20 Ekim’de başlanan Ergenekon davasının hemen her sürecinde ülke gündemini “derin”den sarsan önemli gelişmeler yaşanıyor. 7 Ocak’ta, 7 ilde eşzamanlı yapılan operasyonda, aralarında eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, Prof. Yalçın Küçük, emekli generaller Tuncer Kılınç, Kemal Yavuz ve Erdal Şenel gibi isimlerin de bulunduğu 40 kadar kişi gözaltına alındı; bunlardan 9’u tutuklandı. Operasyonlarda Yeditepe Üniversitesi ile İstek Vakfı’nda da aramalar yapıldı; Bedrettin Dalan’ın özel kalem müdürü ve oğlu gözaltına alındı. Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun da evi arandı, ancak gözaltına alınmadı. Şüphelilerin ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda bazı belge ve CD’lere el konulurken, 24 adet el bombası, 4 tabanca ve 1 Kalaşnikof ele geçirildi. Özel Harekatçı İbrahim Şahin tutuklanırken; Şahin’in evinde ele geçirilen kroki ve suikast planları doğrultusunda Ankara ve Hatay’da dedektörler ve iş makineleri ile yapılan aramalar sonucunda 2 lav silahı, 20 bomba ve çok sayıda mermi ele geçirildi. Ayrıca Şahin’in evlerinde 9 silah bulundu. 22 Ocak’ta 10’dan fazla ilde yapılan operasyonda ise Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek ve araştırmacı Erhan Göksel’in de aralarında bulunduğu 50’den fazla kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan polis ve askerler arasında İbrahim Şahin’e bağlı iki suikast timi bulunduğu öne sürülüyor.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nın, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nde görevlendirilmek üzere 28 Ocak’ta üç yeni savcı atadığı Ergenekon davasının ne yöne evirileceği merakla bekleniyor.
Tavsiye Et
Ağustos2008’de Hillary Clinton’a karşı kazandığı zafer sonrası Demokrat Parti’nin adayı olarak girdiği 4 Kasım’daki başkanlık seçimlerinde rakibi John McCain’i geride bırakan ve ABD’nin 44. başkanı seçilen Barack Hüseyin Obama, 20 Ocak’ta yemin ederek görevi George W. Bush’tan devraldı. ABD’nin ilk siyahî başkanı olarak tarihe geçen Obama, babasının Müslüman kimliği ve ABD vatandaşı olmaması nedeniyle bazı kesimler tarafından şüpheyle karşılanmıştı. Amerikan siyasi mekanizmasının merkezini ne kadar temsil ettiği soruları havada uçuşurken Obama, Hillary Clinton, James Jones ve Robert Gates gibi kabineye atadığı “tecrübeli” isimlerle bu kesimlerin rahatlamasını sağlarken, sekiz yıllık Cumhuriyetçi yönetimin “akılsızca” politikalarından yorulan ve hem iç hem de dış politikada değişim umudu besleyenleri de küçük bir hayal kırıklığına uğrattı. İlk defa ABD Başkanı olarak yemin töreninde yaptığı kısa konuşmasında, ülkesinin Ortadoğu’da saplandığı batak, uluslararası sistemde yükselmekte olan diğer büyük aktörlere karşı kaybettiği mevziler ve ekonomik krizin etkisiyle büyük meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu belirten Obama, Amerikan toplumuna has “özgürlük, risk alma, cesaret” gibi erdemlerle bu problemleri aşacaklarını vurguladı. Toplumda aşınan güven duygusunu tesis ederek ABD’yi yeniden kuracaklarını, ülkesinden beklenen liderlik etme rolünü hakkıyla yerine getirerek ve düşman-dost ayrımı yapmaksızın herkesle konuşarak dünyada barış dönemini başlatacaklarını belirtti. Ortadoğu’daki son çatışmalarda sınıfta kalan bu söylemin ilerleyen günlerde pratikte karşılığının olup olmayacağı ise meçhul.
Tavsiye Et
“Komünizm propagandası” yaptığı gerekçesiyle Türk vatandaşlığından çıkarılan şair Nazım Hikmet Ran, ölümünden 46 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına yeniden kabul edildi. Daha önceki yıllarda da gündeme gelen Hikmet’e iade-i itibar kararı, Bakanlar Kurulu’nda 5 Ocak’ta kabul edildi. Nazım Hikmet, Ceza Kanunu’nun 141. ve 142. maddesine aykırı hareketten dolayı 25 Temmuz 1951’de Türk vatandaşlığından çıkarılmıştı. 1901’de Selanik’te doğan Nazım Hikmet, 1924’te Aydınlık dergisindeki şiirleri sebebiyle 15 yıl hapsi istenince Sovyetler Birliği’ne gitti. 1928’de af kanunundan yararlanarak döndü. Bu kez Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı. 1938’de ise 28 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 12 sene süren tutukluluktan sonra tekrar Sovyetler Birliği’ne gitti. Son olarak Polonya vatandaşlığına geçen Nazım Hikmet, 1963’te Moskova’da kalp krizinden öldü.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek tarafından açıklanan bu kararla, Nazım Hikmet’in Moskova’da bulunan mezarının Türkiye’ye getirilmesinin önü açılmış oldu.
Tavsiye Et
Her sene 28 Ocak-1 Şubat tarihleri arasında İsviçre’nin Davos kasabasında gerçekleştirilen Dünya Ekonomik Forumu önemli gelişmelere sahne oldu. 96 ülkeden aralarında devlet adamları, uluslararası iş ve finans çevrelerinin üst düzey yöneticileri, akademisyenler, medya ve STK mensuplarının da bulunduğu yaklaşık 2.500 kişinin katıldığı forumun bu yılki teması, “küresel kriz sonrası dünyayı biçimlendirmek” olarak belirlendi. Küresel mali krizin çeşitli yönlerinin ve çözüm yollarının ele alınacağı toplantılar çerçevesinde oturumların düzenlendiği forum, dünya liderleri arasında ikili görüşmelere de ev sahipliği yaptı.
Ancak “küresel mali kriz” eksenli toplanan Davos’a damgasını vuran asıl konu, 29 Aralık’ta “Gazze Ortadoğu İçin Model” oturumunda Başbakan Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasında yaşanan gerginlik ve moderatör David Ignatius tarafından konuşması engellenen Erdoğan’ın toplantıyı terk etmesi oldu. Gazze’deki katliam sırasında buna seyirci kalmayarak İsrail’i sert bir dille eleştiren Erdoğan’ın, Peres’in kışkırtıcı ve gerçeklikten uzak sözleri karşısında verdiği cevaplar, gerek Türkiye gerekse dünya kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Bu çıkışıyla İsrail ve İsrail-severler dışında büyük takdir toplayan Erdoğan’ı, Peres daha sonra telefonla arayarak özür diledi.
Tavsiye Et
İsrail, Hamas’ın kontrolündeki Gazze’ye 27 Aralık Cumartesi günü öğle saatlerinde hava ve denizden kanlı bir operasyon başlattı. İç, bölgesel ve uluslararası faktörlerin tetiklediği operasyonun daha ilk saatlerinde 200’ü aşkın Filistinli hayatını kaybetti. 22 gün süren saldırılarda İsrail’in hedefinde Hamas’ın stratejik noktaları, BM’ye ait binalar ve Gazze’yi Mısır’a yeraltından bağlayan tünellerin yanı sıra sivil yerleşim birimleri de vardı. Saldırılarda Hamas’ın üst düzey liderlerinden Nizar Rayyan, 1 Ocak’ta evinde öldürüldü. 3 Ocak günü İsrail tank ve askerlerinin Gazze’ye girmesiyle operasyon genişledi. Kara operasyonunda Gazze iki farklı bölgeye ayrılarak abluka altına alındı. 8 ve 14 Ocak’ta Hamas’a destek amacıyla Lübnan’dan İsrail’in kuzeyine düzenlenen ve iki İsraillinin yaralandığı roket saldırılarında korkulan olmadı; Hizbullah’ın üstlenmediği bu saldırılar sonucu yeni bir cephe açılmadı. 1.300’ü aşkın Filistinlinin canına mal olan ve Gazze’ye ağır maddi kayıplar verdiren savaş, İsrail’in 17 Ocak, Hamas’ın da 18 Ocak’ta ateşkesi kabul etmesiyle sona erdi. Fakat ateşkesin ardından çatışmalar 27 Ocak’ta yeniden başladı. İsrailli bir askerin öldürülmesi ve üçünün yaralanması üzerine Gazze’nin güneyinde Han Yunus yakınlarında çatışmaların devam ettiği bildiriliyor.
Tavsiye Et