Ekonomide Gündem
27 Aralık’ta başlayan ve üç hafta süren İsrail saldırısı Gazze’yi harabeye döndürdü. Filistin İstatistik Bürosu tarafından yapılan açıklamaya göre saldırının Gazze’ye ekonomik maliyeti 1,9 milyar doları buldu. Büroya göre saldırılarda 4.100 ev tamamen yıkılırken, 17.000 kadarı da ağır hasar gördü. Ayrıca 1.500 işyeri, 20 cami, 21 sağlık merkezi, 10 su ve kanalizasyon hattı da hasara uğradı. 50.000’i aşkın Filistinlinin evsiz kaldığı tahmin edilen Gazze’de, 400.000’i aşkın kişi içme suyundan mahrum kalırken, tek elektrik santralinin yakıtının tükenmesi sonucu bölgeye elektrik de verilemiyor. Gazze’nin üç yıldır İsrail ablukası altında bulunduğuna ve 1,5 milyon Gazzelinin %57’sinin açlık sınırı olarak kabul edilen günlük 2 doların altında bir gelirle hayatta kalmaya çalıştığına dikkat çeken uzmanlar, son saldırıların durumun vahametini daha da arttırdığı konusunda dünya kamuoyunu uyarıyorlar. Öte yandan Suudi Arabistan kralı Abdullah, ülkesinin Gazze’nin yeniden inşası için 1 milyar dolar harcayacağını açıkladı. Gazze yerle bir edilirken sessiz kalan Suudi Arabistan yönetiminin bu adımı “Ba‘de harabü’l-Gazze” dedirttiriyor.
Tavsiye Et
Obama Amerika’yı krizden çıkarabilecek mi?
Büyük umutlarla Amerikan başkanlığına seçilen ve 20 Ocak’ta görevine başlayan Barack Hüseyin Obama, selefi George W. Bush’tan enkaz halinde bir ekonomi devraldı. Zira 2008 yılı başından beri resmen durgunluğa girmiş bulunan Amerikan ekonomisi, en iyimser tahminlerle bile 2009’da durgunluktan çıkamayacak ve bu durum 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana bir ilk olacak. Durgunlukla birlikte 2008’de 2,6 milyon kişi işini kaybetti ve şu anda çalışmaya istekli işgücünün %7’sini teşkil eden 11 milyon Amerikalı işsiz durumda. Uzmanlara göre uzun dönem iş bulamadığı için iş aramaktan vazgeçenlerin de dâhil edileceği bir hesaplamada işsiz oranı %14’ü bulabilir. Son dönemde FED’in sert indirimleriyle %0’a yaklaşan faiz oranları da ekonomiyi canlandırmaya yetmiyor ve tüketici harcamalarındaki düşüş sürüyor. Bu şartlar altında görevi devralan Obama, uygulamaya koyacağı 550 milyar dolar kamu harcaması ve 275 milyar dolar vergi kesintisi öngören ve böylece 4 milyon yeni iş yaratmayı hedefleyen teşvik paketiyle ekonomiyi düzlüğe çıkarabileceğine inanıyor. Bush’un 800 milyar dolarlık planıyla birlikte ele alındığında, Obama’nın paketi 2009 bütçe açığını 2 trilyon dolara kadar çıkarabilir.
Tavsiye Et
Küresel ekonomide ayrışma tezi
Amerikan kaynaklı krizin dünyayı nasıl etkileyeceği sorusunun akılları meşgul ettiği bir ortamda küresel ekonomide ayrışma tezi ilgi çekiyor. Buna göre, küresel ekonomide gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler şeklinde bir ayrışma var ve gelişmiş ülkelerde çıkan bir krizin gelişmekte olan ülkelere etkisi sınırlı kalabilir. Tezin muhaliflerine göre ise küreselleşmeyle ulus-devletlerin ekonomileri de birbirlerine bağımlı hale geldi ve ulusal nitelikteki bir krizin kısa zamanda küresel bir hal alması mukadder. Fakat mesele ayrışma tezini savunanların ifade ettiği kadar basit değil. Evet, bir ayrışma var; yalnız bu ayrışma, sadece gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında değil, gelişmekte olan ülkelerin kendi içinde de yaşanıyor. Yüksek ticaret fazlası ve tasarruf oranlarına sahip olan Uzak Doğu ülkelerinde büyüme oranlarında düşüş görülse de, bu ülkelerin gelişmiş ülkelerle olan ticaretlerinin GSYH’lerine oranının ancak %20 seviyesini bulması ekonomilerini dış şoklara karşı dirençli kılıyor; yüksek tasarruf oranları da durgunlukla mücadelede esneklik sağlıyor. Doğu Avrupa ülkelerini ise yüksek cari açığın finansmanı ve borçların geri ödemesi alanlarında zor günler bekliyor.
Tavsiye Et
Fidel Castro ve arkadaşlarının Batista rejimini devirerek sanayi proletaryası olmayan Küba’da gerçekleştirdikleri komünist devrim 50 yaşında. Castro yönetiminin ilk icraatlarından birisi ekonomiyi devlet tekeline almak olmuştu. Amerikalıların elinde bulunan kamu hizmetleri devlet tarafından verilmeye başlanmış ve tarım arazileri kamulaştırılarak kolektif çiftlikler haline getirilmişti. Ne var ki kolektif çiftlik sisteminin yürümemesi sonucu Küba, bugün ihtiyacı olan tarım ürünlerinin %80’ini ithal eder durumda. Devrim sonrası Amerikan ambargosuna maruz kalan ve Sovyetler Birliği’nden gelen teşviklerle ayakta duran ülke ekonomisi, Sovyetlerin çökmesiyle üçte bir oranında küçüldü. Castro yönetimi yabancı yatırımlara ve özel mülkiyete dayalı küçük işletmelere izin vermek zorunda kaldı. Bu şekilde ülke ciddi bir turizm gelirine kavuşsa da, tarım ürünleri ithalatı dolayısıyla ticaret açığı 11 milyar doları buluyor ve kamu hizmetleri sürdürülemez bir hal alıyor.
Tavsiye Et
Avro Bölgesi’nde kriz derinleşiyor
Avrupa Komisyonu’na göre yaşlı kıta Avrupa uzun ve derin bir krizin pençesinde. Komisyon, Avro Bölgesi’nde 2009’da %1,9 oranında bir küçülme görülmesini ve durumun ancak 2010’da %0,4’lük bir büyüme kaydedilmesiyle düzelmeye başlamasını bekliyor. 2008 sonu itibarıyla %7,5 olan işsizlik oranı da 2010’da %10’u bulacak. Komisyon krizden çıkışın finans piyasalarında istikrarın sağlanması, gevşek maliye politikaları ve teşvik paketleriyle mümkün olacağını düşünüyor. Hal böyleyken Avrupa Merkez Bankası faizleri yarım puan indirerek %2’ye çekti. Bu indirimin yeterli olup olmayacağı ise şüpheli. Zira ABD’de faizler %0’a yaklaşmış durumda. Öte yandan Temmuz 2008’de %4 ile rekor kıran enflasyon oranı %1,6’ya kadar düştü ve bu da ekonomi çevrelerinde deflasyon endişesi yaratıyor.
Tavsiye Et
İngiltere ekonomisi küçülüyor
Bir zamanlar “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” olarak nitelendirilen, küresel sistemin sabık hegemonik gücü İngiltere, bugünlerde ekonomik krizin etkisiyle güneşe hasret günler geçiriyor. İngiltere, GSYH’sinin 2008’in son çeyreğinde %1,5 azalmasıyla resmen durgunluğa girdi. 2009’da ise ekonomide %2,1’lik bir küçülme bekleniyor. Bir zamanların dünya rezerv para birimi sterling son zamanlarda %25 devalüasyona uğrayarak neredeyse avroya muadil hale geldi. Ekonomideki durgunlukla başa çıkmaya çalışan İngiltere Merkez Bankası faiz oranlarını %1,5’e indirerek 315 yıllık tarihinde bir ilke imza attı. İngiliz hükümetinin elinden ise ancak KDV oranlarını düşürmek geldi. Zira banka kurtarma operasyonları sonrası kamu kesimi borç stoku GSYH’nin %47,5’ini buluyor ve bu durum uzun vadede hükümetin başını ağrıtacağa benziyor.
Tavsiye Et
Merkez Bankası kendinden emin
TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) Kasım ayında başladığı faiz indirimlerine Ocak ayında da devam etti. Kurul piyasa beklentilerinin çok üzerinde bir indirime giderek gecelik borçlanma faiz oranını %15’ten %13’e, gecelik borç verme faiz oranını ise %17,50’den %15,50’ye indirdi. 2005’ten bu yana yapılan en büyük indirimde, Kurul’un eldeki verilerin enflasyon baskısını azalttığını düşünmesi ve 2009 yılında enflasyon hedefinin tutturulacağını öngörmesi etkili oldu. İndirim sonrası yapılan açıklamada, önümüzdeki dönemde yapılması planlanan faiz indirimlerinin erkene alınmasının finansal piyasalardaki sıkışıklığın giderilmesinde etkili olacağının düşünüldüğü bildirildi. Krizin yönetiminde Merkez Bankası’nın Ekim ayından bu yana aktif bir rol oynadığı ve PPK’nın son üç toplantısında piyasa beklentilerini aşan faiz indirimleri yaptığı göz önüne alınırsa, Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönemlerde daha muhafazakâr davranacağı düşünülebilir.
Tavsiye Et
Üretime mola verildi, stoklar eritiliyor
Ekonomiyi canlandırmak için yapılan düzenlemelere ve alınan önlemlere rağmen, küresel mali krizin etkileri reel sektörde de hissedilmeye başlandı. Hem finansal kaynaklara erişmenin zorlaşması dolayısıyla finansman maliyetlerinin artması hem de iç ve dış pazarlardaki talep daralması nedeniyle bir süredir zor günler geçiren sanayiciler üretime ara veriyor. Şirketlerden yapılan açıklamalarda, yeterli talep olmaması dolayısıyla zaten bir süreden beri tam kapasiteyle üretim yapılmadığı vurgulandı. Buna rağmen ellerinde fazla stok bulunduğu ve bu stokların kademeli olarak tüketilmesi amacıyla üretimlerin geçici olarak durdurulduğu bildirildi. Fazla stoklarını tüketen şirketler üretime tekrar başlıyor. Üretime ara veren şirketler arasında Ford Otomotiv, Anadolu Isuzu, Çimsa, Batı Söke Çimento, Mercedes, Hyundai Assan, Oyak Renault, Tofaş, Goodyear, Bosch, Dyo Boya ve Anteks Tekstil gibi özellikle ihracata yönelik üretim yapan otomotiv ve tekstil sektöründeki şirketler bulunuyor.
Tavsiye Et
IMF görüşmelerinde belirsizlik sürüyor
Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye masası şefi Rachel Van Elkan başkanlığındaki heyet, yapılacak olan stand-by anlaşmasının detaylarını görüşmek üzere Türkiye’ye geldi. Böylece Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek tarafından klasik programlardan farklı olacağı ve Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap vereceği açıklanan 20. stand-by anlaşmasının yapılması konusunda son aşamaya gelinmiş oldu. Görüşmelerine Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ile başlayan heyet, sonrasında Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve diğer ilgili kamu kurumlarıyla bir araya gelerek, bu kurumlardaki uzmanlarla çalışma toplantıları düzenledi. Planlanandan uzun süren görüşmelerde henüz tam anlamıyla uzlaşma sağlanamadı ve taraflar, kendi çalışmalarını tamamlamak için görüşmelere ara verilmesi üzerinde mutabakata vardı. Bu son gelişmeyle, anlaşmanın en kısa zamanda imzalanacağı yönündeki beklentiler zayıflamış olsa da, önümüzdeki günlerde yeni bir sürpriz yaşanabilir.
Tavsiye Et
İşletmelere yeni destekler yolda
Merkez Bankası’nın aldığı kararların ardından, Hükümet de mali krizin reel sektör üzerindeki etkilerini azaltmak için uygulamayı düşündüğü önlemleri açıklamaya devam ediyor. Aralık ayında KOBİ’lerin kredi ihtiyacını karşılamak için Cansuyu projesini hayata geçiren hükümet, şimdi de zor durumdaki işletmelere işçi çıkartmamaları için yardım etmeyi düşünüyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun “işsizlik yardımı” olarak tanımlanabilecek bir uygulamanın detayları üzerinde çalıştığını belirterek, muhtemel uygulamanın temel hatlarıyla ilgili bilgiler verdi. Unakıtan’ın verdiği bilgilere göre, zor durumdaki işletmelere işçilerini işten çıkarmamaları karşılığında nakdi yardım yapılacak. Ayrıca krizden en çok etkilenen sektörlerden birisinin, üretiminin büyük kısmını ihraç eden otomotiv sektörü olduğunu bildiren Unakıtan, bu sektörü doğrudan ilgilendiren düzenlemelerin üzerinde çalışıldığını ve en kısa zamanda uygulamaya konulacağını söyledi.
Tavsiye Et
KOBİ’ler sermaye piyasalarına açılıyor
Ekonominin lokomotifi olan KOBİ’lerin sermaye piyasalarından fon sağlamaları ve finansman sıkıntılarını gidermeleri için yeni bir piyasa oluşturulması çalışmalarının sonuna gelindi. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Turan Erol, oluşturulacak piyasada KOBİ’lerin yanı sıra gelişme ve büyüme potansiyeline sahip işletmelerin ihraç edecekleri sermaye piyasası araçlarının işlem göreceğini bildirdi. Erol, halka açılma/işlem görme maliyetlerinin en aza indirilmesi amacıyla mevcut mevzuattaki birtakım zorunlulukların esnetildiğini, piyasa derinliğinin sağlanması amacıyla “piyasa yapıcılık” sisteminin uygulanacağını ve işletmelere “piyasa danışmanlığı” verileceğini açıkladı. Oluşturulacak bu yeni piyasa sayesinde KOBİ’ler ile büyüme ve gelişme potansiyeline sahip işletmeler uzun vadeli ve düşük maliyetli finansman sağlayabilecekler.
Tavsiye Et
Kriz katılım bankalarına yarayacak
Suudi Arabistan merkezli ArabNews gazetesinin haberine göre, mali kriz Türkiye’deki katılım bankalarının büyümesine yardımcı olacak. Gazete, son yıllarda geleneksel ticari bankalara kıyasla daha hızlı büyüdüğünü vurguladığı katılım bankalarının, halihazırda ellerinde bulundurdukları %4,5 oranındaki toplam mevduatı 2010 yılına kadar %10-13’e çıkarabileceğini bildirdi. Yeni Bankacılık Kanunu’nun 2007 yılında yürürlüğe girmesinin katılım bankalarına yansımasının olumlu olduğuna değinilen haberde, Varlığa Dayalı Borçlanma Senedi (SUKUK) işlemlerinin mevzuatta yer almasıyla birlikte katılım bankalarının bu senetlerden de faydalanabileceği vurgulandı. Bilindiği üzere Hazine’nin mevcut borçlanma senetleri katılım bankaları tarafından kullanılamıyor.
Tavsiye Et