Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
Demokratik hukuk devletinden keyfiliğe
Serap Yazıcı
DE­MOK­RA­TİK bir ana­ya­sa dü­ze­ni­nin te­mel un­sur­la­rın­dan bi­ri, o ana­ya­sa dü­ze­ni­nin hu­kuk dev­le­ti il­ke­si­ne da­yan­ma­sı­dır. Tıp­kı bi­rey­ler gi­bi, dev­le­tin üç te­mel or­ga­nı­nın da hu­ku­ka uy­gun dav­ran­mak­la yü­küm­lü ol­du­ğu bir sis­te­min ku­rul­ma­sı­nı he­def­le­yen bu il­ke­nin asıl ama­cı, bi­re­yi dev­le­tin üs­tün oto­ri­te­si kar­şı­sın­da ko­ru­mak­tır. Dev­le­tin hu­kuk ile sı­nır­lan­ma­sı, ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı sü­reç­le­ri­nin key­fi­li­ği­ni ön­le­ye­ce­ğin­den, bu sü­reç­le­rin ön­ce­den ön­gö­rü­le­bi­lir sı­nır­lar için­de ce­re­yan et­me­si­ni sağ­la­ya­cak­tır. Bu ise bi­re­ye, ge­le­ce­ğe gü­ven­le bak­ma ve ge­le­cek­ten en­di­şe duy­ma­ma gü­ven­ce­si­ni su­na­cak­tır. Hu­kuk dev­le­ti­nin ku­rum­sal­laş­ma­sı ise ana­ya­sa­nın üs­tün­lü­ğü ve bağ­la­yı­cı­lı­ğı­nın yer­leş­me­si, ya­sa­ma ve yü­rüt­me iş­lem­le­ri­nin hu­ku­ka uy­gun­lu­ğu­nun ba­ğım­sız ve ta­raf­sız yar­gı or­gan­la­rın­ca hu­ku­kun sı­nır­la­rı için­de de­net­len­me­si ile müm­kün­dür. De­mok­ra­si­nin te­mel ama­cı da dev­let-bi­rey iliş­ki­sin­de, do­ğa­sı ge­re­ği da­ha üs­tün ko­num­da olan dev­let oto­ri­te­si­ni sı­nır­la­mak, bu oto­ri­te­nin kul­la­nı­mı­nı key­fi­lik­ten uzak­laş­tır­mak, bi­re­ye ge­niş hak­lar su­na­rak bun­la­rı ana­ya­sal gü­ven­ce­ler­le güç­len­dir­mek ol­du­ğu­na gö­re, hu­kuk dev­le­ti ile de­mok­ra­si ara­sın­da zo­run­lu bir iliş­ki ol­du­ğu açık­tır. Di­ğer bir de­yiş­le bir ana­ya­sa dü­ze­ni, de­mok­ra­si­nin di­ğer un­sur­la­rı­na yer ver­se da­hi hu­kuk dev­le­ti me­ka­niz­ma­la­rı­nı içer­me­me­si ha­lin­de, o ana­ya­sa dü­ze­ni­nin de­mok­ra­si­yi in­şa­sı­na ola­nak bu­lun­ma­ya­cak­tır. Ni­te­kim ulus-üs­tü dü­zey­de de­mok­ra­si ge­le­nek­le­ri­nin kök­leş­ti­ği bir ya­pı­nın olu­şu­mu­nu he­def­le­yen Av­ru­pa Bir­li­ği’nde, üye­lik baş­vu­ru­sun­da bu­lu­nan dev­let­le­rin hu­kuk dev­le­ti­nin tüm me­ka­niz­ma­la­rı­nı ulu­sal ana­ya­sa dü­zen­le­rin­de pe­kiş­tir­miş ol­ma­la­rı, üye­lik sü­re­cin­de iler­le­me­nin ön şart­la­rı ara­sın­da ka­bul edil­mek­te­dir. Bu ne­den­le Ko­pen­hag Kri­ter­le­ri ola­rak ta­nım­la­nan kri­ter­le­rin si­ya­si bo­yu­tu, aday­lık sü­re­cin­de­ki dev­let­le­re hu­kuk dev­le­ti ol­ma­nın icap­la­rı­nı ye­ri­ne ge­tir­me yü­küm­lü­lü­ğü yük­le­mek­te­dir. 2004’te ya­yım­la­nan İler­le­me Ra­po­ru’nda, Tür­ki­ye’nin Ko­pen­hag Kri­ter­le­ri’ni ye­te­rin­ce ye­ri­ne ge­tir­di­ği sap­tan­mak su­re­tiy­le, mü­za­ke­re­le­re baş­la­ma­sı­nın önü açıl­mış­tır. Bu ge­liş­me Türk ve dün­ya ka­mu­oyun­da, Türk de­mok­ra­si­si­nin pe­kiş­miş bir de­mok­ra­si­ye dö­nüş­mek­te ol­du­ğu yö­nün­de iyim­ser bir bek­len­ti ya­rat­tı­ğı hal­de, 11. Cum­hur­baş­ka­nı’nın se­çi­mi sü­re­ci ve bu sü­reç­te te­mel ak­tör­le­rin ser­gi­le­di­ği dav­ra­nış­lar, bu iyim­ser­li­ği önem­li öl­çü­de aşın­dır­mış­tır.
Bu sü­reç­te, Tür­ki­ye’de hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü ve bağ­la­yı­cı­lı­ğı­nın en üs­tün de­ğer ol­ma­dı­ğı­nı, hu­ku­kun ge­rek­ti­ğin­de si­ya­si amaç­lar için fe­da edi­le­bi­le­ce­ği­ni gös­te­ren ilk uy­gu­la­ma, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin 1 Ma­yıs 2007’de açık­la­dı­ğı ka­rar ol­muş­tur. Bu ka­ra­rın­da Yük­sek Mah­ke­me, Ana­ya­sa’nın laf­zı­na ve ru­hu­na ay­kı­rı ola­rak cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi için ya­pı­la­cak oy­la­ma­lar­da top­lan­tı ye­ter­sa­yı­sı­nın, üye tam­sa­yı­sı­nın üç­te iki­si ol­ma­sı yo­lun­da­ki da­va­cı is­te­mi­ni isa­bet­li bu­la­rak, 27 Ni­san 2007’de ya­pı­lan bi­rin­ci oy­la­ma­nın yü­rür­lü­ğü­nün dur­du­rul­ma­sı­na hük­met­miş­tir. Ana­ya­sa’nın 96. mad­de­si ge­re­ğin­ce, top­lan­tı ye­ter­sa­yı­sı­nın cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi da­hil TBMM’nin her top­lan­tı­sı için 184 ol­ma­sı ge­rek­ti­ği ko­nu­su­na da­ha ön­ce­ki ya­zı­la­rım­da (10 Ni­san Ye­ni Şa­fak, 4 Ma­yıs Za­man) yer ver­di­ğim­den, bu ko­nu­ya bu­ra­da de­ği­nil­me­ye­cek­tir. Mah­ke­me’nin bu ka­ra­rı­nı Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı kı­lan bir baş­ka hu­sus da, ka­rar met­nin­de yer alan “yü­rür­lü­ğün dur­du­rul­ma­sı” ifa­de­si­dir. Ana­ya­sa’nın, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin yet­ki­le­ri­ni dü­zen­le­yen 148. vd. mad­de­le­ri, Mah­ke­me’ye yü­rür­lü­ğün dur­du­rul­ma­sı yet­ki­si­ni ver­me­di­ği hal­de Yük­sek Mah­ke­me 1990’lar­dan bu ya­na pek çok ka­ra­rın­da yü­rür­lü­ğün dur­du­rul­ma­sı­na hük­met­mek­te­dir. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin bu ka­ra­rı, Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı ol­sa da, Ana­ya­sa’nın 153. mad­de­si ne­de­niy­le ke­sin olup, her­kes için bağ­la­yı­cı­dır. Böy­le­ce bu ka­rar­la bir­lik­te sa­de­ce 11. Cum­hur­baş­ka­nı’nın se­çi­mi de­ğil, da­ha son­ra­ki cum­hur­baş­kan­la­rı­nın se­çim sü­reç­le­ri de par­la­men­to­da­ki üç­te bir­lik bir azın­lı­ğın ve­to­su­na mah­kum edi­le­rek, ne­re­dey­se im­kan­sız­laş­tı­rıl­mış­tır. Bu im­kan­sız­lı­ğı aş­mak üze­re TBMM’nin gün­de­mi­ne alı­nan ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği pa­ke­ti ise, bu kez de bu pa­ke­tin yü­rür­lü­ğü­nü en­gel­le­mek ar­zu­suy­la, hu­ku­ki mes­net­ten yok­sun tar­tış­ma­lar­la göl­ge­len­miş; bu tar­tış­ma­lar çer­çe­ve­sin­de Türk ka­mu­oyu­nun hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­ne olan gü­ve­ni bi­raz da­ha aşın­mış­tır.
Bu tar­tış­ma­lar­dan bi­ri, TBMM’-nin 4 Ma­yıs 2007’de er­ken se­çim ka­ra­rı al­dı­ğı, böy­le­ce hu­ku­ki var­lı­ğı­nı kay­bet­ti­ği; hu­ku­ki var­lı­ğı­nı kay­bet­miş olan bir par­la­men­to­nun ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği ya­pa­ma­ya­ca­ğı şek­lin­de­dir. TBMM, Ana­ya­sa’nın 77. mad­de­si ge­re­ğin­ce bir er­ken se­çim ka­ra­rı al­mış­tır. Bu mad­de­nin 3. fık­ra­sı şu hük­me yer ver­mek­te­dir: “Ye­ni­len­me­si­ne ka­rar ve­ri­len Mec­lis’in yet­ki­le­ri, ye­ni Mec­lis’in se­çil­me­si­ne ka­dar sü­rer.” Bu hü­küm kar­şı­sın­da TBMM’nin hu­ku­ki var­lı­ğı­nı kay­bet­ti­ği id­dia­sı tü­müy­le mes­net­siz­dir. Se­çim so­nuç­la­rı­nın açık­lan­ma­sı­nı ta­ki­ben, ye­ni TBMM ku­ru­lun­ca­ya ka­dar mev­cut TBMM ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği dâ­hil ol­mak üze­re, Ana­ya­sa’nın 87. mad­de­si­nin ken­di­si­ne ver­di­ği tüm yet­ki­le­ri kul­la­na­bi­le­cek­tir.
Ay­nı çer­çe­ve­de öne sü­rü­len bir baş­ka id­di­a da 6 Ma­yıs 2007’de 11. Cum­hur­baş­ka­nı’nın se­çi­mi için yi­ne­le­nen bi­rin­ci oy­la­ma­yı ta­ki­ben Sa­yın Gül’ün aday­lık­tan çe­kil­me­si üze­ri­ne, TBMM se­çim­le­ri­nin Ana­ya­sa’nın 102. mad­de­si ge­re­ğin­ce der­hal ye­ni­len­me­si, bu ye­ni­le­me ka­ra­rı­nın da Yük­sek Se­çim Ku­ru­lu (YSK) ta­ra­fın­dan alın­ma­sı ge­rek­ti­ği bi­çi­min­de­dir. Ana­ya­sa’nın 102. mad­de­si dör­dün­cü oy­la­ma­da da cum­hur­baş­ka­nı­nın se­çi­mi­nin ger­çek­le­şe­me­me­si ha­lin­de TBMM se­çim­le­ri­nin der­hal ye­ni­len­me­si ge­rek­ti­ği­ni hük­me bağ­la­mak­ta­dır. Mad­de­de yer alan der­hal se­çim mü­ey­yi­de­si­nin or­ta­ya çık­ma­sı için cum­hur­baş­ka­nı­nın se­çi­min­de dör­dün­cü oy­la­ma­nın da ya­pı­lıp, se­çi­min so­nuç­suz kal­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Oy­sa, Mah­ke­me’nin 1 Ma­yıs 2007 ta­rih­li ka­ra­rı­nın ne­ti­ce­si ola­rak, TBMM 11. Cum­hur­baş­ka­nı’nın se­çi­min­de bi­rin­ci oy­la­ma­yı da­hi ya­pa­bil­miş de­ğil­dir. Öte yan­dan, der­hal se­çim ka­ra­rı­nın YSK ta­ra­fın­dan ve­ri­le­ce­ği id­dia­sı da tü­müy­le mes­net­ten yok­sun­dur. Ana­ya­sa­mı­zın 79. mad­de­si ge­re­ğin­ce YSK, se­çim sü­re­cin­de­ki iş­le­rin hu­ku­ka uy­gun­lu­ğu­nu de­net­le­mek­le yet­ki­li kı­lı­nan bir yar­gı or­ga­nı­dır. Ana­ya­sa’nın bu mad­de­si, YSK’ya 102. mad­de ge­re­ğin­ce der­hal se­çi­min ge­rek­ti­ği du­rum­lar­da, bu se­çi­min ta­ri­hi­ni tes­pit yet­ki­si ver­me­mek­te­dir. Ka­mu or­gan ve ma­kam­la­rı­nın an­cak Ana­ya­sa ve ka­nun­la­rın ken­di­le­ri­ne ta­nı­dık­la­rı yet­ki­yi kul­la­na­bi­le­cek­le­ri, te­mel bir ka­mu hu­ku­ku pren­si­bi olup; Ana­ya­sa­mı­zın 6. mad­de­sin­de de açık­ça hük­me bağ­lan­mış­tır. Bu mad­de­ye gö­re: “Hiç­bir kim­se ve­ya or­gan kay­na­ğı­nı Ana­ya­sa’dan al­ma­yan bir Dev­let yet­ki­si kul­la­na­maz.”Ni­ha­yet öne sü­rü­len son bir id­di­a da, Cum­hur­baş­ka­nı’nca in­ce­len­mek­te olan ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği pa­ke­ti­nin yü­rür­lü­ğe gir­me­si ha­lin­de, bu de­ği­şik­li­ğin Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan ip­tal edi­le­bi­le­ce­ği şek­lin­de­dir. Oy­sa Ana­ya­sa’nın 148. mad­de­si, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’ne ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri­ni sa­de­ce şe­kil yö­nün­den de­net­le­me yet­ki­si ver­miş, şe­kil de­ne­ti­mi­ni ise, tek­lif ve oy­la­ma ço­ğun­lu­ğu ile ive­di­lik­le gö­rüş­me ya­sa­ğı (en az iki kez gö­rüş­me ku­ra­lı) ile sı­nır­lan­dır­mış­tır. Bu dü­zen­le­me kar­şı­sın­da Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin, bir baş­vu­ru ol­ma­sı ha­lin­de da­hi ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ni şart­la­rı var­sa, sa­de­ce şe­kil yö­nün­den de­net­le­me yet­ki­si mev­cut ola­cak­tır.
Yer­le­şik par­la­men­ter de­mok­ra­si­ler ba­kı­mın­dan ko­lay­ca ka­ra­ra bağ­la­na­cak cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­nin, Tür­ki­ye’de hu­kuk dev­le­ti­ni sar­sa­cak, Türk de­mok­ra­si­si­nin dün­ya ka­muo­yu önün­de say­gın­lı­ğı­nı kay­bet­ti­re­cek, ana­ya­sal da­ya­nak­tan yok­sun hu­kuk sa­vaş­la­rı­na yol aç­ma­sı hü­zün ve­ri­ci­dir. Unut­ma­mak ge­re­kir ki, bir de­mok­ra­si­nin ya­şa­ya­bi­lir­li­ği­ni gös­te­ren önem­li kri­ter­ler­den bi­ri, onun ana­ya­sal ola­rak pe­kiş­miş ol­ma­sı­dır. Bu ise, tüm ak­tör­le­rin, ça­tış­ma­la­rın çö­zü­mü­nün hu­kuk ku­ral­la­rı­na ta­bi ol­ma­sı ve bu çö­züm­le­rin hu­ku­kun sı­nır­la­rı için­de kal­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni be­nim­se­dik­le­rin­de müm­kün ola­bi­le­cek­tir.

Paylaş Tavsiye Et