Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
BM evrensel aktör olamıyor
Hüseyin Emiroğlu
DE­NET­LE­NE­ME­YEN kriz­ler zin­ci­ri­nin yol aç­tı­ğı 1. Dün­ya Sa­va­şı’nın ya­rat­tı­ğı eko­no­mik yı­kım ve im­pa­ra­tor­luk­la­rın tas­fi­ye­si­nin do­ğur­du­ğu je­o-po­li­tik güç boş­luk­la­rı, baş­ta ABD ve Ba­tı­lı ül­ke­le­ri, ulus­la­ra­ra­sı bir si­ya­sal ör­güt kur­ma dü­şün­ce­si­ne yö­nelt­ti. ABD Baş­ka­nı Wo­od­row Wil­son’ın ön­cü­lü­ğü­nü yap­tı­ğı, sa­va­şın ga­lip­le­rin­den İn­gil­te­re ve Fran­sa’nın da des­tek­le­di­ği Mil­let­ler Ce­mi­ye­ti (MC), ilk ulus­la­ra­ra­sı si­ya­sal ör­güt­len­me mo­de­li ola­rak ta­rih­te­ki ye­ri­ni al­dı. Da­ha son­ra ABD’nin üye ola­rak ka­tıl­ma­dı­ğı MC sis­te­mi, ulus­la­ra­ra­sı ba­rış ve gü­ven­li­ğe yö­ne­lik teh­dit­le­ri ön­le­me­yi, kriz­le­rin ve ça­tış­ma­la­rın bü­yü­ye­rek bir ge­nel sa­va­şa dö­nüş­me­si­ni en­gel­le­me­yi amaç­la­yan dü­zen­le­me­ler yap­tı. İn­gil­te­re ve Fran­sa baş­ta ol­mak üze­re sö­mür­ge­ci ül­ke­ler, MC sis­te­mi­nin kur­muş ol­du­ğu “ve­sa­yet sis­te­mi” ile sa­vaş ön­ce­si sö­mür­ge alan­la­rın­da tam bir de­ne­tim kur­du­lar. An­cak İn­gil­te­re ve Fran­sa’nın MC’ye, si­ya­si de­ğil ida­ri bir gö­rev ta­nı­mı yap­ma­la­rı, sö­mür­ge alan­la­rı­nı ve Al­man­ya gi­bi -ken­di­le­ri açı­sın­dan- so­run­lu dev­let­le­ri de­net­le­me gi­bi dar bir mis­yon yük­le­me­le­ri, ör­gü­tü ken­di dış po­li­ti­ka çiz­gi­le­rin­de tut­ma ça­ba­la­rı, 1919-1930 ara­sı dö­nem­de çok bü­yük bir so­run oluş­tur­ma­ma­sı­na kar­şın, 1930’lar­dan son­ra ulus­la­ra­ra­sı po­li­ti­ka­da ya­şa­nan ge­liş­me­ler so­nu­cun­da ör­gü­tü bü­tü­nüy­le iş­lev­siz bir ha­le ge­tir­di. MC’yi ken­di dış po­li­ti­ka yö­ne­lim­le­ri­nin önün­de en­gel ola­rak gö­ren Ja­pon­ya, İtal­ya ve Al­man­ya’nın da ör­güt­ten ay­rıl­ma­sı ve or­ta­ya çı­kan blok­laş­ma eği­lim­le­ri ör­gü­tün iş­lev­sel­li­ği­ne en bü­yük dar­be­yi vur­du. Bu aşa­ma­dan son­ra MC ör­gü­tü ve sis­te­mi, bü­tü­nüy­le İn­gil­te­re ve Fran­sa’nın çı­kar­la­rı­nın bir ara­cı­na dö­nüş­tü ve­ya öy­le al­gı­lan­dı. 2. Dün­ya Sa­va­şı’na gi­di­len sü­re­cin kriz­le­ri, MC sis­te­mi için­de de­ğil, bü­yük güç­ler ara­sın­da ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler­le çö­züm­len­me­ye ça­lı­şıl­dı ve söz ko­nu­su çö­züm­ler önem­li meş­rui­yet so­run­la­rıy­la kar­şı kar­şı­ya kal­dı. Kriz­le­re MC dı­şı üre­ti­len çö­züm­ler, bir yan­dan ör­gü­tün var­lı­ğı­nın sor­gu­lan­ma­sı­nın yo­lu­nu açar­ken, di­ğer yan­dan bu so­run­lu gö­rü­nü­müy­le 2. Dün­ya Sa­va­şı’nın pat­lak ver­me­si­ni ön­le­ye­me­di.
 
BM: Ya­pı­sal Ge­liş­me-Ör­güt­sel Et­ki­siz­leş­me
BM’nin ku­rul­ma­sı sü­re­ci ve ça­lış­ma­la­rı MC’den fark­lı ola­rak sa­vaş es­na­sın­da baş­la­dı ve son­ra­sın­da da de­vam et­ti. ABD, SSCB ile sa­vaş dö­ne­mi müt­te­fik iliş­ki­si­nin sa­vaş son­ra­sın­da sür­me­ye­ce­ği­nin bi­lin­cin­dey­di. Bu ne­den­le ABD Baş­ka­nı Frank­lin Ro­ose­velt’in “dört po­lis” yak­la­şı­mı çer­çe­ve­sin­de dün­ya sis­te­mi­ni de­net­le­ye­cek ye­ni bir ulus­la­ra­ra­sı si­ya­sal ör­gü­tün ku­rul­ma­sı is­ten­di ve için­de yer al­ma­sı ko­nu­sun­da Sov­yet­ler ik­na edil­di. MC’nin ya­pı­sı bü­tün bü­yük dev­let­le­re Mec­lis’te yer ve­ren, ulus­la­ra­ra­sı ba­rış ve gü­ven­li­ğe yö­ne­lik teh­dit­le­ri ele al­mak­ta Mec­lis ile bir­lik­te Ge­nel Ku­rul’u da yet­ki­li kı­lan dü­zen­le­me­le­re da­ya­nı­yor­du. Bu­na kar­şı­lık ABD, sa­de­ce 11 üye­den 5 dev­le­tin ve­to hak­kı­na sa­hip dai­mi üye (gö­rüş­me­ler­de ABD Bre­zil­ya’yı is­te­se de, Fran­sa dai­mi üye ol­du ve 1963’te Kon­sey’in al­dı­ğı ka­rar doğ­rul­tu­sun­da 2 yıl son­ra üye sa­yı­sı 15’e yük­sel­til­di) ol­du­ğu; ulus­la­ra­ra­sı ba­rış ve gü­ven­lik ko­nu­la­rın­da -is­tis­nai du­rum­lar ha­riç- Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin yet­ki­li kı­lın­dı­ğı bir BM sis­te­mi­nin ku­rul­ma­sı­na ön­cü­lük et­ti. An­cak 1945 yı­lın­da Kon­sey üye­li­ğin­de -1970’le­re ka­dar Çin’i Tay­van’ın tem­sil et­ti­ği de dü­şü­nü­lür­se- ya­pı­lan ül­ke­sel da­ğı­lı­mın dün­ya si­ya­sal sis­te­min­de­ki ağır­lık­lı coğ­ra­fi ya­pı­yı yan­sıt­ma­dı­ğı açık­tır. Kı­ta Av­ru­pa­sı öl­çe­ğin­de baş­la­yan ve 1941 son­ra­sın­da kü­re­sel bir sa­va­şa dö­nü­şen 2. Dün­ya Sa­va­şı’nın so­nu­cu­nu, müt­te­fik­le­ri­ne yap­tı­ğı bü­yük yar­dım­lar­la, be­lir­le­yen ABD ol­du. 1945 son­ra­sı ya­vaş ya­vaş tır­ma­nan ABD-Sov­yet ide­olo­jik kar­şıt­lı­ğı­nın 1950 Ha­zi­ra­nı’nda Ku­zey Ko­re’nin Gü­ney Ko­re’ye sal­dı­rı­sıy­la be­lir­gin­leş­ti­ği So­ğuk Sa­vaş dö­ne­mi, BM mis­yo­nu­nun dar bir çer­çe­ve­de ve bü­tü­nüy­le “gü­ven­lik pers­pek­tif­li” ola­rak ta­nım­lan­ma­sı­na yol aç­tı. BM Ant­laş­ma­sı’nın 107. mad­de­siy­le Müt­te­fik ül­ke­le­re, Mih­ver ül­ke­le­ri­nin ya­ra­ta­ca­ğı bir teh­di­de BM dı­şın­da mü­da­ha­le et­me im­kâ­nı ta­nı­ma­sı, ör­gü­tün üzerine bina edildiği kon­sep­ti ve teh­di­di or­ta­ya koy­uyordu. An­cak bu­nun de­ğiş­me­si için çok da za­man geç­me­ye­cek­ti.
Ha­zi­ran 1950’de baş­la­yan Ko­re so­ru­nu­na iliş­kin Gü­ven­lik Kon­se­yi’nden son­ra Ge­nel Ku­rul’da alı­nan “ba­rış için bir­leş­me” ka­ra­rı, ör­güt ant­laş­ma met­ni­nin bü­yük dev­let­ler­ce es­nek yo­rum­lan­ma­sı­nın ve ulus­la­ra­ra­sı ba­rış ve gü­ven­lik­le il­gi­li ko­nu­lar­da pa­sif bir nok­ta­ya iti­len Ge­nel Ku­rul’un na­sıl iş­lev­sel ko­nu­ma ge­ti­ri­le­bi­le­ce­ği­nin ör­ne­ğiy­di. Bu ay­nı za­man­da Ge­nel Ku­rul’un üye­lik pro­fi­liy­le de il­gi­liy­di. ABD, Sov­yet des­tek­li ya­yıl­ma­cı­lı­ğa kar­şı Ge­nel Ku­rul’da des­tek ka­za­na­bil­di. 2. Dün­ya Sa­va­şı son­ra­sı sö­mür­ge­le­rin ba­ğım­sız­lık­la­rı­nı ka­zan­ma­sı ile ulus­la­ra­ra­sı po­li­ti­ka alan ola­rak ge­niş­ler­ken, BM’nin üye sa­yı­sın­da da bü­yük bir ar­tış ol­du (1945’te 51 dev­let­ken, 1963’te 120’ye yak­laş­tı). 1950’le­rin ba­şın­dan iti­ba­ren ya­vaş ya­vaş ge­li­şen Bağ­lan­tı­sız­lık ha­re­ke­ti üye­le­ri­nin Ge­nel Ku­rul’da­ki ko­num­la­rı da dü­şü­nül­dü­ğün­de, ABD’nin 1950 yı­lın­da Ge­nel Ku­rul’dan çı­kart­tı­ğı ka­rarın önemi daha iyi anlaşılabilir. Zira bu ka­rar, ulus­la­ra­ra­sı po­li­ti­ka­da da­ha son­ra­ki dö­nem­ler­de ya­şa­nan/ya­şa­na­cak de­ği­şim ve dö­nü­şüm­le­rin ni­te­li­ği­ne da­ir ipuç­la­rı da ve­ri­yor­du: BM Ant­laş­ma­sı’nın ya­zıl­ma­sın­da da gös­te­ri­len es­nek­li­ğin so­nu­na ka­dar kul­la­nıl­ma­sı, bir bü­yük dev­let ve­ya dev­let­ler gru­bu­nun Gü­ven­lik Kon­se­yi ve­ya Ge­nel Ku­rul ara­cı­lı­ğıy­la çı­kart­tık­la­rı ka­ra­rı “ulus­la­ra­ra­sı top­lu­mun ka­ra­rı” gi­bi sun­ma­la­rı ve onu “güç kul­la­nı­mı”nın meş­ru­iye­ti­ni sağ­la­mak­ta kul­lan­ma­la­rı…
1946-1990 yıl­la­rı ara­sın­da Gü­ven­lik Kon­se­yi’nde 279 kez ve­to kul­la­nıl­dı. Bun­lar da­ha çok dar po­li­tik (üye­lik gi­bi) he­sap­lar ve­ya dış po­li­ti­ka yö­ne­lim­le­ri ile bağ­lan­tı­lıy­dı. So­ğuk Sa­vaş son­ra­sın­da Gü­ven­lik Kon­se­yi’nde bü­yük güç­ler ara­sın­da sağ­la­nan uyum (en azın­dan çe­kim­ser ka­lı­na­rak sis­te­min tı­kan­ma­ma­sı sağ­la­nı­yor) ise, eko­no­mi-po­li­tik ve ulus­la­ra­ra­sı po­li­ti­ka­da­ki güç he­sap­la­rı ile çok ya­kın­dan il­gi­li­dir. Gü­nü­müz­de geç­mi­şe gö­re çok da­ha es­nek (ge­çiş­li) bir iş­bir­li­ği ya­şa­nı­yor. Ulus­la­ra­ra­sı kriz­le­rin bir aşa­ma­sın­da edil­gen bir ko­num­da tu­tu­lan ve­ya dev­re­den çı­ka­rı­lan BM, kri­zin di­ğer aşa­ma­la­rın­da dev­re­ye so­ku­la­bi­li­yor. An­cak kü­re­sel güç­le­rin bu tarz bir dış po­li­ti­ka çiz­gi­si kar­şı­sın­da ‘et­ki­siz’ kı­lı­nan/ka­lan BM ör­gü­tü, bü­yük oran­da iti­bar kay­bı­na uğ­ru­yor. Bos­na ve Ko­so­va so­run­la­rı bu­nun en önem­li ör­nek­le­ri.
Üye­le­ri­nin (kü­re­sel et­ki ka­pa­si­te­si­ne sa­hip olan­la­rın) or­tak ira­de­si­nin, ulu­sal çı­kar ala­nı dı­şın­da ta­nım­la­dık­la­rı ulus­la­ra­ra­sı kriz­ler kar­şı­sın­da BM, “ev­ren­sel ak­tör” ola­rak et­ki­li bir şe­kil­de ha­re­ke­te geç­mi­yor ve­ya or­ta­ya koy­du­ğu ka­rar­lar/ey­lem­ler sem­bo­lik ol­ma­nın öte­sin­de bir an­lam ta­şı­mı­yor; tıp­kı 1993-1994 yı­lın­da Ru­an­da’da ya­şa­nan kat­li­am­lar­da ol­du­ğu gi­bi. BM, So­ğuk Sa­vaş son­ra­sı or­ta­ya çı­kan je­opo­li­tik güç boş­luk­la­rı­nın üret­ti­ği so­run­la­rı ör­güt ola­rak yö­ne­te­mi­yor ve­ya BM çer­çe­ve­sin­de çö­züm üre­til­me­si­ni te­min ede­mi­yor. Kü­re­sel güç­ler ara­sın­da, dün­ya si­ya­sal sis­te­mi­nin mev­cut güç ya­pı­sı­na gö­re ye­ni­den ‘ta­sa­rı­mı’na yö­ne­lik açık ve­ya ör­tük de­rin­le­me­si­ne ya­şa­nan re­ka­bet ve ça­tış­ma­lar kar­şı­sın­da sa­hip ol­du­ğu ‘edil­gen’ ko­num, BM’nin iti­bar­sız­laş­ma sü­re­ci­ni hız­lan­dı­rı­yor.
BM, So­ğuk Sa­vaş son­ra­sı­nın tek sü­per gü­cü ABD’nin kur­ma­ya ça­lış­tı­ğı “ye­ni dün­ya dü­ze­ni”nde, bu dev­le­tin kü­re­sel gü­ven­lik ara­yış­la­rı­nın meş­rui­yet ze­mi­ni­ne dö­nüş­tü­rül­mek is­te­ni­yor. Bu­gün­kü ör­güt ya­pı­sı ile BM’nin ge­rek je­o-po­li­tik güç boş­luk­la­rı­nın üret­ti­ği, ge­rek­se kü­re­sel güç­le­rin des­tek­le­di­ği ve­ya onay­la­dı­ğı kriz­ler kar­şı­sın­da “et­ki­li bir po­zis­yon” be­lir­le­me­si ola­nak­sız gö­rü­nü­yor. BM’nin gü­nü­müz dün­ya si­ya­sal sis­te­min­de­ki güç da­ğı­lı­mı­nı yan­sı­ta­cak şe­kil­de ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı, Gü­ven­lik Kon­se­yi’nde­ki ve­to dü­zen­le­me­si ne­de­niy­le im­kân­sız. Kü­re­sel ve­ya böl­ge­sel kriz­ler kar­şı­sın­da üye­le­ri­nin ira­de­le­ri­nin top­la­mı­nın dı­şın­da bir “ev­ren­sel ak­tör” ro­lü­nü oy­na­ya­ma­yan BM ör­gü­tü ye­ri­ne ye­ni bir ör­gü­tün ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sın­da, ge­le­cek­te­ki ulus­la­ra­ra­sı po­li­tik ge­liş­me­ler be­lir­le­yi­ci ola­cak­tır.

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar
Hüseyin Emiroğlu