Panorama
“Altın gol” kimin kalesinde?
AB Komisyonu’nun 29 Kasım’da, Türk limanlarının Rumlara açılmamasını gerekçe göstererek Türkiye ile müzakerelerin 8 fasılda askıya alınmasını tavsiye etmesinin ardından Türk siyaseti, 11 Aralık’ta Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Zirvesi’ne kilitlendi. Sert tavsiye kararı Türkiye ile AB arasındaki iplerin gerilmesine ve AB treninin yoldan çıktığı söylentilerine neden oldu. KKTC’ye uygulanan izolasyonlar kaldırılmadan limanlarını Rumlara açmayacağı konusunda ısrarcı olan Türkiye, son anda sürpriz bir çıkışla 2007 içerisinde izolasyonların kaldırılması karşılığında bir liman ve havaalanını Rumlara açmayı teklif etti. AB üyeleri nezdinde kafa karışıklığı yaratan ve “altın gol” söylentilerine neden olan bu teklif, Türkiye’nin kendi içinde daha ciddi tepkilere neden oldu. Genelkurmay Başkanı da Cumhurbaşkanı da basına bu konuda bilgilendirilmediklerini belirten açıklamalar yaptılar. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ise sözlü bilgilendirme yapıldığını, resmiyet kazanmış bir şey olmadığı için yazılı bilgilendirme yoluna gidilmediğini açıkladılar. Bu tartışmaların sonunda AB de Türkiye’nin yazılı teklif yapması gerektiğine işaret etti. Böylece yine bir atılım, Türkiye içerisinde kısır kurumsal tartışmalara kurban edilmiş oldu.
Tavsiye Et
Papa’nın ziyareti, “kazasız-belasız” atlatıldı
Dünya gündemini uzunca bir süre meşgul eden, Katolik aleminin ruhani lideri Papa 16. Benedikt’in kritik Türkiye ziyareti nihayet “kazasız-belasız” tamamlandı. Cumhurbaşkanı Sezer’in resmî davetlisi olarak 28 Kasım’da Ankara’ya gelen Papa, Başbakan Erdoğan tarafından havaalanında karşılandı. Ankara ziyaretinde Cumhurbaşkanı Sezer ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ile görüşen Papa, Vatikan Büyükelçiliği’nde de Ankara’daki misyon şefleriyle bir araya geldi. Ardından İzmir’e geçen Papa, İzmir-Selçuk’taki Meryemana Kilisesi’ne giderek ‘hacı’ oldu.
Ziyaretinin son durağı İstanbul’da Fener Rum Patrikhanesi’ndeki “Şükran Ayini”ne katılan Papa, Ayasofya Müzesi ile Sultanahmet Camii’ni de ziyaret etti. Papa’nın İstanbul Müftüsü ile Sultanahmet Camii’nde yan yana dua etmesi, geniş yankı uyandırdı.
Ziyaretinin son gününde Saint Esprit Katedrali’ne giden Papa, Ortodoks, Katolik, Süryani ve Ermeni cemaatlerinin mensuplarıyla birlikte ayine katıldı. Papa, kalbinin bir kısmının İstanbul’da kaldığını belirterek Türkiye’den ayrıldı.
Papa’nın ziyaretinden hafızalarda kalanlar ise, dinî-siyasi mesajların yanı sıra, ziyaret kapsamında alınan üst düzey güvenlik önlemleri yüzünden yaşanan sıkıntılar oldu: Felç halindeki İstanbul trafiği ve kilometrelerce yürümek durumunda kalan insanlar…
Tavsiye Et
Başbakan’ın Ortadoğu ziyaretleri
Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeleri yakından takip ve bu meyanda bölgesel işbirliği amacıyla Başbakan Erdoğan, Kasım ve Aralık aylarında önemli ziyaretler gerçekleştirdi. Erdoğan’ın Kasım ayında Ürdün’e yaptığı iki günlük ziyarette gerçekleştirdiği görüşmelerde, Irak’ın bütünlüğü meselesi ön plana çıktı. Erdoğan, bu ülkede düzenlenen Genç Arap Liderler Konferansı’na da katılarak bir konuşma yaptı.
Yine Başbakan Erdoğan, 3 Aralık’ta bir günlük çalışma ziyareti için Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Pervez Davudi’nin davetlisi olarak İran’a gitti. Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Dışişleri Bakanı Muttaki, Dinî Lider Ayetullah Ali Hamaney ve eski Cumhurbaşkanı Rafsancani ile ayrı ayrı görüştü. Görüşmelerde, ikili ticaret ilişkilerinin geliştirilmesi, doğalgaz ve enerji konularında işbirliği ve başta Irak ile Lübnan olmak üzere bölgesel meselelerde ortak tavır geliştirilmesi konuları ele alındı.
İran’ın ardından 6 Aralık’ta da Suriye’yi ziyaret eden Başbakan Erdoğan, Şam’da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ve Başbakan Naci Otri ile bir araya geldi. Irak, Lübnan ve Filistin-İsrail sorunlarının ele alındığı görüşmelerde, Türkiye ile Suriye’nin pek çok konuda görüş birliği içinde olduğu vurgulandı.
Tavsiye Et
Latin Amerika’daki ABD karşıtı sol kuşağın liderliğini üstlenip ABD’nin korkulu rüyası haline gelen Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, 4 Aralık’ta yapılan seçimlerde üçüncü kez devlet başkanı seçildi. 1998’den beri her seçimi büyük halk desteğiyle kazanan Chavez, bu kez de oyların %61’ini aldı. Rakibi serbest piyasa yanlısı, Zulia eyaleti valisi Manuel Rosales ise %38’de kaldı. Bu sonuç, Bush yönetimini, Bolivya’dan İran’a geniş bir coğrafyada ittifaklar kuran “arka bahçesindeki belalısı”na altı yıl daha mahkum etti. Chavez, Başkanlık Sarayı’ndaki konuşmasında, zaferini “akıl hocam” diye andığı Küba’nın efsane lideri Fidel Castro’ya adadı. Dünyanın beşinci büyük petrol üreticisi Venezüella’nın başına geçtiği 1998’den beri ABD destekli pek çok darbe girişimine maruz kalan ve muhalefetin tezgahladığı sekiz referandumu atlatan Chavez, bu kez “Bolivarcı devrimi tamamlamak” ve “yeni bir sosyalist çağ açmak” için halktan daha fazla zaman talep etti.
Tavsiye Et
Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı
Bu yılki Nobel Edebiyat Ödülü’nü alacağının açıklanmasından itibaren yoğun tartışmaların odağı haline gelen yazar Orhan Pamuk, 10 Aralık tarihinde İsveç’in başkentinde Stockholm Konser Salonu’nda düzenlenen törenle ödülünü aldı. Profesör Horace Engdahl’ın Pamuk’un romanlarını ve edebî kişiliğini değerlendirdiği konuşmasının ardından, onu sahneye Türkçe ifadelerle davet etmesi, törenle ilgili ön plana çıkan en ilginç gelişmelerin başında geliyordu. Engdahl, Orhan Pamuk’un Nobel aldığını “İsveç Akademisi adına sizi çok tebrik ediyor ve şimdi sizi bu yılın Nobel Edebiyat Ödülü’nü Kral’ın elinden almaya davet ediyorum” sözleriyle ifade ediyordu. İki gün öncesinde İsviçre Kraliyet Akademisi’nde “Babamın Bavulu” başlıklı uzun bir konuşma yapan Pamuk, babasının edebiyat serüveninden yola çıkarak kendi serüvenini anlatmıştı.
Tavsiye Et
Filistin’de iç savaş tehlikesi
Hamas’ın iktidara gelmesinden bu yana darboğazdan geçen Filistin halkı, iç savaş tehlikesiyle karşı karşıya. Hamas ile el-Fetih ve diğer gruplar arasında sürdürülen “ulusal birlik hükümeti” çabalarının sonuçsuz kalması, Filistinli gruplar arasındaki çatışmaları iyice alevlendirdi. 16 Aralık’ta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın erken seçim ilan etmesi, ülkedeki gerilime tuz-biber oldu. Demokratik yollarla iktidara geldiğini savunan Hamas erken seçim kararına karşı çıkarken; Filistin, suikast girişimleri ve iç çatışmalarla belki de tarihinin en zor günlerini yaşıyor.
Öte yandan ülkede yaşanan mali sıkıntıyı biraz olsun hafifletmek amacıyla Filistin Başbakanı İsmail Haniye’nin attığı adımlar da engelleniyor. İran’a yaptığı ilk yurtdışı gezisi dönüşünde Refah sınır kapısında saldırıya uğrayan ve Gazze’ye girişi İsrail’in devreye girmesiyle engellenen Haniye, beraberinde getirdiği 35 milyon dolarlık mali yardımı Mısır tarafında bırakarak ülkesine girebildi.
Tavsiye Et
Ahmedinejad’ın ilk sınavı başarısız
Nükleer çalışmalarıyla dünyanın dikkatini üzerine çeken İran, 15 Aralık’ta yapılan iki önemli seçimle gündemdeki yerini korumaya devam etti. Bir arada yapılan Uzmanlar Meclisi, yerel yönetim ve meclis ara seçimleri, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad için halk nezdinde bir sınav niteliği taşıyordu. Ahmedinejad’ın rakibi olan İran eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani, Uzmanlar Meclisi seçimlerini önde tamamladı; dinî lideri seçme, atama ve görevden alma yetkisine sahip olan 86 üyeli Meclis’te çoğunluğu reformistler elde etti.
Geçen yıl sürpriz bir şekilde cumhurbaşkanlığını kazanan Ahmedinejad, performansının “ilk test”i niteliğindeki bu seçimler sonucunda başarısızlığa uğradı. Yerel yönetimlerin yanı sıra ülke karar mekanizmasında söz sahibi olan Uzmanlar Meclisi’nde de Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın partisinin azınlıkta kalması, ülkeyi yönetme tarzının halk nezdinde kabul görmediğinin bir göstergesi olarak değerlendirildi.
Tavsiye Et
Sille-i millet korkusu, sine-i millet tartışmalarını bitirdi
Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken, hükümete Nisan ayında erken seçim kararı aldırmaya yönelik baskılar çerçevesinde sine-i millet tartışmaları alevlendi. Bu çağrıların odağındaki CHP lideri Baykal, “tek çözüm erken seçim” ısrarını sürdürse de, sine-i millet kavramını telaffuz etmekten ısrarla kaçındı. MHP lideri Bahçeli, sine-i millete dönmek yerine muhalefetin birlikte hareket ederek AKP’yi yalnızlaştırması çağrısı yaparken; ANAP lideri Mumcu, öncelikle cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusunda anayasa değişikliği kartını ileri sürdü. Başbakan Erdoğan ise bu tartışmanın sanal gündem olduğunu ve muhalefetin buna cesareti olmadığını vurguladı.
Cumhuriyet tarihi boyunca iktidara karşı bir koz olarak pek çok kez gündeme getirilse de, bugüne kadar hiçbir parti sine-i millete dönmedi. Bugün de aslında bu tartışmaların hukuken bir sonuca ulaşması mümkün değil. Zira AKP dışındaki tüm milletvekilleri istifa etse dahi hükümetin düşmesi imkansız; bu istifaların öncelikle mecliste kabul edilmesi gerekiyor.
Tavsiye Et
Diktatörler bir bir ‘devrildi’
Biri Güney Amerika’dan diğeri Orta Asya’dan iki diktatör, birbiri ardına devrildi. Bunlardan ilki, Şili’de genelkurmay başkanı iken 1973 yılında, kanlı bir darbeyle Devlet Başkanı Salvador Allende yönetimini deviren ve 1973-1990 yılları arasında ülkeyi yöneten diktatör Augusto Pinochet, geçirdiği kalp krizi sonucu kaldırıldığı hastanede 10 Aralık’ta öldü. 17 yıllık iktidarı sırasında 3 bin kişinin ölümüne, 10 binlerce kişinin işkence görmesi ve sürgün hayatı yaşamasına sebep olan Pinochet, son yaş gününde, yönetimi sırasında işlenen suçların “siyasi sorumluluğu”nu üstlenmişti.
Diğer bir diktatör olan Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov da geçirdiği kalp krizi sonucu 21 Aralık’ta 66 yaşında hayatını kaybetti. Türkmenbaşı,1991’de iki kez üst üste devlet başkanlığı görevine seçilmiş; sonrasında kendini “ömür boyu devlet başkanı” ilan etmişti. Hiçbir muhalif harekete müsamaha göstermeyen Niyazov’un ülkesinde binlerce portresi ve heykeli bulunuyor.
En geniş katılımın Türkiye tarafından gerçekleştiği 24 Aralık’ta yapılan Niyazov’un cenaze törenine, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül ile çok sayıda milletvekili ve işadamı katıldı. Yapılan törenin ardında Türkmenbaşı, doğum yeri Kıpçak köyüne defnedildi. Niyazov’un yerine vekaleten yardımcısı Gurbanguli Berdimuhammedov atandı.
Türkmenbaşı’nın beklenmedik ölümü başta Türk dünyası olmak üzere tüm dünyayı tedirgin ediyor. Zira ülkedeki iktidar mücadelesi bir enerji krizi doğurabilir. Ülkede devlet başkanı olabilmek için bazı şartların yerine getirilmesi ve Halk Maslahatı’ndan onay alabilmek gerektiği göz önüne alındığında, Berdimuhammedov en güçlü isim olarak öne çıkıyor.
Tavsiye Et
Irak Çalışma Grubu Raporu yayımlandı
15 Mart 2006’da Amerikan Senatosu’ndaki Cumhuriyetçi ve Demokratların önerisiyle kurulan ve eski Dışişleri Bakanı James Baker ve Demokrat Lee Hamilton’ın eş başkanlığını yaptığı Irak Çalışma Grubu, hazırladığı Irak raporunu 6 Aralık’ta yayımladı. Raporun ilk bölümünde Irak’ın içinde bulunduğu kaotik durum ve sebepleri üzerinde duruluyor. İkinci bölümde ise iç ve dış yaklaşımlar çerçevesinde Irak’ın istikrara kavuşması ve ABD’nin Irak’tan çekiliş stratejisine yönelik öneriler sıralanıyor. Çözüm için içte, Iraklıların kendi gelecekleri için sorumluluk üstlenmelerine yardım etmeyi öneren rapor, dışta da, uluslararası konsensüs oluşturabilmek için diplomatik atağa geçilmesi ve bu çerçevede bölge ülkelerinin sürece pozitif katkı yapmaları, hatta İran ve Suriye’nin dahi sürecin içine çekilmesi gerektiğini vurguluyor. Raporda bulunan toplam 79 önerinin öne çıkanları şunlar: İlk planda ABD askerî personel sayısının artırılarak Irak ordusunun eğitimi faaliyetlerine ağırlık verilmesi ve ardından 2008 yılının ilk çeyreği itibariyle Amerikan birliklerinin Irak’tan geri çekilmesi; İran ve Suriye ile doğrudan görüşmelere başlanması; Irak özelinde bir yaklaşım yerine Ortadoğu’yu bir bütün halinde ele alan daha kapsamlı bir yaklaşımın benimsenmesi; bu çerçevede İsrail’in Filistin, Lübnan ve Suriye’yle Madrid Konferansı tarzı görüşmelere oturmasının sağlanması, İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’nin Suriye’ye geri verilmesi, Filistinli mültecilere geri dönüş hakkı tanınması. Bağlayıcılığı olmayan bu raporun son kısmında ise, bu öneriler paketinin ancak bütün halinde uygulandığı takdirde başarıya ulaşabileceği vurgulanıyor.
Tavsiye Et