Ekonomide Gündem
Gıda fiyatlarındaki artıştan Afrikalılar kazançlı çıkacakmış
Uluslararası piyasalarda gıda fiyatlarındaki artışa bağlı olarak BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün hazırladığı raporda, geçen yıla oranla dünya gıda ithalatının %26 artarak 1 trilyon doları bulacağı ve gıda fiyatlarındaki artışın gelecek 10 yılda yüksek kalacağı belirtiliyor. IMF ise yüksek gıda fiyatlarının Sahraaltı Afrika’da daha çok sosyal ayaklanmalara neden olacağına dikkat çekerken, yüksek fiyatlarla mücadelede fiyat kontrolleri ve sübvansiyonlara da karşı olduğunu vurguluyor. ABD ve Avrupa ülkelerinde tarıma verilen destek sayesinde Batılı çiftçilerin küresel rekabette avantajlı konuma geldiğini belirten uzmanlar, yoksul ülkelerin tarıma gereken yatırımı yapamamaları nedeniyle fakirliğin arttığına dikkat çekiyor. Tarıma yatırım yapmadan ithalata bağımlı yaşayan pek çok Asya ve Afrika ülkesi gıda fiyatlarının artmasıyla zor durumda kalıyor. Hal böyleyken, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nde görev yapan ekonomist Denise Wolter, yüksek gıda fiyatlarının Afrikalı çiftçilerin topraklarını daha verimli kullanmalarını tetikleyebileceğini belirtiyor.
Tavsiye Et
Petrol fiyatları aldı başını gidiyor
Uluslararası piyasalarda petrol fiyatları 2008’den bu yana %40’lık artış kaydederken, ABD’de ham petrolün varil fiyatı 135 doları aşarak tarihî rekora imza attı. ABD dolarının avro ve Japon yeni karşısında değer kaybetmesi, Mayıs ayında ABD’de petrol stoklarının 5,4 milyon varil azalması, finans piyasalarında kayıp veren yatırımcıların emtia piyasalarına yönelmesi ve petrol arzına ilişkin kaygılar artarken petrol talebinin yükselmesi, petrol fiyatlarının artışında etkili oldu. Öte yandan petrol fiyatlarının artışında, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) spekülasyonların etkili olduğunu, dünyanın en büyük petrol tüketicisi ABD’nin Hazine Bakanı Henry Paulson ise arz-talep dengesizliğinin sebep olduğunu ileri sürerken, dünyanın beşinci büyük petrol üreticisi Venezüella’nın Devlet Başkanı Hugo Chavez, OPEC’in değil ABD’nin aşırı petrol talebinin buna sebep olduğunu belirtiyor. Enerji piyasalarının en aktif yatırım bankası Goldman Sachs, bu yılın ikinci yarısında petrol varil fiyatlarının 141 dolar, 2010 yılında ise 200 dolar olabileceğini öngörüyor.
Tavsiye Et
Enflasyon karşısında merkez bankaları çaresiz kalıyor
Dünyada ekonomik durgunluk kaygısına rağmen giderek artan emtia fiyatları karşısında merkez bankaları çaresiz kalıyor. 2008’in ilk çeyreğinde emtia fiyatlarındaki yükseliş, dünya çapında enflasyonun son dokuz yılın en yüksek düzeyi %4,1’e yükselmesine neden oldu. Yatırım Bankası JP Morgan, merkez bankalarının faizleri yükseltmelerinin yanında bankaların tutmak zorunda oldukları rezerv oranlarını artırabileceğini belirtiyor. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King güzel ve rahat bir on yılın geride kaldığını, enflasyonun iki yıl boyunca yüksek kalabileceğini belirtirken, mevcut durumun faiz oranlarının azaltılmasını ve hızlı büyüme olasılığını engellediğine dikkat çekiyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet, tüm ülkelerin emtia fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle enflasyon risklerinden etkilendiğini belirtiyor. Öte yandan İngiliz The Economist dergisi, önümüzdeki dönemde gelişen ülke ekonomilerinde enflasyon baskısının artacağını ve dünyanın üçte ikisinde enflasyonun iki basamaklı olacağını tahmin ediyor.
Tavsiye Et
Avro Bölgesi Slovakya ile genişleyecek
On yıl önce 11 ülkenin katılımıyla uygulamaya geçirilen Avrupa ortak para birimi avroyu kullanan ülkeler giderek artıyor. 2001’de Yunanistan, 2007’de Slovenya, bu yıl Malta ile Kıbrıs Avro Bölgesi’ne katılırken Avrupa Komisyonu, Slovakya’nın 2009’da Avro Bölgesi’nin 16. üyesi olmasına onay verdi. Kuzeyde Finlandiya’dan güneyde Malta’ya kadar AB üyesi 15 ülkede toplam 320 milyon kişinin para birimi olarak kullandığı avroyu kabul eden ikinci Orta Avrupa ülkesi Slovenya’nın ardından Slovakya olacak. Uzmanlar, avro sayesinde AB ve özellikle Avro Bölgesi’nin büyük ticaret hacmi ve verimli bir ekonomik bölge oluşturmasıyla dünya piyasalarındaki belirsizliklerden korunduğunu ve daha düşük enflasyon yaşadığını belirtiyor. Öte yandan, Avro Bölgesi bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın dördüncü çeyreğine göre %0,7 ile beklentilerin üzerinde büyüme gerçekleştirdi.
Tavsiye Et
Filistin ekonomisi zor durumda
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün yayımladığı yıllık raporda, işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan işçilerin durumunun tehlikeli derecede kötüleştiği belirtiliyor. Raporda, çalışanlar arasında yoksulluğun arttığı, istihdamın azaldığı ve halk arasında öfkenin büyüdüğüne işaret edilirken, işgal altındaki topraklarda 15 ve üzeri yaşlarda her üç kişiden sadece birinin çalıştığına dikkat çekiliyor. Rapora göre Gazze, neredeyse tamamen uluslararası gıda yardımlarına bağımlı büyük bir mülteci kampı haline geldi. ILO’nun bölge uzmanı Phillipe Egger, İsrail’in bölgedeki hareket özgürlüğünü kısıtlayarak işleyen bir ekonominin oluşmasını engellediğini ifade ediyor. Uluslararası toplum işgal altındaki topraklara her yıl 1,4 milyar dolar yardım yaparken ILO, bu yardımlara meslek eğitimi ve işçi örgütlerine destek vererek katkıda bulunuyor.
Tavsiye Et
Güneyliler açlıktan, Kuzeyliler şişmanlıktan çekiyor
Merkezi Cenevre’de bulunan Uluslararası Obezite Araştırmaları Merkezi’nin 29 Avrupa ülkesini inceleyerek hazırladığı araştırma sonuçları alarm veriyor. En şişman erkekler arasında %75 oranıyla Kıbrıslı Rumlar, en şişman kadınlarda ise %60 oranıyla İngiltere ve İskoçya listenin başında yer alıyor. Araştırma sonuçları, şişmanlığın ülke ekonomilerini etkilediğini, aşırı kilolara bağlı hastalıkların hızla arttığını, kadınlar arasında şişmanlığın erkeklere göre daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Gelişmiş ülkelerin dahi şişmanlığa bağlı hastalıkları önleyemediğini ifade eden Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Voitech Hainer, obezitenin insan ömrünü ortalama 9 yıl azalttığına dikkat çekiyor. Dünyanın bir tarafında yiyecek kıtlığı sebebiyle bir deri-bir kemik kalan insanlar, diğer tarafında ise yiyecek bolluğunun neden olduğu hastalık ve ölümler büyük bir çelişki oluşturuyor.
Tavsiye Et
Dünyanın en büyük 5. halka arzı Türk Telekom
Dünyanın en büyük 5. halka arzı Türk Telekom Küresel piyasalarda belirsizlik devam ederken, yerli ve yabancı yatırımcının yoğun talebiyle Türk Telekom (TT)’un halka arz edilen %15 oranındaki hissesinden 1,9 milyar dolar gelir sağlandı. Dünyada bugüne kadar yapılan en büyük beşinci halka arza imza atan TT’nin toplam hisse değeri 12,7 milyar dolar oldu. Talep sonuçlarına göre, halka arzda %40’lık payı yerli yatırımcı, %60’ı ise yabancı yatırımcı aldı. Halka arza yerli yatırımcıdan 4,7, yabancı yatırımcıdan 4,3 kat talep gelmesine karşın, hisselerin açıklanan 4,7 YTL’lik tavan fiyat yerine 4,6 YTL’den satılması nedeniyle Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) eleştiri yağmuruna tutuldu. ÖİB Başkanı Metin Kilci ise küresel piyasaları etkisi altına alan istikrarsızlık ortamında yabancı yatırımcılar tarafından gösterilen ilgiyi ülkemize duyulan güven olarak değerlendirdi. Öte yandan Nisan ayında ödenen kurumlar vergisi beyannamesinde 2007 yılında 4,1 milyar YTL gelir bildiren ve kendisinden tahsil edilen 821 milyon YTL’lik vergi miktarıyla TT, Türkiye’nin “kurumlar vergisi rekortmeni” unvanını korudu.
Tavsiye Et
Türkiye yüksek faizde liderliği geri aldı
Temmuz 2006’dan bu yana faiz artırımına gitmeyen Merkez Bankası (MB), 15 Mayıs’ta gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantısı’nda gecelik borçlanma faiz oranlarını %15,25’ten %15,75’e, borç verme faiz oranını ise %19,25’ten %19,75’e yükseltti. PPK’nın yarım puanlık artırımıyla Türkiye, gecelik faiz oranında kısa bir süreliğine kaptırdığı birinciliği İzlanda’dan geri aldı. Faiz konusunda hükümetle yaşanan görüş ayrılığı ile gündemden uzun süre düşmeyen MB, 22 ay sonra ilk kez faizleri artırırken bundan sonraki olası faiz artışının miktarı ve zamanlamasının küresel piyasalardaki gelişmelere, dış talebe, maliye politikası uygulamalarına ve orta vadeli enflasyon görünümünü etkileyen diğer unsurlara bağlı olacağını açıkladı. Kurul, gıda ve enerji fiyatlarındaki yükselişin genel fiyatlama davranışını olumsuz etkilemesini önlemek için gerekli tedbirleri alacaklarını belirtirken, iktisadi birimlerin, beklentilerini oluştururken Banka’nın tahminlerini esas almasının önemli olduğunu da vurguluyor.
Tavsiye Et
IMF’siz Türkiye ekonomisi serbest hareket ediyor
1 Ocak 1961 yılında IMF ile ilk anlaşmasını yapan Türkiye, 2008 yılında ipleri koparma noktasına geldi. Bugüne kadar IMF ile 19 kez stand-by anlaşması yapan Türkiye’de, yalnızca son iki stand-by başarıyla uygulandı. 47 yıllık dönemde IMF’den 50 milyar doların üzerinde kaynak elde eden Türkiye, genellikle krizlerin ardından zorunlu olarak anlaşma yaparken sadece son iki anlaşmayı ekonomik kriz nedeniyle gerçekleştirmedi. IMF ile yeni anlaşmanın yapılıp yapılmayacağının belirsiz olduğu mevcut durumda hükümet, Fon’un kabul etmeyeceği icraatları gerçekleştiriyor. Hükümetin, faiz dışı fazla (FDF) hedefini %6,5’ten %3,5’e indirmesi, SSK primlerini 5 puan düşürmesi, SSK ve Bağ-Kur prim borçlarına af getirmesi ve aynı zamanda esnaf ve çiftçi borçlarına da af getirilmesi ile gelir vergisi diliminde 5-10 puan arasında indirime gitmeyi planlaması eleştirilere neden oldu. Hükümet FDF’den gelen kaynağın istihdamın artırılması için yapılacak reformlara tahsis edeceğini belirtirken, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan FDF oranının borç ve bütçe oranına göre belirlendiğini, mali disiplinden vazgeçilmeyeceğini vurguladı.
Tavsiye Et
Ölümlü kazalara çözüm, tersane kapatmak oldu
Peş peşe yaşanan ölümlü kazalarla gündeme gelen Tuzla tersanelerinde son 5 yılda iş yoğunluğu 4 kat artıp, çalışan sayısı ise 5 binden 28 bine yükselirken, mevcut tersanelerde çalışma alanları ve iş güvenliği tedbirleri bu sürece ayak uyduramadı. Tuzla tersanelerinde son 1,5 yılda 25 kişi yaşamını kaybederken Mayıs ayında ölen üç kişiden ikisinin çalıştığı Selah tersanesinin faaliyetleri eksiklerini tamamlayıncaya kadar durduruldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, denetimler sonunda eksiklerini gidermeyen tersanelerin kesinlikle kapatılacağını vurguladı. Tersane kapatarak sorunun çözülemeyeceğini belirten Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Başkanı Murat Bayrak işveren, işçi ve sendikaların el birliğiyle iş sağlığı ve güvenliğini tam sağlamak, iş kazalarını önlemek, sektörün layık olduğu yeri korumak ve geliştirmek zorunda olduklarını kaydetti.
Tavsiye Et
Afrikalı, Türkiye ticaret hacmini büyütecek
Coğrafi konumu dolayısıyla Asyalı mı yoksa Avrupalı mı olduğu tam netleştirilemeyen Türkiye sonunda Afrikalı oldu. Mayıs ayında Afrika Kalkınma Bankası (AFKB)’nın Mozambik’in başkenti Maputo’da yaptığı yıllık toplantısında Türkiye, AFKB’in 25. bölge dışı üyesi olarak kabul edildi. AFKB’in 78. üyesi olan Türkiye, “katılımcı üye ülke” statüsünde yer alacak. 1964’te kurulan ve 1967 yılında çalışmalara başlayan AFKB, tarım, sağlık, kamu hizmetleri ve yoksulluğu azaltma başta olmak üzere önem arz eden tüm sektör ve alanlarda girişimde bulunuyor. Afrika piyasasından yeterince faydalanılmadığına işaret eden yetkililer, banka üyeliği ile Türkiye’nin bu piyasada daha etkin olacağını belirtiyor. Mevcut durumda Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki ticaret hacmi 10 milyar dolar iken, 2010 yılında bu rakamın 30 milyar dolar olması hedefleniyor.
Tavsiye Et
KÖYDES’te aslan payını Doğu bölgeleri alıyor
Köylerin içme suyu altyapısının tamamlanması ve köy yollarının kalite ve standartlarının yükseltilmesi için hükümetin uyguladığı Köylerin Altyapısının Desteklenmesi (KÖYDES) projesine geçen yıl 2 milyar YTL harcama yapılırken bu yıl 500 milyon YTL kaynak ayrıldı. Kaynağın aslan payını, önceki yıllardaki gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki 24 il alıyor. 2007’de ayrılan kaynaktan 720 milyon YTL ile %35 pay alan bu 24 il, bu yıl 187 milyon YTL ile toplam kaynağın %37,5’ini aldı. Kaynak dağılımında birinci sırada Trabzon, beşinci sırada Samsun yer alırken, Karadeniz bölgesinin 16 iline 136,3 milyon YTL verildi. Tahsis edilen kaynakla, ilk kez uygulanacak damla sulama gibi modern sulama projelerine destek verilirken, köy kanalizasyon projeleri kapsam dışında bırakılıyor.
Tavsiye Et