Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2010) > Memleket Hali > Paralı üniversite çözüm mü?
Memleket Hali
Paralı üniversite çözüm mü?
Yücel Bulut
YE­Nİ YÖK Baş­ka­nı Prof. Yu­suf Zi­ya Öz­can, Ulu­sal Öğ­ren­ci Kon­se­yi’nin açı­lış top­lan­tı­sı son­ra­sın­da öğ­ren­ci­ler­le yap­tı­ğı soh­bet sı­ra­sın­da di­le ge­tir­di­ği ve da­ha son­ra Ga­zi­an­tep’e yap­tı­ğı se­ya­hat­te ga­ze­te­ci­le­rin so­ru­la­rı üze­ri­ne tek­rar­la­dı­ğı açık­la­ma­la­rıy­la üni­ver­si­te­ye iliş­kin ye­ni bir tar­tış­ma­nın baş­la­ma­sı­na ve­si­le ol­du. YÖK Baş­ka­nı’nın ga­ze­te­le­re yan­sı­yan açık­la­ma­la­rı iki nok­ta­da yo­ğun­la­şı­yor: (1) Pa­ra­lı üni­ver­si­te eği­ti­mi, (2) Burs­lu asis­tan is­tih­da­mı.
Ulu­sal Öğ­ren­ci Kon­se­yi son­ra­sın­da bir öğ­ren­ci­nin sor­du­ğu “Her­kes üni­ver­si­te me­zu­nu ol­ma­lı mı?” so­ru­su­na “Ha­yır, ol­ma­ma­lı” ce­va­bı­nı ve­ren YÖK Baş­ka­nı, “üni­ver­si­te ka­pı­sın­da­ki yı­ğıl­ma­nın ne­den­le­rin­den bi­ri” ola­rak “okul­la­rın pa­ra­sız” ol­ma­sı­nı gö­rü­yor. (Bu yıl, ÖSS im­ti­ha­nı­na 1,2 mil­yon öğ­ren­ci gi­re­cek ve an­cak ya­rı­sı bir li­sans prog­ra­mı­na ka­yıt yap­tır­ma hak­kı el­de ede­bi­le­cek.) Üni­ver­si­te­le­rin be­da­va ol­ma­sı­nın “hiç­bir yer­de gö­rül­me­di­ği­”ni ifa­de et­tik­ten son­ra “Bu­nun ye­ri­ne öğ­ren­ci­le­re pa­ra­lı yap­sak, is­te­ye­ne 8-10 bin YTL kre­di ver­sek, son­ra bu­nu bi­ze ge­ri öde­se. Da­ha iyi de­ğil mi?” di­ye de çö­züm öne­ri­si­ni su­nu­yor.
YÖK Baş­ka­nı’nın ay­nı ko­nuş­ma­sın­da söy­le­dik­le­rin­den, bu şe­kil­de “hiç ol­maz­sa üni­ver­si­te­le­rin ken­di aya­ğı­nın üze­rin­de dur­ma­sı”­nın da sağ­la­na­ca­ğı­nı dü­şün­dü­ğü­nü an­lı­yo­ruz. Baş­kan, üni­ver­si­te­le­rin fi­nans­ma­nı­nın, burs ya da kre­di im­kan­la­rıy­la des­tek­le­ne­cek öğ­ren­ci­ler eliy­le sağ­lan­ma­sı­nın “is­tih­dam so­ru­nu”nun çö­zü­mün­de de et­ki­li ola­bi­le­ce­ği ka­na­ati­ni ta­şı­yor. Bu­nu da şöy­le ifa­de edi­yor: “Her­ke­sin üni­ver­si­te me­zu­nu ol­ma ça­ba­sı­na an­lam ve­re­mi­yo­rum. Bir­çok ki­şi boş­ta gez­me­mek ya da as­ker­lik için üni­ver­si­te­de oku­mak is­ti­yor. Bu­nun idea­li, her­ke­si üni­ver­si­te­ye ta­şı­ma­mak ve di­ğer­le­ri­ni yük­sek tek­nik okul­la­ra ve yük­sek mes­lek yük­se­ko­kul­la­rı­na yön­len­dir­mek­tir. Bu sa­ye­de en azın­dan is­tih­dam so­ru­nu çö­zü­lür.”
YÖK Baş­ka­nı, araş­tır­ma gö­rev­li­si kad­ro­la­rı için de burs sis­te­mi­ne ge­çil­me­si­nin uy­gun ola­ca­ğı­nı ifa­de edi­yor: “Araş­tır­ma gö­rev­li­le­ri beş yıl burs­lu kal­sın­lar. Burs­la­rı bit­ti­ğin­de eğer ba­şa­rı­lı olur­lar­sa kad­ro­ya ge­çip de­vam et­sin­ler; ama ola­maz­lar­sa ken­di­le­ri­ne üni­ver­si­te dı­şın­da iş ara­sın­lar di­ye dü­şü­nü­yo­ruz.” (Mev­cut uy­gu­la­ma­nın, 50/d maddesi sayesinde, as­lın­da tam da Baş­kan’ın gör­me­yi ar­zu­la­dı­ğı şek­le dö­nüş­mek­te ol­du­ğu­nu ve kı­sa za­man için­de de iyi­ce yer­le­şe­ce­ği­ni be­lirt­mek­le ye­ti­ne­lim!) Araş­tır­ma gö­rev­li­le­ri için ge­nel bir sı­nav ya­pıl­ma­sı­nı plan­la­dık­la­rı­nı da ek­li­yor. An­la­şı­lan bu­nun­la, aka­de­mik kad­ro­la­rın ka­li­te­si­nin yük­sel­til­me­si he­def­le­ni­yor.
Yük­seköğ­re­tim Ku­ru­lu, ku­ru­lu­şun­dan bu­gü­ne cid­di sı­kın­tı­lar ya­şı­yor ve ay­nı za­man­da da ya­ra­tı­yor. Tür­ki­ye’de­ki yük­seköğ­re­tim sis­te­mi­ni dü­zen­le­mek üze­re ku­ru­lan bu ku­rul, bu­gün iti­ba­rıy­la, bü­yük öl­çü­de ide­olo­jik yak­la­şım­la­rın he­ge­mon­ya­sı al­tın­da ve ken­di işi ol­ma­yan ko­nu­lar­da ül­ke­de ki­mi za­man dü­şük ki­mi za­man yük­sek yo­ğun­luk­lu ola­rak de­vam eden ça­tış­ma­nın bir ta­ra­fı ola­rak fi­kir be­yan edi­yor. Ye­ni baş­kan­la bir­lik­te bu gö­rü­nü­mün­den uzak­la­şa­ca­ğı bek­le­ne­bi­lir; fa­kat söz ko­nu­su ge­ri­li­mi -en azın­dan bel­li bir sü­re da­ha- ken­di için­de ya­şa­ya­ca­ğı da aşi­kâr. O ne­den­le, YÖK Baş­ka­nı’nın yap­mış ol­du­ğu bu son açık­la­ma­lar, ku­ru­mun bun­dan son­ra ken­di as­li iş­le­ri­ne da­ha faz­la yo­ğun­la­şa­ca­ğı­nı gös­ter­me­si açı­sın­dan an­lam­lı ve önem­li.
Baş­kan’ın ko­nu ile il­gi­li açık­la­ma­la­rı, ken­di şah­si dü­şün­ce­le­ri ol­mak­tan öte bir bo­yut ta­şı­yor mu meç­hul. İler­le­yen za­man­da, bu dü­şün­ce­le­rin ku­rum­sal ve uy­gu­la­ma­ya dö­nük bir ya­nı­nın bu­lu­nup bu­lun­ma­dı­ğı el­bet­te gö­rü­le­cek­tir. Fa­kat Baş­kan’ın açık­la­ma­la­rı­nın sa­tır ara­la­rın­dan, di­le ge­tir­di­ği me­se­le­ler­den en azın­dan bir kıs­mın­dan -ör­ne­ğin araş­tır­ma gö­rev­li­le­riy­le il­gi­li olan­la­rın­dan- Baş­ba­kan’ın ha­ber­dar ol­du­ğu so­nu­cu­nu çı­ka­ra­bi­li­riz.
Üni­ver­si­te­le­rin -el­bet­te Baş­kan’ın da, bi­zim de kas­tı­mız “dev­let üni­ver­si­te­le­ri”dir- pa­ra­lı olup ol­ma­ma­sı ko­nu­su­nu ise da­ha ge­niş bir çer­çe­ve­de, eği­tim sis­te­mi­mi­zin ve hat­ta Tür­ki­ye’nin bü­tün­lü­ğü için­de bir ye­re yer­leş­tir­mek su­re­tiy­le tar­tış­mak ge­rek­li­dir. Bu bü­tün­lük için­de de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de or­ta­ya çı­ka­cak ilk so­nuç; üni­ver­si­te­le­rin pa­ra­lı ya da pa­ra­sız ol­ma­sı­nın, tek ba­şı­na, aka­de­mik ka­li­te­nin ya da is­tih­dam prob­le­mi­ni çöz­me­nin ga­ran­ti­si ol­ma­dı­ğı­dır. (Kal­dı ki, Tür­ki­ye’de üni­ver­si­te­ler “pa­ra­sız” de­ğil­dir, he­le he­le “be­da­va” hiç de­ğil­dir. Dev­let üni­ver­si­te­le­rin­de oku­yan öğ­ren­ci­ler, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­ne kı­yas­la çok dü­şük de ol­sa, bir “üc­ret” öde­mek­te­dir­ler. Öğ­ren­ci­le­rin ha­tı­rı sa­yı­lır bir kıs­mı, bu mik­ta­rı öde­mek için dev­let­ten kre­di al­mak­ta­dır: Kre­di ve Yurt­lar Ku­ru­mu’nun “kat­kı kre­di­si” ver­me­ye de­vam et­ti­ği öğ­ren­ci sa­yı­sı, 2007-2008 öğ­re­tim yı­lı için 568 bin ci­va­rın­da­dır. Aşa­ğı yu­ka­rı ay­nı mik­tar­da öğ­ren­ci­ye de “öğ­re­nim kre­di­si” ve­ril­mek­te­dir. Li­sans dü­ze­yin­de­ki top­lam öğ­ren­ci sa­yı­mı­zın yak­la­şık 850 bin ol­du­ğu dü­şü­nü­lür­se ra­ka­mın cid­di­ye­ti or­ta­ya çı­kar. Bu­na bir de, üni­ver­si­te­ye gi­re­ne ka­dar ge­rek ilk ve or­taöğ­re­nim ka­de­me­le­rin­de, ge­rek­se de özel ders­ha­ne­le­r­de ya­pı­lan öde­me­ler ek­len­di­ğin­de Tür­ki­ye’de eği­ti­min “be­da­va” de­ğil, hat­ta ol­duk­ça pa­ra­lı ve pa­ha­lı bir sü­reç ol­du­ğu or­ta­ya çı­ka­cak­tır.) Dün­ya­da­ki fark­lı uy­gu­la­ma­la­ra ba­kıl­dı­ğın­da bu du­rum da­ha açık bir bi­çim­de an­la­şı­la­cak­tır. Al­man­ya ve­ya Fran­sa’da­ki uy­gu­la­ma­lar ABD’de­kin­den ya da İn­gil­te­re’de­kin­den fark­lı­dır. Fa­kat her iki ör­nek de, tar­tış­ma­ya baş­lan­gıç teş­kil eden aka­de­mik ka­li­te ve is­tih­dam prob­lem­le­ri açı­sın­dan, Tür­ki­ye’de­ki uy­gu­la­ma­dan çok da­ha ba­şa­rı­lı so­nuç­lar ver­miş­tir, ver­me­ye de de­vam et­mek­te­dir. Bu ger­çek bi­ze, me­se­le­nin, yal­nız­ca üni­ver­si­te ile sı­nır­lı bir prob­lem ol­ma­dı­ğı­nı, do­la­yı­sıy­la prob­le­min de yal­nız­ca üni­ver­si­te­le­rin fi­nans­ma­nı prob­le­mi­nin dü­zen­len­me­siy­le çö­zü­le­me­ye­ce­ği­ne iliş­kin bir ipu­cu ver­me­li­dir.
Üni­ver­si­te­ler eği­tim sis­te­mi­mi­zin en üst saf­ha­sı­nı teş­kil eden ku­rum­lar­dır. Ya­ni an­cak bu bü­tün için­de bir ye­ri ve an­la­mı var­dır. Bü­tü­nü ih­mal eden bir yak­la­şım, ne üni­ver­si­te­le­rin prob­lem­le­ri­ni tes­pit ede­bi­lir ne de bun­la­rı sağ­lık­lı bir çö­zü­me ka­vuş­tu­ra­bi­lir. Üni­ver­si­te­le­re gi­riş sü­re­cin­de “özel ders­ha­ne­ler”in or­taeği­tim ku­rum­la­rın­dan çok da­ha faz­la önem­li gö­rül­dü­ğü bir eği­tim sis­te­min­de, bü­tün­le il­gi­li çok cid­di bir prob­lem var de­mek­tir. Ay­rı­ca “üni­ver­si­te me­zu­nu, dip­lo­ma­lı iş­siz”ler or­du­su, ay­nı za­man­da eko­no­mi ve eko­no­mi-eği­tim iliş­ki­siy­le il­gi­li de bir so­run­dur. Yi­ne li­sans -ve li­sans-üs­tü- eği­tim­de­ki yı­ğıl­ma­nın as­ker­lik so­ru­nuy­la iliş­ki­len­di­ril­me­sin­den, üni­ver­si­te­le­rin ay­nı za­man­da sos­yo-kül­tü­rel ve si­ya­sal prob­lem­le­ri ol­du­ğu an­la­mı­nı da çı­kar­ma­mız müm­kün.
Bu de­ğer­len­dir­me­ler­den de ko­lay­lık­la an­la­şı­la­ca­ğı üze­re, üni­ver­si­te­le­ri­miz­le il­gi­li sö­zü edi­len so­run(lar); eği­tim sis­te­mi­miz­den sos­yal ya­şan­tı­mı­za, si­ya­sal me­se­le­le­ri­miz­den ya­pı­sal eko­no­mik so­run­la­rı­mı­za va­rın­ca­ya ka­dar pek çok fark­lı alan­la iliş­ki­li­dir. Bu ger­çek or­ta yer­de du­rur­ken, bü­tün bu so­run­la­rın çö­zü­mü­ne yö­ne­lik bir tar­tış­ma­ya “üni­ver­si­te­le­rin pa­ra­lı olup ol­ma­ma­sı” nok­ta­sın­dan baş­la­mak pek de doğ­ru ol­ma­sa ge­rek­tir.
Bu­gün Tür­ki­ye’de top­lam 9 il -Ar­da­han, Bar­tın, Bay­burt, Gü­müş­ha­ne, Hak­ka­ri, Iğ­dır, Şır­nak, Tun­ce­li ve Ya­lo­va- ha­riç bü­tün il­le­ri­miz­de bir ve­ya bir­den faz­la üni­ver­si­te mev­cut. Bu­gün iti­ba­rıy­la Tür­ki­ye’de­ki üni­ver­si­te sa­yı­sı 85’i dev­let, 30’u va­kıf üni­ver­si­te­si ol­mak üze­re 115’tir. Bu sa­yı ye­ter­li gö­rül­me­yip bü­tün il­le­ri­mi­ze üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı­na da ça­lı­şı­lı­yor. Üni­ver­si­te gi­riş im­ti­han­la­rı­na gi­ren 1 mil­yo­nu aş­kın öğ­ren­ci dik­ka­te alın­dı­ğın­da mev­cut üni­ver­si­te kon­ten­jan­la­rı­nın ye­ter­siz kal­dı­ğı ve “bu so­ru­nun özel­lik­le va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin kon­ten­jan­la­rı­nın ar­tı­rıl­ma­sı yo­luy­la çö­zül­me­si ge­rek­ti­ği” de yi­ne YÖK Baş­ka­nı ta­ra­fın­dan be­lir­til­di. Bu tab­lo, her şey­den ön­ce, YÖK Baş­ka­nı’nın sür­dür­mek­te ol­du­ğu uy­gu­la­may­la ken­di dü­şün­ce­le­ri ara­sın­da cid­di bir çe­liş­ki­nin ol­du­ğu­nu or­ta­ya ko­yu­yor: Bir ta­raf­tan de­ği­şik mü­la­ha­za­lar­la “her­ke­sin üni­ver­si­te­ye git­me­si ge­rek­me­di­ği­”ni ifa­de edi­yor, öte ta­raf­tan üni­ver­si­te önün­de­ki yı­ğıl­ma­yı ön­le­mek için da­ha faz­la üni­ver­si­te, da­ha faz­la kon­ten­jan ar­tı­rı­mı­nı sağ­la­ma­nın yol­la­rı­nı arı­yor. Bu çe­liş­ki­nin bir so­nu­cu ola­rak, eko­no­mi­mi­zin bü­yü­tül­me­me­si ve ye­ni is­tih­dam alan­la­rı ya­ra­tıl­ma­ma­sı du­ru­mun­da, sa­yı­la­rı ve kon­ten­jan­la­rı ar­tı­rı­lan üni­ver­si­te­ler “dip­lo­ma­lı iş­siz­ler or­du­su”na ye­ni ne­fer­ler üret­mek­ten öte­ye gi­de­me­ye­cek­ler­dir. Ay­rı­ca, iliş­ki­li alan­lar­la -ör­ne­ğin eko­no­mi ile- ko­or­di­ne­li bir ça­lış­ma­ya da­yan­mak­sı­zın ge­çi­len “pa­ra­lı” eği­tim sis­te­mi, öğ­ren­ci­ler -ve ai­le­le­ri- açı­sın­dan/için eko­no­mik bir ya­tı­rı­ma dö­nü­şe­cek­tir. Mev­cut dip­lo­ma­lı iş­siz­ler ha­tır­lan­dı­ğın­da, böy­le­si bir eko­no­mik ris­ki kim ve ne­den üst­len­sin ki?
YÖK Baş­ka­nı’nın söz­le­ri­nin, bu­gün için, üni­ver­si­te­nin so­run­la­rı­na dik­kat çek­me­si ve tar­tış­ma aç­ma­sı açı­sın­dan bir an­la­mı ve öne­mi ol­du­ğu mu­hak­kak­tır. Fa­kat me­se­le­nin Tür­ki­ye’nin ko­şul­la­rı­nı ve özel­de de eği­tim sis­te­mi­mi­zi bir bü­tün ola­rak ele al­ma­dan yal­nız­ca -her iki an­la­mıy­la da- duy­gu­sal yön­den tar­tı­şıl­ma­sı, prob­lem­le­rin çö­zü­mü­ne des­tek de­ğil, kös­tek ola­cak­tır. Me­se­le­le­ri­mi­zi sa­de­ce eko­no­mik fay­da pren­si­bin­den ha­re­ket­le ele al­dı­ğı­mız­da in­sa­nî, top­lum­sal ve kül­tü­rel pek çok şe­yi ıs­ka­la­ya­ca­ğı­mız da aşi­kâr­dır.

Paylaş Tavsiye Et