Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
‘Soykırım’ tasarısı üzerinden siyaset
Nuh Yılmaz
AB­DUL­LAH Gül ve Ya­şar Bü­yü­ka­nıt, ge­çen ay­ki ABD zi­ya­ret­le­rin­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı ya­sa ta­sa­rı­sı­nı gün­de­me ala­rak ko­nuy­la iliş­ki­li et­ki­li isim­ler­le biz­zat gö­rüş­tü­ler. Bu ta­sa­rı ar­tık ba­sit­çe “Er­me­ni kum­pa­sı”, ABD oyu­nu, ya­lan­lar di­zi­si de­ğil; epis­te­mo­lo­jik ve on­to­lo­jik bir me­se­le. Pe­ki, ABD’nin yıl­lar­dır ta­viz ko­par­mak için kul­lan­dı­ğı Er­me­ni soy­kı­rı­mı ta­sa­rı­sı­nın an­la­mı ne, ne­den bu ka­dar önem­li?
Di­as­po­ra Er­me­ni­le­ri­nin maz­lum ve mağ­dur mil­let kon­ten­ja­nın­dan ya­rar­lan­ma ta­le­bi me­se­le­yi an­la­ma nok­ta­sın­da ye­ter­siz. ‘Soy­kı­rım’, Di­as­po­ra Er­me­ni­si’nin si­ya­sal öz­ne po­zis­yo­nu­nun ku­ru­cu anı, var­lık ne­de­ni, trav­ma­sı. Lo­bi­nin, ta­lep­le­rin­den fe­ra­ga­ti­ni bek­le­mek bu öz­ne po­zis­yo­nu­nu yok say­mak, in­kar et­mek ola­ca­ğın­dan, so­run pa­zar­lık­la çö­zü­le­mez.
Li­be­ral etik oyu­nu­nu iyi oy­na­yan lo­bi, ta­sa­rı­yı pa­ket prog­ram­la su­nu­yor: Su­dan’ın gü­ne­yin­de­ki Hı­ris­ti­yan­la­rı gün­de­me ge­ti­re­rek Pro­tes­tan­lar­dan, Dar­fur söy­le­miy­le de Kon­gre’de­ki si­yah ve­kil­ler­den des­tek al­ma­yı ba­şar­dı. Kon­gre’de­ki sol ka­nat ve­kil­ler ise “in­san hak­la­rı” çer­çe­ve­sin­de des­tek ve­ri­yor. Si­ya­se­te li­be­ral bir etik (ah­lak de­ğil) dü­ze­yin­de ba­kan ve­kil­ler ise ha­di­se­nin ka­bu­lü­nü “vic­da­ni ve ah­la­ki so­rum­lu­luk” ola­rak al­gı­lı­yor. ‘Soy­kı­rım’ Ame­ri­kan si­ya­set di­li­ni ku­şat­mış du­rum­da. Bu yüz­den “nor­mal şart­lar­da” ta­sa­rı ke­sin ge­çer.
Me­se­le­yi çev­re­le­yen ta­li ko­nu­lar da Tür­ki­ye’nin aley­hi­ne: ABD’nin es­ki Eri­van Bü­yü­kel­çi­si’nin soy­kı­rım id­di­ala­rı le­hin­de ko­nuş­tu­ğu için gö­rev­den alın­ma­sı, ye­ri­ne atan­mak is­te­nen bü­yü­kel­çi­nin Se­na­to ta­ra­fın­dan en­gel­le­ne­rek ko­nu­nun gün­dem­de tu­tul­ma­sı; Hrant Dink sui­kas­tı­nın “Soy­kı­rım­dan bah­se­den, 301’le yar­gı­la­nı­yor ya da öl­dü­rü­lü­yor” şek­lin­de su­nul­ma­sı; De­mok­ratların mah­ru­mi­yet ve mağ­du­ri­yet di­li­ne da­ha du­yar­lı ol­ma­sı… Kon­gre’de oy­la­nır­sa geç­me­si ke­sin olan ta­sa­rı­yı en­gel­le­me gü­cü ise DP’li Mec­lis Baş­ka­nı Nancy Pe­lo­si’de.
Tek­nik açı­dan ta­sa­rı­nın gün­de­me gel­di­ği Tem­sil­ci­ler Mec­li­si’nin üye­le­ri, dar se­çim böl­ge­le­rin­den iki yıl­da bir se­çi­li­yor. Ta­ba­na du­yar­lı­lık­la­rı yük­sek. Er­me­ni­ler­se ta­ban ça­lış­ma­la­rın­da ol­duk­ça ba­şa­rı­lı. Bir baş­ka ko­nu ise “soy­kı­rım en­düs­tri­si.” Lo­bi şir­ket­le­ri Tür­ki­ye’nin har­ca­dı­ğın­dan çok da­ha faz­la pa­ra­yı Er­me­ni­ler­den ka­za­nı­yor. Ko­nu­nun uza­ma­sı lo­bi­ci­ler için ek­mek ka­pı­sı. Er­me­nis­tan yok­sul­luk­tan kıv­ra­nır­ken lo­bi­le­re akı­tı­lan pa­ra­lar ise Di­as­po­ra Er­me­ni­le­ri­nin ‘iki­yüz­lü­lü­ğü’nün de­ğil, me­se­le­nin sa­de­ce ‘taz­mi­nat’ ol­ma­dı­ğı­nın is­pa­tı.
Bir ta­rih­sel an­laş­maz­lık­tan zi­ya­de si­ya­sal bir söy­le­me denk dü­şen ta­sa­rı, öz­ne po­zis­yon­la­rı ya­ra­tıp ik­ti­dar iliş­ki­le­ri ku­ru­yor ve bil­gi-ik­ti­dar iliş­ki­si­ni so­run­sal­laş­tı­rı­yor. Bu söy­lem üze­rin­den ik­ti­dar sa­hi­bi olan­lar, aka­de­mik dü­rüst­lü­ğü­nü ya da va­tan­se­ver­li­ği­ni is­pat­la­yan­lar, rant yi­yen­ler, ku­rum­sal kim­lik ka­za­nan­lar, vic­dan sa­hi­bi olan­lar, iti­raz eden­le­ri hap­se ko­ya­rak ken­di ‘sap­kın’la­rı­nı ce­za­lan­dı­ran­lar var. Ko­nu­nun ders ki­tap­la­rın­da, film­ler­de, ko­nuş­ma­lar­da, tö­ren­ler­de, vi­ze kuy­ruk­la­rın­da ele alın­ma bi­çi­mi de ku­rum­sal­lı­ğı­nı gös­te­ri­yor.
So­run ‘ta­rih­çi’le­re ha­va­le edi­le­me­ye­cek ka­dar önem­li. Tür­ki­ye’nin ko­nu­yu ta­rih­çi­le­re bı­rak­ma ta­le­bi ken­di an­la­tı­sı­nı ser­gi­le­ye­bil­mek için kur­gu­sal ha­ki­ka­ti aşın­dır­ma­yı, Er­me­ni­le­rin bu­na ya­naş­ma­ma­sı da ken­di ‘ha­ki­kat’le­ri­nin he­ge­mon­ya­sı­nı ko­ru­ma­yı amaç­lı­yor. Ha­ki­kat/ik­ti­dar iliş­ki­si­ni “vic­dan mu­ha­se­be­si”ne in­dir­ge­yen­ler ise si­ya­sal doğ­ru­cu­lu­ğun şef­kat­li kol­la­rın­da te­sel­li arı­yor. Zi­ra si­ya­sal söy­lem­le mü­ca­de­le, ha­ki­kat or­ta­ya çı­ka­rı­la­rak ya da vic­da­na so­ru­la­rak de­ğil, al­ter­na­tif bir ha­ki­ka­tin in­şa­sıy­la müm­kün­dür. Yok­sa ne ABD’nin ne de Er­me­ni lo­bi­si­nin “me­se­le­nin as­lı”nı öğ­ren­mek gi­bi bir der­di var.
Tür­ki­ye de sez­gi­sel ola­rak bu­nun far­kın­da. Bu­nu Bü­yü­ka­nıt ve Gül’ün kul­lan­dık­la­rı üs­lup­tan an­lı­yo­ruz. Si­ya­sal ola­rak ne­re­de dur­du­ğu­nun far­kın­da, oyu­nu ku­ra­lı­na gö­re oy­na­yan, “has­sa­si­yet­le­ri mu­ha­ta­bı­na ile­ten”, aleyh­te ka­ra­rın dev­le­ti ‘in­ci­te­ce­ği­ni’ ifa­de eden, “vic­dan mu­ha­se­be­si” ya da “güç­ler ay­rı­lı­ğı” gi­bi min­der­den kaç­ma ifa­de­le­ri­nin kar­şı­sı­na “ulu­sal çı­kar”ı ko­yan bir üs­lup. Bu yüz­den as­ke­rî iha­le­ler­den çe­kil­mek­ten İn­cir­lik’in kul­la­nı­mı­na, Ha­bur’un ka­pan­ma­sın­dan Kurt­lar Va­di­si’ne ka­dar eko­no­mi, kül­tür ve si­ya­se­tin sı­nır­la­rı iyi­den iyi­ye bir­bi­ri­ne ka­rış­tı.
Ak­si hal­de “ko­nu­yu ta­rih­çi­ler tar­tış­sın” di­yen dev­let elit­le­ri Was­hing­ton’da ABD Kon­gre­si’nin ‘si­vil’ ira­de­si­ne kar­şı si­ya­si bas­kı ve teh­dit­le so­nuç al­ma­ya ça­lış­maz­dı. ABD dev­let elit­le­ri için ko­nu­nun ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu za­man gös­te­re­cek. ABD, iliş­ki­le­rin­de za­ra­ra uğ­ra­ya­ca­ğı­na ik­na ol­du­ğu an­da Kon­gre’nin ‘si­vil’ ira­de­si­nin ne ka­dar ‘ba­ğım­sız’ ol­du­ğu da or­ta­ya çı­ka­cak.
Ta­sa­rı­nın Tür­ki­ye için ne­den bu ka­dar önem­li ol­du­ğu ise tar­tış­ma­nın en be­lir­siz ta­ra­fı. ‘Bağ­la­yı­cı’ ol­ma­yan ka­ra­rı, taz­mi­nat­tan top­rak ta­le­bi­ne ka­dar çe­şit­li aşa­ma­la­rın iz­le­ye­ce­ği söy­le­ni­yor. Tüm bun­la­rın inan­dı­rı­cı ol­ma­sı için, da­ha ay­rın­tı­lı ve so­mut ola­rak ka­muo­yu önün­de tar­tı­şıl­ma­sı ge­re­kir. Muh­te­mel se­nar­yo­la­rın ne ol­du­ğu­nu, ta­sa­rı pa­zar­lı­ğı üze­rin­den Tür­ki­ye’nin han­gi ta­viz­le­ri ver­di­ği­ni bil­mek, Tür­ki­ye’nin ge­le­ce­ği­ni önem­se­yen her­ke­sin hak­kı.
Ko­nu, “Ge­çer­se ne olur ve geç­me­me­si için ne ve­ri­li­yor?” çer­çe­ve­sin­de ele alı­nıp tah­lil edil­me­dik­çe, “Mev­zu sa­de­ce iç si­ya­set­le mi il­gi­li?” so­ru­su hep ak­la ge­lir. Ge­rek as­ke­rî ge­rek si­ya­si çev­re­ler ko­nu­nun “iç si­ya­set” mal­ze­me­si ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­se de, ta­sa­rı­nın AKP dö­ne­min­de geç­me­si so­rum­lu­lu­ğu da bu par­ti­ye yük­le­ye­cek.
ABD hü­kü­me­ti­nin “güç­ler ay­rı­lı­ğı”nı ile­ri sü­re­rek Kon­gre’ye mü­da­ha­le ede­me­ye­ce­ği­ni söy­le­me­si, Tür­ki­ye için ka­bul edi­lir de­ğil. Bu­gü­ne ka­dar baş­kan­la­rın Kon­gre’ye mü­da­ha­le­siy­le en­gel­le­nen ta­sa­rı “güç­ler ay­rı­lı­ğı”nın ulu­sal gü­ven­li­ğin önün­de ol­ma­dı­ğı­nı gös­te­ri­yor­du. Dış si­ya­set­te, tea­mül ge­re­ği ağır­lı­ğı olan Kon­gre ka­rar­la­rı­nı hi­çe sa­yan Bush’un bu ko­nu­da “güç­ler ay­rı­lı­ğı” il­ke­si­ne baş­vur­ma­sı, li­be­ral te­mel­le­re atıf­ta bu­lun­ma­sı inan­dı­rı­cı de­ğil. Tür­ki­ye ise Bush’a so­mut ola­rak kay­bı­nın ne ola­ca­ğı­nı gös­te­re­rek, onu ter­sin­den “tu­tar­lı ol­ma”ya ça­ğı­rı­yor. Tam da Ame­ri­kan prag­ma­tiz­mi­nin aşi­na ol­du­ğu bir dil­le.
Ta­sa­rı­nın bu yıl geç­me­me­si si­ya­sal bir ba­şa­rı ola­cak. Tür­ki­ye’ye dü­şen­se, se­çim se­ne­si olan 2008’de ay­nı hi­ka­ye­yi ya­şa­ma­mak için et­ki­li bir si­ya­set iz­le­mek. Zi­ra ko­nu, Tür­ki­ye’nin ba­ğım­sız­lı­ğı­nın önün­de­ki cid­di en­gel­ler­den bi­ri. Hrant Dink’in her­ke­se eşit uzak­lık­ta, se­kü­ler ve de­mok­ra­tik bir dev­le­tin va­tan­da­şı ol­ma ta­le­bi­ni red­de­den, Dink’in ce­na­ze­sin­de ta­zi­ye için Mu­taf­yan’ı mu­ha­tap ala­rak, im­pa­ra­tor­luk ba­ki­ye­si mil­let söy­le­mi le­hi­ne Dink’i ce­vap­sız bı­ra­kan dev­let asıl bu­nun­la he­sap­laş­ma­lı. Mu­taf­yan’ı mu­ha­tap al­ma­nın si­ya­si so­nuç­la­rı ve sem­bo­lik de­ğe­ri üze­ri­ne dü­şü­nül­me­li. Tür­ki­ye’nin, so­run­la­rıy­la yüz yü­ze gel­di­ğin­de ça­re­yi utan­gaç bir tarz­da Os­man­lı dev­let ge­le­ne­ğin­de ara­ma­sı hem so­ru­nun hem de çö­zü­mün kay­na­ğı.

ABD nez­din­de işe ya­ra­ya­nın asa­bi ta­rih­çi, al­kış­çı sos­ye­te ya da mis­yo­ner-par­la­men­ter de­ğil, cid­di si­ya­si pa­zar­lık ol­du­ğu­nu kav­ra­yan Tür­ki­ye, bir da­ha bu me­se­ley­le kar­şı­laş­ma­mak için so­mut adım­lar at­mak zo­run­da. Bu yıl ta­sa­rı ya­sa­laş­maz­sa bu, “Tür­ki­ye’ye hak ve­ril­di­ği” için de­ğil, ge­le­cek yı­la ne ala­cak­la­rı­nın he­sa­bı ya­pıl­dı­ğı için­dir


Paylaş Tavsiye Et
Türkiye Siyaset
DİĞER YAZILAR