9251 km2’lik yüzölçümüyle Akdeniz’in üçüncü büyük adası Kıbrıs. Balkanlardan Basra Körfezi’ne, Karadeniz’den Kızıldeniz’e eski dünyanın en stratejik geçişlerinin kavşağında, Doğu Akdeniz’de kadîm bir üs. Kıbrıs’ı kontrol eden Doğu Akdeniz’i de kontrol edegelmiş tarih boyunca. M.Ö. 13’üncü yüzyılda Anadolu krallığı Hititlerin hakimiyetine girmiş ve o tarihten sonra hep Anadolu’daki güçlerin Akdeniz’deki kalesi olmuş. Haçlılar, Venedikliler ve İngilizler gibi Anadolu dışı güçler zaman zaman adayı ele geçirmişse de Hitit, Roma, Bizans, Osmanlı gibi kalıcı olamamışlar. Kıbrıs 1955’ten beri Türk dış politikasının en temel meselesi. Adadaki 220 bin Müslüman Türk ve 35 bin asker, Kıbrıs’ı Türkiye’nin gözünde “yavru vatan” yapıyor. 1975 Nüfus Mübadele Anlaşması’nın ardından oluşan fiilî durumu korumak, yakın zamana kadar Türk kesiminin politika eksenini oluşturdu. Ama değişen dünya dengeleri bu çözümsüzlük çözümünün daha fazla devamına imkan tanımıyor. 200 yıllık Avrupa yönelimimiz, bizi Kıbrıs’ta harekete zorluyor. 30 yıl önce “al kurtul” çözüm getirmediği gibi bugün de “ver kurtul” çözüm değil. Türkiye, içine girdiği AB-Kıbrıs dönemecini, açmaza dönüştürmeden aşmak zorunda.
Paylaş
Tavsiye Et