Panorama
1 Mayıs 2010, Türkiye tarihi açısından yeni bir milat oldu. 1977’de 34 kişinin öldüğü “Kanlı 1 Mayıs”tan sonra kutlamalara kapatılan İstanbul Taksim Meydanı, 32 yıl aradan sonra yeniden 1 Mayıs’ta işçilere açıldı. 200 binden fazla kişinin katıldığı kutlamalara DİSK, Türk-İş, KESK, Kamu-Sen, Memur-Sen ve Hak-İş ile çeşitli sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler katıldı. Gösterilerin yapılacağı alanlarda yoğun güvenlik önlemleri alınırken, İstanbul’da yaklaşık 22 bin kadar polis görev yaptı.
Alınan tüm önlemlere rağmen kutlamalarda istenmeyen olaylar da yaşandı. Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, konuşmak üzere çıktığı kürsüde protesto edildi. Tepkilerin artması üzerine Kumlu, AKM binasına götürülmek zorunda kalındı. Bu esnada çıkan arbedede Sağlık-Sen Başkanı Mahmut Kaçar, platformdan düşerek kolunu kırdı.
Arzu edilmeyen bu olaylara rağmen 2010’un 1 Mayıs’ında tabular yıkıldı; kutlamalar davullu-zurnalı ve bayram havasında gerçekleştirildi. Eşi ve çocuklarıyla kutlamalara katılanlar, “kansız” 1 Mayıs geçirmenin mutluluğunu yaşarken; bundan sonraki 1 Mayıs’ların da bu şekilde yaşanması herkesin temennisiydi.
Tavsiye Et
Erdoğan’dan ABD’ye “nükleer” ziyaret
AK Parti’nin sunduğu anayasa değişiklik paketi, 19 Nisan’da TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlandı. İlk oturumda, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, anayasa değişiklik teklifini “üniformasız darbeyle yargıyı işgal etme girişimi” olarak değerlendirdi. MHP grubu adına konuşan Faruk Bal, AK Parti’yi kendisine uygun anayasa yaratmakla suçladı. BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata ise, AK Parti’nin anayasa değişikliği sürecinde partilerini yok saymasını eleştirdi.
İlk tur görüşmeler, 23 Nisan’da yapılan özel gündemli toplantı dışında, kesintisiz 9 gün sürdü. Maddeler üzerindeki gizli oylamalara katılım 405 ile 414 arasında gerçekleşti. “Kabul” oylarının sayısı 331 ile 340, “ret” oyları ise 68 ile 72 arasında değişti. En çok “kabul” oyu, 340 ile “Ekonomik ve Sosyal Konsey”i anayasa kapsamına alan 24. maddeye çıkarken; en düşük “kabul” oyu, 331 ile Anayasa Mahkemesi’ni yeniden yapılandıran 17. maddeye verildi.
Birinci turda, belirlenen günlük takvim uyarınca, her gün teklifin 3-4 maddesi görüşüldü; asıl maddeler ile 3 geçici madde ve bunları içeren çerçeve madde için olmak üzere toplam 31 gizli oylama yapıldı. Görüşmelere ilişkin her gün 100 sayfayı aşkın tutanak tutuldu. Birleşimlerin başında, gündeme ilişkin, 18’i muhalefet partilerine ait olmak üzere toplam 20 grup önerisi verildi. Görüşülen maddeler üzerindeki değişiklik önergelerinin sayısı ise 450’ye yaklaştı; ancak İçtüzük hükümleri gereğince her madde için 7 önerge işleme konuldu.
TBMM Genel Kurulu’nda, anayasa değişikliğiteklifinin ikinci tur oylaması 2 Mayıs’ta başlayacak ve 9 Mayıs’a kadar sürecek.
Tavsiye Et
Anayasa değişikliğinde ilk tur sona erdi
AK Parti’nin sunduğu anayasa değişiklik paketi, 19 Nisan’da TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlandı. İlk oturumda, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, anayasa değişiklik teklifini “üniformasız darbeyle yargıyı işgal etme girişimi” olarak değerlendirdi. MHP grubu adına konuşan Faruk Bal, AK Parti’yi kendisine uygun anayasa yaratmakla suçladı. BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata ise, AK Parti’nin anayasa değişikliği sürecinde partilerini yok saymasını eleştirdi.
İlk tur görüşmeler, 23 Nisan’da yapılan özel gündemli toplantı dışında, kesintisiz 9 gün sürdü. Maddeler üzerindeki gizli oylamalara katılım 405 ile 414 arasında gerçekleşti. “Kabul” oylarının sayısı 331 ile 340, “ret” oyları ise 68 ile 72 arasında değişti. En çok “kabul” oyu, 340 ile “Ekonomik ve Sosyal Konsey”i anayasa kapsamına alan 24. maddeye çıkarken; en düşük “kabul” oyu, 331 ile Anayasa Mahkemesi’ni yeniden yapılandıran 17. maddeye verildi.
Birinci turda, belirlenen günlük takvim uyarınca, her gün teklifin 3-4 maddesi görüşüldü; asıl maddeler ile 3 geçici madde ve bunları içeren çerçeve madde için olmak üzere toplam 31 gizli oylama yapıldı. Görüşmelere ilişkin her gün 100 sayfayı aşkın tutanak tutuldu. Birleşimlerin başında, gündeme ilişkin, 18’i muhalefet partilerine ait olmak üzere toplam 20 grup önerisi verildi. Görüşülen maddeler üzerindeki değişiklik önergelerinin sayısı ise 450’ye yaklaştı; ancak İçtüzük hükümleri gereğince her madde için 7 önerge işleme konuldu.
TBMM Genel Kurulu’nda, anayasa değişikliği teklifinin ikinci tur oylaması 2 Mayıs’ta başlayacak ve 9 Mayıs’a kadar sürecek.
Tavsiye Et
Kırgızistan’da renksiz ve kanlı devrim
Kırgızistan’da muhalefet yanlılarının 6-7 Nisan günü Talas’ta başlattığı Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev’in istifasını isteyen gösteriler, “kanlı” bir devrimle sonuçlandı. Gösteriler Narın ve başkent Bişkek’e yayılırken; protestocuların devlet başkanlığı binasına girmek istemesi üzerine polisin ateş açması sonucu 80’den fazla kişi hayatını kaybetti. Ülkede kaos ve yağmalama olayları yaşanırken; muhalefet parlamentoyu feshederek iktidarı ele geçirdiğini ilan etti. Eylemcilere karşı ateş açtırmakla suçlanan devrik lider Bakiyev, önce ülkesinin güneyine, sonra da Kazakistan’a kaçtı; ardından 19 Nisan’da Belarus Cumhurbaşkanı Aleksander Lukaşenko’nun daveti üzerine Minsk’e sığındı. Baskılara dayanamayan Bakiyev, 24 Nisan’da pes ederek ülkesine devlet başkanı olarak dönmeyeceğini açıkladı.
Beş yıl önce Bakiyev’in iktidara gelmesinde payı olan eski Dışişleri Bakanı Roza Otunbayeva, 7 Nisan’dan itibaren geçici hükümetin iş başına geçtiğini ve kendisinin de bu hükümetin başkanı olduğunu açıkladı. Bakiyev’in dokunulmazlığı kaldırılırken, onun döneminde görev yapan üst düzey yöneticilerin sorgulandığı, bölgeden gelen haberler arasında. Öte yandan Kırgızistan’ın geçici hükümeti, 27 Haziran’da anayasa referandumunun ve 10 Ekim’de de genel seçimlerin yapılacağını duyurdu. Bağımsızlığından bu yana yirmi yıldır başkanlık sistemi ile yönetilen Kırgızistan, parlamenter sisteme geçmeye hazırlanıyor. Kırgızistan’da yaşanan gelişmeler, Orta Asya için stratejik bir öneme sahip olması nedeniyle başta komşu ülkeler olmak üzere Çin, Amerika ve elbette Rusya tarafından yakından takip ediliyor. Söz konusu hükümetin devrilmesinde Rusya’nın rol oynadığını ileri sürülüyor.
Tavsiye Et
KKTC’de zafer Derviş Eroğlu’nun
KKTC’de 18 Nisan’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini, Ulusal Birlik Partisi (UBP)’nin adayı olan Başbakan Derviş Eroğlu, oyların %50,38’ini alarak ilk turda kazandı. 6’sı bağımsız 7 adayın yarıştığı seçimlerde Eroğlu, Demokrat Parti, Milliyetçi Adalet Partisi ve Halk İçin Siyaset Partisi’nin desteğini aldı. Eroğlu, Rauf Denktaş ve Mehmet Ali Talat’tan sonra KKTC’nin üçüncü cumhurbaşkanı oldu.
Eroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesiyle UBP hükümetinin 50 sandalyeli Cumhuriyet Meclisi’ndeki sandalye sayısı 25’ten 24’e indi ve hükümet azınlığa düştü. Bu durumda yeni hükümet arayışları gündeme gelecek ve KKTC’de bir yıl aradan sonra muhtemelen yeniden koalisyon hükümeti kurulacak.
Eroğlu, yaptığı ilk açıklamada Kıbrı müzakerelerinin süreceğini açıkladı ve masadan kaçan taraf olmayacağını vurguladı Seçimi kaybeden KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ise bu sonucun, “yeni bir dönemin başlangıcına işaret ettiği”ni söyledi.
Tavsiye Et
“Islak imza” iddianamesi kabul edildi
“AK Parti ve Gülen’i Bitirme Planı” olarak bilinen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” hakkında hazırlanan iddianame, 14 Nisan’da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcıları Fikret Seçen ve Zekeriya Öz’ün hazırladığı yaklaşık 300 sayfalık iddianamede Bedrettin Dalan ile birlikte, planda ıslak imzası olduğu belirtilen Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek, belgenin Ankara’da bürosunda ele geçirildiği Avukat Serdar Öztürk, Ulusal TV İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya, Aydınlık dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ile MİT mensubu Ö.Y.’nin bulunduğu belirtildi. İstek Vakfı Başkanı Dalan’ın şüpheliler arasında ilk sırada yer aldığı iddianamede, Albay Çiçek’in “Ergenekon örgütü üyesi olmak” ve “T.C. Hükümeti’ni cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. 7 sanık hakkında hazırlanan iddianame, 29 Nisan’da mahkemece oy birliğiyle kabul edildi. Sanıkların yargılanmasına 28 Haziran’da Silivri’de başlanacak.
Tavsiye Et
Provokatif eylemler yine sahnede
Anayasa değişikliği ve Ergenekon davalarının gölgesinde yaşanan iki önemli gelişme, provokasyonlara ne kadar açık olduğumuzu bir defa daha gösterdi. Muş’un Bulanık ilçesindeki olaylarla ilgili davanın görüldüğü Samsun’da, 12 Nisan günü duruşma çıkışında, kapatılan DTP’nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk’e, İsmail Ç. tarafından yumruklu saldırı düzenlendi. Burnu kırılan Türk, tedavisinin ardından, olayı provokasyon olarak değerlendirdi ve provokatif saldırıya yönelik tepkilerin demokratik sınırlar içinde kalması konusunda partilileri uyardı. Yumruklu saldırı sonrası çeşitli illerde gösteriler düzenlenirken, olaydan bir hafta sonra, Samsun’un Lâdik ilçesinde iki polis şehit edildi. PKK’lı Fırat Haber Ajansı, saldırının bir misilleme olduğunu duyururken; Ahmet Türk saldırıyı kınadı.
Bu saldırıların yankıları dinmeden Kayseri’de Şehit Yüzbaşı Levent Çetinkaya’nın cenaze törenine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a, defin işlemi sonrasında, Şahin Ş. tarafından yumruklu saldırı düzenlendi. Burnunda hafif kırık tespit edilen Yıldız, hastaneye kaldırılarak tedavi edildi. Saldırıyı gerçekleştiren Şahin Ş. mahkemece tutuklandı.
Tavsiye Et
Ermenistan, protokolleri askıya aldı
24 Nisan öncesinde Ermenistan’daki koalisyon hükümeti, Türkiye ile imzalanan ve ilişkileri normalleştirmeyi öngören protokollerin parlamentodaki onay sürecinin askıya alınmasına karar verdi. Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, protokollerle ilgili süreci terk etmediklerini, sadece dondurduklarını söyledi. Ermenistan’dan yapılan açıklamada, “Türk tarafının anlaşmayı önkoşulsuz olarak makul bir süre içerisinde onaylama yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle ulusal parlamentodaki onay süreci anlamsız hale gelmiştir. Bu nedenle süreci askıya almayı gerekli görmekteyiz.” denildi.
Kararla ilgili konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, protokol süreciyle ilgili kararlar konusunda yetkili makamın Ermenistan parlamentosu olduğunu söyledi. “Hükümetin yaptığı bu açıklamayı bir kenara not etmiş olduk. Onay sürecini nasıl yönetecekleri kendilerinin takdiridir.” diyen Erdoğan, “Uluslararası hukukta ahde vefa ilkesi çerçevesinde çalışmaya devam edeceğiz. Onay süreciyle ilgili bizim tutumumuz bellidir. Bu açıklamaların siyasi liderleri, hele hele ABD Başkanı’nı etkileyebilecek güce sahip olduğunu sanmıyorum.” dedi.
Tavsiye Et
Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski’nin uçağı, 10 Nisan’da Rusya’nın batısında, Dinyeper Nehri yakınlarındaki Smolensk şehri havalanına inişi sırasında düştü. Kazada Kaczynski’nin yanı sıra, aralarında Polonya Genelkurmay Başkanı, Dışişleri Bakan Yardımcısı, Meclis Başkan Yardımcısı ve bazı kuvvet komutanlarının da yer aldığı devlet yönetiminin önde gelen isimleri ile beraber toplam 96 kişi hayatını kaybetti. Kaczynski ve beraberindeki heyet, Stalin dönemindeki Polonyalı ve Rus kurbanlar için düzenlenen anma törenine katılmak üzere bölgeye gidiyordu. Kazanın ardından ülkede bir haftalık yas ilan edildi, özel ayinler düzenlendi. Halk, evlerinin pencerelerine siyah kurdeleler taktı. Başkent Varşova’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na da binlerce kişi çiçek bırakıp mum yaktı.
Düşen uçağın, Rus Tupolev şirketinin imalatı ve Polonya Hava Kuvvetleri’ne ait olduğu, başkanlık uçuşları için kullanıldığı öğrenildi. Tupolev tipi uçaklar sıkça kaza yapmalarıyla biliniyor. Kazadan sonra birçok iddia gündeme geldi. İddialar içinde en ciddi olanı ise kazadan kurtulanların silahla vurularak öldürüldüğünü gösteren cep telefonu görüntüleriydi.
Tavsiye Et
Yanardağ Avrupa’yı “kül etti”
İzlanda’nın güneyinde “Eyyafyallayöküll” buzulu altındaki yanardağın, yaklaşık 190 yıl sonra 14 Nisan günü yeniden püskürmeye başlamasıyla, Avrupa genelinde hava trafiği tam anlamıyla felce uğradı. Ortaya çıkan kül bulutu sebebiyle Polonya’dan Romanya’ya toplam 17 ülke hava sahasının tamamını veya tamamına yakınını kapattı, binlerce uçuş iptal edildi. Küllerin görüş açısını kapatmasından çok motorlara etki ederek uçakların düşmesine neden olmasından korkuldu.
AB Komisyonu, volkanın 21 Nisan’a kadar 100 binden fazla uçak seferinin iptaline yol açarak 10 milyon kişinin seyahatini engellediğini, havacılık sektörüne 1,5 ila 2,5 milyar avro aralığında zarar verdiğini bildirdi. Havayolu navigasyon hizmeti sağlayıcıları, volkan nedeniyle 25 milyon avroluk gelirden olduklarını açıklarken; Avrupa Seyahat Acenteleri ve Tur Operatörleri Birliği, yolda kalan müşterileri için 400 milyon avroya yakın harcama yapmak zorunda kaldıklarını bildirdi. Türk Hava Yolları ise 14 ülkeye uçuşlarını karşılıklı olarak iptal ederken; hava trafiğinde yaşanan kaos nedeniyle havalimanlarımızda binlerce yerli ve yabancı turist mahsur kaldı.
Tavsiye Et