Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (January 2004) > Panorama
Panorama
Avrupa ‘yüzünü’ gösterdi
İstanbul’u cehenneme çeviren terör olaylarından hemen sonra Türkiye’ye destek mesajları gönderen Avrupa ülkeleri, ilerleyen günlerde tavırlarını değiştirerek, güvenlik açısından sakıncalı olduğu gerekçesiyle Türkiye’ye gidilmemesi yönünde açıklamalar yaptılar. Bu açıklamalar sonrasında İstanbul’da gerçekleştirilmesi planlanan pek çok uluslararası kongre, konferans ve etkinlik iptal edildi. Ülke gündemini en çok meşgul eden iptal kararı ise, UEFA’nın, Beşiktaş ve Galatasaray futbol takımlarının Şampiyonlar Ligi maçlarının tarafsız bir sahada oynanması yönündeki kararı oldu. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere üst düzey bir çok siyasi, Avrupa’nın bu tavrıyla teröre prim verdiğini söyleyerek tepkilerini dile getirdi. UEFA ise Türkiye’nin Avrupa’da yürüttüğü tüm diplomatik girişimlere rağmen kararını değiştirmedi. 2 Aralık günü Almanya’da oynanan ve gurbetçilerimizin yoğun ilgi gösterdiği maçta Galatasaray, İtalyan takımı Juventus’u Hakan Şükür’ün attığı iki golle yendi. Böylece, terör olayları sonrasında Türkiye’yi yalnız bırakan Avrupa’ya cevap sahadan gelmiş oldu.

Tavsiye Et
Irak’ta savaşmayana ihale yok
Irak’ın yeniden inşasına yönelik ilk projeleri, ihale bile açmadan Bush yönetimine ve Pentagon bünyesindeki Savunma Politika Kurulu’na yakınlığıyla tanınan Bechtel ve Halliburton gibi Amerikan şirketlerine devreden ABD yönetimi, gelen tepkiler üzerine ikinci parti ihaleleri 63 ortağına açtı. 5 Aralık’ta son halini alan listeye Türkiye sonradan dahil edildi.
Savaşa karşı çıkan ve Irak’a asker göndermeyen Almanya, Fransa, Rusya ve Kanada ise Irak’ta petrolden enerji sektörüne, iletişimden inşaata, ulaşımdan kamu hizmetlerine uzanan 18,6 milyar dolar tutarındaki 26 altyapı ihalesinden men edildi. Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz bu kararın, ABD’nin “yaşamsal güvenlik çıkarlarını koruma” amacına yönelik olduğunu dile getirdi. İhalelerden dışlanan ülkelerin karara tepkisi sert oldu. Almanya kararı uluslararası hukuka aykırı bulurken, Avrupa Komisyonu da ABD’nin kararını kınayan bir açıklama yaptı. Alman Hükümet Sözcüsü Bela Anda, böyle bir yasağın “geçmişe değil, birlikte geleceğe bakmak” anlayışına ters düşeceğini savundu.

Tavsiye Et
Sanal güç dengeleri yeniden kuruluyor
Bilişim çağının en büyük göstergelerinden biri olan internet iletişim ağı, hakim güçlerin iştahını kabartıyor. 10-11 Aralık tarihlerinde İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan ve 175 ülkeden 4 bin 900 temsilci ile 660 sivil toplum örgütünün katıldığı BM Dünya Bilişim Zirvesi’nde, bilişim teknolojisinin üçüncü dünya ülkelerinde de yaygınlaştırılması ve kontrolü konuları tartışıldı. Zirvenin en önemli gündem maddesi, dünya internet ağı üzerindeki kontrolün kimin tarafından üstlenileceği konusuydu. ABD şu ana kadar olduğu gibi, kontrolün kendi çıkarları doğrultusunda, özel bir teşebbüs olan California merkezli Internet Corporation for Assigned Names and Numbers (ICANN) şirketinde kalmasını isterken; başta Fransa olmak üzere Çin, Rusya, Hindistan ve Mısır gibi ülkeler kontrolün Birleşmiş Milletler’de olmasını savundular. Zirvede tartışılan konular bir kez daha gösterdi ki, sanal dünyadaki baş döndürücü gelişmeler, siyasi gücü besleyen aslî unsurlardan biri olma yolunda hızla ilerlemeye devam ediyor.

Tavsiye Et
İsrail’in “utanç duvarı” BM’de görüşülecek
Aralık ayının ilk günlerinde Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelen Filistinli örgüt liderleri İsrail’deki intihar saldırılarının durdurulması hususunda anlaşmaya vardılar. Örgütlerin ateşkes isteği Filistin Başbakanı Ahmet Kurey tarafından İsrail yönetimine de iletildi. Filistin’in ateşkes kararı almasının hemen akabinde İsrail, Gazze şeridindeki Refah mülteci kampına girdi. İsrail’in saldırısında 5 Filistinli öldürüldü; 17’si ise yaralandı.
Diğer yandan BM Genel Kurulu, İsrail’in inşa etmekte olduğu “utanç duvarı”nın Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda görüşülmesini öngören karar tasarısını kabul etti. Türkiye ile birlikte 90 ülke karar tasarısı lehine oy kullanırken, İsrail ve ABD’nin aralarında bulunduğu 8 ülke ret oyu verdi. AB ülkeleri ise çekimser kalmayı tercih ettiler.

Tavsiye Et
Türkiye tazminat ödeyerek kazandı
Türkiye ile Avrupa Konseyi arasında son dönemlerin en büyük krizi olarak görülen ve Kıbrıs sorunu açısından sembol hale gelen ‘Loizidu Davası’ sonuçlandı. Türkiye, emsal teşkil etmemesi koşuluyla Titiana Loizidu’ya bir milyon 120 bin euro ödemeyi kabul etti. Loizidu, 1990’lı yılların başlarında AİHM’ye başvurarak, Türkiye’nin 1974 harekatında kendine ait olan arazilerin işgale uğradığını iddia etmiş ve bu sebeple Ankara’ya karşı dava açmıştı.
Nihai kararda, 1998 yılında tazminatın ödenmesi için verilen AİHM kararının diğer davalara emsal teşkil etmemesi benimsendi. Tazminat kararı taviz gibi görünse de, emsal teşkil etmemesi kararı Türkiye’nin, Avrupa Konseyi’nde Rum ve Yunan ikilisine karşı kazandığı diplomatik bir zafer olarak yorumlanıyor.

Tavsiye Et
Savaşlar da özelleştiriliyor
Modern savaşlarda özel sektörün payı giderek artıyor. The Guardian gazetesinin araştırmasına göre, Irak’taki koalisyon güçlerine Pentagon’dan sonra en fazla katkıyı özel şirketler yapıyor. 9.900 askerle İngiltere bölgede ikinci büyük kuvvet gibi gözükse de, Irak’ta özel askeri sözleşmelerle çalışan 10 bin kişi bulunuyor. Özel sektör, Batının Balkanlar, Afganistan ve Irak’ta düzenlediği operasyonlara öylesine nüfuz etmiş ki, savaşların onlarsız yürütülemeyeceği söyleniyor.
ABD’nin bu yılki savaş masraflarının 87 milyar dolar civarında olması bekleniyor. Bu miktarın üçte birlik kısmı, çoğu Amerikalı ve İngiliz olan savaş firmalarına ödeniyor. Askeri şirketlerin artan etkinliğinin, uzun dönemde hükümetlerin karar alma süreçleri üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceği yorumları yapılıyor.

Tavsiye Et
ABD ‘ötekileri’ yanlışlıkla(!) bombalamaya devam ediyor
Afganistan’da 16 bin kişilik uluslararası askeri güce rağmen istikrarsızlık sürüyor. Yoksulluğun esir aldığı Afgan halkı bir yandan da üzerlerine yağan bombalara karşı yaşam savaşı veriyor.
Geçtiğimiz ay, ABD askerlerinin gerçekleştirdiği iki ayrı saldırıda 15’i çocuk 25 kişi hayatını kaybetti. Masum insanların ve özellikle çocukların katledildiği bu olaylar ABD yetkilileri tarafından “yanlışlık sonucu meydana geldi” şeklinde açıklandı. Ancak bu olaylar ilk değil. Afganistan’da, 2001 yılından bu yana yanlış hedeflere atılan bombalar sebebiyle yüzlerce insan hayatını kaybetti. Görünen o ki, ‘ötekileştirdiği’ insanların hayatını hiçe sayan Amerikan anlayışının sonucu olarak, bu defa da Amerikalı yetkililer, ölen çocukların ailelerine belli bir tazminat ödeyecek ve olay kapatılacak.

Tavsiye Et
TIME dergisinden “yılın hatası”
TIME dergisi “yılın adamı” olarak Amerikan askerlerini seçti. Derginin editörlerinden James Kelly, 2003’ün en büyük hikâyesini temsil etmek üzere ödülün ABD askerlerine verildiğini açıkladı. Editör, dünyanın öbür ucunda bile özgürlükleri savunma amacıyla kahramanca mücadele veren askerlerin “yılın adamı” unvanını hak ettiğini savunuyor.
Her ne kadar TIME dergisi ödülün 1,4 milyon kişilik ABD ordusunun tüm personelini kapsadığını söylese de, derginin kapağını ve iç sayfalarını sadece Irak’ta görev yapan ABD’li askerlerin fotoğrafları süslüyor. Irak’taki Amerikan askerleri arasında eve dönmek isteyenlerin, ülke içerisinde ise başta asker aileleri olmak üzere özgürlük oyunundan sıkılanların sesleri giderek yükselirken, TIME’ın bu girişimi en iyimser ihtimalle bir moral verme çabası olarak yorumlanabilir.

Tavsiye Et
Dokunulmazlıklara dokunulmadı
AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu başkanlığında kurulan Meclis Dokunulmazlıkları Araştırma Komisyonu çalışmalarını tamamladı. Komisyondan, AKP milletvekillerinin aleyhte oyları nedeniyle “dokunulmazlıklara dokunulmaması” kararı çıktı. CHP’li üyelerin muhalefeti kararın değiştirilmesine yeterli olmadı. Alınan karardan sonra bir basın açıklaması yapan Komisyon Başkanı Hüsrev Kutlu, “Yargı bağımsızlığı sağlanıncaya, demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla uygulanıncaya kadar ‘Milletvekili dokunulmazlığına dokunulmaması’ kararı aldıklarını” bildirdi.
CHP’liler “dokunulmazlıkların kaldırılması”nı, Abdullah Gül Başkanlığı’nda ilk AKP Hükümeti’nin kurulmasının hemen ardından Meclis’te dile getirmeye başlamışlar ve bu konuyu birçok önergede AKP’ye karşı pazarlık unsuru olarak kullanmışlardı. Komisyonun dokunulmazlıkların kaldırılmaması yönündeki kararı CHP grubunda yoğun eleştirilere neden oldu. CHP’liler, AKP’nin kararının yargıya güvensizlik ve suçlu olan milletvekillerini koruma anlamına geldiğini savunuyor.
AKP’li milletvekillerini ise yakın geçmişte de görüldüğü üzere, yargı erkinin siyasi amaçlar doğrultusunda kullanılması ihtimali endişelendiriyor. Ayrıca, Türkiye’de birçok meslek grubu ‘dokunulmaz’ iken sadece milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasının, halkın temsil edildiği Meclis’in diğer kurumlar karşısında zayıflamasına yol açacağı ifade ediliyor.

Tavsiye Et
Fransa’da Oryantalizm yeniden
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın ‘belirgin dinî sembollerin’ ilköğretim okullarında yasaklanması talebi, Aralık ayında, dünya gündemine damgasını vuran konulardan biri oldu. Fransa’da başörtüsü ve laiklik tartışmalarının artması üzerine Jacques Chirac’ın talimatıyla Temmuz ayında oluşturulan Laiklik Komisyonu, çalışmalarını bir rapor halinde 11 Aralık günü Cumhurbaşkanına sundu. Komisyonun hazırladığı rapora göre, ilköğretim okullarında ‘belirgin dinî sembollerin’ kanunla yasaklanması öngörülüyor. Raporda başörtüsü ve kippa, yasaklanan dini semboller kapsamına alınırken; küçük haç, kolyeye takılan küçük Kur’an ve Davut yıldızı bu yasağın dışında kalıyor. Chirac, 17 Aralık’ta söz konusu rapor doğrultusunda bir açıklama yaparak, belirgin dinî sembollerin kamu ilköğretim okullarında yasaklanması ve bu meyanda hazırlanacak kanunun, Mecliste kabul edildikten sonra gelecek öğretim yılında yürürlüğe konması gerektiğini ifade etti. Başörtüsü yasağına, eğitim federasyonlarıyla birlikte Hıristiyan ve Musevi din adamları da tepki gösterirken, Fransa Hıristiyan Kiliseleri Konseyi, örtüye karşı kanun çıkarılmasının ayrımcılığa neden olacağını savundu. Kararı destekleyenler yasağın Avrupa’da uyum sorunu yaşayan Müslümanların uyum sürecine katkıda bulunacağını savunurken, yasağa karşı çıkanlar ise yasaklama kararının temel özgürlüklere ters düşeceğinin altını çiziyor.

Tavsiye Et