ALİYEV, güngörmüş, deneyimli bir liderdi. SSCB dönemindeki üst düzey görevleri, ona usta ‘diktatörlüğün’ sırlarını öğretmişti.
Karşıt görüşlü siyasi partilere ve basına uygulanan baskılar, ülkede muhalefetin sesini kıstı. Neticede, bulunduğu konumu kabullenen “kanadı kırık” muhalefet siyaset sahnesinde arka plan rolleri oynamak zorunda kaldı. Devlet başkanına ve mevcut sisteme sert eleştiriler yöneltip radikal değişiklikler isteyen muhalefet liderleri, seslerini, sığındıkları ülkelerden duyurmaya çalıştılar. 2000’de yapılan parlamento seçimlerinde Aliyev’in “Yeni Azerbaycan” Partisi’nin Meclis’te çoğunluk oluşturması, onu tek otorite haline getirdi. 2002’deki referandumla yapılan anayasa değişikliğine göre, seçimle gelen Milli Meclis Başkanına ait bazı yetkiler Aliyev’in atadığı başbakana geçti. Böylece, 2003’te başbakanlık görevine atanan oğul İlham Aliyev, devlet başkanına vekalet edecekti.
İç siyasette kilit noktaların ve önemli ticarî işletmelerin kontrolünün Aliyev ailesi ve yakınlarının elinde bulunması, çokça eleştiri alan konulardan biri. Örneğin, oğul İlham Aliyev’in devlet başkanı olmadan önceki bazı sıfatları şunlardı: Yeni Azerbaycan Partisi Başkan Yardımcısı, Milletvekili, Devlet Petrol Şirketi Başkanı ve Başbakan. Ayrıca, Aliyev’in kızı bir pamuk işletme fabrikasının genel müdürü; damadı önce, Azerbaycan’ın İngiltere Büyükelçisi, ardından İçişleri Bakan Yardımcısıydı. Son bir not; ülkenin en büyük televizyon kanalı da Aliyev’in yeğenine ait.
Bunlardan başka, Aliyev hükümeti döneminde özellikle icra ve yargı organlarında rüşvetin son derece yaygın olması, eleştiri alan bir diğer durumdu.
Paylaş
Tavsiye Et