Ekonomide Gündem
G-8 Zirvesi beyhude bir çaba
Dünya ekonomisinin önde gelen sanayileşmiş 8 ülkesinden müteşekkil G-8’in yıllık toplantısı 7-9 Temmuz tarihleri arasında Japonya’nın Hokkaido adasında gerçekleşti. Toplantıya sanayileşmiş 8 ülkeye ek olarak aralarında Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu gelişmekte olan 15 ülke katıldı. Zirvenin ana gündem maddeleri arasında artan gıda ve enerji fiyatları, küresel iklim değişikliği ve Afrika’ya yardım yer aldı. Zirve sonunda yayımlanan bildiride, karbon içeren gazların salınımında 2050’ye kadar %50 kesintiye gidilmesi yönündeki G-8’lerin ortak vizyonuna vurgu yapıldı. Ancak sanayileşmiş ülkelerce planın, bildiriye dâhil olmayan Çin ve Hindistan gibi sanayileşmekte olan ülkelerin durumu bahane edilerek uygulanmayacağı düşünülüyor. Zirvede artan fiyatlar ve Afrika’ya yardım alanlarında da somut bir ilerleme sağlanamadı. Uluslararası Kalkınma ve Yardım Örgütü Oxfam’dan Jeremy Hobbs, zirve sonrası yaptığı açıklamada G-8’in büyük bir dünya krizinden kaynaklanan meydan okumaları görmezden geldiğini belirterek zirvenin başarısızlıkla sonuçlandığına dikkat çekti.
Tavsiye Et
Trichet, ücretlerin artmasından endişeli
Bir yandan hızla yükselen enflasyon diğer yandan da ekonomideki yavaşlamayla mücadele etmeye çalışan Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Jean-Claude Trichet, emtia fiyatlarındaki artışın emek piyasalarına yayılmasından endişe duyuyor. Avrupa Parlamentosu’nda konuşan Trichet, ücretlerin enflasyona endekslenmesine yönelik muhalefetinin altını çizdi. Konuşmasında 1970’lerin başında petrol şokuyla karşılaşan ekonomilerin durumuna değinen Trichet, bu dönemde enflasyondaki artışın ücretlere yansımasına izin veren ülkelerin, sonradan daha yüksek bir enflasyon ve yavaş büyüme ile karşı karşıya kaldıklarını hatırlattı. Nitekim AMB tarafından yayınlanan bir çalışmada da ücretlerin geçmiş dönem enflasyonuna endekslenmesinin geçici fiyat şoklarını kalıcı hale getirdiği vurgulanıyor. Öte yandan Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) de avro bölgesinde yılın ilk çeyrek büyümesinin %0,7 olarak gerçekleştiğini açıkladı ve yıllık büyüme oranının %2,1 olacağı tahmininde bulundu.
Tavsiye Et
Bernanke’den finans piyasalarında yeni düzenleme çağrısı
Amerikan Kongresi’ne hitap eden FED Başkanı Ben Bernanke, gelecekte karşılaşılabilecek krizlerle başa çıkılabilmesi için finans sektöründe yeni düzenlemelere gidilmesi gerektiğini vurguladı. Süregelen finansal krizden çıkışı sağlamak ve finans sistemini normal işleyişine döndürebilmek için ellerinden geleni yaptıklarını belirten Bernanke, gelecekte yaşanabilecek olası krizleri önlemenin yolunun ise Wall Street firmalarına yönelik yeni düzenlemelerden geçtiğini söyledi. Hal böyleyken Amerikan ekonomisinde tehlike çanları çalmaya devam ediyor. Amerika’nın en büyük iki tut-sat kreditörü olan Freddie Mac ve Fannie Mae’nin hisse senedi değerlerinde sert düşüşler yaşanması üzerine Hazine Bakanı Henry Paulson söz konusu iki firmayı destekleyeceklerini açıkladı. ABD’de tüketici fiyatları endeksi Haziran ayında %1,1 yükseldi. Bu oranda bir artış son 17 yıldır gerçekleşmemişti. Tüketici güven endeksi ise 1992’den bu yana en düşük seviye olan 50,4’e (1985=100) geriledi. Öte yandan Bloomberg tarafından düzenlenen ankete göre Amerikan ekonomisinin son çeyrekte %0,5 büyümesi ve işsizlik oranının %5,8’e yükselmesi bekleniyor.
Tavsiye Et
İngiliz ekonomisi darboğazda
İngiliz ekonomisi küresel likidite krizi ve hızla artan gıda ve enerji fiyatlarının da etkisiyle zor günler geçiriyor. Ulusal İktisadi ve Sosyal Araştırma Enstitüsü’ne göre Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, yılın ikinci çeyreğinde %0,2 büyürken, Haziran ayı enflasyonu ise %3,8’i bularak son 11 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Öte yandan işsiz sayısı 12 bin artarak 1,62 milyona yükseldi.
Bir yandan yavaşlayan ekonomi diğer yandan hızla artan enflasyon ile karşı karşıya kalan İngiliz Merkez Bankası ise faiz oranlarını %5 seviyesinde tutmayı tercih etti. Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, yıl sonu enflasyonunun %4 olarak gerçekleşebileceğini belirterek %2 hedefinin tutmayacağına dikkat çekti. Ekonomi çevrelerine göre tüm bu veriler, İngiliz ekonomisinde belirgin bir yavaşlamaya işaret ediyor ve ekonomide durgunluk ihtimali halen sürüyor.
Tavsiye Et
Hisse düşüşlerine kızan Pakistanlılar borsaya saldırdı
Hisse senedi değerlerinin son 18 ayın en düşük seviyesine gerilediği Pakistan’ın Karaçi Borsası duruma kızan yatırımcıların saldırısına uğradı. Borsa işlemlerinin durdurulmasını talep eden yatırımcılar, pencereleri kırarak borsa binasında hasara yol açtılar. İktisatçılara göre borsadaki düşüş iki ana nedene dayanıyor: Piyasalarda hükümetin artan enflasyon, yüksek bütçe ve ticaret açıkları ile başa çıkamayacağı düşüncesinin hâkim olması ve borsada süregelen hileli yönlendirme (manipülasyon). Nitekim Pakistanlı iktisatçılar Asim Khwaja ve Atif Mian, 2005 yılında yayınlanan bir çalışmalarında hisse senedi fiyatları düşükken aralarında anlaşan simsarların, fiyatlarda suni bir artışa yol açtıklarını gösteriyorlar. Buna göre yükselen fiyatları takiben borsaya giren yeni yatırımcılara hisselerini satan simsarlar durumdan kâr ederken, sonrasında yaşanan fiyat düşüşleri ise hisseleri elinde bulunduran yatırımcıların zarar etmesine neden oluyor.
Tavsiye Et
Yılın ikinci çeyreğinde %10,1 büyüyen Çin ekonomisi, 2005 yılından bu yana en yavaş büyüme performansını sergiledi. Uzmanlara göre bunda Çin para birimi yuanın sene başından bu yana dolar karşısında %7,1 değerlenmesi, yükselen hammadde fiyatlarının üretim maliyetlerini arttırması ve azalan küresel talep gibi nedenler etkili oldu. Öte yandan ekonomist Albert Keidel “Carnegie Uluslararası Barış Vakfı” için hazırladığı raporda, Çin ekonomisinin 2050 yılı itibarıyla Amerikan ekonomisinin 2 katı büyüklüğe ulaşacağı tahminine yer verdi. Çin’deki hızlı büyümede güçlü iç talebin önemli bir rol oynadığına dikkat çeken Keidel, Çin’in finansal sisteminin ise sanılanın aksine büyüme önünde bir engel olmadığını, bilakis altyapı ve diğer kamu yatırımlarını finanse ederek büyümeye katkı yaptığını belirtti.
Tavsiye Et
Siyasi belirsizliğin faturası 100 milyar YTL
Mart ayında AKP’ye açılan kapatma davası sonrası oluşan siyasi belirsizlik ortamının Türkiye ekonomisine faturası 100 milyar doları buldu. Dava sonrası nominal faiz oranları 5,5 puan artarak %22,5 seviyesine yükseldi. Faizlerdeki bu artışın Hazine’nin borçlanma maliyetlerine getirdiği ek yük 20 milyar YTL olarak hesaplanıyor. Siyasi belirsizliğin etkisi sadece kamu kesimiyle de sınırlı kalmadı. Hisse senetleri İMKB’de işlem gören şirketler, Mart ayından bu yana 80 milyar YTL değer kaybetti. Bu duruma dikkat çeken Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin bu kadar yüksek bir nominal faiz ödemeyi hak etmediğini vurguladı. İngiliz gazetesi Financial Times’ta yayınlanan bir habere göre ise Türkiye’de hâkim olan siyasi belirsizlik ortamı yabancı yatırımcıları ürküttü. Nitekim Hazine Müsteşarlığı tarafından açıklanan uluslararası doğrudan yatırım verileri de bu haberi doğrular nitelikte. Buna göre uluslararası net doğrudan yatırımlar, Ocak-Mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla %45,5 düşerek 6 milyar 53 milyon dolara geriledi. Hal böyleyken Türk ekonomi çevrelerinde de kısa ve orta vadede istikrarın yeniden tesisinin zor olduğu düşüncesi hâkim.
Tavsiye Et
Büyüme ilk çeyrekte sürpriz yaptı
2007 yılında %4,5 büyüyerek beklentilerin altında bir performans sergileyen Türkiye ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde ise %6,6’lık büyüme oranıyla beklenmedik bir başarı ortaya koydu. Tüketim harcamaları ve yatırımlardaki yüksek artış ile tarım sektöründe kuraklığın etkisinin geçmiş olması ilk çeyrekteki güçlü büyümenin ana nedenleri arasında gösteriliyor. Konuyu değerlendiren Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, büyümenin sanal olmadığını ve halka yansıdığını söyledi. Bu duruma örnek olarak Türkiye’de son 5 yıldır araç sayısının 5 milyondan 9 milyona yükselmesini, konut sayısının 6 milyon artmasını ve cep telefonu kullananların sayısının 23 milyondan 63 milyon seviyesine gelmesini gösteren Şimşek, büyümenin herkese eşit olarak yansımasının ise mümkün olamayacağının altını çizdi. Öte yandan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından hazırlanan Türkiye İnceleme Raporu’nda büyümenin sürdürülebilmesi için yapısal reformların ve kamu maliyesindeki disiplinin sürdürülmesi gerektiği vurgulandı.
Tavsiye Et
ISO-500’lerin kârının üçte biri üretim dışı faaliyetlerden!
İstanbul Sanayi Odası (İSO), “Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu (İSO-500) 2007 Yılı Raporu”nu açıkladı. Raporda ilk sırayı, geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi 18,5 milyar YTL’lik net üretimden satışıyla TÜPRAŞ aldı. TÜPRAŞ’ı 6,2 milyar YTL ile FORD ve 4,6 milyar YTL ile Elektrik Üretim A.Ş. izledi. İSO-500’de yer alan ve 2007 yılında kâr bildiren 450 sanayi kuruluşunun toplam kârı geçen yıla göre %23’lük artışla 19,2 milyar YTL olarak gerçekleşti. Bu miktarın 6,1 milyar YTL’sinin üretim dışı kârlardan oluşması ise dikkatlerden kaçmadı. Bu durumda YTL’nin reel olarak %18 değer kazanması sonucu şirketlerin yurtdışı yükümlülüklerinin Türk Lirası karşılığının azalması etkili oldu. En fazla kâr eden kuruluşlar arasında ise ilk sırayı yine TÜPRAŞ alırken, ERDEMİR ikinci, FORD ise üçüncü sırada yer aldı. İhracat sıralamasına göre ise FORD birinci gelirken, TÜPRAŞ ikinci, TOYOTA üçüncü oldu. Raporda dikkat çeken bir başka husus ise İSO-500’de yer alan şirketlerdeki yabancı sermaye payı. İSO-500’de yabancı sermaye paylı kuruluş sayısı 143 iken, ilk 50 kuruluş arasında 19 sanayi kuruluşu yabancı sermaye payına sahip bulunuyor.
Tavsiye Et
Tarihî ipek yolu yeniden canlanıyor
Çin’den başlayıp Orta Asya ve Anadolu’dan geçip Avrupa’ya uzanan, binlerce yıl boyunca ticarî ve kültürel etkileşimin taşıyıcısı olan tarihî İpek Yolu yeniden hayat buluyor. Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan öncülüğünde gerçekleştirilen Kars-Tiflis-Bakü demiryolu projesinin temeli bu ülkelerin cumhurbaşkanlarının katılımıyla atıldı. 2011 yılına kadar bitirilmesi hedeflenen 650 milyon dolara mal olacak proje kapsamında, Kars’tan Bakü’ye uzanan 258 km uzunluğunda bir demiryolu hattı döşenecek. Hat üzerinden ilk etapta 6,5 milyon ton yük ve 1,5 milyon yolcu taşınması öngörülüyor. Uzun vadede ise Çin’den başlayıp Kazakistan ve Hazar Denizi’nden geçip, Bakü, Kars ve İstanbul üzerinden Londra’ya kadar uzanan demiryolu hattı ile demirden bir İpek Yolu’nun oluşturulması hedefleniyor.
Tavsiye Et
Elektrik fiyatları zamlandı
Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ)’ne bağlı 20 dağıtım şirketinin elektrik satış tarifeleri 1 Temmuz 2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere zamlandı. Buna göre elektriğin kilowatsaat (kwh) ücreti konutlarda %21 artışla 17,944 YKr, sanayide %21,56 artışla 16,143 YKr’ye ve ticarethanelerde ise %21,78 artışla 20,944 YKr’ye yükseldi. Öte yandan enerji alanında faaliyet gösteren kamu iktisadi teşekkülleri (KİT) de “Maliyet Bazlı Fiyat Mekanizması”na geçti. Buna göre enerji KİT’leri tarifelerini tespit ederken makroekonomik göstergeler ile maliyetlerindeki değişimleri göz önüne alacaklar. Hükümet yetkilileri ise 2002-2007 döneminde elektrik üretiminde kullanılan doğalgazın fiyatı 3,5 kat artarken elektrik fiyatlarına hiç zam yapılmadığını hatırlatarak, bu durumun sanayiciler ve tüketiciler için 25 milyar YTL’lik bir sübvansiyona eşdeğer olduğunu söylüyor.
Tavsiye Et
2008’in Ocak-Mayıs döneminde ihracat geçen yılın aynı dönemine göre %40,4 artarak 57 milyar 18 milyon dolar olurken, ithalat ise %39,9 oranında artarak 86 milyar 303 milyon doları buldu. İhracatta ilk sırayı %89,05’lik pay ile sanayi sektörü alırken, tarım %8,46 ile ikinci ve madencilik %2,49 ile son sırada yer aldı. Böylece dış ticaret açığı geçen yıla kıyasla %30,5 artarak 29 milyar 285 milyon dolara yükseldi. Bu açığın %57,17’si Rusya ve Çin ile olan ticaretimizden kaynaklanıyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise 2007’de %64,4 iken 2008’de %66,1 olarak gerçekleşti. Bu yılın ilk 5 aylık döneminde toplam cari açık geçen yıla kıyasla %33,3’lük bir artışla 21,5 milyar dolar oldu. Ekonomi çevrelerine göre ise enerji fiyatlarının hızla arttığı dünya ekonomisi koşullarında Türkiye’nin cari açığı yıl sonu itibarıyla 50 milyar doları aşabilir.
Tavsiye Et