Kuzey Irak bölgesine konuşlanan terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonla ilgili ön hazırlığını tamamlayan hükümet, 28 Kasım’da TSK’ya operasyon konusunda tam yetki verdi. 1 Aralık’ta gerçekleştirilen ilk sınır ötesi operasyon sırasında Genelkurmay Başkanlığı 50-60 kişilik PKK’lı terörist gruba müdahale edildiğini duyurdu. İç ve dış kamuoyunda yankı bulan ilk operasyonun ardından ikinci sınır ötesi harekat 16 Aralık’ta yapıldı. Irak’ın kuzeyindeki Zap, Avaşin, Hakurk bölgeleri ile derinlikteki Kandil Dağı’nın Irak tarafında kalan kesimlerinde tespit edilen PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne ait hedefler, Türk Hava Kuvvetleri savaş uçaklarınca bombalandı. 17-18 Aralık’ta da TSK, Türkiye-Irak sınırını geçmeye çalışan teröristlere müdahale etti. Bölgede konuşlu kara birlikleriyle sıcak takip yapılarak, Şemdinli-Yeşilova sınırından birkaç kilometre içeride operasyon gerçekleştirildi. 22 Aralık’taki operasyonda ise Zap ile Cemço bölgeleri ile Amediye bölgesindeki Metina, Hakurk, Zap ve Haftanin kampları vuruldu. 26 Aralık’ta Kuzey Irak’ın Zap bölgesine hava operasyonu düzenlendi. 27 Aralık’ta da Tunceli’de bir operasyon başlatan TSK, kışı geçirmek üzere bölgeye geldiği tespit edilen 80 teröristi etkisiz hale getirdi. Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani’nin operasyonlar sırasında çok sayıda sivilin öldürüldüğü yönündeki iddiası Genelkurmay tarafından yalanlandı. Vurulan mağara ve sığınaklardaki terörist sayısı tam bilinmemekle birlikte, çeşitli kaynaklardan elde edilen istihbarata göre, yüzlerce terörist etkisiz hale getirildi. Söz konusu operasyon üzerine Irak merkezî hükümeti, operasyonların sona erdirilmesi yönünde Ankara’ya bir nota verdi. ABD ise, TSK’nın Kuzey Irak içlerinde gerçekleştirdiği hava harekatının Ankara’nın kararı olduğunu ve Türkiye’nin teröre karşı kendisini savunmasına saygı duyulması gerektiğini belirtti.
Operasyonlar sonrası terör örgütü üyelerinin silah bırakmalarını ve ailelerinin yanına dönmelerini sağlayacak bir af yasası da gündeme geldi. Bu konuda hükümet, Türkiye’nin teröre karşı çok kapsamlı bir mücadele yürüttüğünü belirterek, bir yasal hazırlık içinde olmadıklarını duyurdu. Ancak Aralık sonunda yapılacak MGK toplantısında, PKK’ya karşı sürdürülen askerî mücadelenin yanı sıra ekonomik, sosyal ve hukuki tedbirlerle teröristleri dağdan indirmek için alınacak önlemlerin gündeme gelmesi bekleniyor.
Tavsiye Et
Ortadoğu barışı için Filistin ile İsrail arasında müzakereler, 7 yıl aradan sonra yeniden başlatıldı. ABD’nin öncülüğünde Maryland/Annapolis’te 27 Kasım’da yapılan zirveye, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in yanı sıra 49 ülke ve kuruluşun temsilcileri katıldı. Görüşmelerde İsrail ve Filistin arasında bir ortak çalışma planı oluşturulması ve müzakerelerin başlatılmasına karar verildi. Bu doğrultuda Filistin ile İsrail arasındaki görüşmelerin ilki 12 Aralık’ta yapıldı. 27 Aralık’ta da Abbas ile Olmert bir araya geldi. Ancak İsrail’in Yahudi yerleşimlerini genişletme ve Harem-i Şerif kazılarına devam kararı aldığı bir ortamda yapılan her iki görüşmede de herhangi bir olumlu gelişme kaydedilemedi. Öte yandan Filistin’in içinde bulunduğu mali durumu düzeltmek amacıyla, 17 Aralık’ta Paris’te bir konferans düzenlendi. Katılımcılar, Filistin’e 7,4 milyar dolar tutarında mali yardımda bulunmayı taahhüt etti. Ancak yardımlar hedeflerine ulaşsa bile, İsrail’in uyguladığı ekonomik yaptırımlar sürdükçe Filistin ekonomisinin küçülmeye devam edeceği belirtiliyor.
Tavsiye Et
“HocalarınHocası” ve “iktisadın duayeni” olarak anılan Prof. Dr. Sabahattin Zaim tedavi gördüğü hastanede 9 Aralık’ta hayatını kaybetti. Zaim, Cumhurbaşkanı Gül’ün de aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin yetişmesinde öncülük etmişti. 1926’da Makedonya’nın İştip kasabasında dünyaya gelen Zaim, 1934’te ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. 6 yıl kadar kaymakamlık yapan Zaim, 1953’te asistan olarak girdiği İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde 40 yıl görev yaptı. 1996-2000 yılları arasında YÖK üyeliğinde de bulunan Zaim, 2003’te Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nin kurucu rektörlüğü görevini yürüttü. Yaptığı hizmetler karşılığında pek çok ödüle layık görülen ve alanında çok sayıda esere imza atan Zaim, ilerleyen yaşına rağmen hayatını konferans vererek, öğrenci yetiştirerek, yurtiçi ve yurtdışındaki sosyal ve kültürel etkinliklere katılarak sürdürüyordu. Zaim’in naaşı, Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi.
Tavsiye Et
Türk medya sektörünün en yüksek değerli satış ihalesi 5 Aralık’ta TMSF tarafından gerçekleştirildi. ATV-Sabah’ın satışı için düzenlenen ihaleye, sadece Çalık Grubu şirketlerinden Turkuaz Radyo Televizyonu katıldı. 1,1 milyar dolarlık teklif veren Çalık Grubu, ATV-Sabah grubunun (ATV Televizyonu, Radyo City, Sabah, Takvim, Günaydın, Yeni Asır ve Pas Fotomaç gazeteleri ile Bebeğim ve Biz, Sinema, Sofra, Home Art, Şamdan Plus, Yeni Aktüel, Para, Global Enerji Merkez, Transport ve Hukuki Perspektifler dergilerinin) yeni sahibi oldu. Satış rakamının 120 milyon dolarlık kısmı, ATV-Sabah’ın eski patronu Turgay Ciner’e; 100 milyon YTL’si Dinç Bilgin’in şirketlerinin vergi borçlarına karşılık Maliye’ye; kalan miktar batık Etibank’tan dolayı nakit anapara borcu 890 milyon dolar olan Bilgin’den yapılan borç tahsilatı olarak fon kasasına girecek. İhaleyi alan Çalık Grubu, 14 bin kişiyi istihdam eden, enerji, tekstil, inşaat, ticaret ve finans sektörlerinde faaliyet gösteren, uluslararası iş yapan bir grup.
Tavsiye Et
Cumhurbaşkanı Gül’ün, Aralık ayı gündemi yoğundu. Bu meyanda 2 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref’in davetlisi olarak Pakistan’a gitti. Gül, Müşerref’in sivil devlet başkanı sıfatıyla yemin ettikten sonra ağırladığı ilk lider oldu. Siyasi ortamın hareketli olduğu kritik bir dönemde yapılması sebebiyle oldukça önemli olan bu ziyarette Gül, demokrasinin bir devletin varlığını sürdürebilmesi için hayati önemi haiz olduğunu, Türkiye’nin Pakistan’ın terörizm ve aşırıcılıkla mücadelesini ve demokratikleşme sürecini güçlü biçimde desteklediğini vurguladı. Gül ayrıca, 5-7 Aralık’ta Türkmenistan’ı ve 12-15 Aralık’ta da Kazakistan’ı ziyaret etti. Yapılan görüşmelerde Türkî cumhuriyetlerle ilişkilerin geliştirilmesi ele alındı. Öte yandan Gül, 11 Aralık’ta Ürdün Kralı Abdullah’ı ağırladı. Görüşmelerin ağırlıklı konusu Ortadoğu barışı olurken, yaklaşık 2 yıllık bir sürenin ardından Kral Abdullah’ın Türkiye’yi ikinci kez ziyaret etmesi dikkat çekti.
Tavsiye Et
AB dönem başkanlığını yürüten Portekiz’in başkenti Lizbon’da toplanan AB devlet ve hükümet başkanları, “reform anlaşması” olarak tanımlanan Lizbon Anlaşması’nı 13 Aralık’ta imzaladı. Bu anlaşmayla, 29 Ekim 2004’te Roma’da imzalanan AB Anayasası tarihe karışmış oldu. 250 sayfadan oluşan yeni AB Anayasası’nda, dış politikada tekseslilik için “AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi” atanması öngörülüyor. Böylece çift başlı yapıda süren AB dış politikasının tek elden yürütülmesi sağlanacak. Yeni anlaşma, üye ülkelerin karar alabilmeleri için ülke sayısı dikkate alındığında %55, ülke nüfusları dikkate alındığında ise %65 destek sağlanmasını şart koşuyor. Ayrıca 6 aylık dönüşümlü başkanlık sisteminin kaldırılarak yerine görev süresi 2,5 yıl olacak daimi AB Başkanı’nın atanmasını öngörüyor. 1 Ocak 2009’da yürürlüğe koyulması hedeflenen anlaşma, reddedilen Avrupa Anayasası’nın “hafifletilmiş bir versiyonu” olarak görülüyor. Öte yandan 10 Aralık’ta, AB zirvesine hazırlık için toplanan AB dışişleri bakanları, genişlemeye ilişkin kararlarda, Fransa’nın ısrarı nedeniyle “katılım konferansı” yerine “hükümetlerarası konferans” ifadesini kullanmayı tercih etti. 14 Aralık’ta Belçika’nın başkenti Brüksel’de yapılan zirvede, Türkiye’ye yönelik “katılım” ve “üyelik” ifadelerinin bulunmadığı bu karar AB liderleri tarafından onaylandı. “Genişleme stratejisi” başlığı altında Türkiye’ye yer verilmeyen kararda, “Teknik hazırlıkları tamamlanan fasılların, Müzakere Çerçeve Belgesi’ne uygun şekilde mevcut prosedürler uyarınca açılması gereği hatırlatılır” ifadesine yer verildi.
Tavsiye Et
Aralık ayının yoğun gündemlerinden biri de dünya genelinde yapılan seçimlerdi. Seçim çalışmaları bazı ülkelerde itidalli bir ortamda sürdürülürken, bazılarında ise kanlı olaylar yaşandı. İtidal ortamında yapılan seçimlerin ilki, 2 Aralık’ta Rusya’da yapılan parlamento seçimleriydi. Devlet Başkanı Vladimir Putin’in liste başından aday olduğu iktidardaki Birleşik Rusya Partisi seçimleri kazandı. 17 Aralık’ta Kırgızistan’da yapılan erken genel seçimleri ise, Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev’in partisi önde bitirdi. Belçika’da ise, 10 Haziran’da yapılan genel seçimlerin akabinde patlak veren kriz, 19 Aralık’ta siyasi partilerin geçici bir koalisyon hükümeti kurulması konusunda uzlaşmasıyla aşıldı. Böylece Belçika ikiye bölünmekten son anda kurtuldu. Öte yandan Lübnan ve Pakistan’da seçim süreçlerine kan bulaştı. Lübnan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri, Eylül ayından bu yana 10 defa ertelendi. İktidar ve muhalefetin aylar sonra Lübnan Ordu Komutanı General Mişel Süleyman’ın adaylığı konusunda uzlaşabildiği bir ortamda, Beyrut’un doğusunda Başkanlık Sarayı yakınlarında bir bombalı saldırı düzenlendi. 12 Aralık’taki saldırıda Suriye yanlısı olarak bilinen ve Ordu Komutanı olmasına kesin gözüyle bakılan General Fransuva el-Hac ile birlikte 4 kişi öldü. Bu olay, mevcut siyasi krizi daha da derinleştirdi.
Dünyayı sarsan en kanlı seçimler ise, Pakistan’da yaşandı. Pakistan’ın eski başbakanlarından muhalefet lideri Benazir Butto, 27 Aralık’ta Ravalpindi’de yaptığı mitingin hemen ardından düzenlenen silahlı ve bombalı saldırıda hayatını kaybetti. Suikastın seçimlerin ertelenmesine yol açabileceği yorumları yapılıyor.
Tavsiye Et