Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
Türkiye’de işsizlik: Anlamak, açıklamak ve çözmek
İbrahim Öztürk
TÜR­Kİ­YE’DE 1990-2001 dö­ne­min­de %3,2 olan yıl­lık or­ta­la­ma bü­yü­me, 2002-2007 dö­ne­min­de %6,9’a çık­tı. 2001 son­ra­sın­da ger­çek­le­şen bü­yü­me, hem da­ha yük­sek­ti hem de dal­ga­lan­ma da­ha az­dı. Bu­na rağ­men “ka­yıp on yıl”da ya­ni 1990’lar­da Tür­ki­ye’de iş­siz­lik or­ta­la­ma %7,7 dü­ze­yin­de ka­lır­ken, “yük­sek bü­yü­me dö­ne­mi” ola­rak kay­de­di­len 2002-2007 ara­sın­da bu oran %10 dü­ze­yin­de ger­çek­leş­ti. Do­la­yı­sıy­la eko­no­mi­nin bi­ri­kim­li ola­rak %40’tan faz­la bü­yü­dü­ğü bir dö­nem­de iş­siz­li­ğin dü­şüş tren­di­ne gir­me­miş ol­ma­sı, “is­tih­dam ya­rat­ma­yan bü­yü­me” eleş­ti­ri­si­ni gün­de­me ge­tir­di.
1990’la­rın yan­lış eko­no­mi mo­de­li, ve­rim­li­lik eko­no­mi­si­ni bir ke­na­ra bı­ra­ka­rak, üre­tim­de aşı­rı emek ve ser­ma­ye odak­lı bir yo­la gir­di; taş­ra­da ta­rım, şe­hir­ler­de ise KİT’ler bir is­tih­dam de­po­su ola­rak gö­rül­dü; sür­dü­rü­le­mez bir tarz­da ar­tan büt­çe açı­ğı, ka­mu borç yü­kü ve za­man za­man üç ha­ne­ye tır­ma­nan yük­sek ve kro­nik enf­las­yon or­ta­mın­da dü­şük bü­yü­me­ye rağ­men söz­de is­tih­dam ya­ra­tıl­dı. As­lın­da so­ru­nun ha­lı­nın al­tı­na sü­pü­rül­dü­ğü ve­ya öte­len­di­ği an­cak 1999 ve 2001 if­las­la­rın­da an­la­şıl­dı. O hal­de ilk tes­pit, Tür­ki­ye’nin 1990’lı yıl­lar­dan bü­yük bir iş­siz­lik sto­ku te­va­rüs et­ti­ği ger­çe­ği­dir. Sö­zü edi­len giz­le­me me­ka­niz­ma­sı or­ta­dan kal­kın­ca iş­siz­lik ar­tık “gö­rü­nür” ha­le gel­di.
Tür­ki­ye’de 2002-2007 ara­sın­da­ki top­lam ya­tı­rım­la­rın GSYH’ye ora­nı, 1990’lı yıl­lar­da­ki or­ta­la­ma gi­bi %24’ler dü­ze­yin­de ol­ma­sı­na rağ­men, ay­nı mik­tar­da­ki ya­tı­rı­mın 1990’lar­da sa­de­ce %3,4 bü­yü­me ge­ti­rir­ken son dö­nem­de bu ora­nın %6,9 dü­ze­yin­de ger­çek­leş­miş ol­ma­sı, iki dö­nem ara­sın­da­ki top­lam fak­tör ve­rim­li­li­ği far­kıy­la açık­la­na­bi­lir. Bu­ra­dan çı­kar­tı­la­cak ders­ler var. Aşı­rı fak­tör ağır­lık­lı bir bü­yü­me mo­de­li, kı­sa va­de­de da­ha çok is­tih­dam oluş­tur­sa da mak­ro eko­no­mik den­ge­le­rin bo­zul­ma­sı­na, üre­tim alt­ya­pı­sı­nın yok ol­ma­sı­na ve uzun va­de­de çok da­ha bü­yük bir iş­siz­lik dal­ga­sı­na ne­den olu­yor. Bu ve­si­ley­le şu­nu da be­lirt­mek ge­re­kir: Ge­nel­lik­le ve­rim­li­lik ar­tı­şı ile is­tih­dam ka­yıp­la­rı ara­sın­da ters bir oran­tı­nın ol­du­ğu­na ina­nı­lır. Oy­sa Tür­ki­ye ör­ne­ği­nin de dik­kat çe­ki­ci bir şe­kil­de or­ta­ya koy­du­ğu ger­çek şu ki, ana un­sur­la­rı yu­ka­rı­da zik­re­di­len ve­rim­siz­lik eko­no­mi­si­nin uzun va­de­de is­tih­dam ya­rat­ma­sı ve sa­nal de­ğil ger­çek bir re­fah ar­tı­şı­na kat­kı yap­ma­sı im­kan­sız­dır.
Öte yan­dan son yıl­lar­da Tür­ki­ye’de bü­yü­me ile is­tih­dam ara­sın­da­ki za­yıf iliş­ki­nin kö­ke­nin­de ya­pı­sal dö­nü­şüm baş­lı­ğı al­tın­da ifa­de edi­len bir­den çok fak­tör var. Bu­ra­da hem dün­ya­dan hem de yerel şart­lar­dan kay­nak­la­nan ne­den­ler bu­lu­nu­yor. Kü­re­sel şart­lar bağ­la­mın­da bil­has­sa “ucuz emek de­po­su” olarak bilinen, de­mok­ra­si ve pi­ya­sa vur­gu­su za­yıf Çin, Hin­dis­tan, En­do­nez­ya gi­bi çok bü­yük As­ya ül­ke­le­ri­nin yol aç­tı­ğı iş­siz­lik ih­ra­ca­tı ve böy­le bir dün­ya­da ayak­ta kal­mak için ül­ke­le­rin içi­ne gir­di­ği ne­fes ke­si­ci ve­rim­li­lik ve kat­ma de­ğer ar­tı­şı ya­rı­şı­nın ne­den ol­du­ğu re­ka­bet bas­kı­sı önem­li. Ni­te­kim Tür­ki­ye, iş­siz­lik ora­nı­nın en yük­sek ol­du­ğu lig­de ba­şa gü­reş­se de bu lig­de yal­nız de­ğil.
Kriz­ler ba­zı ül­ke­le­ri fi­nan­sal, ba­zı­la­rı­nı ise re­el eko­no­mi kay­nak­lı ola­rak vu­rur. Tür­ki­ye 1994 ve 2001 kriz­le­rin­de fi­nans odak­lı ve et­ki­si da­ha kı­sa sü­re­cek tür­den bir eko­no­mik da­ral­ma­ya ma­ruz kal­dı­ğın­dan, bu­ krizlerin iş­siz­liğe et­ki­si gö­re­ce­li ola­rak da­ha az ka­lı­cıy­dı. An­cak alı­nan ted­bir­ler ve ya­pı­lan re­form­lar sa­ye­sin­de bu son kü­re­sel kriz Tür­ki­ye’ye fi­nans ka­nal­la­rın­dan si­ra­yet ede­me­di; ne var ki bil­has­sa 2005 yı­lı ve son­ra­sın­da er­te­le­nen ve ya­pı­la­ma­yan re­form­lar ne­de­niy­le kriz ken­di­ni da­ha çok re­el eko­no­mi­de gös­ter­di.
2001 kri­zi son­ra­sın­da Tür­ki­ye’nin eko­no­mi po­li­ti­ğin­de ya­şa­nan dö­nü­şüm, et­ki­si­ni eko­no­mi­nin her ala­nın­da gös­ter­di. Kal­kın­ma yo­lun­da uzun yıl­lar ge­re­ğin­den faz­la va­kit kay­be­den Tür­ki­ye, kriz son­ra­sın­da ye­ni bir dö­ne­me gir­di. Kal­kın­ma­nın bu ye­ni ev­re­sin­de eko­no­mi­nin te­mel de­ğiş­ken­le­ri­nin tü­mün­de ön­ce­ki dö­nem­den ko­pu­şun iz­le­ri­ne rast­la­nı­yor.
Tah­min edi­le­ce­ği üze­re her dö­nü­şü­mün ge­ti­ri­le­ri ka­dar san­cı­la­rı ya­ni ma­li­ye­ti de var­dır. Bu dö­nü­şü­mü er­te­le­mek bir son­ra­ki dö­nem­de kar­şı­mı­za hep ma­li­yet ola­rak çık­tı. 2001 yı­lı son­ra­sın­da ise Tür­ki­ye eko­no­mi­sin­de ger­çek­leş­ti­ril­me­ye ça­lı­şı­lan bü­yük dö­nü­şüm, uzun dö­nem­li ge­ti­ri­ler sağ­la­mak adı­na kı­sa dö­nem­li bir be­de­li zo­run­lu kıl­dı. Bu mo­de­lin mer­ke­zin­de ma­li is­tik­rar, fi­yat is­tik­ra­rı ve bü­yü­me­de de özel sek­tö­re da­ya­lı ve­rim­li­lik ön­ce­li­ği var­dı. Za­man için­de pi­ya­sa, sek­tör, gi­ri­şim­ci ve emek dö­nü­şü­mü su­re­tiy­le iş­siz­li­ğin ma­kul dü­zey­le­re çe­kil­me­si müm­kün ola­cak­tır.
Bu me­yan­da ka­mu ke­si­mi­nin ye­ni­den ya­pı­lan­ma­sı, sür­dü­rü­le­bi­lir bir bü­yü­me için mec­bu­ren ta­kip edi­len de­zenf­las­yon prog­ra­mı, özel sek­tö­re da­ya­lı ve ve­rim­li­lik odak­lı bü­yü­me ham­le­si, ta­rım sek­tö­rü­nün dö­nü­şü­mü, emek pi­ya­sa­sı uyum­suz­luk­la­rı ve ka­tı­lık­la­rı, is­tih­dam ver­gi­le­ri­nin yük­sek­li­ği gi­bi fak­tör­ler de iş­siz­li­ğin içe­ri­de­ki önem­li ne­den­le­ri­ni oluş­tu­ru­yor.
Ni­te­kim son 5-6 se­ne zar­fın­da ta­rım­da ça­lı­şan 3,5 mil­yo­nu aş­kın in­san şe­hir­le­re göç et­ti; ta­rı­mın top­lam is­tih­dam­da­ki pa­yı da %34’ler­den %25’ler dü­ze­yi­ne ka­dar ge­ri­le­di. İş­te ar­tan is­tih­dam oran­la­rı­na rağ­men, her yıl emek ha­vu­zu­na gi­ren yak­la­şık 800 bin ki­şi ne­de­niy­le şe­hir­ler­de iş­siz­lik ora­nı %17’ler se­vi­ye­sin­de de­vam edi­yor.
Tür­ki­ye’nin ye­ni dö­ne­mi­ne uy­gun bir Ulu­sal İs­tih­dam Stra­te­ji­si hâ­lâ ol­ma­dı­ğın­dan, sür­dü­rü­len gay­ret­ler bel­li bir mi­ma­ri­ye da­ya­lı ola­rak de­ğil, bir­bi­rin­den ko­puk ola­rak de­vam edi­yor. İş­ve­ren­ler, sen­di­ka­lar ve hü­kü­met bir si­ner­ji eş­li­ğin­de bir ara­ya gel­mi­yor; emek pi­ya­sa­sı re­form­la­rı ya­pı­la­mı­yor; bu yüz­den ya­rı za­man­lı ça­lış­ma, böl­ge­sel as­ga­ri üc­ret, kı­dem taz­mi­na­tı gi­bi önem­li ko­nu­lar çö­zü­me ka­vuş­tu­ru­la­mı­yor. OECD, üye ül­ke­ler ara­sın­da en fa­ki­ri Tür­ki­ye ol­du­ğu hal­de, san­ki en zen­gin­miş gi­bi en ka­tı emek pi­ya­sa­sı dü­zen­le­me­le­ri­nin bu­lun­du­ğu­nu ifa­de edi­yor. Yi­ne Tür­ki­ye’nin mev­cut iş­le­ri ile iş ara­yan emek­çi­si ara­sın­da­ki uyum­suz­luk, bir baş­ka kro­nik ve çö­zü­mü ko­lay ol­ma­yan so­run ola­rak kar­şı­mız­da du­ru­yor.

Paylaş Tavsiye Et