Yönetmen: Julian Schnabel
Senaryo: Ronald Harwood
Oyuncular: Mathieu Amalric, Ammanuelle Seigner
Yapım: Fransa/ABD, 2007, 112 dk.
Jean-Dominique Bauby, ani bir beyin kanaması sonucu felç geçirir. Uyandığında dış dünyayla tek iletişim yolu, hareket ettirebildiği tek uzvu olan sol gözüdür. Bu noktadan sonra yapabileceği iki şey vardır: Ağır dalgıç giysileri içerisinde hareketsiz kalmanın çaresizliğiyle hayata küsmek ya da son nefesini verene kadar hayal âleminde kelebek umarsızlığıyla kanat çırpmak. 60. Cannes Film Festivali’nden En İyi Yönetmen Ödülü ile dönen film, hayata dair iyimser tutumuyla, “yabancılaşma” temasına adeta hapsolan Fransız sinemasına yeni bir soluk getiriyor. Sinema dilinin sınırlarını zorlayan yönetmen, odaksız görüntüler, patlayan ışıklar, sıradışı kadrajlarıyla seyirciyi de Jean-Do’nun sol gözüne hapsediyor. Konuşmak, yemek yemek, kafamızı sağa sola çevirmek gibi günlük yaşantımızda farkına bile varmadan yaptığımız birçok şeyden artık mahrum kaldığımız bir tecrübeyi yaşatan film, bu özelliğiyle bir şükür vesilesi niteliği taşıyor. /Hilal Turan
Tavsiye Et
Yönetmen-Senaryo: M. Night Shyamalan
Oyuncular: Mark Wahlberg, Zooey Deschanel
Yapım: Hindistan/ABD, 2008, 115 dk.
Bilinmeyen cisimler, göktaşları, uzaylılar, anlamlandırılamayan nesneler ve sesler M. Night Shyamalansinemasında yerini doğal afetlere ve organik yaşam biçimlerine bıraktı. Sinemasına has korku öğeleriyle seyirciyi tedirgin etme noktasında başarısını ispatlamış olan yönetmen son filmi “Mistik Olay” ile paranoid bir gerginliğe yol açıyor. Kısa bir süre önce vizyonda olan İstila filmi ile kaba senaryosu benzeşen Mistik Olay, korku yaratıcı unsurları ile farklılaştırılmış ve Shyamalan’ın elinden çıkmış bir İstila kopyası olarak izlenebilir.
İnsan ırkını tehdit eden ve karşı konulamayan bir olaydan yola çıkan film, Amerika’nın birçok şehrinde sebebi açıklanamayan garip ölümlerin meydana gelmesiyle başlar. Davranışları tuhaflaşan insanlar son söyledikleri cümleyi tekrar edip kendilerini kalem saplayarak, çim makinesinin önüne yatarak, yüksekten aşağıya atlayarak öldürmeye başlarlar. İnsan davranışlarındaki bu tuhaf değişikliğe neyin sebep olduğunu araştıran film, bir aile üzerinden durumun nedenini anlama çabasıyla ilerler. Pennsylvania’daki tarım arazisine ulaşmayı hedefleyen aile, görünmeyen katilin her ne ise kaçılabilecek bir varlık olmadığını anlar. Amerikalıların önce teröristlerden, sonra hükümetten şüphelenmeleri ve korku unsurunun hâkimiyeti filmin politik fonunu 11 Eylül’e bağlarken, karşılıklı bir tehdit ve saldırı fenomenini de doğurur. Shyamalan,Köy, İşaretler, Sudaki Kız ve son filmi Mistik Olay’da ön plana çıkarttığı tehdit unsurunu 11 Eylül sonrası temalı filmlerde sıkça rastladığımız insanlığın organize olma durumu ile güçlendirir. Korku ile tetiklenmeden harekete geçmeyen insanlar tehlike anında son derece savunmasız bırakılırlar. Bitkilerden yayıldığı sanılan ve insan hayatını tehdit eden toksin, birçok insanın ölümüne neden olur. Film insan davranışlarındaki farklılığın nedenini tam olarak açıklamaz. Bir süre sonra kendi kendine düzelen atmosfer Amerika için sonlanır, ancak medeniyetler arası bir yolculuğa çıktığının da haberini verir. Film aynı durumun uygarlığın zirvesi Paris’te cereyan etmesiyle sonlanır. Shayamalan sinemasının diğer politik arka plana sahip filmlerden farkı ise daha sembolik ve şiirsel anlatıma öykünmesidir. Hikâyenin kaba hatları ile android barındırmaya elverişli yapısı Shayamalan sayesinde daha organik ve doğal bir anlatım ile şekillenir. Esen rüzgârla yayılan veba ve iki kişi arasındaki birbiri ile iletişim aracı kılınan boru, ana fikri parça parça stilize ederken, tekrarlarının bolca mevcut olduğu bir senaryoyu da izlenebilir kılıyor. /Esra Bulut
Tavsiye Et