Geçen ayın en dramatik olayı hiç şüphesiz Hrant Dink’in öldürülmesiydi. Yüz bin Türk vatandaşını Harbiye’den Yenikapı’ya “Hepimiz Ermeni’yiz!” sloganıyla yürüten bu cinayet, yükselen milliyetçilik dalgasını terbiye etmeye yönelik muhtemel bir operasyonun mu habercisi; yoksa tam aksine, Irak istikametinde muhtemel bazı müdahalelerin psikolojik hazırlığı mı? 301 numaralı yasayı adama benzetmemiz zaman alsa da, bunu öğrenmemiz fazla zaman almayacak.
ABD yönetimi Irak’ta batağa saplandıkça, inat katsayısını yükseltiyor. Bush emperyal bir kumarbaz ve büyük oynamaya çalışıyor. Sıkıştıkça, başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerini ateşin içine çekmeye çabalayacak. Bu işte en elverişli aleti, Kürtler. Kerkük, bu bakımdan her türlü provokasyon için en uygun zemin. Aman dikkat!
Bu ayın dosyasında askerî darbeleri ele aldık. Devleti değil, devlet üzerinden belirli bir menfaat şebekesini korumaya matuf bu müdahaleler, Türk milletini çaptan düşürüyor. Devletin, eskiden olduğu gibi Türk milletinin tarihî akış içindeki mümessili olabilmesi, darbecilere gösterilecek ciddi dirençle mümkün olacaktır. Türkiye’yi hatahutu kabilesi olmaktan çıkarmak ve (Türk’öne’nin ifadesiyle) silahlı gücü anayasa ve hukukun içinde tutmak zorundayız.
Şubat ayının SöyleşiYORUM konuğu çağdaş İranlı düşünür Abdülkerim Suruş. Karl Marks’tan Samuel Huntington’a kadar Batı düşüncesinin çatışma kavramı üzerinde yükseldiğini söyleyen Suruş, İslam’ın demokrasiyle uzlaşabileceğini, fakat liberalizmle ilişkisinin sorunlu olduğunu belirtiyor.
Daha güzel sayılarda, daha güzel haber ve yorumlarla buluşalım inşallah!
Paylaş
Tavsiye Et