Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (November 2009) > Merhaba >
Merhaba
Siyasette güzel şeyler de oluyor.
“Küçük olsun, bizim olsun” terör örgütü, ordudaki uzantıları ile birlikte yargılanıyor. Ne var ki, imtiyazlarını, korunması gereken birinci öncelikleri olarak gören kimi aktörler bu süreci tıkamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Sorunu, TSK’nın varlığı ve itibarı ile ilgili bir tartışmaya dönüştürüp, gerginleşen ortamdan her zaman olduğu gibi yine nemalanmaya çalışıyorlar. “TSK’nın üzerinden elinizi çekiniz” açıklamasını yapanlar, kimin elinin uzun olduğunu da unutmuşa benziyorlar.
Kendilerine “kurtarıcı” misyonu biçenler, sahip oldukları iktidarı kaybetmemek için, bizi bize rağmen zorla kurtarmaktan vazgeçeceğe benzemiyorlar. Bu yüzden bizim sorun olarak görmediğimiz “sorunları çözme”yi, çözecek sorun yoksa çıkarmayı göze alıyorlar. Oysa bu zoraki kurtarıcılara en iyi cevabı Erzurumlu Emrah iki yüzyıl önce vermiş:
“El çek tabip el çek yaram üstünden / Sen benim derdime deva bilmezsin / Yıkıp harap ettin gönül sarayın / Alıp bir taşını koyabilmezsin.”
Bu ayki dosya konumuz, “sınır”. Modern merkezî devletler sonrasında bir değer halini alan “sınır” kavramının sosyo-politik bir okumasını yapmayı denedik bu ay. Ali Aslan, Mesut Özcan, Sevinç Alkan Özcan, Muzaffer Şenel ve Ömer Tuna günümüz dünyasında “sınır”ın ne anlama geldiğini sorguladılar.
SöyleşiYORUM konuğumuz Türkiye’de kültürel psikiyatrinin öncü isimlerinden Doç. Dr. Medaim Yanık. Kendisiyle şiddet üzerine söyleştiğimiz Yanık, “şiddeti önleyecek koruyucu mekanizmalar”a ihtiyacımız olduğunu söylüyor.
Şiddetin egemenliği, insanlığımıza kastediyor…

Paylaş Tavsiye Et