Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
Terörle mücadele terörü
Halim Yılmaz
TE­RÖR­LE mü­ca­de­le gü­nü­müz­de çok kul­la­nı­lan fa­kat üze­rin­de uz­la­şıl­mış bir ta­nı­mı ol­ma­yan bir kav­ram. Ada­let­siz­li­ğin ve zul­mün de­vam et­ti­ği yer­de el­bet­te ki te­rör kav­ra­mı hak­kın­da net bir ta­nı­mın or­ta­ya kon­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Kit­le ile­ti­şim araç­la­rı­nı, eko­no­mik fa­ali­yet­le­ri ve güç­lü or­du­la­rı kon­trol eden­le­rin sta­tü­ko­su­na iti­raz eden­ler, ses­le­ri­ni yük­sel­ten­ler, iş­ga­le kar­şı di­re­nen­ler ‘te­rö­rist’ ola­rak ni­te­len­di­ril­dik­çe bu tar­tış­ma­nın bit­me­ye­ce­ği açık­tır.
Te­rö­rist ola­rak ni­te­len­di­ri­len­le­rin ço­ğu­nun iş­gal al­tın­da­ki böl­ge­ler­den; Fi­lis­tin, Çe­çe­nis­tan, Af­ga­nis­tan, Irak gi­bi ül­ke­ler­den ol­ma­sı bir te­sa­düf de­ğil el­bet­te. Özel­lik­le 11 Ey­lül son­ra­sın­da­ki ge­liş­me­ler, te­rö­rü ve te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­su­nu ta­ma­men tar­tış­ma­lı ha­le ge­tir­di. Te­rör ba­ha­ne­siy­le ül­ke­ler iş­gal edil­di, yüz bin­ler­ce in­san öl­dü­rül­dü. Te­rör ABD, İn­gil­te­re ve İs­ra­il’in yap­tı­ğı iş­ken­ce ve kat­li­am­la­rın ge­rek­çe­si ol­du. Te­rö­rist ol­du­ğu söy­le­ne­rek ya­ka­la­nan­lar, esir bi­le sa­yıl­ma­ya­rak, hiç bir hak-hu­kuk ta­nın­mak­sı­zın dün­ya­nın fark­lı yer­le­rin­de­ki giz­li ha­pis­ha­ne­ler­de tu­tu­lu­yor yıl­lar­dır. Si­lah­lı mü­ca­de­le­ler bir ta­ra­fa, ABD’den Rus­ya’ya, Tür­ki­ye’den Öz­be­kis­tan’a ka­dar dün­ya­nın bir­çok ül­ke­sin­de ga­ze­te­ci­ler ve ya­zar­lar “te­rör­le mü­ca­de­le” ge­rek­çe­siy­le dü­şün­ce­le­rin­den do­la­yı en­gel­le­ni­yor, ya­sak­la­nı­yor, so­ruş­tu­ru­lu­yor ya da ha­pis ya­tı­yor.
Tür­ki­ye’nin do­ğu ve gü­ney­do­ğu­sun­da yak­la­şık 20 yıl sü­ren si­lah­lı ça­tış­ma­da da en sık kul­la­nı­lan kav­ram­la­rın ba­şın­da ‘te­rör’ ge­li­yor. Bu sü­reç­te si­vil çö­züm­le­rin göz ar­dı edil­me­si, or­du­nun si­vil si­ya­set üze­rin­de­ki ha­ki­mi­ye­ti, Su­sur­luk ör­ne­ğin­de­ki gi­bi dev­let içe­ri­sin­de ka­nun ta­nı­ma­yan men­fa­at çe­te­le­ri­nin tü­re­me­si vs. hâ­lâ tar­tı­şı­la­ge­len ko­nu­lar­dır. On bin­ler­ce ca­na mal olan me­se­le­nin sa­de­ce te­rör­den iba­ret ol­ma­dı­ğı bu­gün ar­tık da­ha açık se­çik bir bi­çim­de or­ta­da­dır.
Tüm bun­lar­la bir­lik­te Tür­ki­ye son yıl­lar­da, AB üye­li­ği­ne aday ol­ma­sı­nın da et­ki­siy­le, de­mok­ra­tik­leş­me ve in­san hak­la­rı ko­nu­sun­da önem­li adım­lar at­tı. Ya­sal re­form sü­re­ci­nin, is­tis­na­lar dı­şın­da ge­nel ola­rak olum­lu ge­liş­me­ler kay­det­ti­ği he­men her­ke­sin ka­bul ede­ce­ği bir ger­çek. Ne var ki, mev­zua­tın hız­la de­ğiş­me­si­nin sa­kın­ca­la­rı ya­nın­da, yu­ka­rı­da bah­set­ti­ği­miz te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da­ki ulus­la­ra­ra­sı kon­jonk­tü­rün olum­suz et­ki­si Tür­ki­ye’ye de si­ra­yet et­ti. Ba­zı ül­ke­le­rin yü­rür­lü­ğe koy­du­ğu, in­san hak­la­rı­nı ve hu­ku­ku hi­çe sa­yan an­ti­te­rör ya­sa­la­rı mo­da­sı­na Tür­ki­ye de ka­tıl­dı. Ön­ce ge­çen son­ba­har­da, ar­dın­dan Ni­san ayın­da gün­de­me ge­len Te­rör­le Mü­ca­de­le Ka­nu­nu (TMK) ha­zır­lı­ğı sü­re­ci gü­ven­lik kuv­vet­le­ri­nin ih­ti­ya­cı ge­rek­çe­siy­le hız­lan­dı­rıl­dı. Top­lu­mun he­men her ke­si­min­den ge­len iti­raz­la­ra kar­şı­lık, kü­çük ba­zı de­ği­şik­lik­ler­le, Tem­muz ayın­da ya­sa de­ği­şik­li­ği yü­rür­lü­ğe gir­di. Tür­ki­ye’de Te­rör­le Mü­ca­de­le Ka­nu­nu, 1991 yı­lın­da Türk Ce­za Ka­nu­nu’nda­ki meş­hur 141, 142 ve 163. mad­de­le­rin kal­dı­rıl­ma­sın­dan son­ra yü­rür­lü­ğe gir­miş; an­cak Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ve Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si iç­ti­hat­la­rı ile bu ka­nu­nun bir­çok mad­de­si ip­tal edil­miş ya da de­ğiş­ti­ril­miş­ti.
Hu­kuk dü­ze­ni için­de, ya­pı­lan her ka­nun de­ği­şik­li­ği­nin ada­le­ti sağ­la­ma­nın, hak ve öz­gür­lük­le­ri ge­niş­let­me­nin ara­cı ol­ma­sı ge­rek­ti­ği; bu­nun bir ide­al ol­ma­sı­nın ya­nın­da bir ih­ti­yaç ol­du­ğu kuş­ku­suz­dur. Bu­nun­la bir­lik­te kon­jonk­tü­re gö­re ka­nun yap­ma­nın, adil ol­ma­yan so­nuç­la­ra gö­tü­re­ce­ği de açık­tır. Üs­te­lik 2005 yı­lı Ha­zi­ran ayın­da yü­rür­lü­ğe gi­ren Türk Ce­za Ka­nu­nu’nu (TCK) ha­zır­la­yan ho­ca­la­rın, tüm ce­za ka­nun­la­rı­nı bir ara­ya ge­tir­me ama­cıy­la TCK’yı ha­zır­la­dık­la­rı­nı ve TMK’ya ih­ti­yaç ol­ma­dı­ğı­nı ıs­rar­la vur­gu­la­ma­la­rı da al­tı çi­zil­me­si ge­re­ken bir hu­sus­tur.
Ye­ni TMK de­ği­şik­li­ği ha­ya­tı­mız­da önem­li bir rol oy­na­ya­cak; adı ‘te­rör’ ola­rak be­lir­le­nen olay­la­ra ka­rı­şan­la­rın “if­la­hı ke­si­le­cek”. Çün­kü ya­pıl­ma­ya ça­lı­şı­lan TMK de­ği­şik­li­ği, ağır­laş­tı­rı­lan ce­za­lar, ye­ni te­rör suç­la­rı, so­ruş­tur­ma ve ko­vuş­tur­ma usul­le­rin­de­ki fark­lı­lık­lar te­rör­le mü­ca­de­le pa­ra­no­ya­sı­nın Tür­ki­ye’ye de ta­şın­dı­ğı­nın gös­ter­ge­si­dir.
Ge­ti­ri­len de­ği­şik­lik­ler kı­sa­ca şöy­le: Te­rör su­çu ol­ma­dı­ğı hal­de, adi suç­lar ge­rek­ti­ğin­de te­rör su­çu ola­rak de­ğer­len­di­ri­le­bi­le­cek. Bu­nun se­bep ola­ca­ğı ka­rı­şık­lı­ğı tah­min et­mek zor de­ğil. So­ruş­tur­ma ve ko­vuş­tur­ma­da su­çun adi suç mu ol­du­ğu, yok­sa te­rör ama­cıy­la mı iş­len­di­ği hu­su­su bir ya­na, ay­nı su­çu iş­le­yen iki ki­şi­ye uy­gu­la­na­cak pro­se­dü­rün bir­bi­rin­den ta­ma­men fark­lı ol­ma­sı ada­let an­la­yı­şı ba­kı­mın­dan tar­tı­şı­lır. Çün­kü bir şüp­he ne­de­niy­le baş­la­yan ad­li so­ruş­tur­ma­da ‘te­rör’ kav­ra­mın­dan da bah­se­dil­di­ğin­de ar­tık o ki­şi­nin hak­la­rın­dan ne­re­dey­se söz edi­le­me­ye­cek. Bu­na kar­şı­lık, te­rör­le mü­ca­de­le­de gö­rev­len­di­ril­miş ki­şi­ler, gö­rev sı­ra­sın­da iş­le­dik­le­ri suç­lar ne­de­niy­le özel bir ko­ru­ma al­tı­na alın­mak­ta­lar.
Ye­ni ya­sa­ya gö­re; “te­rör ama­cıy­la” iş­le­nen bir suç söz ko­nu­su ise, şüp­he­li ki­şi­nin ken­di­si­ni sa­vun­mak ama­cıy­la bir avu­ka­tın yar­dı­mın­dan fay­da­lan­ma hak­kı, avu­ka­tın bel­ge­le­ri in­ce­le­me­si ve avu­kat­la sa­nı­ğın gö­rüş­me­si sı­nır­lan­dı­rı­la­cak­tır. Med­ya or­gan­la­rın­da te­rör ör­gü­tü­nün pro­pa­gan­da­sı­na ağır ce­za­lar ve ted­bir­ler ge­ti­ri­le­cek; gös­te­ri ve yü­rü­yüş­ler­de yü­zü­nü ka­pa­tan­lar te­rö­rist sa­yı­la­bi­le­cek. Böy­le­ce abar­tı­lı bir ifa­de ile, gö­zü­nün üze­rin­de ka­şı ola­na ‘te­rö­rist’ mu­ame­le­si ya­pı­la­bi­le­cek­tir.
AB’ye gi­riş sü­re­ci ve hu­kuk re­form­la­rı ile önem­li ge­liş­me­ler kay­de­den Tür­ki­ye hu­kuk sis­te­min­de TMK de­ği­şik­li­ği; ge­ri­ye dö­nü­şün, yıl­lar­ca ve çok sa­yı­da ya­sa ile ya­pı­lan de­ği­şik­lik ve re­form­la­rın tek bir ya­sa ile ge­ri alın­ma­sı­nın adı­dır. Dü­şün­ce ve ifa­de öz­gür­lü­ğü, ki­şi öz­gür­lü­ğü ve gü­ven­li­ği, sa­vun­ma hak­kı, ba­sın öz­gür­lü­ğü cid­di şe­kil­de sı­nır­lan­dı­rıl­ma teh­li­ke­si ile kar­şı kar­şı­ya­dır.
‘Gü­ven­lik’ için hak­lar ve öz­gür­lük­ler fe­da edil­mek is­te­ni­yor. Ger­çek­te bunlar ol­ma­dan gü­ven­li­ği sağ­la­ma­nın bir an­la­mı yok­tur. Ya­kın sa­yı­la­bi­le­cek bir geç­miş­te, hak ve öz­gür­lük­ler ko­nu­sun­da­ki kı­sıt­la­ma­la­rın, ya­sal sı­nır­lan­dır­ma­la­rın te­rör olay­la­rı, iş­ken­ce ve kö­tü mu­ame­le­ler ile baş ba­şa git­ti­ği­ni unut­ma­mak ge­re­kir. Ay­rı­ca bu kı­sıt­la­yı­cı ya­sa­lar ne­de­niy­le, ‘te­rör’le bir ala­ka­sı ol­ma­dı­ğı açık­ça bi­li­nen bir­çok ya­zar ve ga­ze­te­ci­nin “ba­sın yo­luy­la te­rör ör­gü­tü­nün pro­pa­gan­da­sı”nı yap­mak­tan do­la­yı yar­gı­lan­dı­ğı ve ce­za al­dı­ğı he­nüz akıl­lar­da.
Ye­ni TMK içer­di­ği hu­sus­lar­la, ül­ke­nin ta­ma­mın­da ade­ta si­vil bir sı­kı­yö­ne­tim ilan edi­yor ve Ana­ya­sa’da­ki bir­çok te­mel hak ve öz­gür­lük hük­mü­nü ra­fa kal­dı­rı­yor. Bu ya­sa­nın uy­gu­lan­ma­sı, ön­gör­dü­ğü ola­ğa­nüs­tü so­ruş­tur­ma ve ko­vuş­tur­ma usul­le­ri ile yap­tı­rım hü­küm­le­ri ne­de­niy­le ül­ke­miz için “Her za­man, her yer­de OHAL” ya­sa­sı so­nu­cu­nu do­ğu­ra­bi­lir.
So­nuç ola­rak, te­rö­re kar­şı “te­rör yön­tem­le­riy­le” mü­ca­de­le et­mek te­rö­rün ge­rek­çe­le­ri­ni sağ­lam­laş­tı­rır. Te­rör yön­tem­le­ri­ni ya­sal ola­rak kul­lan­ma­sı dev­le­ti ca­na­var­laş­tı­rır ve dev­let te­rö­rü­nü do­ğu­rur. Kon­jonk­tü­re gö­re de­ği­şe­bi­le­cek uy­gu­la­ma­la­ra açık, ay­nı su­çu iş­le­yen­le­re bi­le eşit dav­ran­ma­yan, dü­şün­ce öz­gür­lü­ğü­nü hi­çe sa­yan, gü­ven­lik pa­ra­no­ya­sı­nın ürü­nü olan TMK, ye­ni ha­liy­le son 10 yıl­lık nor­mal­leş­me sü­re­ci ba­kı­mın­dan ri­cat­tır; ge­ri­ye dö­nüş­tür.

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar
Halim Yılmaz
Türkiye Siyaset
DİĞER YAZILAR