Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
ÖZGÜR VE DEMOKRATİK IRAK 3 YAŞINDA
İkiz Kulelerin, esrarını hâlâ koruyan ‘estetik yıkımından’ sonra, gözler Orta Doğu’ya çevrildi. Önce Afganistan, sonra Irak işgale uğradı. İşgalciler kendilerini “demokrasi ve insan hakları havarileri” olarak sunmaya çalışsa da, meselenin demokrasi olmadığını, kendileri dahil, herkes biliyor. Tıpkı daha önceki sömürgeciler gibi, Amerikalılar da gerçek niyetlerini masum kelimelerle etiketliyor. ABD bir yandan petrol ve diğer kritik ham maddelerin küresel trafiğine doğrudan hükmetmek istiyor; diğer yandan, Avrasya’da alternatif güç bloklarının oluşmasına müdahale etme kudretini pekiştirmek istiyor.
Gökhan Çetinsaya kısa bir süre önce SETA platformunda sunduğu Irak raporuyla ve NTV’deki yorumlarıyla bize Irak’ta olan biteni yetkinlikle aktarmıştı. Anlayış oturumunda, rapordaki görüşlerini biraz daha açarak, Iraklılık kimliğinin artık mevcut olmadığını; Irak’ın iç savaş ve parçalanma yolunda hızla yol aldığını ifade etti. Ülkenin yeni aktörleri, daha çok dindar veya ‘İslamcı’ kimlikleriyle öne çıkan Şii ve Sünni gruplar. Kürtler ise bu toz duman içinde kendi başlarının çaresine bakıyor.
SETA raporunun Batılı uzmanlarca hazırlanan sayısız rapordan farklı ve çok üstün olduğunu belirten Mete Çubukçu, Amerikalıların yanlış politikalarının arkasındaki en önemli faktörlerden birinin cehalet olduğunu söylüyor. Bilgiççe kaleme alınan çok sayıdaki raporda ülke ve bölgenin hiçbir dinî, kültürel veya sosyal özelliği anlaşılmadan, tuhaf genellemeler yapılıyor. Çubukçu’ya göre Oğul Bush’un Irak operasyonuyla ilgili hiçbir temel politikası yoktur. Bu yüzden sık sık at değiştirdi ve neo-conların büyük bölümünü yönetimden uzaklaştırdı.
ABD’nin 1970’lerde Bretton-Woods sistemine son vermesinin, Amerikan hegemonyasını sürdürmede askerî operasyonlardan başka seçenek bırakmadığını savunan Bülent Aras, ABD’nin Soğuk Savaş sonrasındaki bütün uluslararası anlaşmazlıkları çözümsüz bıraktığını belirtiyor. Çözümsüzlüğün bir tür Amerikan stratejisine dönüştüğünün altını çizen Aras, bu politikanın sürdürülebilir olmadığını; Amerikan halkının 2008’de bunun hesabını soracağını ima ediyor.
Dünya Düzeni, çözümsüzlüğü marifet sayanlarca sağlanamaz!

Paylaş Tavsiye Et