Stelyo Berberakis
NTV ve Sabah gazetesi Atina muhabiri
Yunanistan’da Aralık ayında patlak veren şiddet olayları, 15 yaşındaki bir gencin polis kurşunuyla öldürülmesiyle başlamış olabilir. Ancak bu cinayet, kısa sürede Yunan gençliğinin birikmiş sorunlarına dikkat çekebilmeleri için kullanacakları iyi bir “fırsat”a dönüştü. Evet, tetiği çekme gafletinde bulunan polisin -kurşunu sekmiş dahi olsa- bir genci öldürmesi, polis kuvvetleri ile kendilerine “İktidar Karşıtları” adını veren maskeli gençler arasındaki ezeli çekişmeyi epeyce alevlendirdi. Diğer yandan bu fırsatla yollara dökülen gençlerin ezici çoğunluğu, polisin şiddet kullanmasını protesto ederken, aslında kendi sorunlarını da haykırma imkanı buldu.
Eğitim başta olmak üzere işsizlik, düşük maaşlar, hayat pahalılığı, sosyal güvenlik gibi vahim sorunlarının hükümet tarafından yeterince ciddiye alınmaması, Yunan gençliğinin patlamasına yol açtı. AB üyeleri arasında eğitime ve sağlığa en az harcama yapan ülke olan Yunanistan’ın, NATO üyeleri arasında Türkiye ile birlikte silahlanmaya en çok harcama yapan bir ülke haline gelmesi, eğitim sorunlarının kronikleşmesine neden oluyor. Hükümetin ayrıca “küresel mali kriz” gerekçesiyle Yunan bankalarına 28 milyar avro bütçe ayırdığını açıklamasının, Yunan gençliğini ciddi şekilde tahrik ettiği de bir başka gerçek.
Atina ve diğer büyük kentlerde “ayaklanma” haline dönüşen protesto gösterileri sırasında meydana gelen şiddet olaylarını da iki gruba ayırmak gerekiyor: Polisi sürekli hedef alan İktidar Karşıtları’nın eylemleri ve öğrencilerin protesto gösterileri.
İktidar Karşıtları ezelden beri her protesto gösterisinden sonra yöredeki mağazaları, bankaları, oto galerilerini ve yabancı şirketleri yakıp yıkma eylemlerine girişiyor; kendilerini önlemeye çalışan polis kuvvetlerine molotof kokteylleriyle karşılık veriyordu. Yine öyle oldu. Ancak bu kez kendilerini “haklı” görüyorlardı. Çünkü öldürülen genç kendi semtleri olan Exarhia’da, üstelik de polis kurşunuyla vurulmuştu. İktidar Karşıtları’nın başlattıkları şiddet olayları karşısında güvenlik güçlerinin ilk günlerde “pasif” kalması ise polisin, İçişleri Bakanlığı’nın ve genel olarak hükümetin “mağduriyet”inden kaynaklanıyor.
Ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerinin bu cinayeti fırsat bilerek hem polise tepkilerini hem de geri kalan sorunlarını dile getirmek için yollara dökülmeleri, okullarını işgal etmeleri ve günlük protesto eylemleri ise hükümeti oldukça zor durumda bırakıyor. Öğrenciler, yakaladıkları bu “ivme”nin yavaşlamaması için Noel ve Yılbaşı yortularından sonra günlük protesto eylemlerini sürdürmeye kararlı görünüyorlar.
İktidardaki muhafazakâr Yeni Demokrasi Partisi son olaylardan sonra, Yorgos Papandreu’nun liderliğindeki ana muhalefet partisi sosyalist PASOK karşısında ilk kez altı puan geriye düştü. Bu hazin durumla yüz yüze kalan Kostas Karamanlis hükümetinin, gençlik sorunlarını çözmek için ne yapabileceği Yunan kamuoyunun bir numaralı gündemini oluşturuyor.
Paylaş
Tavsiye Et