ya da böyle içinde yer alacağı bir parlamentoda, barajı geçme istidadı gösteren CHP, DYP, MHP de bulunmalı. Tabii bu tablonun AK Parti’ye tek başına iktidarı vermeyecek biçimde düzenlenmesi önem arz ediyor. Birinci hedef, CHP önderliğinde MHP ile bir koalisyon hükümetinin kurulması. Bunun için MHP Kongresi’nden sonra düğmeye basılmış görünüyor. Ancak AK Parti’nin DYP ile koalisyon yapabileceği ihtimali de diplerde işlenerek ikinci senaryoya hazırlık yapılıyor. İsterseniz, bu hesapların, sahiplerine neler kazandırabileceği konusuna biraz kafa yoralım:
1 Bütün hesaplar koalisyon ihtimalleri üzerine kurularak AK Parti’nin 2007’de tek başına iktidar olmasına imkan bulunmadığı izlenimi kamuoyunda uyandırılacak. Seçmen, koalisyona hazır bir ruh haliyle sandık başına gidecek.
2 CHP-MHP koalisyonu öne çıkarılacak -ki bu ballı börek olur-, olmazsa kamuoyu AK Parti-DYP koalisyonuna razı edilecek. Ayar verici bir DYP’nin bulunduğu böyle bir koalisyon hükümeti, tek başına bir AK Parti iktidarından evladır.
3 CHP ve MHP’nin ulusalcı dalgadan faydalanması, DYP’nin ise ılımlı sağ ve liberal çizgiden oy alması sağlanarak hem “İslamcı ve Kürt” oyların parlamentoya güçlü bir biçimde yansıması önlenecek hem de sınırda gözüken MHP ve DYP’nin barajı aşması kolaylaştırılacak.
4 Böylece, medyada bu dört partinin başa güreşmekte olduğu sıkça vurgulanarak DTP’nin parlamentoya girmesi konusunda ciddi bir psiko-sosyal bariyer kurulmuş olacak.
5 İkinci maddedeki iki senaryodan biri tutarsa, “AK Partili Cumhurbaşkanı”na Çankaya zehir edilecek. Üçüncü senaryo ise, tıpkı Genç Parti sürprizi gibi “şeytan kulağına kurşun” temennisiyle savuşturulmak istenen yeniden bir AK Parti iktidarı.
Görünen o ki, büyük basının etkili kalemşorları şimdiden senaryonun planlarını çekmeye başladılar. İsteyen Güneri Civaoğlu’nun şu satırlarına bir göz atsın:
“Seçimlere daha 1 yıl var. Siyasette değişimler için uzun bir süredir bu. Ancak... AKP, ‘alternatifsiz’ diye görülürken, bakınız SONAR’ın araştırmasına göre bu partinin oyları %24,35’e inmiş. AKP’nin tek başına iktidar olma şansı zayıflıyor. Bir süredir AKP’nin DYP ile ortak hükümet kurma olasılığı konuşuluyordu. AKP’nin, böylece DYP tarafından frenleneceği düşünülüyordu. Gerçekten Erdoğan ve Ağar, birbirleri için konuşurken özenliler. Şimdi de ufukta bir diğer seçenek olarak CHP-MHP ortaklık olasılığı mı görünüyor? Dikkat edilsin... MHP’nin bu son kongresinde Bahçeli, başta AKP, tüm partilere vururken, CHP’ye değinmedi. Baykal’ın, Fikret Bila’ya, ‘MHP kongresi ve Bahçeli’ için sözleri de olumlu. Siyasette yükselen dalga, 2 partinin de paylaştığı ‘ulusalcı’ doğrultuda. O nedenle CHP ve MHP’nin seçimlere kadar oy grafiğinin tırmanacağı söylenebilir.”
Birileri siyaset satrancına çeki düzen vermek için kolları sıvamış anlaşılan. Fakat satrançta bütün çekidüzen verme girişimleri rakibin ve kendisinin hamlelerini öngörmekle sınırlıdır; çünkü çok basit bir mantık kuralı gereği, “hiçbir ihtimal kesin değildir.” Hele ki, satranç tahtasının karşı tarafında millet oturuyorsa, sağ-sol hesapları ölçüye gelmez; sağ gösterip sol vurur maazallah!
Tavsiye Et
Cumhurbaşkanını bu meclis seçecek-seçmeyecek derken (tabii ki bu meclis seçecek; objektif olsun diye, komşu ülkenin parlamentosunda seçtirip getirecek değiliz ya!) cumhurbaşkanlığı seçimine 4 ay gibi bir süre kaldı. AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması halinde ortaya çıkacak parti yönetimiyle ilgili son düzenlemeler yapıldı. Başbakan’ın köşke yönelmesi durumunda izlenecek strateji konuşuldu ve MYK listesi hazırlanırken Abdullah Gül’ün görüşleri dikkate alındı. Peki, Çankaya yolu ne âlemde?
Başbakanlık binası ile Çankaya Köşkü’nü birbirine bağlayan yolda, Kuğulu Park civarındaki çalışma, trafiği İstanbul’unkine döndürmüş durumda. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek, çalışmayı Aralık ayında bitirip Çankaya yolunu açacağını söylüyor. Bir de Ankara’nın kışla birlikte bastıran sisi var ki, işin cabası… Üstelik sisi temizlemek Gökçek’in işi de değil. Bakalım, bahara kadar kal(k)acak mı?
Tavsiye Et
Bülent Ecevit’in daha cenazesi kalkmadan, Kocatepe Camii avlusunda solda birlik sağlanayazmış. DSP lideri Zeki Sezer, az kalsın CHP lideri Deniz Baykal’la cenazede görüşecekmiş; ama Baykal onu görmeyince görüşme olmamış. Ardından Derya Sazak’a konuşan Sezer, Baykal’ın kendilerine “solda birlik” için randevu bile vermediğinden yakınmış. Karaoğlan Ecevit’ten sonra DSP Genel Başkanı olan Sarıoğlan Zeki Sezer, Ecevit hayattayken pek ‘soluk’ bir profil çizmişti. Hatta Zeki Sezer’in, soy adaşı Cumhurbaşkanı Sezer’le karıştırıldığı ya da -yukarıdaki başlıkta olduğu gibi- bilinçli kelime oyunlarında kullanıldığı haberler hariç, medyada bile pek dikkate alındığı söylenemez. Bu solukluk halini, Türk kamuoyunun sarışın siyasetçilere alışık olmamasının yanı sıra, Sezer’in %1’lerde, yerlerde sürünen bir DSP devralmış olma şanssızlığına bağlayanlar da var. Anlaşıldığı kadarıyla, Baykal’ın Sezer’i görmemesi konusunda da bu ikisi dışında bir sebep aramaya gerek yok: Soluk benizli bir genel başkan ve yerlerde sürünen bir rakip sol parti… Baykal iyi ki görmemiş; görseydi muhaliften sayıp ezebilirdi de!
Tavsiye Et
Söylentilere göre, milletvekilliği seçimlerine 1 yıldan az zaman kalırken, aralarında bazı parti başkanlarının da bulunduğu kimi siyasetçileri heyecan sarmış. Yakın zamanda ittifak arayışlarının ve liste kavgalarının kızışması bekleniyor. Geçen sayıda, DYP lideri Ağar’ın ilginç çıkışını yorumlayan eski vekil anlattı: Halen bir partinin başkanı olan bir siyasetçi, 2002 seçimleri öncesinde aynı partide bulunan vekilimize gelerek, “Ben AK Parti’ye geçiyorum.” der. Vekilimiz bunun şık olmayacağını söyleyince, biraz acıklı biraz da öfkeli bir tonla sesini yükseltir: “Anlamıyor musun ağabey, ben bir kere daha milletvekili olmak istiyorum!”
Şu an, AK Parti’den ayrılmış olan bu siyasetçinin başında bulunduğu partiye barajı aşma şansı veren bir anket yok. Acaba, barajı geçme şansı olmayan o siyasetçi, millete vekil olma aşkına bu kez nerelere geçecek? Yine barajı görüp paçayı sıvayacak mı?
Tavsiye Et