Ortadoğu da, demokrasi de başka bir kültürün ideolojik araçları; emperyal, sömürgeci bir kültürün. Avrupalılar Amerika’ya Uzak Batı demiyor, ama Asya’nın doğusuna Uzak Doğu diyorlar. Ortadoğu’yu diledikleri zaman diledikleri yerden başlatıyorlar.
Coğrafi bir terimin kolayca istismarı anlaşılabilir olsa da, demokrasi gibi “değer yüklü” bir kavramın her yana çekilebilir olması tiksindirici. Bir zamanlar komünist diktatörlüklere “halk demokrasisi” deniyordu. Neredeyse yürüyemez hale geldiği için artık bu sefer aday olmaz diye düşündükleri Hüsnü Mübarek’e gazeteciler son seçimde “Halka bir veda konuşması yapmayı düşünüyor musunuz?” diye sorduklarında şu cevabı almışlardı: “Niye ki? Halk bir yere mi gidiyor?”
İsmail Yaylacı, Batı’da ve İsrail’de kamuoyu “yapıcıları”nı demokratik düzenin en büyük engeli sayıyor. Şimon Peres’in Davos’taki “Demokrasi oy vermek demek değildir, bir medeniyettir” ifadesi, demokrat görünümlü ikiyüzlülüğü çok güzel ifşa ediyor. Hasan Kösebalaban ise demokrasinin Ortadoğu’da Amerika’ya rağmen tesis edilmekte olduğunun altını çiziyor.
İran’da demokratik cumhuriyet felsefesinin nihayet yerleşmeye başladığına dikkat çeken Hakkı Uygur, İslam Devrimi’nin 30. yılında artık ne demokrasinin bir “küfür sistemi” ne de kadınların oy kullanmasının bir “günah-ı kebire” sayıldığını belirtiyor. İsrail devletinin sadece Yahudilere demokrat olduğunu vurgulayan Ceyda Karan ise bu sistemin açmazını şöyle özetliyor: “Demokrasiyi abartırsan Yahudiliği, hümanizmi abartırsan toprağı kaybediyorsun.”
Filistin’de demokratik yönelişin Hamas’ı iktidara taşıdığını belirten Ömer Bulut, AB ve ABD’nin Hamas’ın meşru iktidarını tanımamakla ilkesiz davrandıklarını söylüyor. Mete Çubukçu ise Irak’ta Amerikan işgali sürdüğü müddetçe yapılacak seçimlerin küçük krallıklar yaratacağını vurguluyor.
Batılıların Ortadoğu’da sivil güçler yerine askerleri tercih edegeldiklerini söyleyen A. Emin Dağ, siyasal sistemleri karşıt gibi görünse de Suriye ve Lübnan düzenlerinin “ötekini ezmek” üzerine kurulduğunu, bu yönleriyle benzeştiklerini ifade ediyor. Muhittin Ataman ise S. Arabistan ve Ürdün’de demokratik adımların sandıktan Batı-karşıtı, milliyetçi ve dindar gruplar çıkarabileceğine dikkat çekiyor.
Ortadoğu kendi kelimeleriyle düşünmüyor ve yönetilmiyor.
Paylaş
Tavsiye Et