Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dünya Siyaset
İran’da ikinci devrim
Hakkı Uygur
İRAN’DA Cuma günü gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunu sürpriz bir şekilde Mahmud Ahmedi Necad kazandı. Seçimlerden önce favori olarak gösterilen İran’ın güçlü ismi Haşimî Rafsancanî oyların yaklaşık %35’ini alırken Tahran Belediye Başkanı Ahmedi Necad toplam oyların %62’sini aldı. İki yıl önceki belediye seçimlerinde de beklenmedik bir başarı kazanmış olan Ahmedi Necad’ın cumhurbaşkanı olması İran’da ciddi değişikliklerin yaşandığının göstergesi. Yedi aday arasında ikinci tura kalması dahi şaşkınlık yaratan Ahmedi Necad’ın nasıl bu kadar oyu alabildiği hususunda çeşitli çevreler tarafından farklı yorumlar yapılmakta. Anlaşılan o ki, başta reformist adaylar Moin ve Kerrubî olmak üzere diğer adayların hemen hepsinin ikinci turda Rafsancanî’yi destekleyeceklerini açıklamaları, bazı reformist gazetelerin “diktatörlük yolda, herkes sandık başına” şeklindeki manşetleri ve spordan sanata, üniversite çevrelerinden Kum ulemasına kadar farklı alanlardan birçok ünlü kimsenin seçim öncesinde Haşimi Rafsancani’ye destek verilmesini istemesi İran halkı üzerinde hiçbir etki yaratmamış. Seçimlerden önce özellikle basında Ahmedi Necad’ın aleyhinde birçok haber ve yorum yayımlanmış, kendisiyle Taliban arasında benzerlikler kurulmuştu. Tahran’da ağızdan ağza yayılan söylentilere göre, seçilmesi durumunda insanların kılık kıyafeti başta olmak üzere her konuda ciddi kısıtlamalar getirecek ve ülkeyi Humeyni’nin dönemine geri götürecekti. Bu nedenle Ahmedi Necad’ın seçimleri kazanmasına pek ihtimal verilmiyor ve İran halkının, ülkeyi daha fazla özgürleştirmek ve kalkındırmak vaadinde bulunan Rafsancani’ye oy vermesi bekleniyordu. Peki ama aleyhindeki bu kadar yüksek dozlu propagandaya rağmen, üstelik arkasında kurum ve parti desteği de bulunmadığı halde, böylesine güçlü bir rakip karşısında seçimleri kazanmış olan Ahmedi Necad kimdi ve insanlara neler vaat ediyordu?
İlim ve Sanat Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Ahmedi Necad aslında bir inşaat mühendisi. Erdebil valiliği ve Hoy ve Maku şehirleri vali yardımcılığı dışında yönetim alanında fazla bir tecrübesi bulunmayan Ahmedi Necad’ın en büyük avantajı, Nobel ödüllü Şirin İbadi’nin de belirttiği gibi, olduğu gibi görünmesiydi. Erdebil’de üç yıl üst üste yılın valisi seçilen Ahmedi Necad, Hatemî liderliğindeki reformistlerin işbaşına gelmesiyle valilikten ayrılmış ve kendi deyimiyle “kültürel ve toplumsal konulara” eğilmeye başlamıştı. İlk turda İran televizyonundan yayınlanan seçim propagandalarında başta Rafsancani olmak üzere bütün adayların liberal ve reformist görünme çabalarına karşı Ahmedi Necad sade ve doğal tavırlarıyla sokaktaki insanların sorununun bu gibi yapay gündemler değil, kötü yönetim ve ekonomik sorunlar olduğunu belirtiyordu. Ona göre, bu duruma kontrolsüz özelleştirme ve liberal ekonomiler sebep olmuştu ve yaşanılan bütün sorunların temelinde İslam devrimi değerlerinin uygulanmaması yatmaktaydı. Ahmedi Necad’ın bu söylemi birçok İranlı’yı etkisi altına almayı başardı. Hızla artan petrol gelirlerine rağmen günlük hayatlarında gözle görülür bir iyileşme göremeyen İranlılara göre bunun nedeni kötü yönetimden başkası değildi ve Ahmedi Necad bu konuda tamamen haklıydı. Sekiz yıl boyunca reformistlerin, özellikle ekonomik alanda ciddi bir başarı kazanamamış olmaları, diğer yandan Rafsancanî’nin yirmi beş yıldır devletle özdeş hale gelmesi, insanların Ahmedi Necad’ı bir umut ışığı olarak görmelerine neden oldu. Bu durumda şüphesiz Ahmedi Necad’ın Tahran Belediyesi’ndeki olumlu icraatlarının da büyük bir payı oldu. Böylece Türkiye ve Fransa’dan sonra İran’da da bir belediye başkanı, yerel yönetim vasıtasıyla yürütme gücünün başkanlığına ulaşmış oldu.
Özellikle Hatemî’nin işbaşına gelmesinden sonra kültürel etkinliklerini artırmaya başlayan, düşünce bazında Ayetullah Misbah Yezdi ve Rahimpur Ezğadi gibi eleştirel İslamcı ulemanın ve aydınların görüşlerinden etkilenen ve “yeni-muhafazakârlar” olarak da adlandırılan bu akım, İran’ın dört yıllık geleceğinde ciddi bir sınav verecek. Başarılı olsun veya olmasın, bu grubun icraatlarının İran’ın yakın geleceği açısından oldukça önemli olacağı tartışılmaz bir gerçek. Şu anda yasama, yürütme ve yargı organlarının tamamını eline geçirmiş olan yeni-muhafazakârların başarılı olamaması ülkede yeni arayışların güç kazanmasına neden olacaktır.
Diğer yandan İran seçimlerinin gözler önüne serdiği diğer bir mesaj, İran’da reformistlerin çok ciddi bir kan kaybına uğramış olmalarıdır. İlk turda %25 oy alan reformistlerin bütün seçime katılım çağrılarına ve Rafsancani’yi destekleyeceklerini açıklamalarına rağmen, Rafsancani’nin %35 civarında oy alması ve aynı şekilde ilk turda seçimlere katılım %65 civarındayken, ikinci tur seçimlerde bu oranın Tahran’daki artışa rağmen %50’lerde kalması akıllarda soru işareti doğuruyor. Reformistlerdeki kan kaybının en belirgin işaretleri, Mehdi Kerrubi’nin seçimlerden sonra başkanı bulunduğu ve Hatemî’nin de üyesi olduğu Mecme-i Ruhâniyun-i Mubariz partisinden istifa etmesi ve yine seçimlerde Rafsancani’yi desteklediğini açıklayan partinin güçlü isimlerinden Mecid Ensarî’nin partiden ihraç edilmesiydi. Kerrubi istifa mektubunda Cumhurbaşkanı Hatemi’yi ve İçişleri Bakanı Musevi Lari’yi sert bir biçimde eleştirmişti. Diğer yandan seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Rafsancani’nin “ılımlılar cephesi kurma girişiminde bulunacağım” şeklinde açıklama yapması İran’ın önümüzdeki günlerde siyasî açıdan hareketli günler yaşayacağını göstermektedir. Seçimlerden sonra, başta Türkiye ile ilişkileri olmak üzere, İran’ın dış politikasında ne gibi değişiklikler yaşanabileceği hususunu gelecek sayıda ele alabilmeyi umuyoruz.

Paylaş Tavsiye Et