Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (April 2010) > Asılıyorum > La havle ve la kuvvete
Asılıyorum
La havle ve la kuvvete
Ali Cengiz Tuğrul
Ha­yır­dır in­şal­lah, di­ye­cek­si­niz.
Kos­ko­ca Ali Cen­giz Tuğ­rul bu baş­lı­ğı na­sıl at­tı?
Bu gör­kem­li akıl ça­ğın­da bu ne bi­çim baş­lık!
Üs­te­lik Sa­yın Baş­ba­kan bi­le İs­lam Kon­fe­ran­sı Ör­gü­tü top­lan­tı­sın­da ko­nuş­ma­sı­na ‘Bis­mil­la­hir­rah­ma­nir­ra­him’ di­ye baş­la­ma­mış­ken.
Ne­re­den ica­bet­ti böy­le Arap­ça bir baş­lık?
Bu baş­lık mem­le­ke­tin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­ne bir teh­dit sa­yıl­maz mı?
En azın­dan di­li­mi­ze, öz kül­tü­rü­mü­ze bir say­gı­sız­lık de­ğil mi?
Ha­di, ba­zı had­di­ni bil­mez­ler, bi­le is­te­ye bu tür ke­li­me­le­ri kul­la­nı­yor­lar.
Ba­zı­la­rı gün­de beş se­fer bu­na ben­zer ke­li­me­ler­den yüz­ler­ce­si­ni giz­li-açık te­ren­nüm edi­yor.
Bu­nu bi­li­yo­ruz, diş­le­ri­mi­zi sı­ka­rak da sab­re­di­yo­ruz, ta­mam.
Ama ay­dın­sa en ay­dın, par­lak­sa en par­lak bir ya­zar bu baş­lı­ğı na­sıl atar?
Yar­gı­nız­da hak­lı gi­bi gö­rü­nü­yor­su­nuz.
 
TEST
Ama siz­le­re ace­le et­me­me­ni­zi öne­ri­rim.
Ge­lin bir test ya­pa­lım.
Si­ze so­ru­yo­rum:
Ace­le işe kim ka­rı­şır?
İti­raf edin ya da et­me­yin, yük­sek ses­le te­laf­fuz edin ya da et­me­yin.
Ka­fa­nız­da­ki ce­va­bı bi­li­yo­rum.
Ve so­ru­yo­rum.
İs­ter­se­niz da­ha caf­caf­lı ol­sun di­ye “sa­tan” de­yin.
Si­ze di­ye­bi­li­rim ki;
Bu gör­kem­li akıl ça­ğın­da bu ne bi­çim ce­vap!
Asıl in­di­ri­ci dar­be­yi şim­di ya­pı­yo­rum.
Baş­lı­ğı bı­ra­kın, ilk sa­tı­rı oku­yun.
“Ha­yır­dır in­şal­lah, di­ye­cek­si­niz” di­ye baş­la­mış­tım.
Baş­lı­ğa kız­dı­nız­sa, ki be­nim has okur­la­rım­dan­sa­nız kız­mış­sı­nız­dır, ilk tep­ki­niz bu ol­ma­dı mı?
Baş­lı­ğa kız­dı­nız ama ben­zer ke­li­me­ler­le ha­yıf­lan­dı­nız.
Bun­la­rı si­zi kız­dır­mak için yaz­ma­dım.
Pe­ki, o za­man ni­çin yaz­dım?
 
İÇİM­DE AĞIR BİR HÜ­ZÜN
Gö­re­ve ye­ni ata­nan Mer­kez Ban­ka­sı Baş­ka­nı’nın eşi Dü­ri­ye Yıl­maz’ın fo­toğ­ra­fı­na dal­mış­tım.
Kar­ma­ka­rı­şık duy­gu­lar için­de idim.
“Bir ce­maa­te ai­di­ye­ti ifa­de et­ti­ği­ne” hiç­bi­ri­mi­zin şüp­he duy­ma­dı­ğı bir şe­kil­de bağ­lan­mış bir baş.
Düz ayak­ka­bı­lar.
Sı­ra­dan bir du­ruş.
Ba­kış­la­rın­da düş­man­ca ve­ya fa­na­tik bir ifa­de ara­dım; ama yok­tu.
Keş­ke ol­say­dı, iyi mal­ze­me çı­kar­dı; ama de­dim ya yok­tu.
“Na­ma­zın­da, ni­ya­zın­da bir Türk ka­dı­nı” gö­rün­tü­sü.
“İr­ti­ca hort­lu­yor” gi­bi bir duy­gu da uyan­dır­ma­yan sı­ra­dan bir fo­toğ­raf.
Mal­ze­me yok, yok, yok.
İçim­de ağır bir hü­zün.
Öy­le­ce ayak­ta do­na­kal­mı­şım.
Oy­sa na­sıl umut­lan­mış­tım.
Mem­le­ke­ti­mi­zin sa­yı­lı okul­la­rı­nı bi­rin­ci­lik­ler­le bi­tir­miş, sa­ha­la­rın­da had­din­den faz­la uz­man, yaz­dık­la­rı eser­ler­le de­re­ce­ler ka­zan­mış ni­ce pak Ana­do­lu ev­la­dı­nı ele­miş­tik.
Ne­den?
Ha­nım­la­rı Be­yaz Türk gö­rün­tü­sü ver­mi­yor­lar­dı di­ye.
 
SO­YA­DI­NIN ÖNE­Mİ
Bir de Sha­ron Sto­ne’u dü­şün­düm.
On­ca ya­şı­na kar­şın, tam so­ya­dı gi­bi bir ka­dın.
Ta­mam, ka­bul edi­yo­rum Türk de­ğil.
O ka­dar alım­lı­sı­nı Be­yaz Türk­ler­den bi­le bek­le­mek bi­raz in­saf­sız­lık olur, o da ta­mam.
Ama bu ka­dar önem­li bir ku­ru­mun ba­şı­na ge­çe­cek bi­ri­si­nin ha­nı­mı­nın hiç de­ğil­se öy­le bi­ri­ni an­dı­rı­yor ol­ma­sı ge­rek­mez miy­di?
Özen­se bi­le ye­ter­di.
Cum­hu­ri­yet Tür­ki­ye’si­nin “rol mo­de­li han­gi­si ol­ma­lı” di­ye ba­na sor­sa­lar­dı, so­ya­dı ile mü­sem­ma ola­nı­nı ter­cih eder­dim.
Hem rol yap­ma­sı­nı bi­li­yor, hem de za­ten mo­del gi­bi.
Uzun za­man­dır hiç­bir şe­yi ba­na sor­ma­dık­la­rı gi­bi bu­nu da sor­ma­dı­lar.
Ama ben yi­ne de umut­luy­dum.
Kim ol­duk­la­rı­nı çok iyi bil­di­ğim bi­ri­le­ri, is­yan­kar so­yad­lı di­ğe­ri­ni ter­cih et­ti­ler.
“On­ca di­re­ni­şin so­nu bu mu ol­ma­lıy­dı?” di­ye dü­şü­nü­yor­dum.
İçim­den mut­la­ka bir şey­ler yaz­ma duy­gu­su ge­çi­yor­du ki bir ses duy­dum.
“Pat­ron, ha­yır­dır na­ma­za mı baş­la­dın?”
Bak­tım ser­vis­te­ki ar­ka­daş­lar­dan bi­ri.
“Ne­den ki?” di­ye sor­dum.
“Ne o öy­le di­kil­miş ‘la hav­le ve la kuv­ve­te’ di­ye dua­lar edip du­ru­yor­sun” de­di.
Utan­dım, ye­rin di­bi­ne gir­dim.
Öy­le ta­rak­lar­da sec­ca­dem ol­ma­dı­ğı­nı her­kes bi­lir oy­sa.
Na­sıl iba­det et­ti­ği­mi de da­ha ön­ce yaz­mış­tım.
 
GEN­LE­Rİ­Mİ­ZE İŞ­LE­MİŞ
O an şu­nu fark et­tim ki, bu Arap­ça ifa­de­ler ne­re­dey­se gen­le­ri­mi­ze iş­le­miş.
Hü­kü­me­tin ne­re­dey­se her ic­ra­atı­na kı­zıp “Hay Al­lah!” de­mi­yor mu­yuz?
Araş­tır­dım, Türk­çe­si “di­ri olan an­cak tan­rı­dır” gi­bi bir ma­na­ya ge­li­yor­muş.
Şu­nu da ha­tır­lı­yo­rum:
An­nem me­se­la çok ya­ra­maz­lık yap­tı­ğım­da “Al­lah iyi­li­ği­ni ver­sin!” di­ye ba­ğı­rır­dı.
Kız­ma­sı bi­le me­ğer bir ne­vi du­a imiş.
Na­sıl bir kül­tür­se bu, in­san­lık­tan çık­ma­ya en yak­laş­tı­ğı­mız za­man­lar­da bi­le ağ­zı­mı­zı boz­ma­ma­ya bi­zi şart­lan­dır­mış.
Za­ma­nı­nın en ay­kı­rı ada­mı­nın ‘Fe­sub­ha­nal­lah!’ di­ye şar­kı­sı var.
“Ha­yır­dır in­şal­lah!” sö­zü de emi­nim ağ­zı­nız­dan öy­le­ce, siz is­te­me­den çı­kı­ver­miş­tir.
Ağız ta­dıy­la ağ­zı­mı­zı bi­le bo­za­mı­yo­ruz ya­ni.
Tam bir dil kat­lia­mı!
Bir te­miz­lik­çi tu­tup şu aca­yip ke­li­me­ler­den kur­tu­la­yım is­ti­yo­rum, ol­mu­yor.
Örüm­cek ağı gi­bi bü­tün di­li­mi­zi sar­mış­lar.
An­la­yın du­ru­mun va­ha­me­ti­ni!
Yıl­lar­ca bu in­san­la­ra “örüm­cek ka­fa­lı adam­lar” de­dik dur­duk.
28 Şu­bat son­ra­sı bir ge­nel baş­kan, “mem­le­ke­ti ya­ra­sa­la­ra bı­ra­ka­cak de­ğil­dik” bi­le de­di.
Ne ol­du?
İki film çev­ril­di.
Hop, Bat­man ile Spi­der­man mil­le­tin en sev­dik­le­ri kah­ra­man­lar ha­li­ne ge­li­ver­di­ler.
Ilım­lı İs­lam pro­je­si ki­min pro­je­si?
Bat­man ile Spi­der­man’i viz­yo­na so­kan­la­rın pro­je­si de­ğil mi?
Bu böl­ge­nin has­sas den­ge­le­ri­ni bil­me­yen­le­rin kur­duk­la­rı oyun bu so­nuç­la­ra yol aç­tı iş­te.
 
BU NE CÜ­RET?
Yok­sa be­le­di­ye hiz­met­le­ri­ne hiç ses çı­kar­dım mı?
Je­ep­le­ri­mi­ze bir za­rar gel­me­sin di­ye as­falt­la­rı ya­ma­mak­la kal­sa­lar hoş gö­re­bi­lir­dim.
Çu­kur­la­rı ka­pat­sın­lar, rö­gar ka­pak­la­rı­nı doğ­ru dü­rüst tak­sın­lar.
Pat­lak su bo­ru­la­rı­nı ta­mir et­sin­ler, ne bi­le­yim sa­ğa so­la lâ­le­ler dik­sin­ler.
Bi­ze hiz­met et­sin­ler.
Ka­ra Türk­ler en faz­la Be­yaz Türk­le­rin çöp­le­ri­ni te­miz­le­me­ye cü­ret ede­bil­me­liy­di­ler.
Ama şu la­fa gi­ri­şe ba­kın:
“Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri.
Mil­let ira­de­si­nin tem­sil ma­ka­mı olan Mec­li­si­miz, da­ha ni­ce 86 yıl hal­kı­mı­zı onur­la tem­sil et­me­ye de­vam ede­cek­tir.”
Bu söz­le­rin sa­hi­bi­ne hu­zu­ru­nuz­da so­ru­yo­rum:
23 Ni­san­lar­da o ma­kam­la­ra ni­çin ço­cuk­la­rın otur­tu­lup kal­dı­rıl­dık­la­rı­nı bir de­fa ol­sun dü­şün­dü­nüz mü?
Otur­tu­lu­yor­lar, kal­dı­rı­lı­yor­lar.
Ni­ye?
Bü­yük­ler de ör­nek al­sın­lar di­ye.
Ör­nek al­mı­yor­sa­nız ib­ret alın, di­ye kaç de­fa pra­tik ya­pıl­dı mem­le­ket­te.
Ama hey­hat!
İb­ret al­sa idi­niz “1960 yı­lın­dan iti­ba­ren mec­li­si­mi­zin gü­cü, yet­ki­si ve fonk­si­yo­nu, hu­ku­kî te­mel­le­re da­yan­ma­yan eleş­ti­ri­ler­le da­ral­tıl­ma­ya ça­lı­şıl­mak­ta­dır” de­mez­di­niz.
“Ül­ke­mi­zin yö­ne­til­me bi­çi­mi, erk­ler ara­sın­da­ki gü­cün kul­la­nı­mı, meş­ru­iyet­le­rin da­ya­nak nok­ta­la­rı tar­tış­ma gö­tür­mez bir şe­kil­de net­tir” de di­yor­su­nuz.
Evet, net­tir.
“Otur yav­rum bu gün se­nin bay­ra­mın.”
“Ye­ter ar­tık, kalk yav­rum bu gün de be­nim bay­ra­mım.”
Bu ka­dar net­tir.
Baş­ba­ka­nı as­tık di­ye kaç se­ne bay­ram yap­ma­dık mı bu top­rak­lar­da?
Yi­ne yap­ma­yız di­ye bir ku­ral mı var?
Siz “ba­zı ku­rum­lar, ken­di­le­ri­nin ön­ce­lik­li ol­du­ğu­nu, hat­ta da­ha üs­tün ol­du­ğu­nu veh­met­mek­te­dir­ler” der­se­niz, bi­ri­si palayla öğ­ren­ci­le­re sal­dı­rır.
Bi­ri­si 31 Mart’ta an­ma tö­ren­le­ri dü­zen­ler.
Bi­ri­si kü­çü­cük kız­la­ra çar­şaf giy­di­rip yü­rü­tür.
Bi­ri­si de, “12 Ey­lül ön­ce­sin­de­ki ha­ta­la­rı­mı­zı tek­rar­la­ma­ma­lı­yız” di­ye âle­me tal­kı­nı ve­rir.
Bu ha­ber­le­rin hep­si­ni man­şe­te ta­şı­ya­rak sal­kı­mı yu­tar.
 
NOT
Üç tür­lü ku­rum var­dır.
Bi­ri, bil­di­ği­miz ku­rum gi­bi ku­rum.
İki, ba­ca ku­ru­mu.
Üç, ku­rum ku­rum ku­rul­ma­nın ku­ru­mu.
Ku­rum gi­bi ku­rum­lar ne dü­şü­nür, bi­le­mem.
Ama ben ön­ce­lik­li ol­du­ğu­mu, hat­ta da­ha üs­tün ol­du­ğu­mu veh­met­mi­yo­rum.
Bi­li­yo­rum.
Bu yüz­den ku­rum ku­rum ku­ru­lu­yo­rum.
Çün­kü ben Ali Cen­giz Tuğ­rul’um!
 
SON SÖZ
La hav­le ve la kuv­ve­te…

Paylaş Tavsiye Et