Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (July 2008) > Dünya Siyaset > Suriye-İsrail barışı mümkün mü?
Dünya Siyaset
Suriye-İsrail barışı mümkün mü?
Nebi Miş
SU­Rİ­YE ve İs­ra­il, Tür­ki­ye’nin ara­bu­lu­cu­lu­ğun­da ba­rı­şa doğ­ru adım at­tı­lar. Ba­rış gö­rüş­me­le­ri­nin en önem­li gün­dem mad­de­le­ri­ni Go­lan Te­pe­le­ri, su kay­nak­la­rı, Ha­mas, Hiz­bul­lah ve İran ile iliş­ki­ler oluş­tu­ru­yor. Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan’ın 26 Ni­san’da­ki zi­ya­re­tin­den ön­ce Su­ri­ye Dev­let Baş­ka­nı Beş­şar Esad’a, “İs­ra­il, ka­lı­cı ba­rış ka­rar­lı­lı­ğı ile Go­lan Te­pe­le­ri’nden çe­kil­me­ye ha­zır” me­sa­jı­nı ilet­me­si ve ar­dın­dan da Esad’ın Ka­tar ga­ze­te­si el-Va­tan’a ver­miş ol­du­ğu mü­la­kat­ta “Er­do­ğan, ba­na İs­ra­il Baş­ba­ka­nı Ehud Ol­mert’in Su­ri­ye ile ba­rış kar­şı­lı­ğı Go­lan’dan çe­kil­me­ye ha­zır ol­du­ğu bil­gi­si­ni ver­di” açık­la­ma­sı­nı yap­ma­sıy­la Go­lan için çö­züm umut­la­rı ye­ni­den ye­şer­di. İki ül­ke ara­sın­da 2004’te baş­la­yan gö­rüş­me­ler, İs­ra­il’in Ağus­tos 2006’da Lüb­nan’a sal­dır­ma­sı üze­ri­ne aka­me­te uğ­ra­mış­tı. An­cak 2007’de An­ka­ra’yı zi­ya­ret eden Ol­mert’in, Er­do­ğan’dan sü­re­ce dâ­hil ol­ma­sı­nı is­te­me­siy­le mü­za­ke­re­ler tek­rar can­lan­dı.
 
İyi Ni­yet­li Ta­raf­sız­lık­tan İyi Ni­yet­li Ara­bu­lu­cu­lu­ğa
Şam ile Tel Aviv ara­sın­da­ki do­lay­lı te­mas­la­rın An­ka­ra üze­rin­den yü­rü­me­si ve ta­raf­la­rın açık­la­ma­la­rıy­la res­mi­yet ka­za­nan “ara­bu­lu­cu” sta­tü­sü­nün be­nim­sen­me­si, Tür­ki­ye’nin böl­ge­de­ki “gü­ve­ni­lir­li­ği ve et­kin­li­ği”­nin bir so­nu­cu ola­rak yo­rum­la­na­bi­lir. “Dü­rüst ve gü­ve­ni­lir ara­bu­lu­cu” ro­lü­nün Or­ta­do­ğu’da ka­bul gör­me­si ise Tür­ki­ye’nin 2001 son­ra­sı “en­teg­re bir po­li­ti­ka ile” ta­raf­lar­la iliş­ki kur­ma­sı ve bu iliş­ki­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si için “çer­çe­ve­si çi­zil­miş tu­tar­lı ça­ba­lar içi­ne gir­me­si­”nin bir ne­ti­ce­si. AK Par­ti’nin dış po­li­ti­ka ya­pım sü­re­ciy­le il­gi­li ak­tör­le­ri­nin sü­rek­li vur­gu­la­dı­ğı “dü­zen ku­ru­cu ve is­tik­rar sağ­la­yı­cı” bir ba­kış açı­sıy­la Or­ta­do­ğu’da “her­kes için gü­ven­lik” il­ke­si doğ­rul­tu­sun­da adım­lar atıl­dı. Kriz­le­rin aşıl­ma­sın­da si­ya­sal di­ya­lo­ğun en üst dü­ze­ye çı­ka­rıl­ma­sı”, “kar­şı­lık­lı eko­no­mik ba­ğım­lı­lık” ve “kül­tü­rel bir­lik­te­lik ve ço­ğul­cu­luk” po­li­ti­ka­la­rı ile oluş­tu­ru­lan “po­zi­tif ku­ru­cu rol­ler” de bu gü­ve­nin te­si­sin­de et­ki­li ol­du.
Tüm bun­la­rın so­nu­cun­da Tür­ki­ye, Or­ta­do­ğu’da­ki kriz­le­rin çö­zü­mün­de ak­tif ola­rak yer al­dı ve böl­ge­de sa­de­ce dev­let­ler ba­zın­da de­ğil di­ğer ak­tör­ler­le de gö­rüş­me­yi sür­dü­ren ye­gâ­ne ül­ke ol­du. Tür­ki­ye’nin da­ha ön­ce­ki “iyi ni­yet­li ta­raf­sız­lık” po­li­ti­ka­sı­nın ye­ri­ni, so­run­la­rın çö­zü­mün­de ko­lay­laş­tı­rı­cı bir fak­tör ola­rak “iyi ni­yet­li ara­bu­lu­cu­luk” po­li­ti­ka­sı al­dı. Ta­raf­lar ara­sın­da­ki mü­za­ke­re­ler­de az ya da çok me­sa­fe kat edil­me­si, Tür­ki­ye’nin Or­ta­do­ğu dip­lo­ma­si­sin­de­ki iş­le­vi­ni ve ulus­la­ra­ra­sı et­kin­li­ği­ni art­tı­ra­cak, böy­le­ce An­ka­ra bu gi­ri­şi­min önün­de­ki “ma­yın­la­rı te­miz­le­me­de” ko­lay­laş­tı­rı­cı bir rol oy­na­ya­cak­tır. An­cak bü­tün bu de­ğer­len­dir­me­ler­le bir­lik­te Or­ta­do­ğu’da­ki so­run­la­rın çö­zü­mü için çok­ça dev­re­ye so­ku­lan “ara­bu­lu­cu­luk” mü­es­se­se­si­nin de abar­tıl­ma­ma­sı ge­re­ki­r.
 
İs­ra­il Ta­ra­fı: Go­lan’dan Çe­kil­me Vaa­di Ye­ter­li mi?
Ta­raf­lar ma­sa­ya otur­mak için “ön şart” koş­ma­sa­lar da, Ol­mert’in “Su­ri­ye ile kap­sam­lı ba­rış kar­şı­lı­ğı Go­lan’dan ta­ma­men çe­kil­me vaa­di” dı­şın­da bir ay­rın­tı şu an için mev­cut de­ğil. Go­lan, Tel Aviv için bir gü­ven­lik so­ru­nu. Bu­nun ana ge­rek­çe­si de İs­ra­il’in ken­di­si­ni, Hiz­bul­lah’ın bu­lun­du­ğu Gü­ney Lüb­nan cep­he­si, Ha­mas’ın bu­lun­du­ğu Gaz­ze cep­he­si ve son ola­rak da Su­ri­ye cep­he­si ol­mak üze­re üç ta­raf­tan İran’ın ku­şat­ma­sı al­tın­da his­set­me­si. Tah­ran’ın müt­te­fi­ki olan bu cep­he­ler­de İs­ra­il’in doğ­ru­dan bir sa­va­şa gir­me­si gi­bi bir du­rum söz ko­nu­su ol­ma­sa da, ABD baş­kan­lık se­çim­le­rin­den son­ra olu­şa­cak ye­ni or­tam­da böl­ge­de­ki den­ge­le­rin de­ğiş­me ih­ti­ma­li İs­ra­il’i en­di­şe­len­di­ri­yor. Su­ri­ye ile ya­pı­la­cak bir an­laş­ma, da­ha ön­ce Mı­sır ve Ür­dün’le ya­pı­lan an­laş­ma­lar­da ol­du­ğu gi­bi İs­ra­il açı­sın­dan çok ra­hat­la­tı­cı bir un­sur ve ka­zanç ola­cak. Tel Aviv, Go­lan’ın ia­de­si du­ru­mun­da Şam’ın da­ha ılım­lı po­li­ti­ka­lar iz­le­ye­rek İran’la ara­sı­na me­sa­fe ko­ya­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yor. Su­ri­ye ile so­run­la­rın hal­le­dil­me­si, Lüb­nan’la ara­sın­da­ki so­run­lar­da da ye­ni bir açı­lım ge­ti­re­ce­ği için İs­ra­il tüm ener­ji­si­ni İran ve Fi­lis­tin üze­rin­de yo­ğun­laş­tı­ra­bi­le­cek.
An­cak İs­ra­il’in Go­lan’dan çe­kil­me­si, kar­şı­lı­ğın­da Şam’dan ta­lep ede­ce­ği ta­viz­le­rin kar­şı­lan­ma­sı­nın zor­lu­ğu ne­de­niy­le çok da ko­lay de­ğil. İs­ra­il Go­lan’dan çe­kil­me­si kar­şı­lı­ğın­da Su­ri­ye’den, İran’la eko­no­mik-si­ya­si iliş­ki­le­ri­ni sür­dür­se de as­ke­rî iş­bir­li­ği­ni bı­rak­ma­sı, Lüb­nan’da­ki nü­fu­zu­nu azalt­ma­sı, Hiz­bul­lah ve Ha­mas’a des­te­ği­ni ke­se­rek Su­ri­ye’de­ki Fi­lis­tin bü­ro­la­rı­nı ka­pa­tma­sı, Ha­mas li­de­ri Ha­lid Me­şal’i topraklarından çı­ka­rtma­sı gi­bi is­tek­ler­de bu­lu­na­cak­tır. Tüm bu is­tek­ler Şam ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­sa bi­le, Ol­mert’in Go­lan’dan ödün ver­me gü­cü ve ABD ile tam eş­gü­düm kur­ma­dan Su­ri­ye ile mü­za­ke­re yo­lu kı­sıt­lı. İs­ra­il mu­ha­le­fe­ti Go­lan’dan çe­kil­me öne­ri­si­ni ilk gün­den tep­ki ile kar­şı­la­dı ve “Ol­mert’in yol­suz­lu­ğa bu­laş­tı­ğı­na da­ir cid­di so­ruş­tur­ma­lar­la mü­ca­de­le eder­ken Go­lan Te­pe­le­ri’nden ödün ver­me eği­li­mi­ne ve gü­cü­ne sa­hip ol­ma­dı­ğı­nı” be­lirt­ti. Sağ ka­nat par­ti­si ve koa­lis­yon or­ta­ğı ŞAS, aşı­rı sağ­cı İs­ra­il Evi­miz Par­ti­si ve çe­kil­me­yi bir fe­la­ket ola­rak de­ğer­len­di­ren Ba­tı Şe­ri­a yer­le­şim­ci­le­ri Go­lan’ın ia­de­si­ne şid­det­le kar­şı çı­kı­yor­lar.
Su­ri­ye Ta­ra­fı: Gü­ven Ar­tı­rı­cı Ça­ba­lar
Su­ri­ye için 1967’de kay­be­di­len Go­lan Te­pe­le­ri’ni ge­ri al­mak bü­yük önem ta­şı­yor. Beş­şar Esad, Go­lan’ı ge­ri al­ma­sı du­ru­mun­da po­pü­la­ri­te­si­ni ar­tı­ra­cak ve Su­ri­ye’yi ba­rış için ça­ba har­ca­yan bir ül­ke ko­nu­mu­na ge­ti­re­cektir. Bu da Su­ri­ye’nin iti­ba­rı­nı yük­sel­terek, ABD’nin te­rö­re des­tek suç­la­ma­sıy­la kü­re­sel sis­tem­den tec­rit et­me­ye ça­lış­tı­ğı Şam’ın yal­nız­lı­ğı­na ça­re ola­bi­lir. Esad, BM Gü­ven­lik Kon­se­yi ka­ra­rıy­la oluş­tu­ru­lan “Re­fik Ha­ri­ri Sui­kas­tı Ulus­la­ra­ra­sı Mah­ke­me­si”nin ve­re­ce­ği ka­rar­dan en­di­şe et­ti­ği için “ba­rış mü­za­ke­re­le­ri” baş­la­tan ta­raf ola­rak ma­nev­ra ala­nı­nı ge­niş­le­te­bi­le­ce­ği umu­du­nu da ta­şı­yor. An­cak Tel Aviv’in Go­lan’ın ia­de­si için is­te­ye­ce­ği ko­şul­la­rı ye­ri­ne ge­tir­me­si hiç de ko­lay de­ğil. Su­ri­ye’nin ver­di­ği her ödün, ül­ke için­de­ki “şa­hin­ler”in tep­ki­si­ne ne­den ola­cak ve Esad yö­ne­ti­mi­ne mu­ha­le­fe­ti yük­sel­te­cek­tir. Öte yan­dan Fi­lis­tin­li ör­güt­ler ve Hiz­bul­lah ile ara­sı­na me­sa­fe koy­ma­ya zor­lan­ma­sı, Şam’ın böl­ge­de­ki et­kin­li­ği­ne dar­be vu­ra­cak­tır.
Su­ri­ye ve İs­ra­il ara­sın­da­ki Tür­ki­ye’nin ara­bu­lu­cu­luk yap­tı­ğı ba­rış gö­rüş­me­le­ri res­mî ola­rak 22 Ma­yıs’ta İs­tan­bul’da baş­la­dı. Her ne ka­dar ta­raf­lar ay­nı ma­sa et­ra­fın­da bu­luş­ma­sa da “or­tak bir ze­min oluş­tu­ğu ko­nu­sun­da her iki ta­ra­fın da tat­min” ol­du­ğu açık­lan­dı ve gö­rüş­me­le­rin bun­dan son­ra­ki sü­reç­te pe­ri­yo­dik ola­rak de­vam et­ti­ril­me­si ve ni­hai so­nu­ca ula­şa­na ka­dar gö­rüş­me­le­rin de­tay­la­rı hak­kın­da açık­la­ma ya­pıl­ma­ma­sı ka­ra­rı alın­dı. Ta­raf­la­rın “ara­la­rın­da­ki di­ya­lo­ğu Mad­rid Kon­fe­ran­sı il­ke­le­ri çer­çe­ve­sin­de, kap­sam­lı bir ba­rı­şa ulaş­ma he­de­fi doğ­rul­tu­sun­da ka­rar­lı ve sü­rek­li bir şe­kil­de yü­rüt­me­yi ka­rar­laş­tır­dık­la­rı” be­lir­til­di. An­ka­ra’nın, ba­rış gö­rüş­me­le­ri­nin se­la­me­ti açı­sın­dan baş­ka ta­raf­la­rın mü­da­ha­le et­me­me­si için ile­ri sür­dü­ğü Su­ri­ye ve İs­ra­il ara­sın­da “tek ara­cı ol­ma şar­tı”nın ka­bul edil­me­si, Tür­ki­ye’ye du­yu­lan gü­ve­nin so­mut ifa­de­si ola­rak de­ğer­len­di­ri­le­bi­lir. “İs­tan­bul Sü­re­ci”nin ba­şa­rı­sı bu şar­tın de­vam et­me­si­ne sı­kı sı­kı­ya bağ­lı.

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar
Nebi Miş