Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
Din eğitimi ile öğretimini ayırmalıyız
Talip Küçükcan
TÜR­Kİ­YE’DE Din Kül­tü­rü ve Ah­lak Bil­gi­si ders­le­ri­ne iliş­kin tar­tış­ma­lar, tıp­kı ka­mu­sal alan­da din tar­tış­ma­la­rı gi­bi la­ik­lik ek­se­nin­de yü­rü­tü­lü­yor. Eği­tim­ci, hu­kuk­çu ve po­li­ti­ka­cı­lar inanç­lı, inanç­sız ve­ya ag­nos­tik top­lum ke­sim­le­ri­nin bü­yük ço­ğun­lu­ğu­nu ya­kın­dan il­gi­len­di­ren din eği­ti­mi ve öğ­re­ti­mi ko­nu­su­na özen­siz­ce yak­la­şı­yor; me­se­le­yi din-si­ya­set-la­ik­lik üç­ge­nin­den ba­ğım­sız tar­tı­şa­mı­yor­lar. Bu ne­den­le de ide­olo­jik ter­cih­ler ras­yo­nel ar­gü­man­la­rı göl­ge­li­yor ve sağ­du­yu­nun se­si ye­te­rin­ce du­yul­mu­yor. Hal­bu­ki Türk top­lum ya­pı­sı­nın geç­miş­ten ta­şı­dı­ğı iz­ler ve gü­nü­müz­de­ki ta­lep­le­ri iyi bir sos­yo­lo­jik oku­ma­ya ta­bi tu­tul­du­ğun­da, din eği­ti­mi ve öğ­re­ti­mi ras­yo­nel bir te­mel­de tar­tı­şı­la­bi­lir ve la­ik-an­ti­la­ik, ge­le­nek­sel-mo­dern ve ile­ri­ci-ge­ri­ci kav­ram­sal­laş­tır­ma­la­rı­na tut­sak ol­ma­dan da çö­zü­me ka­vuş­tu­ru­la­bi­lir.
Tür­ki­ye’de din eği­ti­mi ve öğ­re­ti­mi ko­nu­la­rın­da ko­pa­rı­lan fır­tı­na as­lın­da da­ha ge­niş kap­sam­lı ve de­rin bir tar­tış­ma­nın, hat­ta tar­tış­ma­dan da öte he­sap­laş­ma­nın, sa­de­ce gö­rü­nen bir yü­zü. Bu de­rin he­sap­laş­ma­nın et­ki­siy­le ge­nel ola­rak din, din­dar­lık, mu­ha­fa­za­kâr­lık, din eği­ti­mi ve öğ­re­ti­mi, İmam-Ha­tip okul­la­rı ve Kur’an Kurs­la­rı gi­bi ko­nu­lar va­kit kay­be­dil­me­den si­ya­set di­li ile gün­de­min en üst sı­ra­la­rı­na ta­şı­nı­yor. La­ik sis­te­min teh­li­ke­de ol­du­ğu var­sa­yı­mı da uzun sü­re­dir duy­ma­ya alı­şa­gel­di­ği­miz “Tür­ki­ye’nin kri­tik gün­ler­den geç­ti­ği” gi­bi sü­rek­li teh­dit ve teh­li­ke al­gı­sı ya­ra­ta­cak söy­lem­ler­le top­lu­ma ak­ta­rı­lı­yor.
Tür­ki­ye’de din eği­ti­mi ve öğ­re­ti­mi­ne iliş­kin tar­tış­ma­la­rın ir­ras­yo­nel ze­min­de ger­çek­leş­ti­ril­me­si­nin kuş­ku­suz ba­zı ne­den­le­ri var. Bun­la­rın ba­şın­da Tür­ki­ye’de din-dev­let iliş­ki­le­ri­nin al­dı­ğı bi­çim, tek par­ti dö­ne­mi la­ik­lik an­la­yı­şı ve uy­gu­la­ma­la­rı, Fran­sa’dan esin­le­nil­me­si­ne rağ­men bu ül­ke­den da­ha ka­tı bir la­ik­lik yo­ru­mu­nun dev­let eli­ti ile ku­rum­sal­laş­tı­rıl­ma­sı sa­yı­la­bi­lir. Os­man­lı dö­ne­min­de baş­la­yan re­form­lar, ye­ni­lik­ler ve la­ik­lik doğ­rul­tu­sun­da­ki de­ne­yim­le­rin, on­dan te­va­rüs eden Tür­ki­ye’de de de­vam et­ti­ril­me­si do­ğal kar­şı­la­na­bi­lir. An­cak bu­ra­da işa­ret edil­me­si ge­re­ken nok­ta, seç­kin­ci bir an­la­yış ve te­pe­den in­me­ci bir yak­la­şım­la ya­pı­lan la­ik­lik yo­rum­la­rı­nın za­man için­de Ba­tı ül­ke­le­ri ile kar­şı­laş­tı­rıl­dı­ğın­da da­ha sı­nır­la­yı­cı ve dış­la­yı­cı bir özel­lik ka­zan­mış ol­ma­sı­dır. Ba­tı­lı ül­ke­le­rin de­ne­yi­mi­ne ba­kıl­dı­ğın­da din ve dev­let iş­le­ri­nin ger­çek­ten de bir­bi­rin­den ay­rıl­dı­ğı an­cak dev­le­tin di­ne sırt çe­vir­me­di­ği, ya­sak­la­yı­cı ve dış­la­yı­cı po­li­ti­ka­lar iz­le­me­di­ği gö­rü­lür. Söz ko­nu­su ül­ke­ler­de din ve dev­let bir­bi­rin­den ay­rıl­mış ama ba­rı­şık kal­mış­tır. Tür­ki­ye’de ise bir ke­sim, di­nin çe­şit­li gö­rü­nüm­le­ri­ni ve top­lu­mun di­nî ih­ti­yaç­la­rı­nın gi­de­ril­me­si­ne yö­ne­lik ta­lep­le­ri­ni teh­li­ke ve teh­dit ola­rak al­gı­la­mış ve bu ne­den­le de top­lum­sal ta­lep­le­re ku­la­ğı­nı tı­ka­mış­tır.
Din eği­ti­mi ve öğ­re­ti­mi ile il­gi­li gel­di­ği­miz bu ge­ri­lim­li ve ken­di için­de çe­liş­ki­ler ba­rın­dı­ran du­ru­mun ikin­ci önem­li ne­de­ni ise, Ana­ya­sa’nın 24. mad­de­si­nin şim­di­ye ka­dar ge­re­ği gi­bi uy­gu­lan­ma­ma­sı­dır. “Din ve ah­lak eği­tim ve öğ­re­ti­mi dev­le­tin de­ne­tim ve gö­ze­ti­mi al­tın­da ya­pı­lır. Din kül­tü­rü ve ah­lak öğ­re­ti­mi ilk ve or­ta öğ­re­tim ku­rum­la­rın­da oku­tu­lan zo­run­lu ders­ler ara­sın­da yer alır. Bu­nun dı­şın­da­ki din eği­tim ve öğ­re­ti­mi an­cak ki­şi­le­rin ken­di is­te­ği­ne, kü­çük­le­rin de ka­nu­ni tem­sil­ci­si­nin ta­le­bi­ne bağ­lı­dır.” şek­lin­de­ki Ana­ya­sa’nın 24. mad­de­sin­den de an­la­şı­la­ca­ğı gi­bi Din Kül­tü­rü ve Ah­lak Bil­gi­si der­si zo­run­lu ders­ler ara­sın­da yer al­mak­ta­dır. AİHM 2007 Ekim’in­de bir ve­li­nin baş­vu­ru­su üze­ri­ne ilk ve or­ta­öğ­re­tim ku­rum­la­rın­da ve­ri­len bu der­sin, bu içe­ri­ği ile zo­run­lu tu­tul­ma­sı­nı hu­ku­ka ay­kı­rı bu­lan bir ka­rar ver­me­sey­di ve Da­nış­tay 8. Da­ire­si de 2008 Mart’ın­da bu yön­de bir ka­rar al­ma­say­dı bel­ki hâ­lâ gö­zü­müz­den ka­ça­cak bir şey­ler ola­cak­tı. Ör­ne­ğin yu­ka­rı­da­ki mad­de­nin son kıs­mın­da yer alan “Bu­nun dı­şın­da­ki din eği­tim ve öğ­re­ti­mi an­cak ki­şi­le­rin ken­di is­te­ği­ne, kü­çük­le­rin de ka­nu­ni tem­sil­ci­si­nin ta­le­bi­ne bağ­lı­dır” ifa­de­si­nin ge­rek­le­ri­nin şim­di­ye ka­dar ye­ri­ne ge­ti­ril­me­di­ği­ni fark et­me­ye­cek­tik. Bü­tün tar­tış­ma­lar şim­di­ye de­ğin zo­run­lu din kül­tü­rü ve ah­lak ders­le­ri­ne yo­ğun­laş­mış­tı. AİHM ve Da­nış­tay ka­rar­la­rı, çö­zü­mü kıs­men için­de ba­rın­dı­ran is­te­ğe bağ­lı din der­si uy­gu­la­ma­sı ve bu tür ders­le­re eri­şim im­kan­la­rı­nın üze­rin­de dü­şün­me­yi baş­lat­ma­sı açı­sın­dan önem­li­dir. Zi­ra her iki mah­ke­me de doğ­ru­dan ve do­lay­lı bi­çim­de Ana­ya­sa’nın 24. mad­de­si­nin son kıs­mı­nın uy­gu­la­ma­ya ko­nul­ma­dı­ğı­nı gös­ter­mek­te­dir.
Din öğ­re­ti­mi ve eği­ti­mi ile il­gi­li ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı­nın üçün­cü ne­de­ni ise “öğ­re­tim” ve “eği­tim” kav­ram­la­rı­nın açık­ça an­la­şı­la­ma­ma­sı­dır. Mah­ke­me ka­rar­la­rın­dan da an­la­şı­la­ca­ğı gi­bi “din öğ­re­ti­mi” bil­gi­len­dir­me­ye işa­ret et­mek­te­dir. Zo­run­lu tu­tu­lan “din öğ­re­ti­mi” der­si­nin muh­te­va­sı­nın be­lir­li bir di­nî inanç ve mez­he­be da­ya­lı ol­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği sa­vu­nul­mak­ta; bu ders­le­rin dün­ya din­le­ri ve inanç sis­tem­le­ri hak­kın­da ob­jek­tif bil­gi­len­dir­me esa­sı­na da­ya­lı ol­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir. Za­ten bir kim­se­ye, bas­kı ve zor­la­ma ile be­lir­li bir di­nin il­ke­le­ri öğ­re­ti­le­me­ye­ce­ği­ne gö­re, zo­run­lu din öğ­re­ti­mi ders­le­ri­nin müf­re­da­tı­nın ço­ğul­cu­lu­ğu yan­sı­tır bi­çim­de oluş­tu­rul­ma­sı ge­re­kir. Öte yan­dan be­lir­li bir di­nin inanç sis­te­mi ve o sis­te­min iba­det­le­ri hak­kın­da bil­gi ak­ta­rı­mın­dan öte, bir din bil­gi­si ak­ta­rı­mı söz ko­nu­su­dur ki bu­na “din eği­ti­mi” de­mek da­ha doğ­ru­dur. “Din eği­ti­mi” der­si is­te­ğe bağ­lı ola­ca­ğı için müf­re­da­tı­nın be­lir­li bir di­ni yan­sıt­ma­sı da do­ğal­dır. Oy­sa ne te­ori­de ne de pra­tik­te böy­le bir ay­rım ya­pıl­ma­dı­ğı için Tür­ki­ye’de so­run­lar gi­de­rek bü­yü­müş­tür.
Din eği­ti­mi ve öğ­re­ti­mi ko­nu­sun­da top­lu­mun ge­niş ke­sim­le­ri­nin des­te­ği­ni ala­cak çö­züm yol­la­rı­nın ol­du­ğu aşi­kâr. Ön­ce­lik­le gö­rü­yo­ruz ki din eği­ti­mi ve öğ­re­ti­mi­nin hem ya­sal hem de sos­yo­lo­jik da­ya­nak­la­rı mev­cut. Yu­ka­rı­da işa­ret edi­len Ana­ya­sa mad­de­si, ya­sal da­ya­na­ğı kuş­ku­ya yer bı­rak­ma­ya­cak şe­kil­de gös­te­ri­yor. Sos­yo­lo­jik ola­rak ba­kıl­dı­ğın­da ise Tür­ki­ye’de top­lu­mun Din Kül­tü­rü ve Ah­lak Bil­gi­si der­si­ne ba­kı­şı­nın olum­lu ol­du­ğu ve din eği­ti­mi ve öğ­re­ti­mi­ni ta­lep et­ti­ği gö­rü­lü­yor. TE­SEV ta­ra­fın­dan 2006 yı­lın­da yapılan bir araş­tır­ma­ya gö­re, Türk hal­kı­nın %82’si din der­si­nin mec­bu­ri ol­ma­sı­nı is­ti­yor. Yi­ne ay­nı araş­tır­ma­ya gö­re “Din ders­le­rin­de Müs­lü­man­lık hak­kın­da ge­nel bil­gi­le­rin ya­nı sı­ra ab­dest alıp, na­maz kıl­mak da öğ­re­til­me­li mi?” so­ru­su­na “Evet” di­yen­le­rin ora­nı %85,5, “Ha­yır” di­yen­le­rin ora­nı ise %11,1. “Din ders­le­rin­de, Sün­ni Müs­lü­man­lı­ğın ya­nı sı­ra Ale­vi­lik hak­kın­da da bil­gi ve­ril­me­li” di­yen­le­rin ora­nı da %61,5. Bu so­nuç­lar, hem din öğ­re­ti­mi hem de din eği­ti­mi ko­nu­sun­da ge­niş bir top­lum­sal ta­le­bin ol­du­ğu­nun da bir gös­ter­ge­si.
Te­mel in­san hak ve öz­gür­lük­le­ri­ni ze­de­le­me­den, ço­ğul­cu­lu­ğu ve in­san­la­rın seç­me hak­la­rı­nı ko­ru­ya­rak hal­kın din eği­ti­mi ko­nu­sun­da­ki meş­ru ta­lep­le­ri­ni kar­şı­la­ma­nın yo­lu, ge­rek­li müf­re­dat de­ği­şik­lik­le­ri­ni ya­pa­rak “din öğ­re­ti­mi”ni zo­run­lu, “din eği­ti­mi”ni ise is­te­ğe bağ­lı ha­le ge­tir­mek­ten ge­çi­yor.

Paylaş Tavsiye Et
Türkiye Siyaset
DİĞER YAZILAR