Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
Üniversite özerkliği
Sami Selçuk
‘GÜN­LÜK’ÜMÜ aç­tım. 1968 Ma­yıs’ının ilk haf­ta­sı. Hü­kü­me­tin ata­dı­ğı rek­tör, olay­la­rın bas­tı­rıl­ma­sı için po­li­se baş­vu­ru­yor. At­lı po­lis­ler Sor­bon­ne’un av­lu­su­na gi­rer gir­mez de kı­ya­met ko­pu­yor. Sa­int-Mic­hel’de öğ­ren­ci­ler par­ke taş­la­rın­dan te­pe­cik­ler oluş­tu­ru­yor. Po­lis­le­re taş­lar ya­ğı­yor. Dük­kan­lar ya­kı­lı­yor. Ey­lem­ler, 10-11 Ma­yıs ge­ce­si kal­dı­ğım Gay-Lus­sac So­ka­ğı’na uza­nı­yor.
11 Ma­yıs’ta Hu­kuk Fa­kül­te­si’nde Ma­uri­ce Du­ver­ger’yi din­li­yo­rum. On da­ki­ka ders an­la­tı­yor. Son­ra olay­lar hak­kın­da öğ­ren­ci­le­ri din­li­yor. İkin­ci ders­te de ay­nı ko­nu tar­tı­şı­lı­yor. Der­sin bi­ti­mi­ne on da­ki­ka ka­la ken­di gö­rüş­le­ri­ni açık­lı­yor. Fran­sız po­li­si­nin Sor­bon­ne’a gir­di­ği gün, üni­ver­si­te özerk­li­ği­nin ve Fran­sa’nın onu­ru­nun çiğ­nen­di­ği­ni söy­lü­yor: “Bu özerk­li­ği, onu­ru kur­tar­ma­lı­sı­nız. Po­lis üni­ver­si­te­den çık­ma­dı­ğı sü­re­ce di­ren­me­li­si­niz. Tu­tuk­la­ya­bi­lir­ler. Ama kay­gı­lan­ma­yın. Hiç­bir hak­kı­nı­zı yi­tir­me­ye­cek­si­niz. Ce­za­evi­ne ge­lir, sı­na­vı­nı­zı ya­pa­rım.”
Du­ver­ger, ona kar­şı olan­la­rın da al­kış­la­rıy­la dim­dik çı­kıp gi­di­yor, ders­lik­ten.
At­lı po­lis­ler, üni­ver­si­te­nin av­lu­su­na gi­ri­yor­lar. Ama Du­ver­ger’nin öz­gür dün­ya­sı­na do­ku­na­mı­yor­lar.
Du­ver­ger’nin ya­ka­sı­na ya­pış­mak kim­se­nin ak­lı­na bi­le gel­mi­yor.
Fran­sa’yı Fran­sa ya­pan giz, iş­te bu­ra­da.
Yıl 2000. Ed­ward Sa­id, ül­ke­si Fi­lis­tin’de. İs­ra­il güç­le­ri çe­ki­li­yor. Sa­id, on­la­rın yö­nün­de, ama ha­va­ya at­tı­ğı taş­lar­la bir se­vinç gös­te­ri­si ser­gi­li­yor. İs­ra­il yan­daş­la­rı, Sa­id’in ce­za­lan­dı­rıl­ma­sı için Co­lum­bi­a Üni­ver­si­te­si’ne baş­vu­ru­yor. Yö­ne­tim, üni­ver­si­te­le­rin bi­lim­sel özerk­lik­le­ri­nin asıl ol­du­ğu­nu, dav­ra­nış­la­rı suç ol­sa bi­le, öğ­re­tim üye­le­ri­nin ve öğ­ren­ci­le­rin gö­rüş­le­ri­ni her yol­la açı­ğa vur­ma hak­la­rı bu­lun­du­ğu­nu be­lir­te­rek is­te­ği red­de­di­yor.
Ame­ri­ka’yı Ame­ri­ka ya­pan giz, iş­te bu­ra­da.
Üni­ver­si­te, adı üs­tün­de ‘ev­ren­kent’. An­la­mı da bel­li: Her­ke­sin ra­hat­ça ya­rar­lan­dı­ğı, üre­ti­len gö­rüş­le­rin öz­gür­ce ser­gi­len­di­ği, ön­yar­gı­la­rın/ka­lıp­la­rın sor­gu­lan­dı­ğı, kı­rıl­dı­ğı, özel­lik­le dü­şün­ce fark­lı­lık­la­rı­nın ya­şan­dı­ğı, her­ke­sin ya­dır­ga­dı­ğı gö­rüş­le­rin üre­til­di­ği bi­lim­sel odak.
Bu an­la­yı­şa ko­lay ge­lin­me­miş­tir. Sav­la­rın kar­şı-sav­lar­la çar­pış­tı­ğı, bi­re­şim­le­re dö­nüş­tü­ğü, bi­re­şim­le­rin ye­ni­den sav­la­rı ve kar­şı sav­la­rı döl­le­ye­rek ürün­ler ver­di­ği Ba­tı top­lu­mu ve üni­ver­si­te­le­ri, ön­ce­le­ri ce­za­lan­dı­rı­lan, son­ra­la­rı ya­dır­ga­nan, da­ha son­ra­la­rı in­san­lı­ğın min­net­le an­dı­ğı yüz akı kah­ra­man­lar­la do­lu­dur.
Evet, üni­ver­si­te­ler, Eins­te­in’ın de­di­ği gi­bi, ban­do eş­li­ğin­de uy­gun adım yü­rü­ye­rek marş­lar söy­le­yen, bu yüz­den de, bir bey­ne de­ğil, sa­de­ce omu­ri­li­ğe ge­rek­si­nim du­yan me­mur/or­ga­nik ay­dın­la­rın de­ğil, dü­şü­nen be­yin­le­riy­le top­lu­ma ön­cü­lük eden eleş­ti­rel ay­dın­la­rın bu­lun­du­ğu ve ye­tiş­ti­ği yer­ler­dir. Eğer bir üni­ver­si­te, kar­şıt gö­rüş­le­re yer ve­ren, öz­gür­lük ve ço­ğul­cu­luk yu­va­sı de­ğil­se, eleş­ti­ri ön­ce­si dö­ne­mi, ya­ni hâ­lâ Or­ta­ça­ğı, en­gi­zis­yon-Ga­li­lei iliş­ki­si­ni ya­şı­yor de­mek­tir.
Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si, 7 Ara­lık 1976 Hand­ysi­de ka­ra­rın­dan bu ya­na “Dü­şün­ce­yi açık­la­ma öz­gür­lü­ğü, bi­li­nen, sı­ra­dan gö­rüş­ler için de­ğil, top­lu­mu sar­san gö­rüş­ler için­dir” di­yor sık sık. Mo­rin gi­bi dü­şü­nür­ler, Av­ru­pa’nın ge­liş­me­si­nin te­me­lin­de çar­pı­şan baş­ka­lık­la­rın sür­git dö­nü­şüm­ler ya­rat­ma­sı ol­du­ğu­nu vur­gu­lu­yor­lar.
Pe­ki biz ne ya­pı­yo­ruz? De­ği­şik gö­rüş­ler üre­ten, top­lu­mu sar­san, dü­şün­me­ye kış­kır­tan bi­lim in­san­la­rı­mı­za “Çok iyi yap­tın” di­ye­cek yer­de ağır bi­çim­de suç­lu­yo­ruz; iki­yüz­lü­lü­ğe iti­yo­ruz, öğ­ren­ci­le­ri­ne kö­tü ör­nek ol­ma­ya zor­lu­yo­ruz on­la­rı.
Üni­ver­si­te­de oku­yan­la­ra hâ­lâ öğ­ren­ci di­yo­ruz. Oy­sa on­lar, in­ce­le­me­ci, araş­tır­ma­cı­dır­lar. Ya­sak­lar ge­ti­ren bir dü­zen­de el­bet­te araş­tır­ma­cı ye­tiş­mez. De­rin­li­ği ol­ma­yan bey­lik dü­şün­ce­le­ri ve bi­li­nen­le­ri sür­git yi­ne­le­yen uy­git­sin­ci, ez­ber­ci kul­lar ye­ti­şir. Ez­ber­le­ri bo­zu­lun­ca da ne öte­ki­le­ri din­ler­ler ne Hand­ysi­de ka­rar­la­rı­nı ne de “Si­zin gö­rüş­le­ri­ni­ze ka­tıl­mı­yo­rum. Ama on­la­rı ser­gi­le­me hak­kı­nı­zı sa­vu­nu­yo­rum” di­yen Vol­tai­re’le­ri. Ar­tık, ora­da tar­tı­şan in­san­lar de­ğil, çar­pı­şan or­du­lar var­dır.
Bun­la­rı her gün gö­rü­yo­ruz, ya­şı­yo­ruz. Son­ra da şa­şı­yor, ka­ra ka­ra dü­şü­nü­yo­ruz, “tar­tı­şa­cak yer­de ne­den sö­vü­şü­yo­ruz, dö­vü­şü­yo­ruz” di­ye.
Ben asıl bu şaş­kın­lı­ğa şa­şı­yo­rum. Es­ki­le­rin de­yi­şiy­le “mü­es­sir-eser iliş­ki­si”dir bu.
Ken­di­mi­zi al­dat­ma­ya­lım.
Bi­lim­sel dü­şün­ce kuş­ku­ya, sor­gu­la­ma­ya yas­la­nır. Ön­yar­gı­la­ra de­ğil. Sür­git ön­yar­gı eken­ler, zin­cir­le­me kav­ga bi­çer­ler.
Bu du­rum ba­na, bir mü­ze­de gör­dü­ğüm in­ti­har tab­lo­su­nun al­tı­na ya­zı­lan şu söz­le­ri anım­sat­mış­tır hep: “Ho­mo ho­mi­ni lu­pus: İn­san in­sa­nın kur­du­dur.”
Top­lum­ca bu in­ti­ha­ra ha­yır de­me­li­yiz.
Unut­ma­ya­lım. De­mok­ra­si­de ege­men­lik hal­kın­dır. Özerk­lik ise üni­ver­si­te­nin.

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar
Sami Selçuk