ABD’de faizler artarken dolar değer kazanıyor
ABD ile Çin’in güçlü talebi ve soğuk havaların etkisinde yükselişe geçen petrol fiyatları 55 doları aşarak nominal bazda rekor seviyelere ulaştı. Petrol fiyatları %34 artışın gerçekleştiği 2004 yılındaki ortalama fiyatların 7,50 dolar üzerinde seyrediyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), fiyatlardaki hızlı yükselişin önüne geçebilmek için günlük petrol üretimini 500 bin varil artırarak, 28 milyon varile çıkarma kararı aldı. Ancak, dünya petrol üretiminin %40’nı gerçekleştiren OPEC’in üretimi artırma kararı dahi fiyatlardaki yükselişi engelleyemedi. ABD ham petrolünün fiyatı, bu karara rağmen 57 dolara kadar yükseldi. Bunun üzerine OPEC günlük üretimi 28 milyon varile çıkarmak için harekete geçti. Ancak, OPEC yetkilileri fiyatlarda artışa yol açtığı belirtilen “arz sıkıntısı” söyleminin gerçeği yansıtmadığını açıklıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) verileri de, Şubat ayında dünya petrol arzının %1,1 artarak günlük 84,3 milyon varile ulaştığını gösteriyor. Öte yandan, enflasyona göre ayarlanmış petrol fiyatları ise grafikten görüleceği gibi 70’lerin sonundaki ikinci petrol krizinin ardından yükseldiği rekor seviyelerin henüz oldukça gerisinde bulunuyor.
Emtia fiyatları petrole eşlik ediyor
Dünya, 1970’lerdeki yüksek enflasyonlu dönemleri hatırlatan hızlı fiyat artışlarıyla karşı karşıya. Başta metal ve enerji olmak üzere emtia fiyatları son aylarda yükselişe geçmiş durumda. Fiyatlardaki ani yükseliş, arz sıkıntısından ziyade, hızla büyüyen Doğu Asya’nın talebindeki patlamaya bağlanıyor. Özellikle metal fiyatları Çin’den gelen yoğun talebin etkisinde son yılların en yüksek düzeylerinde seyrediyor. Londra Metal Borsası’nda işlem gören nikelin ton fiyatı 16 bin doları aşarken, bakırın ton fiyatı 3 bin 200 doları geçerek son 15 yılın en yüksek düzeyine ulaştı. İMF’nin hazırladığı fiyat endekslerine göre, bakırda son bir sene içerisindeki fiyat artışı %18 oldu. Yine alüminyum, nikel ve uranyum, fiyatı en hızlı yükselen metallerin başında geliyor. Petrol dışı ürünlerde ise kahve ve şekerdeki fiyat artışları dikkat çekiyor. 2004-2005 Şubat ayları arasında bu ürünlerdeki fiyat artışları %32 ve %48,6 olarak gerçekleşti.
Dünyanın gözü FED’de
Amerikan Merkez Bankası (FED), geçtiğimiz Haziran ayında, 2001’deki krizden beri ekonomiye destek vermek için %1’de tuttuğu faiz oranlarını kademeli olarak artırmaya başlamıştı. FED, 22 Mart tarihindeki toplantısında faiz oranlarını çeyrek puan daha artırarak %2,75’e taşıdı. Toplantı öncesi tüm ekonomi çevrelerinin gözü FED’in faiz oranlarıyla ilgili alacağı kararlara çevrilmiş durumdaydı. Zira, emtia ve petrol fiyatlarının rekor seviyelerde seyretmesi karşısında ABD’nin daha radikal bir faiz artırımına yöneleceği endişesiyle, gelişen piyasalardan sıcak para çıkışı gerçekleşmişti. Ancak, FED’in toplantı sonrası yaptığı açıklamada bundan sonraki faiz artırımında “ölçülü” bir politika izleyeceğini belirtmesi, gelişmekte olan ülkelerden yüksek miktarda sermaye çıkışı olacağı yönündeki endişeleri de azalttı.
AB Maastricht kriterlerini esnetti
Avrupa Birliği, 1999’da euronun değerini korumak için oluşturulan ve Maastricht Antlaşması’yla bağlayıcılık kazanan İstikrar ve Büyüme Paktı’nın katı kurallarının yumuşatılmasına karar verdi. İstikrar ve Büyüme Paktı’nın, özellikle bütçe açıkları/GSYİH oranının %3’ü ve kamu borçları/GSYİH oranının %60’ı geçmemesi yönündeki kuralları ciddi sıkıntılar doğuruyordu. Bütçe limitini son üç yıldır ihlal eden Almanya ve Fransa’nın baskısı yapılan değişiklikte etkili oldu. Reformla, istikrar paktını ihlal eden ülkelere getirilecek cezaî müeyyideler, ekonominin genel durumu göz önünde bulundurularak esnetilebilecek.
Arap ülkeleri para birliğinde anlaştı
Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde bir araya gelen Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi 6 ülkenin merkez bankası başkanları, 2010 yılına kadar para birliği kurma konusunda anlaştı. KİK üyesi Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Suudi Arabistan, Umman, Katar ve Kuveyt aynı tarihte ortak para birimine geçmeyi tasarlıyor. Bürokratlar ayrıca faiz oranları, enflasyon, para rezervi ve borç oranlarıyla ilgili de bazı kriterler belirledi. Buna göre KİK üyesi ülkelerin borç oranları AB’de olduğu gibi, GSYİH’nin en fazla %60’ı kadar olabilecek.
ABD fazla açık veriyor
ABD’nin tüm dünya ekonomisi için tehdit boyutuna ulaşan cari işlemler açığı 2004 yılında %25 daha artarak, yeni bir rekor seviye olan 666 milyar dolara çıktı. Ülkenin dördüncü çeyrekteki cari açığı da 188 milyar dolarla beklentilerin üzerinde gerçekleşti.
Tavsiye Et
Türkiye’nin faizi ABD’ye kaldı
Ülkelerin küresel finans sistemine entegrasyonu arttıkça birbirinden etkilenme seviyeleri de artıyor. Özellikle finans sermayesinin merkezi konumundaki ABD’de yaşanan gelişmelerin, gelişmekte olan ülkelerin nispeten sığ finans piyasalarını etkileme seviyesi bir hayli yüksek. Bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de FED’in faiz oranlarıyla ilgili kararları dikkatle takip ediliyor. Zira, Türkiye’deki faiz oranları ile ABD’deki faiz oranları arasında ciddi bir korelasyon var. Bu durum, grafikten açıkça gözleniyor.
Risk primimiz FED faizlerine duyarlı
ABD’deki faiz artırımlarının Türkiye üzerindeki etkilerini, türev piyasalarındaki yansımalardan da gözlemlemek mümkün. Yukarıda, Türkiye’nin 1 yıllık ve 5 yıllık tahvilleri üzerindeki Credit Default Swap (CDS) oranları görülüyor. Grafikte, 2004 Mayıs ayında görülen yukarı yönlü hareket, yani Türkiye tahvilleri üzerindeki risk primlerinin yükselmesi, FED’in faiz artırımı kararından kaynaklanıyor. FED’in 22 Mart 2005 tarihindeki toplantının metninde bir kelimeyi değiştirmesi de benzer bir etki yapıyor. Bu durum, küresel finans sistemine entegrasyonun Türkiye’yi ne derece ciddi risklerle karşı karşıya getirdiğinin bir kanıtı.
Credit Default Swap (CDS) nedir?
CDS, ödenen prim (spread) karşılığında, tahvilin geri ödenmemesi durumunda ana para ve kalan dönemdeki faizinin kurtarılmasına yarayan türev işlemdir. Bir tür sigorta primi olarak görülebilir.
Devlet İstatistik Enstitüsü 2005 yılından itibaren her ay için, üç aylık hareketli dönem ortalamalarını esas alarak işgücü istatistiklerini açıklamaya başladı. Buna göre, 2004 Aralık-2005 Şubat döneminde işsizlik oranı %11,5 olarak belirlendi. Aynı dönemde işsiz sayısı 2 milyon 697 bin oldu. %9,9’luk büyümenin gerçekleştiği 2004’te ise işsizlik oranı %10,3, işsiz sayısı ise 2 milyon 498 bin olmuştu. İşsizlik oranı yorumlanırken, grafikte de görüldüğü gibi işsizlik oranının mevsimsel dalgalanmaları dikkate alınmalı.
Borç meselesi
Hazine’nin Şubat ayı itibariyle konsolide bütçe toplam borç stoku 320 milyar YTL’yi geçti. Borç stokunun büyüklüğü ve yüksek reel faizler borçların sürdürülebilirliğiyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. Borçların mutlaka çevrilmesi gerektiğini savunan iktisatçılar, aksi bir durumun bütün ödemeler sistemini kilitleyeceği ve Türkiye’nin itibarını düşüreceği gerekçesiyle çok riskli olduğunu vurguluyorlar.
Türkiye’nin borçlarını ödememesini veya yeniden yapılandırmasını ileri süren iktisatçılar ise, Arjantin’i örnek gösteriyor. Arjantin üç yıl önce faizleriyle birlikte toplam 102,6 milyar dolarlık borcunu ödeyemeyeceğini açıklamış; geçtiğimiz Mart ayı başında da alacaklarıyla anlaşarak bu borcunu toplam 41,8 milyar dolar tutarındaki yeni tahvillerle takas etmişti.
Tobin vergisi
Türkiye’nin yüksek miktardaki cari açığının önemli bir kısmı, spekülatif hareketlere açık ve “sıcak para” olarak adlandırılan kısa vadeli portföy yatırımlarıyla finanse ediliyor. İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, 2001 krizinde olduğu gibi spekülatif hareketlerin herhangi bir krize yol açmasının önlenmesi için “Tobin Vergisi” uygulamasını yeniden gündeme getirdi. Tobin Vergisi adını Nobel ödüllü iktisatçı James Tobin’den alıyor. James Tobin, 1972’de “bir para biriminden başka bir para birimine çevrilen” sermayeden %0,05 ile %1 arasında vergi alınmasını önermişti. Tobin’in önerileri arasında bu vergilerden elde edilecek gelirin üçüncü dünya ülkelerinin kalkınmasına yardım amacıyla kullanılması da yer alıyordu. Tobin Vergisi kısa vadeli sermaye hareketlerinin olumsuz etkilerine karşı Malezya, Şili gibi birkaç ülke tarafından uygulanıyor ve birçok ülke de bu vergiyi tartışıyor.
2,5 ayda 14 milyar dolar ihracat
2004’ü, bir önceki yıla oranla %33 artarak, 63 milyar dolarla kapatan ihracat, yılın ilk aylarında da artışını sürdürüyor. İhracat, 1 Ocak-15 Mart tarihleri itibariyle geçen yılın aynı dönemine göre %26 artışla 13,8 milyar dolara çıktı. Bu artıştaki en önemli pay ise 2,6 milyar dolarla otomotiv sektörüne ait.
Yıllık enflasyon %8,7
Enflasyon Şubat ayında tarım sektörü fiyatlarının verdiği destekle beklentilerin altında kaldı. Tüketici Fiyatları Endeksi on binde 2 oranında artarken, Üretici Fiyatları Endeksi binde 1,1 arttı. Yıllık enflasyon ise TÜFE’de %8,69, ÜFE’de %10,58 oldu.
Tavsiye Et