Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Kitap
Unutulmuş Sınırlar
Andrew Hess
Türkçesi: Özgür Kolçak
İs­tan­bul: Küre Yayınları, 2010
İn­san­la­rın me­kân­la kur­du­ğu iliş­ki, yal­nız­ca ki­şi­sel ta­rih­le­ri­nin de­ğil, ko­lek­tif ta­rih­le­ri­nin de be­lir­le­yi­ci bir un­su­ru­dur. Bu iliş­ki­yi en ve­ciz şe­kil­de ifa­de eden­ler hiç şüp­he­siz ki sa­nat eser­le­ri­dir. Ba­zen bir re­sim, ba­zen bir şi­ir, ba­zen de bir ro­man, in­san-me­kân iliş­ki­si­ne da­ir çar­pı­cı göz­lem­ler­le mu­ha­ta­bı­nı baş ba­şa bı­ra­ka­bi­lir. Bi­lim­sel alan söz ko­nu­su ol­du­ğun­da ise dik­ka­ti­ni in­san-me­kân iliş­ki­si­ne yö­nel­ten di­sip­lin­le­rin ba­şın­da ta­rih ge­lir. Ta­rih in­san­lı­ğın se­ren­ca­mı­na dik­kat ke­si­lir­ken onu me­kân­dan ba­ğım­sız bir var­lık ola­rak gör­mez. Ak­si­ne za­man ve me­kân, ta­ri­hin be­lir­le­mek kay­gı­sın­da ol­du­ğu iki te­mel un­sur­dur. Ne var ki de­ği­şik ta­rih ekol­le­ri­nin me­kân ko­nu­sun­da­ki yak­la­şım­la­rı fark­lı­lık­lar arz ede­bi­lir. Ki­mi ekol­ler me­kâ­nı yal­nız­ca ta­ri­hî olay­la­rın mey­da­na gel­di­ği ze­min ola­rak ve tek­nik bir ko­nu ola­rak dü­şü­nür­ken, ki­mi ekol­ler me­kâ­nı ta­ri­hî olay­la­rı be­lir­le­me yet­kin­li­ği­ne sa­hip önem­li bir pa­ra­met­re ola­rak gö­rür­ler. Ne­re­de, ne za­man, kim so­ru­la­rı­nın öte­sin­de, na­sıl so­ru­su­nun da ce­va­bı­nı ara­yan bu yak­la­şım içe­ri­sin­de me­kân, baş­lı ba­şı­na be­lir­le­yi­ci bir öğe­dir.
Me­kâ­nın bu önem­li ko­nu­mu­nu fark eden­le­rin ba­şın­da hiç şüp­he­siz ki Fer­nand Brau­del gel­mek­te­dir. Brau­del’in çı­ğır açan ça­lış­ma­sı Ak­de­niz ve Ak­de­niz Dün­ya­sı, ta­rih­çi­le­rin ba­kı­şı­nı Ak­de­niz hav­za­sı­na yö­nelt­miş­tir. Brau­del söz ko­nu­su ça­lış­ma­da kül­tü­rel bir­lik yak­la­şı­mı­nı be­nim­se­miş ve Ak­de­niz’in, böl­ge­sin­de­ki top­lum­la­rın ta­ri­hin­de bü­tün­leş­ti­ri­ci bir rol oy­na­dı­ğı te­zi­ni iş­le­miş­tir. Ne var ki bu yak­la­şım son­ra­ki ku­şak­tan ge­len ki­mi ta­rih­çi­ler ta­ra­fın­dan eleş­ti­ri­le­cek­tir. An­drew Hess bu ta­rih­çi­ler­den bi­ri­dir. Hess, Brau­del’in ak­si­ne 16. yüz­yıl­da Ak­de­niz Dün­ya­sı­’nın bir­bi­rin­den ko­puk ve içi­ne ka­pa­lı iki ra­kip kül­tür sa­ha­sı­na dö­nüş­tü­ğü­nü id­di­a et­mek­te­dir. Söz ko­nu­su id­di­ala­rı­nı te­mel­len­dir­mek için ka­le­me al­dı­ğı ça­lış­ma ise di­li­mi­ze Unu­tul­muş Sı­nır­lar ola­rak ter­cü­me edi­len eser­dir.
Kü­re Ya­yın­la­rı’nın De­niz Ta­ri­hi Araş­tır­ma­la­rı se­ri­sin­den çı­kan ve 16. Yüz­yıl Ak­de­ni­z’in­de Os­man­lı-İs­pan­yol Mü­ca­de­le­si alt baş­lı­ğı­nı ta­şı­yan ça­lış­ma, ge­nel ola­rak ta­ri­he ve özel­de Ak­de­niz dün­ya­sı araş­tır­ma­la­rı­na il­gi du­yan oku­yu­cu­la­rın mut­la­ka oku­ma­sı ge­re­ken bir ça­lış­ma.

Tavsiye Et
Canım Peygamberim
Yavuz Bahadıroğlu
İs­tan­bul: Nesil Yayınları, 2010
Dün­ya­nın ve in­san­lı­ğın gi­di­şa­tı hak­kın­da dü­şü­nen ve bu ko­nu­da söz söy­le­me yet­kin­li­ği­ne sa­hip olan çok sa­yı­da fi­kir in­sa­nı var. He­men he­men hep­si­nin üze­rin­de or­tak­laş­tı­ğı nok­ta­la­rın ba­şın­da yoz­laş­ma so­ru­nu ge­li­yor. İn­san­lı­ğın kar­şı kar­şı­ya kal­dı­ğı çü­rü­me ve bo­zul­ma kar­şı­sın­da or­ta­ya atı­lan çö­züm öne­ri­le­ri ise bir hay­li faz­la. Ki­mi yap­tı­rım­la­rı et­kin ha­le ge­tir­mek­ten, ya­sal dü­zen­le­me­ler yap­mak­tan, ön­le­yi­ci ted­bir­ler al­mak­tan söz edi­yor; ki­mi se­kü­ler bir ah­lak in­şa et­me­nin ge­rek­li­li­ğin­den dem vu­ru­yor; ki­mi­le­ri ise di­nî ya­şan­tı­nın öne­mi­ne vur­gu ya­pa­rak so­ru­nun bu ek­sen­de çö­zü­le­bi­le­ce­ği­ni ifa­de edi­yor.
Müs­lü­man­lar için yoz­laş­ma ve bo­zul­ma ha­li­nin ge­ri­ye dön­dü­rül­me­si­nin ara­cı ola­rak gü­zel ah­lak ve bu me­yan­da Kur’an’ın reh­ber­li­ği en be­lir­gin un­sur­lar ola­rak öne çı­kı­yor. Bu nok­ta­da Pey­gam­be­ri­miz (s.a.v.)’in sün­ne­ti ve O’nun or­ta­ya koy­du­ğu ör­nek­lik çok be­lir­gin bir bi­çim­de önem ka­za­nı­yor. Hem gü­zel ah­la­kın öğ­re­nil­me­si ve iç­sel­leş­ti­ril­me­si hem de kâ­mil an­lam­da Müs­lü­man ola­bil­mek için bu sü­reç vaz­ge­çil­mez de­ğer ta­şı­yor. Ne var ki bu öğ­re­nim­den en yük­sek oran­da fay­da sağ­la­na­bil­me­si için, söz ko­nu­su sü­re­cin ha­ya­tın ilk yıl­la­rın­da baş­la­ma­sı ve ömür bo­yu de­vam et­me­si ge­re­ki­yor. Zi­ra “ço­cuk­luk­ta öğ­re­ni­len­ler ta­şa ya­zı­lan­lar gi­bi, ye­tiş­kin­lik­te öğ­re­ni­len­ler su­ya ya­zı­lan­lar gi­bi­dir.” Bu du­rum be­ra­be­rin­de ço­cuk­la­ra yö­ne­lik bir si­yer kül­li­ya­tı ih­ti­ya­cı­nı ge­ti­ri­yor.
Özel­lik­le son yıl­lar­da gi­de­rek ge­li­şen bu alan­da bir­bi­rin­den de­ğer­li eser­ler gün yü­zü­ne çık­ma­ya baş­la­dı. Bu eser­le­rin son ör­ne­ği geç­ti­ği­miz gün­ler­de Ne­sil Ya­yın­la­rı ta­ra­fın­dan ya­yın­lan­dı. Ca­nım Pey­gam­be­rim adı­nı ta­şı­yan ça­lış­ma­yı, bu­gü­ne dek da­ha çok Os­man­lı ta­ri­hi üze­ri­ne yaz­dı­ğı ro­man­lar­la ta­nı­dı­ğı­mız, de­ne­yim­li ga­ze­te­ci-ya­zar Ya­vuz Ba­ha­dı­roğ­lu ka­le­me al­mış. Mu­rat Bin­göl ta­ra­fın­dan son de­re­ce ba­şa­rı­lı bir bi­çim­de re­sim­len­di­ri­len ve ti­tiz bir bas­kı­nın ürü­nü olan bu ça­lış­ma, Pey­gam­ber Efen­di­miz (s.a.v.)’i ya­kın­dan ta­nı­ma­sı ge­re­ken ço­cuk­la­rı­mı­za tav­si­ye ede­bi­le­ce­ği­miz bir eser.

Tavsiye Et
Genç Hukukçular Hukuk Okumaları Birikimler-3
Editör: Muharrem Balcı
İs­tan­bul: Dünya Yayınları, 2010
Ada­let ara­yı­şın­da top­lum­la­rın sa­hip­siz kal­dı­ğı ve hu­kuk kav­ra­mı­nın içi­nin gi­de­rek bo­şal­dı­ğı gün­le­ri ya­şı­yo­ruz. Hu­kuk de­nin­ce ak­la ge­len şey ço­ğu za­man güç­lü­le­rin hu­ku­ku olu­yor. Or­ta­la­ma bir zi­hin için gü­nü­müz­de hu­ku­kun iş­le­vi, za­yıf­la­rı ezip geç­mek ve güç­lü­le­ri ko­ru­yup kol­la­mak­tan fark­lı bir an­lam ta­şı­mı­yor. Bu in­ti­baı des­tek­le­yen olay­lar an be an çev­re­miz­de ya­şa­nı­yor.
Ha­lin böy­le ol­ma­sın­da ge­nel yoz­laş­ma­nın et­ki­si ka­dar, hu­kuk mes­le­ği­ni ic­ra eden­le­rin de bir so­rum­lu­lu­ğu var. Ada­let ara­yı­şı­na reh­ber­lik et­me an­la­mın­da kut­sal bir gö­rev ic­ra eden hu­kuk­çu­la­rın bu bi­linç­le ha­re­ket et­me­le­ri, bu gi­di­şa­tı dur­du­ra­cak bel­ki de en önem­li di­na­mik. Bu­nun ger­çek­le­şe­bil­me­si ise bel­li bir bi­linç dü­ze­yi­nin ve so­rum­lu­luk an­la­yı­şı­nın hu­kuk­çu­lar ara­sın­da yay­gın­laş­ma­sı­nı ge­rek­li kı­lı­yor.
Bu nok­ta­da Avu­kat Mu­har­rem Bal­cı ön­der­li­ğin­de bir ara­ya ge­len Genç Hu­kuk­çu­lar Hu­kuk Oku­ma­la­rı Gru­bu’nun mut­la­ka zik­re­dil­me­si ge­re­ki­yor. Yak­la­şık on iki yıl ön­ce, on ki­şi ile yo­la çı­kan grup, bu­gün sa­yı­la­rı yüz­ler­le ifa­de edi­len bir bü­yük­lü­ğe ulaş­mış. Bu yıl­lar içe­ri­sin­de bel­li bir hu­kuk an­la­yı­şı oluş­tur­ma­ya ve onun ta­kip­çi­si ol­ma­ya ça­lı­şan grup, za­man­la ni­ce­lik an­la­mın­da ol­du­ğu ka­dar ni­te­lik an­la­mın­da da bü­yü­me­ye de­vam et­miş. Bir hu­kuk eko­lü ol­ma yo­lun­da iler­le­yen Genç Hu­kuk­çu­lar, hu­kuk man­tı­ğı, hak-hu­kuk-ada­let bi­lin­ci ve mü­ca­de­le­si, hu­ku­kun yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı­nın ka­nal­la­rı, ide­al hu­kuk sis­te­mi ve sa­bi­te ara­yış­la­rı gi­bi te­mel ko­nu­lar et­ra­fın­da tar­tış­ma­la­rı­nı yü­rüt­me­ye de­vam edi­yor. Bu yol­da yü­rür­ken eser ver­me­yi de ih­mal et­me­yen gru­bun ça­lış­ma­la­rı Bi­ri­kim­ler adı al­tın­da oku­yu­cu ile bu­lu­şu­yor.
Geç­ti­ği­miz gün­ler­de Genç Hu­kuk­çu­lar Hu­kuk Oku­ma­la­rı - Bi­ri­kim­ler 3 adıy­la ya­yın­la­nan son ça­lış­ma ge­niş bir yel­pa­ze­ye ya­yı­lan ko­nu baş­lık­la­rı ile dik­kat çe­ki­yor. Avu­kat Mu­har­rem Bal­cı’nın edi­tör­lü­ğü­nü yap­tı­ğı ça­lış­ma, Adil Yar­gı­la­ma Hak­kı, Giz­li­li­ği İh­lal ve Ba­sın Öz­gür­lü­ğü, TCK’da Bi­li­şim Suç­la­rı, His­be Teş­ki­la­tı, Has­ta Hak­la­rı, Kur’an Kurs­la­rı-Din Eği­ti­mi Ra­po­ru gi­bi çok fark­lı ko­nu baş­lıklarıy­la yal­nız­ca hu­kuk­çu­lar de­ğil, hu­kuk ala­nı dı­şın­da­ki oku­yu­cular için de il­gi çe­ki­ci bir ça­lış­ma.

Tavsiye Et
Yoksulların ve Şairlerin Kitabı
Cahit Koytak
İs­tan­bul: Timaş Ya­yın­la­rı, 2010
“Sen miy­din, Efen­di­miz / Sen miy­din, şa­ir­le­rin, yok­sul­la­rın tan­rı­sı / Söz­cük­le­rin ya­lan­cı cen­ne­tin­de / Dil­le­ri­ni bil­me­di­ğim ya­mak­la­rı­nın / Söz cam­baz­la­rı­nın ara­sın­da / Yü­re­ği­min ke­ke­me di­li­ne / Bir ahenk bir dü­zen is­te­di­ğim­de / Yal­nız­lı­ğın il­ham pe­ri­le­ri­ne / “Ev­de yok!” de­dir­ten?” (Ca­hit Koy­tak, Ava­re­lik Yıl­la­rı)
Mo­dern Türk şi­i­ri­nin önem­li isim­le­rin­den Ca­hit Koy­tak, yir­mi yıl­lık bek­le­yi­şin ar­dın­dan Ta­raf ga­ze­te­sin­de­ki ya­zı­la­rın­da müj­de­si­ni ver­di­ği üç cilt­lik kül­li­ya­tın ilk cil­di­ni şi­ir­se­ver­ler­le bu­luş­tur­du. Şa­i­rin Ti­maş ta­ra­fın­dan ya­yın­la­nan Yok­sul­la­rın ve Şa­ir­le­rin Ki­ta­bı ad­lı ki­ta­bı, şık ta­sa­rı­mıy­la geç­ti­ği­miz ay kü­tüp­ha­ne raf­la­rın­da­ki ye­ri­ni al­dı.
Ta­kip­çi­le­ri bi­lir­ler ki Koy­tak, şi­ir­le­ri­ni sırf şi­ir­se­ver­ler ya­hut ede­bi­yat oku­ru için de­ğil, ta­ri­he ve mi­to­lo­jik öy­kü­le­re düş­kün sı­ra­dan okur için de ya­zar. Zi­ra şa­i­rin im­ge­sel­lik­ten zi­ya­de hi­kâ­ye an­lat­ma­yı ter­cih eden po­eti­ka­sı, mo­dern za­man ha­ya­let­le­ri­nin ür­kün­tü­süy­le göl­ge­len­me­miş, buz kes­me­miş bir vic­da­nın se­si­ni yük­sel­tir. Şa­i­ri en iyi, yi­ne ken­di di­ze­le­ri an­la­tır:
“Ben mi, de­miş acem şa­i­ri, ben ha! / Ben, akıl de­nen ma­de­ni alı­rım önü­me, am­ca­cım / Onu çöm­lek­çi ça­mu­ru gi­bi yo­ğu­rur, yo­ğu­rur / De­mir­ci ya­pa­rım on­dan, as­ker ya­pa­rım, köy­lü ya­pa­rım / Ter­zi ya­pa­rım, tüc­car ya­pa­rım / Son­ra ay­nı ça­mu­run ar­ta­nın­dan / On­lar ne ka­dar ap­tal­sa tam iş­te o ka­dar ap­tal / On­lar ne ka­dar hö­dük­se tam iş­te o ka­dar hö­dük / On­lar ne ka­dar hır­sız­sa o ka­dar hır­sız / O ka­dar yol­suz, o ka­dar gad­dar / Pa­şa­lar mu­sal­lat ede­rim baş­la­rı­na / Bir de tak­ma ka­fa­lı pa­di­şah di­ke­rim te­pe­le­ri­ne, iyi mi!” (Mo­ğol Pa­şa­sı&Acem Şa­i­ri)

Tavsiye Et
Osmanlı’dan Günümüze Edebiyat ve Toplum
Prof. Dr. Kemal Karpat
İs­tan­bul: Timaş Ya­yın­la­rı, 2010
Tek bir ede­bî ürü­nü kav­ra­mak için bi­le, es­te­tik ve fel­se­fî öl­çüt­le­rin ya­nın­da, o ese­rin doğ­du­ğu top­rak­la­rı, ta­ri­hî ve si­ya­si açı­dan ta­nı­ma ih­ti­ya­cı du­yu­yo­ruz. Ede­bi­ya­tı oluş­tu­ran ön­cül­ler, ye­rin­de ge­rek­çe­ler­le or­ta­ya ko­nu­lur­sa bu min­val­de me­sa­fe kat ede­bi­li­riz.
Os­man­lı’dan Gü­nü­mü­ze Ede­bi­yat ve Top­lum, Ke­mal Kar­pat’ın ede­bi­yat­la kur­du­ğu gö­nül ba­ğı­nın iki ka­pak ara­sın­da so­mut­la­şan hâ­li. Ki­ta­bın sa­tır­la­rı, sa­de­ce us­ta bir ta­rih­çi­nin de­ğil, iyi bir ede­bi­yat oku­ru­nun ka­le­min­den çık­tı­ğı­nı ele ve­ri­yor. Bu aşi­na­lı­ğın kay­na­ğı ise Ro­man­ya’da azın­lık, Tür­ki­ye’de mu­ha­cir, dün­ya­da “öte­ki” eti­ke­tiy­le mu­ame­le gör­me­yi alın ­ya­zı­sın­dan çı­kar­ma­ya ka­rar­lı bir ya­za­rın şah­si hi­kâ­ye­sin­de sak­lı. İlk genç­li­ğin­de­ki oku­ma se­rü­ve­ni­nin et­ki­siy­le Bal­kan­lar’ın bir ka­sa­ba­sın­dan yo­la çı­kan Kar­pat, kim­li­ği­nin ge­rek­tir­di­ği mis­yo­nu yük­len­miş­tir: Ede­bi­yat­çı ola­cak­tır. Di­le dök­mek is­te­dik­le­ri ile hi­tap ede­ce­ği kit­le ara­sın­da köp­rü ku­ra­cak di­lin im­kân­la­rı­nın yet­me­di­ği­ni o yaş­lar­da fark eder; da­ha bü­yük su­la­ra açı­lır. 40’la­rın Tür­ki­ye’si­ne adım at­tık­tan son­ra dö­ne­min şart­la­rın­dan do­la­yı dü­me­ni­ni sos­yal bi­lim­le­re kı­rar.
Ki­ta­bın çe­kir­de­ği, 1959’da Har­vard Üni­ver­si­te­si’nde­ki bir se­mi­ner­de su­nu­lan ve za­man için­de ge­liş­ti­ri­len “Çağ­daş Türk Ede­bi­ya­tın­da Sos­yal Ko­nu­lar” baş­lık­lı ma­ka­le. Os­man­lı top­lu­mu­nun di­na­mik­le­rin­den or­ta sı­nı­fın oluş­ma­sı­na, bu­gün­kü top­lu­mu do­ku­yan ip­lik­le­re de­ğin çiz­di­ği pa­no­ra­ma ya­nın­da, ya­za­rın Türk ede­bi­ya­tı­nın fark­lı dö­nem­le­ri ve tür­le­ri­ne yö­ne­lik vu­ku­fi­ye­ti, ta­ri­hin deh­liz­le­rin­de ge­zin­me­ye alı­şık okur­la­rı­nı şa­şır­ta­cak.
De­ğer­li bir ta­rih­çi­den top­lu­mun ede­bi­yat­la iliş­ki­si­ni “doğ­ru” oku­ma­ya yö­ne­lik bir kat­kı ola­rak raf­lar­da ye­ri­ni alan ki­ta­bın, İn­gi­liz­ce­den di­li­mi­ze ak­ta­rıl­ma­sı ve ya­yı­na ha­zır­lan­ma­sı sı­ra­sın­da da­ha faz­la ti­tiz­li­ği hak et­ti­ği­ni be­lirt­mek­te fay­da var. /Neslihan Demirci

Tavsiye Et
Psikeart
Sayı 8, Mart-Nisan 2010
Sa­nat(çı) de­yin­ce ya­ra­tı­cı­lı­ğın ak­la gel­di­ği­ni bi­li­yo­ruz. Pe­ki, ya­ra­tı­cı­lık ne me­nem bir şey? Ya­ra­tı­cı dü­şün­me uz­man­la­rı, ya­zar­lık eğit­men­le­ri, ta­sa­rım­cı­lar, krea­tif di­rek­tör­ler, kü­ra­tör­ler, hat­ta ban­ka­cı­lar işin sır­rı­nı çöz­müş, bu­nun­la sim­len­miş gö­rün­se­ler de, söz ko­nu­su sa­nat ise bam­baş­ka mer­ha­le­le­rin dev­re­ye gir­di­ği, iyi ya da kö­tü, bu iş­le hem­hal olan­la­rın ma­lu­mu. Di­ğer­le­rin­den baş­ka tür­lü gör­me­nin, gör­dü­ğü­nü yo­rum­la, ha­yal­le, ızdı­rap­la, ça­bay­la, al­tın­cı-ye­din­ci his­le ve en önem­li­si tut­kuy­la bir baş­ka mer­ha­le­ye “dö­nüş­tür­me”nin, çarp­ma­nın-çar­pıl­ma­nın, şaş­ma­nın-şa­şırt­ma­nın, tür­lü ze­ka oyun­la­rı­nın, sı­nır­la­rı aş­ma­nın bu bit­mek bil­mez san­cı­sı, ucuz yol­lu re­çe­te­ler­le sa­vuş­tu­ru­la­ma­ya­cak den­li çe­tin. Ha­yat ile sa­nat ara­sın­da­ki far­kı tam da bu­ra­da an­sak ye­ri­dir. O fark ki se­çi­len de­ğil, için­de bu­lu­nuve­rilen bir yal­nız­lı­ğın, ya­ban­cı­lı­ğın, de­rin su­la­rın, ruh bu­la­nık­lı­ğı­nın bi­zi ge­ti­rip bı­rak­tı­ğı uçu­rum; iki ucu kes­kin bı­çak.
Hâl böy­le olun­ca, iki fark­lı di­sip­li­ni, “psi­ki­yat­ri ile sa­na­tı bu­luş­tu­ran der­gi” slo­ga­nı he­men aka­bin­de bir “tem­ki­n”i bu­yur et­se de, ney­se ki her ya­zar ken­di kul­va­rın­da yü­rü­yor; kim­se kim­se­nin kö­şe­si­ne göz kırp­mı­yor. Der­gi­nin ya­yın yö­net­me­ni­ne gö­re, psi­ki­yat­ri ve sa­na­tın or­tak nok­ta­sı, her iki­si­nin de in­san do­ğa­sı­nı ko­nu al­ma­sı. Evet, 2009 ba­şın­da ta­nış­tı­ğı­mız Psi­ke­art’tan bah­se­di­yo­ruz. Her sa­yı­sın­da in­san do­ğa­sı­na ait bir te­mel duy­gu iş­le­ni­yor. Sö­zü ön­ce psi­ki­yatr­lar alı­yor ve te­may­la il­gi­li psi­ki­yat­rik ve psi­ko­lo­jik de­ğer­len­dir­me­ler­de bu­lu­nu­yor. Ede­bi­yat­çı­lar, ta­rih­çi­ler, aka­de­mis­yen­ler, ya­zar­lar ve sa­nat­çı­lar ko­nu­yu ken­di­le­rin­ce ir­de­li­yor (İşi ge­yi­ğe sar­dı­ran­lar da yok de­ğil ta­bi­i). Der­gi­nin te­ma­tik ya­nı ise ya­yın yö­net­me­nin de be­lirt­ti­ği gi­bi, hem ko­nu bü­tün­lü­ğü sağ­lı­yor hem te­may­la il­gi­li bir kay­nak ya­ra­tı­yor hem de der­gi­yi ya­rı der­gi-ya­rı ki­tap sı­nı­fı­na so­ku­yor.
8. sa­yı­nın ko­nu­su “ya­ra­tı­cı­lık”. İlk say­fa­lar­da, ya­ra­tı­cı­lı­ğın psi­ko­pa­to­lo­ji, ze­ka, ki­şi­lik, çev­re, dâ­hi­lik-de­li­lik ve içe­ri­si-dı­şa­rı­sıy­la olan bağ­lan­tı­sı, ruh­sal ve dü­şün­sel di­na­mik­le­ri, va­ro­luş­çu­lu­ğa gö­re ta­nı­mı, psi­koz­la il­gi­si ele alı­nı­yor. “Ge­le­nek­le bes­len­miş is­ya­n”ın so­nu­cun­da or­ta­ya çık­mış bir dâ­hi­den, mi­mar Gau­di’den Flo­ran­sa­lı sa­nat­çı­la­ra, “ya­ra­tı­cı” si­ya­si ey­lem­ler­den fut­bol­da­ki ya­ra­tı­cı­lı­ğa uza­nan bir çeş­ni­de iler­li­yor say­fa­lar.
80’ler­de­ki kı­rıl­may­la bir­lik­te mü­te­va­zı me­tin ya­zar­lı­ğın­dan gü­nü­mü­zün ya­rı-Tan­rı krea­tif di­rek­tör­lü­ğü­ne doğ­ru sı­nıf at­la­yan rek­lam pi­ya­sa­sı­nı ken­di ki­şi­sel mec­ra­sıy­la har­man­la­yı­ve­ren Hay­dar Er­gü­len ve gö­nül gö­züy­le gör­dük­le­ri­ni ku­maş atık­la­rıy­la dil­len­di­ren mo­da­cı Ümit Ünal bu sa­yı­nın iki tat­lan­dı­rı­cı­sı.

Tavsiye Et