Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (June 2003) > Panorama
Panorama
SARS dünyayı tehdit ediyor
Kamuoyuna “Akut Gizemli Zatürree” olarak yansıyan “Severe Acute Respiratory Syndrome” (SARS) hastalığı hızla yayılıyor. SARS’a neden olan “coranavirüs”ün hızlı bir yayılma eğilimi gösterdiğini ifade eden uzmanlar SARS tanısı konan vaka sayısının 4.000’i geçtiğini belirtiyorlar. Vakaların çoğu Çin ve Hong Kong’da görülüyor. ABD ve Singapur vaka sıklığında bu ülkeleri izliyor. SARS hastalığı dünyanın diğer birçok ülkesinde de rapor edildi. Hastalığı atlatmış görülenlerin bir kısmının yeniden kötüleşmesi, virüsün mutasyon geçirerek kendini değiştirdiğini düşündürüyor. Bilindiği gibi insanlığı, özellikle de yoksul ülkeleri tehdit eden AIDS’e yol açan HIV gibi coronavirüs de normalde sadece hayvanlarda hastalığa yol açan, insanlara bulaşmayan bir patojendi. Hayvan virüsleri, şarbon örneğinde olduğu gibi biyolojik silah sanayinin gözdesi. Genetik mühendisliğinin gelişmesi artık biyolojik silahların “adrese teslim”, sadece hedeflenen etnik gruplar üzerinde etkili olacak nitelik kazanmasını mümkün kılıyor. Genetik yapılara müdahale ederken “tanrı” rolü oynamaya öykünenler bütün insanlığı tehdit ediyor. Hastalığın çıktığı Çin’in başkenti Pekin’de evlilikler geçici bir süre için yasaklandı. şimdilerde ise SARS’ın bir laboratuvar kazası mı, yoksa Asya Kaplanlarına yönelik bir uyarı mı olduğu merak ediliyor. Çin başta olmak üzere Güneydoğu Asya ekonomileri şimdiden büyük darbe almış durumda.

Tavsiye Et
Bağdat Arkeoloji Müzesi’ne Amerikan özgürlüğü düştü!
Tüm dünyadan defalarca yükselen uyarılara rağmen hiçbir önlem alınmayınca sonunda korkulan gerçekleşti: Bağdat’ın işgalinin ardından şehirde baş gösteren yağmacılık önüne kattığı her şeyi silip süpürdü. Yağmalama faaliyetleri sadece yüzlerce masum insanın malına tecavüzle yetinmedi; tüm dünyanın mirası, paha biçilmez binlerce yıllık eserler de bundan nasibini aldı. Şimdi artık Bağdat Arkeoloji Müzesi’ni büyüklüğü sebebiyle götürülemeyen birkaç tarihi eser ile talanda kırılıp dökülenler dolduruyor.
Yağmalama faaliyetlerine en ilginç yorum ise ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’den geldi: “Özgür insanlar, suç işlemekte özgürdür. Şimdi orada düzensizlik var. Savaş ile özgürlük arasındaki düzensizlik. Zaten özgürlük düzensiz bir şeydir; ve özgür insanlar, hata yapmakta, suç işlemekte, kötü şeyler yapmakta özgürdür.” Fakat nedense binlerce insanın canını alan, tüm dünya mirasını yok eden bu özgürlük tanımının sınır çizgisi Irak Petrol Bakanlığı’nın önüne kadar uzanıyordu. İnsanlık tarihinin yok edilişini seyreden Amerika, Irak Petrol Bakanlığı’nı askeri güçlerle sıkı korumaya aldı. Şimdi tüm dünyada bu yağmacı hırsızlara kimin müşteri olacağı konuşuluyor. Eserler koalisyon güçlerinin arasını açabilir; zira İngiltere’nin “British Museum”u ile Amerika’nın “Metropolitan Museum”u arasında büyük “müşteri rekabeti” kaçınılmaz görünüyor(!)

Tavsiye Et
Sıra Suriye’de mi?
Suriye’yi kitle imha silahları ve terörizm konusunda uyaran ABD Başkanı George Bush, Suriye’nin ve diğer bölge ülkelerinin Irak örneğinden ders çıkarması gerektiğini(!) belirtti. Irak’taki sıcak savaşın bitmesinin ardından yönünü Suriye’ye çeviren ABD yönetimi, bu ülkeye ültimatom vermeye hazırlanıyor. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Saddam rejiminin Suriye’ye sığındığı iddia edilen bir çok üst düzey yöneticisinin en kısa sürede sınır dışı edilmesini talep etti. Aksi takdirde Suriye için zor günlerin başlayacağını iddia eden Powell, bölgenin er ya da geç kitle imha silahlarından temizleneceğini belirtti. Irak’ta henüz kitle imha silahı bulamamasına rağmen aynı gerekçeyle Suriye’yi de uyaran ABD, acaba kitle imha silahı deposu konumundaki İsrail’i de uyarır mı?

Tavsiye Et
“Yağma özgürlüğü” Türkmenleri de vurdu
Peşmergelerin Kerkük ve Musul’a girmeyeceği konusunda Türkiye’ye garanti veren ABD’nin, kontrolün kendilerinde olduğu şeklindeki açıklamalarına rağmen Peşmergeler önce Kerkük’e, ardından da Musul’a girdi. Peşmergelerin Kerkük’e girmesi üzerine Türkmenler ile Peşmergeler arasında yer yer çatışmalar yaşandı. Şehirde yaşanan yağma faaliyetleri halkı tedirgin ederken, yağma faaliyetlerine tapu ve nüfus dairelerinden başlanması Türkmenleri ve Türkiye’yi, bölgedeki Türkmenlerin geleceği noktasında endişeye sevk etti. ABD Savunma Bakanı Donad Rumsfeld’in
“yağma özgürlüktür” açıklamasını doğrularcasına ABD askerlerinin yağmalamalara başlangıçta göz yumması bölgede büyük karışıklıklara yol açtı.

Tavsiye Et
Enflasyon rakamları umut verici
Tüm beklentilerin aksine düşük çıkan Nisan ayı enflasyon rakamları, yıl sonu enflasyon hedefinin tutturulmasının imkansız olmadığını gösterdi. Yılın ilk çeyreğinde enflasyon rakamlarının
hedeflenenden farklı çıkması, enflasyon hedefinin tutturulamayacağı yönünde değerlendirilmişti. Değerlendirmelerin çoğunda da Nisan rakamlarının yüksek çıkacağından söz ediliyordu. Fakat beklenen olmadı ve Nisan ayında TEFE %1,8 TÜFE ise %2,1 oranında arttı. Artışların büyük bir kısmının tarım ürünleri kalemlerinden kaynaklandığı TEFE, devlet kesiminde negatif yönlü artış gösterdi. Zira kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünlerinin fiyatlarındaki %3,1 oranındaki azalma kamu imalat sanayi fiyatlarının %0,9 oranında gerilemesine neden oldu. TÜFE’deki %2,1 oranındaki artış 1987 yılından beri Nisan ayında yaşanan en düşük artış olması nedeniyle gelecek aylar için umut verdi. Mevsimsel etkiler nedeniyle %11,7 oranında artış gösteren giyim sektörü, TÜFE içerisinde en fazla artan kalem oldu. Bu değişimlerle birlikte yıllık enflasyon Mart ayındaki seviyesinde kaldı ve TEFE’de %35,1, TÜFE’de ise %29,5 oranında gerçekleşti.
Enflasyonun ilk üç ayda geçen yıla göre yüksek seyretmesi yıl sonu hedeflerine ulaşılmasına ilişkin beklentileri olumsuz etkilemişti. Halbuki enflasyon bileşenlerine ayrılarak analitik bir biçimde incelendiğinde karşılaşılan tablo, performansa ilişkin değerlendirmelerde dikkat edilmesi gereken noktalar olduğuna işaret ediyor.
Geçen yıl ile bu yıl karşılaştırıldığında ilk çarpıcı farklılık kamu kesimi fiyat artışlarında görülüyor. 2002 yılında imalat sanayiinde devlet fiyatları ilk dört ayda %6.9 artmışken bu yıl aynı dönemde artış oranı %14’ü buldu. Bunun temel sebebi ise 57. hükümetin 3 Kasım seçimleri dolayısıyla yapması gereken KİTzamlarını yapmamış olmasıydı. Halının altına süpürülen kirleri temizlemek 58. ve 59. hükümetlere kaldı. İkinci bir etken ise Irak savaşı ve soğuk kış şartları sebebiyle enerji ve tarım fiyatlarında yaşanan konjonktürel yükselme oldu. Dönemselliğin etkisi tarım sektöründe 6.5, özel sektör enerji fiyatlarında 16 puanı buldu.
Dışsal şartların olumluya dönmesi, Türkiye’de fiyat artışında etkili olan döviz kurunun düşük seyretmesi ve yılın ilk üç ayında çok etkili olan kamu fiyat artışlarının bundan sonra daha normal bir seyir izlemesine ilişkin beklenti 2003’ün geri kalan dönemine ilişkin iyimser bir hava oluşturuyor. Ekonomik birimlerin de bu iyimserliği paylaştığı TCMB beklenti anketlerinde ortaya çıkıyor. İMF’den ilham alan bazı yorumcuların felaket tellallığı yapmalarına rağmen hükümet yıl sonu hedefini -küçük bir sapmayla da olsa- tutturacak gibi görünüyor.

Tavsiye Et
ABD rüzgar ekti, fırtına biçiyor
26 Nisan tarihinde Afganistan’da düzenlenen bombalı saldırıda iki ABD askeri öldü. 4 ABD askerinin de yaralandığı saldırı, Pakistan sınırına yakın bir bölgedeki ABD üssü çevresinde gerçekleştirildi. Bu olaydan kısa bir süre sonra, 13 Mayıs günü Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da meydana gelen bombalı saldırılarda ise en az 34 kişi ölürken yüzlercesi yaralandı. 3 ayrı merkeze düzenlenen saldırıların ilkinin hedefi çoğunlukla yabancıların yaşadığı bir siteydi. İkinci saldırı ise; Riyad’ın lüks villalarının bulunduğu bir siteye yapıldı. Üçüncü saldırının hedefi Suudi Arabistan Ulusal Muhafızları’na eğitim veren bir ABD şirketinin merkeziydi. Bu saldırı ABD Başkanı George Bush ve Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in de ortağı olduğu iddia edilen Vinnel adlı şirkete düzenlenen ikinci saldırı oldu. 1995 yılında şirket merkezine düzenlenen saldırıda ise 7 kişi ölmüştü. Birçok binanın yıkıldığı saldırıların sorumluluğunu üstlenen olmadı. Buna rağmen; olay sonrası Suudi Arabistan’ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakan’ı Colin Powell; zanlıların belli olduğunu iddia ederek sorumlunun 11 Eylül saldırısının zanlısı El-Kaide örgütü olduğunu söyledi. Demokrasi(!) uğruna amansız mücadelelere girişen ABD, bunun kolay olmadığını ve olmayacağını pratik ederek öğreniyor.

Tavsiye Et
Depremde Bingöllüler iki kere yıkıldı
1 Mayıs gecesi Bingöl’de meydana gelen 6,4 şiddetindeki deprem sonucunda 167 kişi yaşamını yitirdi. Deprem sonucu 12 binanın yıkıldığı Bingöl’de, yıkılan binalardan birisi de 80 öğrenciye mezar olan Çeltiksuyu Yatılı İlköğretim Bölge Okuluydu.
Bingöl’de depremin ardından halk valiliğe yürüdü. Deprem yardımlarının adil dağıtılmadığı ve kayırıcılık yapıldığı gerekçesiyle protesto yürüyüşü yapan depremzedeler ile asker ve polisler arasında ciddi çatışmalar yaşandı. Güvenlik güçlerinin olaylara müdahalede ölçüsüz güç kullandığı iddiaları üzerine İl Emniyet Müdürü görevden alındı. Bingöl valilik binası önünde toplanan vatandaşlar, açıkta kaldıklarını belirterek yetkililerden çadır talep etti.
Bingöl depremi ile birlikte muhtemel İstanbul depremi ve olası sonuçları tekrar gündeme geldi. Bingöl gibi kamu binasının az olduğu küçük bir şehirde 8 kamu binasının yıkılması, bir başka deyişle yıkılan binaların %65’inin kamu binası olması, İstanbul gibi binlerce kamu binasının olduğu bir şehirde nelerin olabileceğini yeteri kadar açıklıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Japon bilim adamları eşliğinde hazırladığı deprem senaryolarına göre; İstanbul’da muhtemel bir depremde 50.000’e yakın bina yıkılacak, 100.000 kişi ölecek. Yapılan incelemelerde İstanbul’daki 2.252 okuldan sadece 300’ünün yönetmeliklere uygun olarak yapıldığı belirlendi. Daha kötü bir senaryo çizen Sayıştay’ın deprem raporuna göre; 13 ilçede binaların yarısı yıkılma tehlikesi taşıyor. Tüm bunlara rağmen İstanbul depremi için henüz ciddi bir hazırlığın yapılmamış olması İstanbulluların endişe etmesi için yeterli oluyor.

Tavsiye Et
Çeçenistan yeniden alevlendi
Kafkasların kanayan yarası Çeçenistan’da sular durulmuyor. 12 Mayıs’ta Çeçenistan’ın en güvenli bölgesi olarak bilinen Znamenskoye kentinde patlayıcı yüklü bir kamyonla Rus İstihbarat Servisi ve federal polis binalarına yönelik olarak düzenlenen bombalı saldırıda 59 kişi öldü, 100’den fazla kişi yaralandı. Ölenlerin çoğunu oluşturan Rus İstihbarat Servis elamanlarının bulunduğu bina tamamen çöktü. 14 Mayıs’ta ise Grozni’nin doğusundaki İnlişkan-Yurt kasabasında bir kadının üzerindeki bombaları patlatması sonucu en az 30 kişi öldü. Saldırının hedefi olduğu söylenen Moskova yanlısı Çeçen hükümeti başkanı Ahmed Kadirov saldırıdan yara almadan kurtuldu. Geçen Aralık ayında, Grozni’de bulunan hükümet binasına düzenlenen bombalı saldırıda ise 70 kişi ölmüştü. Bu olayların ardından Rusya Devlet Başkanı Putin’in “Çeçenistan’a barış getirme çabamız sürecektir” açıklamasını yapması ve bu saldırıların El-Kaide bağlantılı olduğunu söylemesi bölgenin hareketli günlere gebe olduğunu gösteriyor. 

Tavsiye Et
MGK’dan beklenen kriz çıkmadı
İktidarının ilk altı ayında Ak Parti Hükümeti ile TSK ilişkileri tahmin edilenin aksine sorunsuz gözüküyordu. Bu tablo 23 Nisan 2003 tarihinde Ak Partili TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın verdiği resepsiyonla bozuldu. Cumhurbaşkanı, ana muhalefet partisi CHP’nin yetkilileri, bazı bürokratlar ve askerlerin davete iştirak etmemesi ve bazı “hassasiyetler” konusunda hükümetin daha dikkatli olması yönündeki uyarıları yeni bir sivil-asker tartışmasını gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı, CHPve askerlerin tepkilerini ortak bir zeminde sergilemesi birçok kesim tarafından “sivil demokrasi”nin ruhuna aykırı bir davranış olarak eleştirildi. CHP’nin gerçekte neye tepki gösterdiği muğlak kaldı. Hiçbir resmi görevi olmayan bir hanımın kıyafetine bile tahammülsüzlük izah edilebilir olmadığı için tepkinin hükümetin atamalarına olduğu öne sürüldü. Ama yürütmeyi eleştirmek niyetinde olan CHP’nin tepkisini yasamanın başındaki Bülent Arınç’ın verdiği bir davette göstermesi ilginç bir çelişki olarak dikkat çekti.
Bu olaydan bir hafta sonra yapılacak olan MGKtoplantısı öncesi hem hükümetin hem de MGK’nın asker kanadının hazırlıklar yaptığı haberleri basına yansıdı. Türkiye 30 Nisan’da yapılacak olan MGK toplantısı sonrasında bir siyasi deprem beklerken, Bingöl’de yaşanan gerçek bir deprem Türkiye’yi tekrar gerçek sorunlarıyla yüz yüze getirdi.

Tavsiye Et
Yolun sonu neresi
Irak’ta, ABD’nin oluşturduğu yeni yapılanmanın ardından Orta Doğu’nun en karmaşık sorununun çözümü için çıkarılan yol haritası masaya kondu. BM, ABD, AB ve Rusya dörtlüsünün hazırladığı “yol haritası”yla bölgede şiddetin sona ermesi, İsrail’in yeni yerleşim yerleri açmaması ve Filistin Devleti’nin kurulması gibi ana maddeleri 2005 yılına kadar gerçekleştirmeyi hedefliyor. Kudüs meselesi, mülteciler sorunu gibi çözümü zor meseleleri ise Filistin Devleti’nin kurulmasından sonra yapılacak bir uluslararası konferansla sağlamayı düşünüyor. Filistinli yeni başbakan Mahmud Abbas’ın yol haritasını kabule yatkınlığı haritayı hazırlayanlarca memnuniyetle karşılanıyor. İsrail ise yol haritasını hâlâ kabul etmediği gibi Mescid-i Aksa’yı Yahudilerin ibadetine açarak tahriklerini sürdürüyor.

Tavsiye Et
Panorama
GEÇMİŞ YAZILAR