Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
ZAAFİYET İLE DİNAMİZM ARASINDA İSLAM DÜNYASI
İslam dünyası diye bir varlık ne kadar gerçektir? İslam dünyasını, uluslararası ilişkiler alanındaki üçüncü dünyacı bir mitle veya küresel düzenin sabahında hâlâ geçmişte yaşanmış arkaik bir rüyayı sürdürmeye çalışan bir hayalcilikle açıklamak elbette yanıltıcı. Bu yanılgının temelinde, sömürgecilik döneminin dayattığı “ulus-devlet” merkezli düzen algısı yatıyor.
İslam dünyası, modernitenin çözdüğü siyasal alandan kaynaklanan temsil ve meşruiyet sorunlarına, potansiyel ile reel arasındaki gerilimin yol açtığı dengesizliklere, atıl ve geri kalmış görüntüsüne rağmen sahici bir hayatiyet taşıyor. İnşa gücü zaafa uğramışsa da tepkisel dinamizmi ile, siyasal birliğini kaybetmiş görünse de medeniyet dokusu ve ritimleriyle yaşadığını hissettiriyor. Batı karşısında teslimiyeti hâlâ, belki de rasyonel olmayan bir inatla reddediyor. Atlantik’ten Pasifik’e küresel renkliliği ve zenginliği içinde barındıran İslam dünyası bu yönüyle küresel ekonomi politiğin müstakbel aktörlerinden biri.
Stratejik derinliğini medeniyet merkezli gücüyle bütünleştirebildiği ölçüde sadece kendisi için değil, küresel bunalım girdabında savrulan insanlık için de çözüm üretme ve hakiki özgürleşmeye götüren kapıları açma umudunu sinesinde barındırması İslam dünyasına ağır bir sorumluluk yüklüyor.

Paylaş Tavsiye Et