Dünya’daki toplam mal ve hizmetlerin %25’ini üreten ABD ekonomisi, 2003’ün son çeyreğinde yıllık bazda %4,1 oranında büyüdü. Büyüme beklentiler düzeyinde gerçekleşirken, uzmanlar bu trendin önümüzdeki aylarda da devam edeceğini öngörüyor. Oxford Economic Forecasting (OEF) şirketinin yayımladığı bir raporda, ABD ekonomisinin 2004’ün ilk çeyreğinde %5, yıl genelinde ise %4,7 oranında büyüyeceği tahminine yer verildi. Fakat dolardaki gerilemenin getirdiği rekabet avantajına rağmen ihracatın azalması, ilk çeyrekte büyümenin beklentilerin altında kalabileceğini gösteriyor. ABD’de büyüme hızı geçen yılın üçüncü çeyreğinde son 20 yılın en yüksek düzeyi olan %8,2’ye ulaşmıştı. Dördüncü çeyrekte belirgin bir düşüş gözlenmesine rağmen, 2003’ün son iki çeyreğinde ABD ekonomisi 1984 yılından bu yana en iyi performansını sergiledi.
ABD’nin ticaret açığı ise, özellikle petrol fiyatlarındaki yükselme ve ihracatın yeterli düzeyde artmamasının etkisiyle Ocak ayında 43,1 milyar dolarla rekor kırdı. Ocak ayında ithalat 132,1 milyar dolara ulaşırken, ihracat 89 milyar dolarda kaldı.
Öte yandan, cari işlemler açığı 2003’ün son çeyreğinde 127,5 milyar dolarla beklentilerin altında kaldı. Cari işlemler açığının 2003 genelinde 542 milyar dolarlık rekor düzeye ulaşmasında ise yabancı merkez bankalarından ABD tahvillerine gelen yoğun talep etkili oldu. ABD tahvillerinin dış alımı 2003 yılında iki kat artarak 208 milyar dolara yükseldi.
Geçtiğimiz yıl kötü bir performans sergileyen euro bölgesi henüz ekonomik durgunluğu üzerinden atabilmiş değil. 2003’ün son çeyreğinde bölge ekonomisi, bir önceki çeyreğin de gerisinde kalarak sadece %0,3’lük bir büyüme kaydedebildi. OEF’nin euro bölgesi için 2004 yılı büyüme tahmini ise %1,6. 12 ülkeyi kapsayan bölgede, son aylarda kurumsal güven ve yatırımlarda gözlenen artışa rağmen, tüketim harcamaları düşük seyrediyor. Her ne kadar üreticiler, iç talepte yaşanan durgunluğu ihracatlarını artırarak telafi etmeye çalışsalar da, euronun yüksek değerlerde seyretmesi endişelere neden oluyor.
Avrupa’ya hakim olan ekonomik durgunluk Avrupa Birliği’nin en güçlü ülkelerinin dahi ortaklaşa belirlenen kurallara uymasını güçleştiriyor. Bütçe açığı milli gelirinin %3,2’sine ulaşan İngiltere de Avrupa Birliği bütçe kurallarını ihlal eden ülkelere katıldı. Daha önce Almanya ve Fransa %3 olan üst limiti aşarak kuralı ihlal etmişti.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip Japonya, özellikle ABD ve Çin’e yapılan ihracatta meydana gelen artışların etkisiyle geçtiğimiz yıl beklentileri aşan bir büyüme trendi yakaladı. Japon ekonomisi, 2003’ün son çeyreğinde son 13 yılın en yüksek düzeyine çıkarak %7 oranında büyüdü. Başbakan Junichiro Koizumi liderliğindeki hükümetin yaptığı ekonomik reformlar ile özel sektör yatırımlarındaki artışlar büyümede önemli rol oynayan faktörler arasında yer alıyor.
Tavsiye Et
Türkiye, 28 yıl aradan sonra tek haneli enflasyon rakamlarıyla yeniden tanıştı. Şubat ayında Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) %0,55, Toptan Eşya Fiyat Endeksi %1,64 artış gösterdi. Bu sonuçlara göre, yıllık bazdaki rakamlar TÜFE’de %14,28’e, TEFE’de %9,14’e geriledi. Çekirdek enflasyon olarak da bilinen özel imalat sanayi fiyatlarındaki artış oranı ise %0,1 olarak gerçekleşti. Hükümetin kararlılıkla yürüttüğü ekonomik program çerçevesinde sağlanan bu başarıya rağmen, Türkiye’nin uzun yıllar mücadele etmek zorunda kaldığı yüksek enflasyonun, gerek iş yapış şekilleri, gerekse toplumsal yaşam üzerinde bıraktığı etkilerin silinmesi biraz daha zaman alacak. Öte yandan, bu başarının rehavete yol açmasından da endişe ediliyor. Zira %14,8’e gerilemesine rağmen, tüketici fiyatları endeksindeki yıllık artış oranı hâlâ birçok ülkenin üzerinde bulunuyor.
Hükümetin SSK ve Bağ-Kur emekli maaşları ile asgari ücretlere enflasyonun üzerinde zam yapması bütçede 3,5 katrilyon liralık ek kaynak ihtiyacı doğurmuştu. Bu yükü karşılamak için hazırlanan ve bazı bütçe ödeneklerinden %13’lük kesinti öngören Ek Ödenek Yasa Tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Merkez Bankası’nın, Şubat Ayı Enflasyon ve Görünümü Raporu’nda bütçede %13’lük kesintiye gidilmesinin enflasyondaki düşüş sürecine katkıda bulunacağına dikkat çekildi.
Merkez Bankası, gecelik faiz oranlarından borçlanma faizini %24’ten %22’ye, borç verme faiz oranını ise %29’dan %27’ye çekti. Merkez Bankası’nda yapılan açıklamada, faiz oranlarındaki düzenlemenin; yılın ilk iki ayındaki enflasyon eğilimindeki çarpıcı düşüş, belirgin bir iç talep baskısının gözlemlenmemesi, kurlardaki istikrar ve yıl sonu enflasyon beklentilerinin %12’lik enflasyon hedefine uygun seyretmesi gibi bir takım olumlu gelişmeler çerçevesinde gerçekleştirildiği belirtildi.
Türkiye’nin ekonomik programı uygulamada gösterdiği başarı, programın destekçisi İMF tarafından takdirle karşılanırken, bu çerçevede kaydedilen olumlu gelişmeler Türkiye’nin uluslararası alanda kredibilitesinin yükselmesine de katkıda bulunuyor. Önde gelen kredi derecelendirme kuruluşlarından Standard & Poor’s, Türkiye’nin yerel para cinsinden uzun vadeli kredi notunu ‘B+’dan ‘BB-’ye yükseltirken, döviz ve yerel para cinsinden görünümünü ‘durağan’dan ‘pozitif’e çevirdi. Türkiye’nin dış borçlanmadaki risk primi ise küresel ekonominin iyi seyretmesinin de etkisiyle geriledi. ABD Hazine kağıtlarına uygulanan faiz oranına ilave edilen risk primi, Türkiye için 2002 Ocak ayına göre yarı yarıya düştü.
Ekonomik göstergelerin bir kısmında yaşanan bahar havasına rağmen, Türkiye’de yapısal sorunların başında gelen işsizliğin azaltılmasında belirgin bir ilerleme kaydedilemedi. DİE’nin açıkladığı Hane Halkı İşgücü Anketi sonuçlarına göre, 2002’nin son çeyreğinde %11 olan işsizlik oranı 2003 yılının aynı döneminde %10,3’e geriledi. Yine aynı tarihler arasında istihdam oranı ise %44,8’den %42’ye düştü. Türkiye bu rakamla, OECD ülkeleri arasında son sırada yer alıyor. Başbakanlık bünyesindeki İstihdam Koordinasyon Kurulu’nun hazırladığı bir raporda ise, Türkiye’de istihdamdaki artışın nüfus artışının çok gerisinde kaldığı belirtildi. Rapora göre, 1992-2002 arasındaki on yıllık dönemde nüfusun %19,6 oranında artmasına rağmen, toplam istihdam sadece 1,2 milyon artarak, 19,1 milyondan 20,3 milyona yükseldi. Kurul, raporda ayrıca işsizlik oranının 2010 yılında %19’a ulaşabileceği uyarısında bulundu.
Tavsiye Et