Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2008) > Memleket Hali > Cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkün!
Memleket Hali
Cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkün!
Yücel Bulut
ŞU­BAT ayın­da Tür­ki­ye’nin gün­de­mi­ni en faz­la iş­gal eden ve Mec­lis’te yo­ğun bir me­sai­ye ne­den olan ba­şör­tü­sü/tür­ban me­se­le­si uza­dık­ça, duy­du­ğu­muz­da ku­lak­la­rı­mı­za, oku­du­ğu­muz­da göz­le­ri­mi­ze ina­na­ma­ya­ca­ğı­mız yı­ğın­la açık­la­ma­ya şa­hit ol­duk. Si­ya­set­çi­le­ri­miz, bi­lim adam ve ka­dın­la­rı­mız “İs­lam’da böy­le ör­tün­me yok”, “Tür­ban kop­ya çek­me­yi ar­tı­rır”, “Ba­şör­tü­sü­ne izin ve­ril­di­ği tak­dir­de üni­ver­si­te­nin ka­pı­sı­na ki­lit vu­ru­ruz” tü­rün­den ak­la zi­yan açık­la­ma­la­rıy­la tüm ya­ra­tı­cı­lık­la­rı­nı hiz­me­ti­mi­ze sun­ma ko­nu­sun­da hiç­bir zah­met­ten ka­çın­ma­dı­lar. Bu açık­la­ma­la­rı el­bet­te her şey­den ön­ce, kar­şı ta­ra­fı mah­kum et­mek için sü­rek­li baş­vur­duk­la­rı si­ya­set ve bi­lim ile din alan­la­rı­nın ay­rı ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne iliş­kin id­di­ala­rın­da ne öl­çü­de sa­mi­mi ve tu­tar­lı ol­duk­la­rı­nı gös­te­ri­yor: Sa­mi­mi­yet sı­fır, tu­tar­lı­lık sı­fır. Böy­le­ce, ken­di çap(sız­lık)la­rı­nı da ilan edi­yor­lar. İn­san böy­le­si­ne saç­ma sa­pan açık­la­ma­lar­da bu­lu­nan­la­rın akıl me­le­ke­le­rin­den, yö­ne­ti­ci­lik be­ce­ri­le­rin­den şüp­he et­mek­ten ken­di­si­ni ala­mı­yor, is­ter is­te­mez. Dü­şün­me ye­te­ne­ği du­mu­ra uğ­ra­mış in­ti­baı ve­ren bu in­san­la­ra bu sa­at­ten son­ra ço­lu­ğu­mu­zu ço­cu­ğu­mu­zu, has­ta­mı­zı ema­net eder­ken her­hal­de de­fa­lar­ca dü­şü­ne­ce­ğiz!
 
Rek­tör Fet­va Ver­di: Te­set­tür Ka­za­ya!
“Tür­ban ko­nu­sun­da­ki ak­la zi­yan açık­la­ma­lar” da­lın­da bir ödül kon­say­dı eğer, be­nim fa­vo­rim şu olur­du: “Tür­ban farz de­ğil. İs­lam di­nin­de ka­za uy­gu­la­ma­sı var. Bu kız­la­rı­mız bu­nu bir ka­za ola­rak say­ma­lı­dır­lar.” Bu söz­ler, ne bir ila­hi­yat pro­fe­sö­rü­ne, ne de Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı’nda gö­rev­li bir din gö­rev­li­si­ne ait. Di­nî bir ce­ma­at ön­de­ri­nin söz­le­ri de de­ğil bun­lar. Fet­va­yı, ne ala­ka di­ye­ce­ği­miz bir isim, Ge­nel Cer­ra­hi da­lın­da pro­fe­sör ve ay­nı za­man­da An­ka­ra Üni­ver­si­te­si Rek­tö­rü Nus­ret Aras ve­ri­yor.
Gü­zel in­sa­nı­mı­zın, bu ül­ke­de “her şe­yin müm­kün ol­du­ğu”nu an­lat­mak için kul­lan­dı­ğı “bu­ra­sı Tür­ki­ye” şek­lin­de­ki mot­to­su­nu bir kez da­ha hak­lı çı­ka­ra­cak ucu­be bir açık­la­ma­ya im­za atı­yor Sa­yın Rek­tör. Aras, bu ko­nu­da yal­nız da de­ğil. O, Kur­ban Bay­ra­mı’nı hac­ca denk ge­ti­ren, Hz. Pey­gam­ber’in “ayet”le­rin­den söz eden, İs­lam’la iliş­ki­le­ri “ne­ne­le­ri­nin ba­şör­tü­süy­le ya da sec­ca­de­siy­le” sı­nır­lı kal­mış ol­du­ğu an­la­şı­lan bir zih­ni­ye­tin par­ça­sı as­lın­da. Bir din ada­mı­nın ya da ön­de­ri­nin tıp ko­nu­sun­da ben­zer ni­te­lik­te bir fi­kir be­yan et­me­si du­ru­mun­da na­sıl tep­ki­ler ala­bi­le­ce­ği­ni ta­hay­yül ede­bi­li­yor mu­su­nuz? An­cak ken­di di­sip­li­nin­de pro­fe­sör ol­muş ve kos­ko­ca bir bi­lim ku­ru­mu­nun yö­ne­ti­ci­li­ği­ni ya­pan bi­ri­si, hiç­bir ala­ka­sı­nın ve bil­gi­si­nin bu­lun­ma­dı­ğı aşi­kâr olan bir ko­nu­da, bü­tün per­va­sız­lı­ğıy­la fet­va ve­re­bi­li­yor. Di­li­mi­ze pe­le­senk ol­muş meş­hur “Eği­tim Şart!” cüm­le­si de ye­ter­li de­ğil bu du­ru­mu an­lat­mak için. Bel­ki de en uy­gun tav­si­ye şu: “Ter­bi­ye Şart!”
Aras’ın açık­la­ma­la­rı­na dö­ne­lim: Doğ­ru­dur, “tür­ban” farz de­ğil­dir. An­cak ina­nan ka­dın­lar için “ör­tün­me” Al­lah’ın em­ri­dir. Al­lah’ın em­ri olan bir şey de, ina­nan­lar için farz ol­mak­ta­dır; tıp­kı na­maz kıl­mak, oruç tut­mak gi­bi. Bir şe­yin ka­za ola­bil­me­si için, ka­za­ya bı­ra­kı­lan için farz ol­ma­sı ge­re­kir. Do­la­yı­sıy­la eh­li­yet­siz müç­te­hi­di­mi­zin ver­miş ol­du­ğu fet­va ken­di içe­ri­sin­de tu­tar­sız­lık ve çe­liş­kiy­le baş­lı­yor.
Bu kü­çük ay­rın­tı­la­ra ta­kıl­ma­yıp de­vam ede­lim: Müç­te­hi­di­miz ka­za­ya bı­rak­ma­la­rı­nı tav­si­ye et­miş; fa­kat ka­za­nın ne za­man ye­ri­ne ge­ti­ri­le­ce­ği hu­su­su­nu be­lir­siz bı­rak­mış. Bu­ra­dan müç­te­hi­din ör­tün­me­ye kar­şı ol­ma­dı­ğı ve “bu kız­la­rı­mız”ın üni­ver­si­te­le­ri­ni bi­tir­dik­ten son­ra ör­tün­me­le­ri­ne ce­vaz ver­di­ği so­nu­cu­nu çı­ka­ra­bi­lir mi­yiz? Me­se­la “mü­te­set­tir fa­kat te­set­tü­rü­nü ka­za­ya bı­rak­mış üni­ver­si­te­li kı­zı­mız”ın hu­kuk fa­kül­te­si­ni “te­set­tür­süz” ola­rak bi­tir­dik­ten son­ra avu­kat, sav­cı ve­ya hâ­kim ol­du­ğu­nu farz ede­lim. Mü­te­set­tir ola­rak avu­kat­lık, sav­cı­lık ya da hâ­kim­lik ya­pa­bi­le­cek mi­dir? Muh­te­me­len müç­te­hi­di­miz ikin­ci bir fet­va ya­yım­la­ya­cak ve bu gö­rev­ler­de bu­lun­duk­la­rı sü­re­ce de “te­set­tür”ü ka­za­ya bı­rak­ma­la­rı­nı tav­si­ye ede­cek­tir. Bu du­rum­da önü­müz­de iki se­çe­nek ka­lı­yor: Te­set­tür­lü öğ­ren­ci­le­re ya okul­dan çık­tık­tan son­ra te­set­tür­lü ol­ma­la­rı­nı tav­si­ye edi­yor­dur ya da emek­li­lik son­ra­sın­da te­set­tü­re sı­kı sı­kı­ya sa­rıl­ma­la­rı­nı. Me­za­ra gö­tü­rü­lür­ken he­pi­mi­zin ör­tül­müş ol­du­ğu ger­çe­ği­ni ha­tır­la­tıp ko­nu ile il­gi­li muğ­lak­lı­ğa son da ve­re­bi­lir. Böy­le bir ze­ka­dan bek­le­ne­bi­le­cek ce­vap da bu ol­ma­lı­dır ka­na­ati­miz­ce.
Fa­kat en önem­li hu­sus, fet­va­la­rın müç­te­hit­le­re so­ru­lan so­ru­lar üze­ri­ne ve­ril­miş ol­du­ğu ger­çe­ği­nin ıs­ka­lan­mış ol­ma­sı. Müç­te­hi­di­mi­ze ko­nuy­la il­gi­li “bu kız­la­rı­mız”ın her­han­gi bir so­ru yö­nel­tip yö­nelt­me­dik­le­ri­ne da­ir her­han­gi bir bil­gi­miz yok. Teş­bih­te ha­ta ol­maz, ör­tün­mek Al­lah’ın ina­nan ha­nım­la­ra bir em­ri ise, ko­nuş­mak da in­san ol­ma­nın bir ge­re­ği­dir (far­zı­dır). Do­la­yı­sıy­la Aras’a “ko­nuş­ma” far­zı­nı “ka­za”ya bı­rak­ma­sı­nı tav­si­ye edi­yo­ruz. Di­nî ko­nu­lar­da fet­va ver­me hak­kı­nı ken­din­de gör­me­sin­den ha­re­ket­le di­ne ina­nan bi­ri ol­du­ğu­nu dü­şün­dü­ğü­müz Aras’ın, ölüm­den son­ra­ki ha­ya­ta da ina­na­ca­ğı­nı var­sa­ya­rak, “ko­nuş­ma far­zı”nı ahi­ret­te so­ru­la­cak so­ru­lar es­na­sın­da ifa et­me­si uy­gun ola­cak­tır.
Son ola­rak aci­za­ne bir tav­si­ye­de bu­lun­mak is­ti­yo­ruz: Ma­dem bu ko­nu­lar­da fet­va ver­mek gi­bi bir mis­yon yük­len­miş, farz ve ka­za gi­bi kav­ram­lar­dan zi­ya­de, da­rü­lis­lam-da­rül­harp gi­bi kav­ram­lar üze­rin­den me­se­le­ye yak­laş­mış ol­ma­sı, ni­yet­le­ri açı­sın­dan da­ha uy­gun so­nuç­lar do­ğu­ra­cak­tır. Üs­te­lik, eğer ye­te­rin­ce bil­gi­le­nir­se ta­bii ki, bu kav­ram­lar­dan ha­re­ket­le söy­le­ye­cek­le­rin­de tu­tar­sız­lık­la­ra düş­me ih­ti­ma­li de pek bu­lun­mu­yor.
 
Bay­kal’ın Ana­do­lu İs­lam’ı Sev­da­sı
Sa­yın Aras’ın, din ko­nu­sun­da­ki ce­ha­let ve ay­maz­lık­lar­da yal­nız ol­ma­dı­ğın­dan söz et­tik. İki­de bir la­ik re­ji­min teh­li­ke­de ol­du­ğu­nu id­di­a eden ana mu­ha­le­fet par­ti­si CHP’nin Ge­nel Baş­ka­nı “İs­lam’da böy­le bir ör­tün­me yok” di­yor. La­ik bir re­jim­de, uy­gu­la­nan bir ya­sa­ğın sür­dü­rül­me­si­nin ge­rek­çe­si di­nî ola­bi­lir mi? Bu ter­sin­den, “dev­le­tin di­nî esas­la­ra gö­re yö­ne­til­me­si” an­la­mı­na gel­mi­yor mu? Ya İs­lam’da ör­tün­me var­sa -ki var­dır- ne ya­pa­cak­sı­nız? (Bu so­ru­yu, id­dia­yı gün­de­me ge­ti­ren­le­re ki­şi­sel ola­rak da so­ra­bi­li­riz: İs­lam’da var­sa ör­tü­ne­cek mi­si­niz? Eğer ör­tün­me­ye­cek­se­niz, İs­lam’da ör­tün­me­nin olup ol­ma­dı­ğın­dan, ina­nan in­san­la­rın na­sıl ör­tü­ne­cek­le­rin­den si­ze ne?)
Sa­yın Bay­kal, Ana­do­lu İs­lam’ın­da fark­lı bir ör­tün­me ol­du­ğun­dan söz edi­yor. (Ana­do­lu’dan kas­tı­nın kır ve köy ol­du­ğu­nu var­sa­yı­yo­ruz. Her­hal­de İs­tan­bul’un Ana­do­lu ya­ka­sı-Av­ru­pa ya­ka­sı ay­rı­mın­dan ha­re­ket­le böy­le bir şey söy­le­mi­yor­dur. Yok­sa hep­ten mi­zah ko­nu­su ola­cak.) Şe­hir İs­lam’ının ör­tün­me bi­çi­mi­ne ta­ham­mül gös­te­re­me­yen­le­rin Ana­do­lu İs­lam’ının ör­tün­me bi­çi­mi­ni al­ter­na­tif ola­rak önü­mü­ze sür­me­le­ri de ce­ha­let­le­ri­nin, sa­mi­mi­yet­siz­lik­le­ri­nin ve di­nî is­tis­mar et­me ni­yet­le­ri­nin en açık gös­ter­ge­si­dir. Bir ta­raf­tan ba­şör­tü­sü ya­sa­ğı kal­kar­sa üni­ver­si­te­le­rin çar­şaf­lı­lar­la, cüp­pe­li­ler­le, pe­çe­li­ler­le do­la­ca­ğı teh­li­ke­si­ne vur­gu ya­pı­yor­lar, öte yan­dan Ana­do­lu İs­lam’ının ör­tün­me bi­çi­mi­ni öne­ri­yor­lar. Bu ne per­hiz, bu ne la­ha­na tur­şu­su? Ha­di ba­ka­lım, ka­nu­ni bir dü­zen­le­me ya­pın ve Ana­do­lu İs­lam’ın­da­ki yay­gın ör­tün­me bi­çim­le­riy­le kız­la­rı­mı­zın eği­tim hak­kın­dan ya­rar­lan­ma­la­rı­nın, ka­mu­da ça­lış­ma­la­rı­nın önün­de­ki en­gel­le­ri kal­dı­rın o za­man. Si­zi tu­tan ne? Av­ru­pa ya da şe­hir İs­lam’ına sem­pa­ti duy­mu­yor­su­nuz an­la­dık; o za­man sem­pa­ti duy­du­ğu­nuz Ana­do­lu İs­lam’ına uy­gun ör­tün­mek is­te­yen­ler için en­gel­le­ri kal­dı­rın, ka­pı­la­rı açın! Yok, bun­la­rın hiç­bi­ri de­ğil de, Ana­do­lu İs­lam’ın­dan kas­tı­nız çok da­ha dar bir şey ise, ha­di bi­raz da­ha açık ifa­de ede­lim, bel­li bir mez­hep ise, onu da açık­ça söy­le­yin bi­le­lim, tar­tı­şa­lım. Bi­lim tar­tış­mak üze­ri­ne ku­ru­luy­sa, tar­tış­mak­tan ne­den ka­çı­nı­yor­su­nuz? Ne­den tar­tış­ma ye­ri­ne sü­rek­li kav­ga­yı ter­cih edi­yor­su­nuz? Hem de top­lum­sal ba­rı­şın ze­de­le­ne­ce­ğin­den söz et­me­ni­ze rağ­men, ne­den sü­rek­li ba­rı­şı ze­de­le­yi­ci saç­ma­la­ma­lar­da bu­lu­nu­yor­su­nuz? Hu­kuk için de­yip de lüt­fen bi­zi gül­dür­me­yin. Ko­nu ile il­gi­li Mec­lis ça­lış­ma­la­rı­nın baş­la­dı­ğı gün­ler­de NTV’ye ver­miş ol­du­ğu­nuz mü­la­kat­ta, bu dü­zen­le­me­le­rin (hat­ta da­ha ile­ri gi­de­rek or­ta­öğ­re­tim ku­rum­la­rın­da öğ­re­nim gö­ren­ler ya da ka­mu­da ça­lı­şan­lar için bu öz­gür­lü­ğün yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı­nın) Ana­ya­sa’ya da hu­ku­ka da ay­kı­rı ol­ma­dı­ğı­nı “biz­zat si­zinağ­zı­nız­dan” işit­tik.
Her gün o TV ka­na­lı se­nin, bu ga­ze­te be­nim do­la­şıp abuk sa­buk ar­gü­man­lar­la ken­di­le­ri­ni re­zil et­mek­ten bir adım öte­ye ge­çe­me­yen­ler­den, tür­ban­la ba­şör­tü­sü ara­sın­da­ki far­kı bir de bi­ze an­lat­ma­la­rı­nı is­te­ye­me­yiz. On­la­ra köy­den ken­te gö­çü ve şe­hir­leş­me­nin ya­rat­tı­ğı top­lum­sal dö­nü­şüm­le­ri de; ör­tü­nen­le­rin, “ne­ne­le­ri”ne ken­di­le­rin­den da­ha ya­kın ol­duk­la­rı­nı da an­la­ta­ma­yız. On­lar­dan ör­tün­me­nin İs­lam’da olup ol­ma­dı­ğı­nın ken­di­le­ri­ni hiç mi hiç il­gi­len­dir­me­yen bir me­se­le ol­du­ğu­nu, böy­le bir tar­tış­ma­yı or­ta­ya at­ma­nın T.C.’yi “din­le ta­nım­la­ma ça­ba­sı” ola­ca­ğı­nı an­la­ma­la­rı­nı da bek­le­ye­me­yiz. İs­lam’da ol­du­ğu or­ta­ya çı­kın­ca, tar­tış­ma­da sa­mi­mi ise­ler ör­tün­me­le­ri ge­re­ke­ce­ği­ni de söy­le­ye­me­yiz. Böy­le bir tar­tış­ma­ya gir­mek­le -eğer sa­mi­mi bir tar­tış­ma yü­rü­tü­yor­lar­sa- İs­lam’da olan baş­ka şey­le­ri de yap­ma­la­rı ge­rek­ti­ği­ni an­la­ta­ma­yız; yap­ma­dık­la­rı tak­dir­de di­nen du­rum­la­rı­nın ne ola­ca­ğı­nın far­kın­da olup ol­ma­dık­la­rı­nı da so­ra­ma­yız. Kü­çü­cük çı­kar dün­ya­la­rı için ve bü­tü­nüy­le hak­sız ola­rak, tüm mem­le­ke­ti yan­gın ye­ri­ne çe­vir­mek ve hu­ku­ki ola­rak da suç iş­le­mek üze­re ol­duk­la­rı­nı söy­le­ye­me­yiz.
Bu­gün üni­ver­si­te­ler­de uy­gu­la­nan tür­ban ya­sa­ğı­nın hiç­bir hu­ku­ki da­ya­na­ğı kal­ma­mış­tır. As­lı­na ba­kı­lır­sa dün de yok­tu. Bu ko­nu­da or­ta­lık­ta do­la­şan bir sü­rü saç­ma­lı­ğın, doğ­ru­lar söy­len­di­ğin­de or­ta­dan yok olup git­me­ye­ce­ği­nin el­bet­te far­kın­da­yız. Ba­şör­tü­sü me­se­le­si öze­lin­de ya­sak­çı­la­rın di­le ge­tir­dik­le­ri ar­gü­man­lar ve söy­lem­ler, her­kes­ten ön­ce ken­di ayak­la­rı­na do­la­şa­cak ka­dar saç­ma­dır ve bun­lar ken­di dar çı­kar kav­ga­la­rı­nın bir yan­sı­ma­sı ve içi­ne düş­tük­le­ri ac­zi­ye­tin bir ifa­de­si ola­rak de­ğer­len­di­ril­me­li­dir.
Ne di­ye­lim? “Ce­ha­le­tin bu ka­da­rı an­cak eği­tim­le müm­kün olur!”

Paylaş Tavsiye Et