Ulus’tan Millet’e yükselmenin sancılarını çekiyoruz. Cumhurbaşkanı “Güzel şeyler olacak!” derken, umuyoruz ki bir devlet siyasetini dile getiriyor olsun. Toplum için hiçbir zaman problem olmamış Türklük-Kürtlük gibi sorunların, devlet için kangren olmuş bir yaraya dönüşmesi akıl almaz bir siyasi hatadır. Büyük hataların faturasını ise ne yazık ki torunlar ödüyor.
Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde devrim niteliğinde değişimler boy vermeye başlayınca, 90’lık siyasetçiler siyaset sahnesinde boy göstermeye başladılar. Bunların hepsinin hissiyatını Cindoruk’un şu sözleri çok güzel özetliyor: “Devlet tehlikedeyse, kolları sıvamak lazım.” Milletin tehlikede olup olmadığı bu “son kullanma tarihi geçmiş” siyasetçileri hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Onlar devleti düşünüyorlar sadece, yani kendilerini!
Bu ayki dosyamızda, yürek yakıcı Mardin katliamından hareketle töre meselesini irdelemeye çalıştık. Türk aydınının son derece sığ ve kaba bir yaklaşımla içini boşalttığı bu kavram, ne yazık ki artık sosyolojik çözümlemelere hizmet edemiyor. Ali Murat Yel, Yasin Aktay, Mazhar Bağlı, Nazife Şişman ve Tayfun Atay bu “tereddî”nin hikâyesini yazdılar.
Haziran ayı SöyleşiYORUM konuğumuz, entelektüel eylem adamı Ümit Fırat. PKK ve Kürtçülük hareketlerinin tarihini çok iyi bilen Fırat, başından beri PKK’nın Türkiye’deki statüko için en temel malzemeyi oluşturduğuna dikkat çekiyor.
Güzel şeyler olacaksa, statükocuların adımlarına dikkat edelim.
Paylaş
Tavsiye Et