Anlayış dergisi bu ay Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşanan “Bizans entrikaları”nın ülkeyi dönüp dolaşıp aynı kısır döngünün, yani dipçik gölgesinde demokrasicilik oyununun içine yuvarladığını vurgulayan bir başlıkla okurlarının karşısına çıkıyor: “Az gittik, uz gittik!” Derginin hazırlıkları bittikten sonra yayımlanan Genelkurmay Bildirisi gündeme bomba gibi düştü. Anlayış, yayımladığı iki sayfalık bildiriyle demokrasiye vurulan bu ağır darbeyi protesto ediyor.
Bu ay TopluYORUM, Memleket Hâli ve Gündem bölümlerinde Türkiye’nin gündemini kilitleyen Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ayrıntılı biçimde ele alınıyor. Yücel Bulut, Meclis’te organize olarak yapılan “oturuma katılmama” ve “siyaseti yargıya götürme” girişimleri sonrasında meydana gelebilecek her türlü demokrasi-dışı müdahalenin sorumlusunun muhalefet partileri olacağını belirtirken; İbrahim Zarif ve Abdulhamit Kırmızı Gül’ün cumhurbaşkanlığının devlet-millet arasındaki buzları eriteceğine ve statükonun bu duruma direnişine dikkat çekiyorlar. Z. Tuba Kor da “Çankaya’nın hâkimi” başlıklı yazısında görev süresi dolmak üzere olan Ahmet Necdet Sezer’in derinlikli bir portresini ortaya koyuyor.
YüzleşiYORUM’da Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Özel “Tornacı Hacı Ahmet’in dindar oğlunun cumhura reis olması önemlidir; Sezarlığı doğal hak sayanların ‘kafası çalışmayan toplum’dan sert bir tokat yemeleri de önemlidir; ancak asıl önemli olan, Sezarlığın imkansız olacağı adil bir toplum düzeninin inşasıdır” diyerek hükümetin ancak bu yönde adım atması halinde demokrasi sınavını geçebileceğini belirtiyor.
Bu ayki SöyleşiYORUM konuğu Mümtaz’er Türköne ise, Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimiyle yeniden gündeme oturan rejim tartışmalarının hep belli bir kesimin siyasi açıdan güçsüz ve desteğe muhtaç hale geldiği zamanlarda ortaya çıktığını vurguluyor. “Rejim tehlikede” iddialarının aksine, AK Partili bir cumhurbaşkanının rejimin garantisi olacağını savunan Türköne, tehlikede olanın rejim değil, rejim içinde iktidarları bitmeye yüz tutan bir gruptan ibaret olduğuna dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi için 367 şartını getirmenin ise şu anlama geleceğini ifade ediyor: Biz çok akıldışı ve hukukdışı bir yöntemle bile AK Partili bir cumhurbaşkanının seçilmesini engelleyebiliriz.
Türkiye Siyaset’teki “Demokratikleşmede son Nokta!” başlıklı yazısında Bekir Berat Özipek, Nokta dergisine düzenlenen polis baskınının hepimize “Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek için örgüt kurmanın değil, bunun haberini yapmanın suç olduğu bir ülkede yaşadığımız gerçeğini bir kez daha gösterdiğini” söylüyor. Hasan Kösebalaban, “Korku kültürünün kuşattığı Türkiye” başlıklı yazısında “Malatya’daki vahşi saldırıların içe kapanmacı ulusalcı söylemin vatanın elden gittiğine dair korku ve güvensizlik histerisinden beslendiği” tespitinde bulunuyor.
Bu ay Kurtlar Sofrasında Kosova isimli Dosya’da uluslararası sistemin artık kaçınılmaz olarak sonuçlandırma aşamasına geldiği Kosova meselesi Murat Yılmaz, Mesut Özcan, Muzaffer Şenel ve Dragana Kovacevic’in yazıları ışığında ayrıntılı bir şekilde inceleniyor. Dünya Siyaset’te Hakkı Uygur, esir asker krizinde taktik başarılar kazanan İran’ın daralan nükleer kriz çemberini kırmakta da aynı başarıyı gösterip gösteremeyeceği üzerinde duruyor. Taha Özhan, yazısında Kuzey Irak’la ilgili gelinen son noktayı değerlendirirken, Ebru Afat, ise Yeltsin ve Putin dönemleri Rusya’sının karşılaştırmalı bir tahlilini sunuyor.
Toplum bölümünde İhsan Fazlıoğlu, gerçek bir sulhun/barışın ancak kendi menfaati yerine toplumun maslahatını önceleyenler tarafından kurulabileceğini söylerken; Nazife Şişman ise küreselleşen piyasa ekonomisinin mutluluğu dahi hazır reçetelerle paket program hâlinde servis edilen bir metaya dönüştürdüğü tespitinde bulunuyor.
Türkiye Ekonomi’de ise İbrahim Öztürk, TMSF ve BDDK’nın 2001 krizi sonrasında ortaya koyduğu etkileyici performansı değerlendiriyor.
M. Mücahit Küçükyılmaz, Ömer Faruk Güler ve Sadık Ünay bu ayki Anlayış’ın öne çıkan yazarlarından bazıları… Anlayış her ay gazete ve dergi bayilerinde…
Paylaş
Tavsiye Et