Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dünya Siyaset
Sivil toplumun zayıflığı, gençleri isyana sürüklüyor
Aristotle Kallis
Lancaster Üniversitesi, Avrupa Çalışmaları Bölümü
Yu­na­nis­tan’da mey­da­na ge­len son ha­di­se­ler, aca­ba bir Yu­nan 1968’i ola­rak ta­nım­la­na­bi­lir mi? Zi­ra Yu­na­nis­tan’da pro­tes­to­cu­lar ile po­lis ara­sın­da­ki şid­det­li ça­tış­ma­lar, top­lu­mun ge­niş ke­sim­le­ri­ne ya­yıl­mış ham, de­rin ve bü­yük bir öf­ke­yi ha­re­ke­te ge­çir­di. 1968 olay­la­rı da Fran­sa’da­ki öğ­ren­ci­ler, genç iş­siz­ler, iş­çi­ler ve sen­di­ka­lar için çok de­ği­şik an­lam­lar ifa­de edi­yor­duy­sa da, fark­lı ke­sim­le­rin Cum­hur­baş­ka­nı De Ga­ul­le’e yö­ne­lik or­tak mu­ha­le­fet­le­ri, ge­çi­ci de ol­sa ener­ji­le­ri­ni bir­leş­ti­re­rek şid­de­ti dı­şa­vur­ma­ya yö­nel­me­le­riy­le so­nuç­lan­mış­tı.
Ati­na’da, üze­rin­de kır­mı­zı harf­ler­le “Pa­ris Ko­mü­nü, 1917 Ekim Dev­ri­mi ve 1968 Ma­yıs’ı, ta­ri­hî yol gös­te­ri­ci­le­ri­miz­dir” ya­zan bir pos­te­rin önün­den geç­tim. Bu ifa­de, Yu­na­nis­tan’da­ki pro­tes­to ha­re­ket­le­ri­nin ya­kın ta­ri­hi­nin bi­lin­dik di­li­dir ve dev­rim­ci bir alt me­tin içer­me­si­ne rağ­men, ta­ri­hî bir meş­rui­yet ve bü­yük bir önem ta­şır. 34 yıl­lık is­tik­rar­lı bir de­mok­ra­si­nin, mu­ha­fa­za­kâr ve ge­le­nek­çi Yu­nan top­lu­mu­nun yüz­ler­ce yıl­lık tar­tış­ma­sız ger­çek­le­ri­ni dö­nüş­tü­ren on yı­lı aş­kın hız­lı mo­dern­leş­me­nin ve si­ya­si meş­rui­yet kriz­le­riy­le do­lu ge­çen bir yı­lın ar­dın­dan, ön­ce ke­nar semt­ler­de ma­ya­lan­ma­ya baş­la­yan is­yan ru­hu, gi­de­rek öğ­ren­ci­ler, iş­çi­ler gi­bi top­lu­mun en ak­tif un­sur­la­rı ara­sın­da ken­di­ne ze­min bul­du. Ara­lık ayı­na dam­ga vu­ran is­yan, sü­rek­li pro­tes­to ge­le­ne­ği­ne sa­hip Yu­na­nis­tan gi­bi bir ül­ke için bi­le bek­len­me­dik bir ge­liş­mey­di.
Ale­xan­dros Gri­go­ro­pou­los’un tra­jik so­nu, olay­lar için bir ka­ta­li­zör iş­le­vi gör­dü. Mey­da­na ge­len zin­cir­le­me re­ak­si­yon­lar, dip­ten akan öf­ke dal­ga­la­rı­nı açı­ğa çı­kar­dı. Bu akın­tı­lar, özü iti­ba­rıy­la çok az or­tak nok­ta­yı pay­la­şı­yor ol­sa­lar da, gü­nü­müz Yu­na­nis­tan’ın­da­ki si­ya­si, eko­no­mik ve top­lum­sal ha­ya­tın te­mel pa­ra­met­re­le­ri­ni kü­çüm­se­me or­tak nok­ta­sın­da bir­leş­ti­ler. Ale­xan­dros’un ölü­mü­nü, bu­nu iz­le­yen şid­det ey­lem­le­ri ve bir­çok şeh­rin so­kak­la­rı­nı kap­la­yan öf­ke pat­la­ma­sıy­la bir­leş­tir­mek ye­ri­ne, Yu­nan top­lu­mu­nun hız­la ge­niş­le­yen bir ke­si­mi­ni fark­lı şe­kil­ler­de et­ki­le­yen ya­ban­cı­laş­ma pa­ra­dig­ma­sı­nın rüş­tü­ne ka­vuş­tu­ğu­nu ka­bul et­me­li­yiz. Bu ya­ban­cı­laş­ma şim­di­ler­de, hü­kü­me­te, po­li­se, mu­tat de­ğer­ler ile ka­bul edi­le­bi­lir dav­ra­nış­la­ra, hat­ta ba­zen dü­ze­nin ken­di­si­ne kar­şı et­ki­li bir kar­şı ko­yu­şa ve he­sap­lı bir ala­ya dö­nüş­müş du­rum­da. Azın­lık bir ke­sim, şid­det olay­la­rı­na baş­vur­mak­tan vaz­geç­me­ye­cek­tir. Ço­ğun­luk ise ya­şa­nan­la­rı, ta­ri­hin hız­lan­dı­ğı an ola­rak gör­mek­te­dir.
Yu­na­nis­tan’da­ki “ha­re­ket” sü­re­cek ve bir baş­ka ka­ta­li­zö­rün kö­rük­le­me­siy­le çok da­ha fark­lı bi­çim­ler­de ye­ni­den gö­rü­nür ha­le ge­le­cek­tir. Yu­na­nis­tan’ın ba­şa­rı­sız­lı­ğı, ba­na gö­re mev­cut si­ya­si sis­tem­de­ki kriz­den ya da ta­kın­tı­lı med­ya po­pü­liz­mi­nin bes­le­di­ği gös­te­riş kül­tü­rü­ne te­ma­yül­den de­ğil, hoş­nut­suz­lu­ğun yö­ne­le­bi­le­ce­ği ya da ge­rek­ti­ğin­de pro­tes­to edip di­re­ne­ce­ği ol­gun bir si­vil top­lum ya­pı­sı oluş­tu­ra­ma­ma­sın­dan­dır. Her bi­rey, kal­kan toz­lar da­ğı­lın­ca, ken­di yo­lu­na gi­de­cek; öf­ke ve ha­yal kırık­lı­ğı­nı, bir ye­ral­tı mah­ze­nin­de bi­rik­tir­me­ye ve iç­gü­dü­sel bir di­re­niş ru­hu oluş­tur­ma­ya de­vam ede­cek­tir. Üs­te­lik de bu­nu, meş­ru ve ge­rek­li sos­yo-po­li­tik bir ha­re­ket için al­ter­na­tif viz­yon ve ka­nal­la­rı hâ­lâ bu­la­ma­mış bir top­lum­da ya­pa­cak­tır.
Yu­na­nis­tan’ın pa­rıl­tı­lı ku­sur­lar­la do­lu si­ya­si sis­te­mi, de­rin bö­lün­müş­lük ve ge­lir ada­let­siz­li­ği ya­şa­yan ye­ni zen­gin top­lu­mu, eko­no­mik mu­ci­ze­si­nin kof­lu­ğu, med­ya kül­tü­rü­nün ah­mak­lı­ğı… Evet, bun­la­rın hep­si doğ­ru. Pe­ki, ama bu­ra­dan baş­ka gi­dilecek bir yer var mı?

Paylaş Tavsiye Et