Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Ekonomi
IMF ile Obama’nın paketi arasında beklerken
İbrahim Öztürk
KÜ­RE­SEL kri­zin or­ta­sın­da IMF ile il­gi­li jar­gon, “ih­ti­ya­cı­mız yok” ile baş­la­yıp “ümük sık­tır­ma­yız” ile de­vam edip, son ola­rak “ez­ber boz­durt­mak” ana­fo­ru ile ni­kah ma­sa­sın­da hi­ta­ma ere­cek gi­bi. Ba­na da bu­nun şa­hit­li­ği­ni yap­mak dü­şü­yor.
Kü­re­sel ma­be­din ilah­la­rı be­ni “yar­lığasın”, ben­de bir “IMF in­kar­cı­lı­ğı”, “bir adam sen­de­ci­lik” al­mış ba­şı­nı gi­di­yor. Bak­sa­nı­za her­kes IMF’ye ade­ta “Mus­ta­fa De­niz­li, şam­pi­yon yap bi­zi” na­ka­ra­tı eş­li­ğin­de tem­po tu­tar­ken, ben­de­niz hâ­lâ su­la­rı yo­ku­şa “deh­li­yo­rum”. IMF kar­şıt­lı­ğım­da onur­lu bir mağ­lu­bi­yet da­ha al­mak üze­re ol­sam da zur­na­mı ça­la­ca­ğım.
Bu­ra­da mev­zu, ca­ri açı­ğın fi­nans­ma­nı ve özel sek­tö­rün kı­sa va­de­li borç­la­rı­nın dön­dü­rül­me­si için yurt­dı­şın­dan ge­rek­li fi­nans­ma­nın sağ­la­nıp sağ­la­na­ma­ya­ca­ğı. Yok­sa kim­se IMF kay­na­ğı ile ga­ri­ban KO­Bİ’nin ve iş­si­zin fon­lan­ma­sı­nı bek­le­mi­yor. Oy­sa bi­ze gö­re yurt­dı­şı pi­ya­sa­lar­da 2009’un ikin­ci ya­rı­sıy­la bir­lik­te, son bir se­ne­de ya­şa­nan fi­nan­sal pa­nik, bü­yük oran­da ye­ri­ni bel­li bir sü­kû­ne­te bı­ra­ka­cak. Da­ha doğ­ru­su def­las­yon bas­kı­sı de­rin­le­şe­rek ka­pı­ya da­yan­dık­ça ban­ka­lar ya el­le­rin­de­ki ak­tif­le­ri­ni kre­di ola­rak kul­lan­dı­ra­cak ya da bun­la­rın tur­şu­su­nu ku­ra­cak. “Pa­ra­nın tur­şu­su olur mu?” de­me­yin. Or­ta­lık­ta gö­rün­me­si­ni is­te­me­di­ği­niz, ele yâr ol­ma­sın di­ye sak­la­dı­ğı­nız her şe­yin tur­şu­su olur. Kork­ma­yın, gün­lük­le­rim­de­ki tur­şu ta­rif­le­ri­ni si­zin­le pay­laş­ma­ya ni­ye­tim yok. Sa­de­ce IMF bah­si açı­lın­ca be­nim ak­lı­ma “Ki­min tur­şu­su ku­ru­lu­yor?” so­ru­su ta­kıl­dı.
Bu or­tam­da ka­mu­nun bir har­ca­ma yap­ma­sı ge­rek­ti­ği, her ağ­zı­nı aça­nın “Dev­let yar­dım et­sin” de­me­sin­den bel­li. An­cak ka­mu­nun ge­lir­le­ri­nin bü­yük bir eroz­yo­na uğ­ra­ya­ca­ğı dur­gun­luk or­ta­mın­da ken­di­sin­den bek­le­nen can­lan­dı­rı­cı ve “kur­ta­rı­cı ro­lü”nün Ye­şil­çam film­le­rin­de­ki tür­den ol­ma­ma­sı için, hü­kü­met ya pa­ra ba­sa­cak ya bir şey­le­ri­ni da­ha bu­lup sa­ta­cak ya da borç ala­cak. Pa­ra bas­ma ih­ti­ma­li­ni, bir ke­na­ra at­tık. Dur­gun­luk or­ta­mın­da sa­tı­la­cak ma­lın müş­te­ri­si de ol­mu­yor, de­ğe­ri­ni bul­mak da zor olu­yor. Bu yüz­den­dir ki, nük­le­er san­tral iha­le­si­ne sa­de­ce bir kon­sor­si­yum tek­lif ver­di. Böy­le­ce ikin­ci op­si­yon da kıs­men git­ti. Yi­ne de “2B ya­sa­sı” ola­rak bi­li­nen ve “or­man vas­fı­nı kay­be­den ara­zi­le­rin sa­tı­şı”nı içe­ren ya­sal ze­min oluş­tu­ru­lur ve bu­ra­dan 20 mil­yar do­lar ci­va­rın­da bir kay­nak ted­ri­cen Ha­zi­ne’ye akar­sa, IMF kay­na­ğı­na ge­rek kal­maz. Ak­si tak­dir­de, ka­mu har­ca­ma­la­rı­nın pi­ya­sa­lar üze­rin­de borç­lan­ma bas­kı­sı oluş­tu­ra­rak fa­iz­le­ri ar­tı­rı­cı et­ki­si­nin or­ta­ya çık­ma­ma­sı için IMF kay­na­ğı -ya­ni borç al­mak- an­lam­lı ha­le ge­le­bi­lir.
Özel sek­tö­rün bor­cu­nu dön­dür­me­si­ne ge­lin­ce, ban­ka­la­rın kor­ku­dan yer­le­re ya­tıp te­pin­me­si­ni hak­lı çı­kar­ta­cak bir ge­liş­me şim­di­lik ya­şan­ma­dı. 2008’in son çey­re­ğin­den be­ri bü­yük ban­ka­lar ve şir­ket­ler ba­şa­rıy­la kre­di­le­ri­ni ye­ni­le­di­ler. Ban­ka­la­rın fi­nan­sal pa­ni­ği­nin bi­te­ce­ği 2009, çok da­ha iyi ola­cak gi­bi gö­rü­nü­yor.
Ban­ka­la­rın top­la­dık­la­rı fon­la­rı kul­lan­dır­mak ye­ri­ne üze­ri­ne otur­mak­tan ma­zo­şist bir ke­yif ala­ca­ğı­nı var­sa­ya­lım. Bu du­rum­da da çok kı­sa bir za­man ara­lı­ğın­da ön­ce pa­ra­yı “aşı­rı kul­lan­dır­mak ve koş­tur­mak”tan, ar­dın­dan da “hiç kul­lan­dır­mamak ve atıl bı­rak­mak”tan bir­çok ban­ka bat­mış ola­cak. Bu da ka­pi­ta­liz­min “kör ta­li­hi”ne al­tın harf­ler­le ya­zıl­acak.
“Her­kes ted­bir alı­yor, bir biz bek­li­yo­ruz” söy­le­mi al­mış ba­şı­nı gi­di­yor. Bu büyük bir ya­lan. As­lın­da bu da bir stra­te­ji. Zi­ra ge­rek dış ta­lep ge­rek­se kre­di ko­şul­la­rı gi­bi sı­kış­tı­ğı­mız alan­lar bi­zim ala­ca­ğı­mız ted­bir­le­re de­ğil, dış âle­me bağ­lı. Bu yüz­den ABD’de ye­ni Baş­kan Oba­ma’nın açık­la­ya­ca­ğı “pa­ket”in ma­hi­ye­ti, bu­na pi­ya­sa­la­rın ve­re­ce­ği tep­ki, hal­kın tü­ke­tim ta­le­bi­nin res­to­re edi­lip edi­le­me­ye­ce­ği gi­bi un­sur­lar be­lir­le­yi­ci ola­cak­tır.
Her şe­ye rağ­men bir IMF an­laş­ma­sı ya­pı­la­cak gi­bi gö­rü­nü­yor. Tür­ki­ye’nin IMF ile ya­pa­ca­ğı an­laş­ma ar­tık bek­len­ti ola­rak “sa­tın alın­mış” du­rum­da. Bu aşa­ma­da an­laş­ma­nın mi­ma­ri­si, içe­re­ce­ği ta­ze kay­nak mik­ta­rı ve bu­nun kul­la­nım ön­ce­lik­le­ri ve ka­nal­la­rı, bek­len­ti­le­ri şe­kil­len­di­ren önem­li bi­le­şen­ler ola­cak­tır. An­cak hem dün­ya­da­ki ge­liş­me­ler ve ih­ti­yaç­lar hem de için­de bu­lun­du­ğu­muz gö­re­ce­li ola­rak iyi ko­num, Tür­ki­ye’nin IMF’ye “ez­ber boz­du­ran ül­ke” ola­bi­le­ce­ği­ni gös­te­ri­yor. Böy­le­ce Tür­ki­ye ta­ze kay­nak el­de eder­ken, IMF de ilk de­fa de­ği­şen kü­re­sel şart­la­ra gö­re kon­van­si­yo­nel du­ru­şu­nu ve sa­hip ol­du­ğu ne­o-kla­sik pa­ra­dig­ma­yı re­vi­ze et­miş ola­cak­tır.
Ez­ber­le­rin ba­şın­da, ma­li di­sip­lin ile pi­ya­sa­lar için ge­rek­li har­ca­ma­lar ara­sın­da ku­ru­la­cak den­ge ara­yı­şı var. Hü­kü­me­tin “ted­bir al­ma­sı”na yö­ne­lik ta­lep­ler so­nun­da bir kay­nak kul­la­nı­mı­na çı­kar­ken, dur­gun­luk or­ta­mın­da kay­nak­la­rın den­ge­len­me­si de ge­re­ki­yor. Har­ca­ma ve des­tek­ler­de ön­ce­lik, el­bet­te iç ta­le­bin can­lan­dı­rıl­ma­sı. An­cak bu­nun ne ka­da­rı kay­nak kul­la­nı­mı, ne ka­da­rı gü­ven te­sis et­mek ve is­tik­ra­rı ko­ru­mak­la il­gi­li ona bak­mak la­zım.
Tek ba­şı­na kre­di­le­rin ye­ni­len­me­si, şir­ket­le­rin dü­şen ci­ro­la­rı­nın oluş­tu­ra­ca­ğı de­ğer ka­yıp­la­rı ve be­ra­be­rin­de ge­le­cek ser­ma­ye çı­kış­la­rı­nı te­la­fi ede­cek cins­ten de­ğil. Do­la­yı­sıy­la he­def, ta­le­bin ve sa­tış­la­rın ar­tı­rıl­ma­sı ol­ma­lı. Bu­nun için bü­tün ağır­lık, kre­di ka­nal­la­rı­nın açık tu­tul­ma­sı­na, çek­le­rin kır­dı­rı­la­bil­me­si için dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sı­na, ver­gi­le­rin bir sü­re­li­ği­ne er­te­len­me­si­ne, KOS­GEB yar­dım­la­rı­nın mik­ta­rı­nın ar­tı­rıl­ma­sı­na, öde­me sü­reç­le­ri­nin hız­lan­dı­rıl­ma­sı­na ve ge­ri ça­ğır­ma sü­re­si­nin uza­tıl­ma­sı­na ve­ril­me­li.
Yi­ne dur­gun­luk bu ka­dar net bir şe­kil­de “ge­li­yo­rum” der­ken, kü­re­sel kö­ken­li bu kriz, ge­rek ge­lir da­ğı­lı­mı­nın dü­zel­til­me­si ge­rek­se pi­ya­sa me­ka­niz­ma­sı­nın iç ta­lep le­hi­ne dü­zen­le­ne­bil­me­si gi­bi bir sü­re­ci müm­kün ve ge­rek­li kı­lı­yor.
Bu­ra­da önem­li bir stra­te­ji­ye de dik­kat çek­mek ge­re­kir. Zor dö­nem­de kıt kay­nak­lar­la dev­re­ye gi­ren hü­kü­met, kriz or­ta­mı ve­si­le­siy­le, ya­pa­ca­ğı yar­dım­la­rı ge­li­şi­gü­zel de­ğil, za­ten Tür­ki­ye eko­no­mi­sin­de ge­rek­li ya­pı­sal dö­nü­şü­mü te­tik­le­mek üze­re et­kin bir ik­ti­sat po­li­ti­ka­sı ara­cı ola­rak kul­lan­mak is­ti­yor. Bu me­yan­da şir­ket bir­leş­me­le­ri­nin ver­gi ba­zın­da teş­vik edil­me­si yo­lun­da­ki adım son de­re­ce isa­bet­li. İşa­dam­la­rı ağ­la­ma­yı bı­ra­kıp bu tür sin­yal­le­re tu­tar­lı tep­ki ver­me­li.
İç ta­le­bin ar­tı­rıl­ma­sı için alı­na­bi­le­cek ted­bir­ler­den ba­zı­la­rı ise şun­lar: Ge­lir ver­gi­si oran­la­rı­nın ve si­gor­ta prim­le­ri iş­çi pa­yı­nın bir yıl­lı­ğı­na dü­şü­rül­me­si, yer­li ma­lı kul­la­nı­mı­na ver­gi teş­vi­ki ge­ti­ril­me­si, en dü­şük ge­lir di­li­min­de olan tü­ke­ti­ci­le­re sey­ya­nen dev­let yar­dı­mı ya­pıl­ma­sı vb.
Öte yan­dan hü­kü­me­tin her­ke­si kur­tar­ma gi­bi bir im­ka­nı yok. Ke­za ya­şa­nan so­run, bü­yük oran­da kay­nak akı­tı­la­rak de­ğil, gü­ven or­ta­mı­nın res­to­re edil­me­siy­le çö­zü­le­cek cins­ten.
So­nuç ola­rak ma­li di­sip­li­nin, ka­mu fi­nan­sal den­ge­le­ri­nin, ge­nel ola­rak ban­ka­cı­lık sis­te­mi­nin ol­duk­ça sağ­lam ol­du­ğu ve iyi iş­le­di­ği, ban­ka­la­rın ve re­el sek­tö­rün de sen­di­kas­yon kre­di­le­ri­ni bü­yük oran­da ye­ni­le­di­ği bir or­tam­da, ka­mu­nun al­dı­ğı ted­bir­ler­le be­lir­siz­lik­le­ri azal­tıp gü­ve­ni ar­tı­ra­bil­me­siy­le, iç ta­lep yı­lın ikin­ci ya­rı­sın­da ha­re­ket­le­ne­bi­lir. Böy­le­ce Tür­ki­ye kriz­den gö­re­ce­li ola­rak en ön­ce çı­kan, bu ne­den­le de fır­sat­lar an­la­mın­da di­ğer­le­rin­den “ay­rı­şa­cak” bir ül­ke ola­bi­lir. IMF’ye ez­ber boz­dur­ma­nın mi­ma­ri­si iş­te bu­dur.

Paylaş Tavsiye Et