Panorama
“Stratejik ortak”la aradaki buzlar eriyor mu?
Başbakan Erdoğan, yakın tarihimizin en önemli ziyaretlerinden birini Haziran başında ABD’ye gerçekleştirdi. Irak savaşıyla bozulan ikili ilişkilerin kritik olduğu bir dönemde bu ziyaretin gerçekleşmesi, sadece Türk değil dünya basınının da en önemli gündem maddelerinden biri oldu. Başbakan Erdoğan’ın isteği ile gerçekleşen görüşmede, Türk tarafının dosyasında başta Kıbrıs olmak üzere Afganistan, Irak ve Orta Doğu’da yaşanan problemlerin yanında, ikili ilişkilere dair konular da yer alıyordu. Beyaz Saray’da bir araya gelen iki lider, olumlu bir havada geçen görüşme sonrası, “stratejik” ilişkiye vurgu yaptılar. Bush, Kıbrıs sorununun çözümü ve PKK ile mücadele konusunda Türkiye’yi anladığını belirtirken; Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs’a uygulanan uluslararası ambargonun kaldırılması talebi üzerine, meseleyi Dışişleri Bakanı Rice’a havale etti. Yine Bush, iki ülke arasında “önemli bir stratejik ilişki” olmasından dolayı çok geniş yelpazede birçok konuyu müzakere ettiklerini belirtti. Başbakan Erdoğan ayrıca, Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz ve BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile de görüştü.
İkili ilişkilerden uluslararası problemlere kadar birçok konunun ele alındığı ziyarete olumlu bir hava hakim olsa da, son zamanlarda Türkiye ile ABD arasında esen soğuk rüzgarların ılıyıp ılımadığını önümüzdeki günler gösterecek.
Tavsiye Et
Fransa’nın “hayır”ından hayır gelir mi?
Avrupa’da, AB Anayasası’nın oylanma süreci yaşanıyor. AB’nin fikir babası Fransa’da, halkın %54,87’si anayasaya “non/hayır” dedi. 29 Mayıs günü yapılan seçimlerde Fransa, İspanya’dan sonra Avrupa Anayasası’nı referanduma götüren ikinci; reddeden ilk ülke oldu. Referandum sonucu yönetime yansıdı ve Başbakan Jean-Pierre Raffarin görevinden istifa etti.
Fransa’nın ardından Hollanda da “hayır” diyenler kervanına katıldı. Aynı sonucun çıkmasından endişe eden İngiltere ise, anayasayı referanduma sunmayacağını açıkladı.
Fransa’nın “hayır”ı birçok kimseyi şaşırtmadı. Zira referandum öncesi yapılan kamuoyu yoklamalarında, sonucun bu şekilde çıkacağı kestirilebiliyordu. Hatta sandıktan “evet” çıkması sürpriz olabilirdi. Ancak Fransa’nın ardından Hollanda’da da sandıktan “hayır” çıkması, AB’nin geleceği konusunun tekrar masaya yatırılmasına neden oldu. Uzmanlar, halkın AB’nin genişlemesine karşı duyduğu endişeyi bu şekilde ortaya koyduğunu belirtiyorlar.
Her iki referandum sonucunun Türkiye ile ilişkilendirilmesi, Türk kamuoyunu rahatsız etti. Anayasaya “evet” demenin, Türkiye’nin üyeliğine de “evet” demek olduğu “yanılgısı” uzunca bir süre tartışıldı. Söz konusu gelişmelerin en çok merak edilen yönü ise, sonuçlarının Türkiye’ye ne ölçüde yansıyacağı.
Tavsiye Et
Lübnan’da Suriye karşıtı dönem
Lübnan’da, eski başbakanlardan Refik Hariri Şubat ayında düzenlenen bir suikastla öldürülmüştü. Suikasttan sorumlu tutulan Suriye, uluslararası kamuoyunun baskısı sonucu Lübnan’daki 40 bin askerini çekmek zorunda kaldı ve Suriye yanlısı bilinen Ömer Kerami hükümeti de istifa etti. Yaşanan hükümet krizinin ardından ülkede 29 Mayıs-19 Haziran tarihleri arasında genel seçimler 4 turda yapıldı. Seçim, Suriye askerleri olmaksızın, 29 yıldır yapılan ilk seçim olması yönüyle büyük önem taşıyor. Resmî sonuçlara göre Suriye karşıtı koalisyonun lideri Saad el-Hariri parlamentoda 128 sandalyenin 72’sini alarak seçimi kazandı. 1990 yılında sona eren iç savaştan sonra Suriye karşıtları ilk defa ülkede söz sahibi olacak. Öldürülen Refik Hariri’nin oğlu Saad el-Hariri yaptığı ilk açıklamada halkının değişim için oy kullandığını söyleyerek reform sözü verdi. Başarısını babasına borçlu olduğunu söyleyen Hariri, zaferini de babasına adadı.
Tavsiye Et
“Turuncu aktör” Türkiye’deydi
Haziran başında Türkiye’nin önemli bir misafiri vardı: Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko. Ülkesinde yaşanan “turuncu devrim”le iktidara gelen Yuşçenko, 6 Haziran’da ilk resmî ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Sezer, TBMM Başkanı Arınç ve Başbakan Erdoğan’la bir dizi görüşme yapan Yuşçenko, Türkiye ile Ukrayna arasındaki ilişkiler için bir eylem planı hazırlanacağını ve bununla iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2010’a kadar 10 milyar dolara ulaşmasını hedeflediklerini belirtti. Ardından Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin geliştirilmesi ile enerji ve nükleer düzenleme konularında anlaşma imzalandı. Vize uygulamalarında karşılıklı kolaylık sağlama konusunda da anlaşan liderler, gerekli adımların atılmasını karara bağladılar.
Söz konusu ziyaretle, ülkemizin 2003’te “ilişkilerde öncelikli ülke” statüsünü verdiği Ukrayna’nın “ana ortaklardan biri” sıfatını kullandığı Türkiye ile arasında, başta ekonomik ve stratejik ilişkiler olmak üzere pek çok konuda işbirliği sağlamlaştırıldı.
Tavsiye Et
Milli Eğitim Bakanlığı liselerde eğitimi 4 yıla çıkarma kararı aldı. 2005-2006 öğrenim yılından itibaren hazırlık sınıfı artı üç yıl olan okullar, hazırlık sınıfı olmaksızın dört sene eğitim verecek. Yabancı dil eğitimi ilkokul dördüncü sınıftan itibaren yoğun olarak yapılacak. İlköğretim okullarında ezberci sistem yerine, uygulamalı yöntem ön plana çıkarılarak geçtiğimiz yıl 120 pilot okulda uygulanan yeni müfredat, tüm ülkede uygulanmaya başlayacak. Yeni müfredata uygun hazırlanan yeni ders kitapları da öğrencilere bedava dağıtılacak.
İlkokul ve lisedeki değişikliklerden başka, Meclis Başkanlığı’na, kamuya bağlı meslek liselerinin Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmesini öngören tasarı sunuldu. MEB; TÜSİAD, TOBB gibi sivil toplum örgütleri ile meslek liselerindeki eğitimin piyasa taleplerine göre şekilleneceği ve bu yıl 104 pilot okulda uygulanacak ortak bir proje hazırladı.
Tavsiye Et
Kuzey Kıbrıs’ta, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından hareketli günler yaşanıyor. KKTC’nin önündeki en önemli meselelerden biri olan tecridin kaldırılmasına yönelik ilk adım Norveç’ten geldi. Norveç’in Ankara Büyükelçisi Hans Wilhelm Longva, KKTC’nin Ankara Büyükelçisi Tamer Gazioğlu’nu ziyaret etti. Yine Temsilciler Meclisi Türkiye Dostluk Grubu Eşbaşkanı Ed Whitfield başkanlığındaki ABD milletvekillerinin KKTC’yi ziyaret etmesi, bu yönde atılan ikinci önemli adım oldu. Amerikan heyeti bütün dünyaya, “bu haksız tecridi kaldırın” mesajı verdi. Bir olumlu gelişme de, Güney Kıbrıs lideri Papadopulos’a, adadaki sorunun çözümüne yanaşmadığı ve bu yönde atılacak her türlü girişimi engellediği gerekçesiyle, ağır suçlamalar yönelten AB Parlamentosu’nun bir rapor yayımlamasıydı.
Öte yandan KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesi Ankara’ya geldi ve Erdoğan’la görüştü. Bilindiği gibi Başbakan’ın ABD ziyaretinde öncelikli konusu Kıbrıs’tı.
Tavsiye Et
“Asrın rüyası”na ilk petrol sevki
Hazar petrollerini Batı dünyasına taşıyacak Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattından ilk petrol sevki, geniş katılımlı bir törenle gerçekleştirildi. Bakü’nün güneyinde bulunan Sengeçal terminalinde yapılan ve 25 Mayıs’ta gerçekleştirilen açılış törenine, ABD Enerji Bakanı Sam Bodman’ın yanı sıra Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’nin cumhurbaşkanları Nazarbayev, Aliyev, Saakaşvili ve Sezer katıldı. 13 yıl süren çalışmalar sırasında Bakü’den başlayarak Ceyhan’a kadar uzanan 1774 kilometre uzunluğundaki boru hattı, yaklaşık 4 milyar dolara mal oldu. İlk petrolün Ceyhan’a ulaşmasının 6 ay süreceği hattan, günde 1 milyon varil petrol pompalanması planlanıyor. Öncelikle Azeri petrolünün aktarılacağı boru hattından, daha sonra Kazakistan petrolünün de taşınması bekleniyor. Dünya petrol üretiminin seksende birinin geçeceği hattın Türkiye açısından önemi ise, bin kilometreden fazla bir bölümünün Türk topraklarından geçiyor olması.
Tavsiye Et
İran’da sandıktan “sürpriz” çıktı
Tüm dünyanın dört gözle beklediği İran seçimlerinin ikinci turu 24 Haziran’da yapıldı. Seçimler öncesi, ülkenin iki şehrinde meydana gelen bombalı saldırılar sırasında 10 kişinin hayatını kaybetmesi ortamı iyice germişti. 17 Haziran günü yapılan seçimlerde, 7 aday içerisinden Rafsancani oyların %21’ini alırken, Ahmedi Necad ise % 19,5’te kaldı. Katılan adayların yeteri kadar oy alamaması sebebiyle seçimler ikinci tura kaldı. İkinci turda daha az şans tanınan muhafazakâr aday Ahmedi Necad, oyların %62,2’sini alarak cumhurbaşkanlığını kazandı. İran halkı, tarihinde ilk kez cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci turu yaşarken; 25 yıldan sonra, din adamı olmayan bir Cumhurbaşkanı seçilmiş oldu. Seçimin favorisi olarak ılımlı aday Rafsancani görülürken, sandıktan Ahmedi Necad’ın çıkması “sürpriz” olarak değerlendirildi.
İran’da, farklı bir zihniyete sahip cumhurbaşkanının seçilmesi, ülkede yeni bir dönemin başlayacağının bir göstergesi. İran-ABD geriliminin had safhaya ulaştığı bir dönemde, Amerikan karşıtı tavrıyla bilinen Ahmedi Necad’ın uluslararası kamuoyuna karşı nasıl bir politika izleyeceği merak konusu.
Tavsiye Et
Yaşanan tartışmalar nedeniyle 1 Haziran 2005’e ertelenen Yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanı Sezer, “kanuna karşı eğitim kurumları” ve “insan kaçakçılığı”nı düzenleyen maddeleri 10 sayfalık bir gerekçe raporuyla veto etmişti. Vetonun ardından yasa, Meclis Genel Kurulu’ndan aynen geçti.
AKP ve CHP arasında da sert tartışmalar yaşanmasına sebep olan “kanuna karşı açılan eğitim kurumları”yla ilgili değişiklik, bu kurumlarda öğretmenlik yapanlara verilen hapis cezasının kaldırılması yönündeydi. Maddeyle ilgili olarak CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı din bekçiliğiyle suçlarken; Erdoğan da vatandaşların dinini öğrenmesinin suç sayılmaması gerektiğini söyleyerek cevap vermişti. Tartışmaların bir kısmı da medya kuruluşlarının, basın yoluyla işlenen fiilleri düzenleyen maddelere tepki göstermesinden kaynaklanmıştı. Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan, kurulacak bir komisyonda görüşülerek basın mensuplarını rahatlatacak yasa değişiklikleri yapılabileceğini söyledi.
Yeni TCK, Avrupa Birliği’yle ilgili maddelerin yanı sıra hakaret, ruhsatsız imar, töre cinayeti, kapkaççılık, alkollü araç kullanma gibi suçlara verilecek cezalar için de yeni düzenlemeler içeriyor. Eski kanundaki, “kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” hükmü esnerken, bir fiilin olası sonuçlarını bildiği halde o eylemi gerçekleştirenler, “ihmalden” değil “kasıttan” cezalandırılacak. Ayrıca Başbakan Erdoğan’ın hapsedilmesine neden olan 312. madde üzerinde de değişiklikler yapıldı.
Tavsiye Et
AB’nin “zirve”sinde çatlaklar
AB, kuruluşundan sonra belki de en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. Fransa ve Hollanda’da yaşanan anayasa krizinin doğurduğu bunalımın ardından, Brüksel’de 16 Haziran günü Birlik bir araya geldi. 25 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı zirvede, öncelikli konu olan anayasa onay sürecinin uzatılmasına karar verilerek, Birliğin biraz daha rahatlaması amaçlandı. Fakat zirvede asıl sorun, 2007-2013 bütçe görüşmelerinde patlak verdi. 1984 yılında AB bütçesine katkı payında indirim hakkı elde eden İngiltere, kendisine yapılan indirimden vazgeçilmesine neden olacak her türlü bütçe projesini veto etme tehdidinde bulundu. İngiltere ayrıca, tarım teşvikinin de ciddi oranda azaltılmasını istedi ve Birliğin ortak politikası konusunda derin görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Benzer itirazlar Hollanda ve İsveç’ten de geldi. Toplantıda Lüksemburg Başbakanı Juncker, 1984’ten beri İngiltere’ye yapılan katkı iadesinin 2007-2013 bütçesi için dondurulmasını önerdi. İngiltere bu öneriye karşı çıkarak, Fransız çiftçilere aktarılan teşvikin dondurulmasını talep etti.
Zirvede yaşanan AB tarihinin en ciddi krizinin boyutları, sadece Birliğin bazı ülkelerini ilgilendiriyor gibi görünse de, aslında üyelerin tamamı arasında bir anlaşmazlık söz konusu. 10 yeni yoksul ülkenin de katılmasıyla kriz yaşamaya başlayan 25 üyeli AB, problemlere çözüm üretmediği takdirde sarsılmaya devam edecek gibi görünüyor.
Tavsiye Et